Seni Selamlamak istedim sadece..sadece Sana
yönelmek..insanın yöneldiği bir yer olması ne
güzel..sığındığı ve el açabildiği bir Makam-ı İlahi..bu
bölüm sadece bir münacat,bir dua ve yöneliş
biliyorsun..7’ nin doğası bu çünkü..8’ e asla
değinmeyeceğim..7’ yi kapsayan Rahmanı; ondan, asla
ayıramam biliyorsun..ve 9..bu aşk çocuğu..devamiyet ve
emanetin bayrak taşıyıcısı tabii..yolcular hiç
bitmeyecek..geliş ve gidiş in tek bir yolu,tek bir
istikameti,tek bir hedefi,tek bir nihayeti var..sadece
Sen..
bir defter yazmak istemiş birisi..gördüğü güzelliğin,
onu içine düşürdüğü fitne fücurundan dem
vurmuş..kendisini öyle bir yağmalamış ki,bir daha yüzüne
bakılamayacak hale gelsin istemiş..fitne fücüruna
kapıldıkları, taa en tepeye dek çıksın; karşılığında o,
en dibe gömülsün istemiş belki de..öyle bir günaha
batsın ki,artık düştüğü çamurdan çıkamasın
istemiş..yani; bir şaheser ortaya koyduğu tablosunun
bittiğini anlayınca, onun üzerine bir kap dolusu zift
atan esrik bir sanatçıya dönüşmüş..içinin karalığı
dışından da belli olsun istemiş…Münacatın yapılacağı
Makamın karşısında, en zelil kendisi olsun
istemiş..ama bir yandan da, dökülen gözyaşları bu
günahın mürekkebini akıtıp okunamaz hale getirsin de
dilemiş..sonuç, her şeyden vazgeçişmiş tabii..her şeyden
vazgeçmek.. hatta Sen dilersen, Sen den bile…bir sıcak
gülüş..ve arsız bir nasıl sevdiğini anlatmak isteyiş
diyelim..bir sad’a..ama ne muazzam bir sad’a biliyor
musun?!!..bu sadayı bir yerden hatırlıyor..bir yerden
çıkaracak.. taaa, iki gün sonra..o levhayı çeviren
Kral’ın Sözcüsü’nün elektirik çarpmışcasına-
mıknatısiyetli sedasıymış bu..hani insanı zerrelere
ayıran ,dağıtan,çözen seda….nasıl oluyormuş
peki?!!..halden hale geçerek tabii..bir “an” da… bir
anlık gülen gözler, merhametle ,sevgiyle bakan
gözler..bir öldürüp bir dirilten gözler..bir ağlatıp bir
güldüren gözler..bir anda zerrelere ayıran, bir anda
derleyip düren-toplayan gözler…yapıp ettiklerim elimde
değil ,Sen biliyorsun..kontrolü Senden tabii..çağırmadan
gelensin..çağırmadan bilen ve gelensin..gülümsemen,o
güzel çocuk masum gözler,anlayışın kemal hali yani..beni
yine affedeceksin biliyorum..affettin bile değil mi?:)çoook
teşekkür ediyorum..
günlerden Bahar Bayramıymış..ağaçlara su yürüme günü
yani..bir zuhurat denen şey olmuş..ve Devam Eden
Gölgelere bir yolculuk varmış..çok düşünmüş bu yolculuğu
ve Seyr-ü Seferi çocuk..bu hediyeyi..hiçbir şey yapmadan
sadece seyredebilmekmiş muradı..5 kişilermiş..dört
kardeş, birde Gökçe.. hazırlanmış, sade ama nezih bir
sofra karşılamış
onları..bakıyorum..utanıyorum..yazdıklarımı ,bana bu
şekilde sunmana sanki içerliyorum..daha bir
dağılıyorum..önce biraz sohbet tabii..Sana yazmak
istiyorum..Senden hiçbir şeyi saklayamam..içimin en
derin içindesin çünkü..aldığım nefessin hani..işte Sen
bizleydin biliyorum..olsun..dertleşecek kimsem yok
biliyorsun..sadece Sen varsın..sadece Sen, benim
dilimden anlarsın zaten..çok karışığım bu günlerde
biliyorsun..her şeyden vazgeçtim ya?!!.. uygulayabilmem
lazım tabii..kendime bakacağım..içimde, bu vazgeçişler
için bir nefsani kırıntı zuhur edecek mi diye.. işte,
anla yani..
O,ne kadar zayıflamış görmen lazım..öyle hissiydi ki,
saf duygu olmuştu ..incecik, dal gibi ve
kırılgandı..hala çok aşık hem de..ama nasıl
aşık!!..”sorun diyor ,sorun..anlatmak istediğiniz
rüyanız var mı?” diyor..ses yok kimseden..O, Kendisinden
anlatıyor..nasıl coşkulu ve sevinçli görmen
lazımdı..O,çok mutluydu..ilk gençliğinde,bir defasında
Efendisine gittiğini,içini kemiren manayı anlatamadığını
dem vuruyor..Rehberi en nihayetinde demiş ki:” evladım
saatlerdir Senin rüyanı anlatıyorum ya..Seni, Hakk’ın
kapısına götüreceğim..Seni Hakk’ın kapısına
götüreceğim..”ağlıyorum..gene uzun uzun
muhabbetler..”siz benim gönlümdesiniz..isterseniz Bana
Amca deyiniz ,isterseniz Kardeş..hatta siz benim hocam
olun isterseniz..siz benim ailemsiniz, hatta torunlar
bile, benim evlatlarımla sizi kardeş yapıyorum
“diyor..içimden devamlı biz hak etmiyoruz..biz hak
etmiyoruz..biz, hiç hak etmiyoruz.. lütfen yapmayın
diyorum..yapmayın ne olur, lütfen…hak etmiyoruz..neden
bu kadar mütevazi oluyor ki..neden?biz kimiz ki?.neden
bunu yapıyor?.hep ağlıyorum ben..
neden sonra; O’na, şu bizim 7’si senden, 5’ i benden
hayalimi ve Haybabamın Melamet Evinin Kültür Sanat
Merkezine dönüştüğü – Gökçe’li rüyamı anlatıyorum..12
‘li rüyama öyle sevinçle-çok güzel bakıyor ki ben bile
seviniyorum..hayran gibi:” ne güzel diyor” hülyalı
gözlerle “ne güzel..mübarek olsun” diyor..”senin
yaptığın bir dersin, devam ettiğin bir meşk meclisin var
mı?” diye soruyor..her zaman, bu soruya zor cevap
veriyorum biliyorsun..”var efendim“diyorum aynı gülen-
anlamlı gözlerle..utanıyorum tabii..geçen sefer bana,
iki avucunu açarak uzatmıştı..”bir gönüle bir sevda
olur, İkimizden Birini seç” demişti biliyorsun..işte
şimdi kalbim ferahlasın istiyordum..O’na; Evvel
Zamanımı,Haybabamı,Zamanımı söyledim..güldü.. ama nasıl
biliyor musun..içinde öyle derin bir muhabbet vardı ki o
gülümseyişin; aşk yani ,anlayış yani..baktı biraz ve
durdu..ben utanarak:” biraz değişik bir yol benimki
“dedim..durdu ..gülümsüyordu hala ..gözlerini ayırmadan
muhabbetle, ne dedi biliyor musun?..elini şöyle bir
sallayarak:”senin yolunda öyle değişik olsun madem..bir
de böyle değişik olsun…pişmiş aşa su katılmaz..birinin
parmağı kanasa, kırkının da parmağı aynı yerden
kanar..sende öyle değişik devam et” dedi..bugün hep
ağlıyorum..neden bilmiyorum..hep ağlamak
istiyorum..şimdi de ağlıyorum..Sen olmayınca böyle
oluyor biliyorsun..işte ..yanii…..
yemekteyiz..O, sürekli anlatıyor ..hiç yemek
yiyemiyor..ısrarla kendisine sunulanları bile, bize
ikram ediyor...hep ikram halinde..hep anlatıyor..özel
mevzular..imtihanlarımız..benimki de farklı değil zaten.
belki Seninki de..genel imtihan yani..en çok yakan
cinsten hanii..çifte kavuran,iki kere pişiren cinsten
olan..sonra yanımda, benden bir büyük olana gözlerini
dikiyor..onun isminin manası şimdi, apansız- aniden
ortaya çıkacak anlıyorum..bu benim hediyem olabilirdi..
biliyorum..vazgeçtiğim..yağmaladığım..hayalini gördüğüm
o şey..pür dikkat O’na bakıyorum..gözleri yanımdakinin
gözlerine kilitli, anlatıyor:
”Haybabamı ilk gördüğümde, Benim elimden tuttu ve ve bir
kenara çekti..ve dedi ki:Bana bak!!! Sana bir şey
göstereceğim!!..öyle gözlerini gözlerime dikti..baktık….baktıkk…..baktıkkk….bakıştıkkk………...”
anlatırken gözlerindeki ışığı,aşk-ı muhabbeti görmen
lazımdı..benim gözlerim hep ağlıyordu tabii, yanımdaki
de..başımı eğdim..kalbime baktım..bir şey hissediyor
muyum diye..kıskandım mı diye yani..hayır.. bir
hoşluk,bir ferahlama vardı…”işi bitti,her şey
bitti,mübarek olsun” dedim içimden..”mübarek olsun..”kaç
kişiye nasip olur ki, değil mi?Senin gözlerine baktığım
anı düşündüm..ne güzeldi ..ne güzeldi..çok
güzeldin..beni benden söküp alacak, Sen yapacak kadar
cezbeli bir güzeldin….o derinin altında ne var?..ne var
o vechin altında?..içinin içinde- taaa en içinde ne
var..?o ışığın içinde ne var?ulaşamadığım….bulamadığım
Sen..bulamadığım Sen….
birazdan, bu küçük misafirleri için davet ettiği üç
kişi geliyor..bu şehrin en güzel seslilerden ikisi,
sanatçılar..onlar, ellerindeki notalardan en derin –en
sevilen eserleri, Devam Eden Gölgelerle beraber
geçiyorlar..ve üçüncü kişiyi tanıtıyor sonra..O, bu
ülkenin en iyi el nakkaşıymış..Onu anlatıyor:”babası
dostumdu..okulunu bitirmiş, babasının elinden tutmuş,
Bana gelmişlerdi..babası, Ben gibi bir hocaydı..Onu
okutmayacaktı..dedim ki:sen de hocasın..ona öğretmek
istediğin her şeyi evde öğretebilirsin..bu çocukta çok
nadide bir kabiliyet var..onu yok edemezsin, bu cinayet
olur..o kabiliyeti, en doğru kullanacağı biçimde
yetiştirmelisin..meslek lisesine yazdır hemen”
dedim..”ve sağ olsun, o dediğimi yaptı..O’da okulunu
birincilikle bitirdi..bugün ülkenin pek çok müze-türbe
sanduka örtüsünü,aslının aynısını yaparak yeniliyor..”ve
Gökçe’de ekliyor sessizce ; O gerçek bir usta olduğu
için, dünyanın her yerindeki bazı zevata, bu altın
işçiliğinden, pek çok hizmet de veriyor..çocuk
eğilerek:içeriye asmak için Sancak-ı Şerif’i de yapsın
ama..yeni kardeşi Gökçe:ben söylerim onu da, diyor..ne
güzel.harika değil mi?
diyor ki O Saf Duyguya Dönüşmüş Olan:Sen, Şeyh Şaban-ı
Veli Hz.nin Makamı içindeki tüm sandukalara, aslına
uygun- en yakışan biçimde örtüleri hazırlayacaksın..eli
göğsünde :”Eyvallah Sultanım “cevabı geliyor..en hızlı
biçimde gerçekleşmesini de diliyor tabii..yine bir
“Eyvallah Sultanım..”içim nasıl güzel biliyor
musun?..Sen bu manayı anlıyorsun değil mi?yazdığım
masalları nasıl gerçekleştirdiğini anlıyorsun değil mi?Tac-ı
Şerifleri yenileyenler ve Elbiseleri yenileyenler hep
aynı aslında..ayrım yok..Birlik var..sadece
Birlik..elele çok sesli Bir Güzellik..
Haybabamı anıyorum..Beyt-ül Mamuru
düşünüyorum..Seni..hep devam edecek olan
tamiratı,yenilenmeyi..bedenler viran olup, bu alemden
göçse de; asıl hizmetin, bu aleme yeni gelecek nesillere
aktarılması gerekli olan miraslarını düşünüyorum…kendine
değil, Halka Hizmetin asıl gaye-Hakk’a hizmet olduğunu
da..sonuç aslında Kendinden Kendine..karşılıklı devamlı
bir haberleşme,mukabele,devamlı bir muhabbet,devamlı bir
seyrediş…Amir ve Memur yaniii..gerçek bir Peygamber
Ümmeti olmak yani..iki taraf arasında sürekli irtibatta
olan-isteği asla red olunmayan bir Peygamber..O’na Salat
Getirmenin Anlamının Zuhuru ve önemi açığa çıkıyor
tabii..
veda ediyoruz..içim darmadağınık anlıyor musun..içim
acıyor..her şeyimi-hatta, esasında Seni kaybetmişim
duygusu yoğun..yokum..bomboşum..Sensizim..her şeyden
boşalmışım,boşanmışım yani..kayıp..perişanım..
“O, saf his..saf duygu olmuş..Allah’ın duygusu ile
duygulanmak,Allah’ın hissi ile hislenmek….”bense şu
haldeyim;böyle dokunsa biri, buharlaşacağım belki..O’na
veda edemiyorum..bitmiyor..O anlıyor ..anlıyor..anlıyor
musun?O, anlıyor beni..ayağa kalkıyor:” Ben, sizi
geçireyim” diyor..ama çok halsiz..çokk yorgun ve
naif…elinden tutuyorum.. O, çok neşeli ..nasıl mutlu..
kapıda defalarca sarılıyorum ..diğerleri de..boynuna,
yüzümü gömüyorum, ağlıyorum..Sen diye..Sen diye..benim
için aynısınız biliyorsun, ayıramam ki..Sana veda
edemediğim için, O’na veda ediyorum..anlıyorsun değil
mi?”sakın gitmeyin, bizi bırakmayın lütfen”
diyorum..”lütfen..”O, bize el sallıyor..öyle.. biz
uzaklaşana dek. Orada, Kapıda Duruyor..
****
YÖNELİŞ
Şehr-i Celal
bir mekandı, sanki hiç ayrılmadığım..sanki evim, sanki
yurdum
sıcağa dayanamazdım ya hani, serin esen rüzgarla beni
karşılamıştın
Seni görebilmek merakı ile, içeri doğru yürüyordum
ama nasıl biliyor musun, nasıl?
Sen, yumuşacık kadife yastıklar gibiydin
bastıkça, Annemim yumuşak- şefkatli rahmindeymişim gibi
hissediyordum
nasıl yumuşak taşların vardı böyle, anlatılamaz..
Sana baktım hani..Seni daha büyük ve görkemli
sanıyordum..
meğer ki daha küçük ebatlıymışsın.. ya da, bu bir
yanılsama
Sana yaklaştıkça, nasıl bir azamete sahipsin, anlıyorum
Senin içinde tüm imamların siyah hırkaları ve bembeyaz
baş örtüleri var..
Sen, bu görünen kara elbiseli- altın işlemeli bina
değilsin..
Sen insanı ağlatıyorsun..
taş ağlatır mı?taş ağlatır mı?taşı sıksam suyu çıkar
misali;
Sen, sabır taşını anlatıyorsun mesela..
Anneyi,Anneliği…nasıl güzel ..öyle güzel..Ana Mekan..
her gece sabahlara dek, Seni seyrettim
ben..merdivenlerde, yerlerde..
Seni ziyaret edenleri seyrettim en çok..
ne çok değişik insan varmış meğer, ne çok değişik renk
ve biçimdeymişiz biz..
hiçbir şey yapmadım orada ..hiç bir şey..sadece Seni
izledim..
Seni seyretmek tüm ibadetlerden daha güzeldi anladım..
benim zevkim, ibadetim, bu güzelliğe bulanmakmış
anladım..
bir merdivene boylu boyunca uzanmış Bir Güzel
vardı..uyuyor misali..
öğrendim ki O, Beklediği Makamı da; hep böyle, hayallere
dalmış gibi beklermiş..
hiç bir ressam, O’nu çizemez bence..kıyamaz kimse, O’na
dokunmaya..
uyanışı; muazzam heybetliydi tabii..Ezanla dirilen bir
heybet..
Latif Sultanım gülerek:”aynı, Hz. Peygamber’in sabah
ezanına uyanışı gibi “demişti de ben hiiç
anlayamamıştım..
ve sonra Nur Dağı’na aşağıdan bakmıştık..bizi
çıkartmadılar..
“sadece otobüsten,camdan seyredin “dediler..işte en
tepesi “Hira Mağarası’ymış..”başım göğe doğru, Nur
Dağı’na bakıyorum..
kimseye söylemiyorum..ama o kabartma heykellerin
anlamını çözmeye çalışıyorum..
solda Koskocaman Kanatlı Bir Melek, diz üstü
duruyor..dağı boydan boya kaplamış misali..
tam karşısında Oturan Biri var..önünde, Meleğin sunduğu
sunular var..O Birinin yanında Birkaç Kişi daha
var..bakıyorum.. bakıyorum..
“döndüğümüzde, neler gördünüz, anlatın?” diyorlar..ben
çok cahilim biliyorsun..
dağın üzerindeki kabartma heykelleri soruyorum..kim
yapmış, bilen var mı diye?
bana gülüyorlar, ne tuhaf bakıyorlar..ne heykeli?
diyorlar..
biraz ayıyorum..yoksa güneşin ışık oyunlarımı? yok sa
hayalimin pırıltılarımı? diyorum ..
susuyorum..bir daha hiiç kimseye
bahsetmiyorum..susuyorum..
ve
Yeşil Bir Kubbe…Şehr-i Cemal….
neden,ne oldu?!!..koparılmışlık hissim çok can
yakıyor..içeri girmek istemiyorum hiçç.
öyle kapılarda bekliyorum..hep kapıda..tam
karşısında..ben uzaklara gitmek istemiyorum ki..
benim bahtım, neden hep kapıda beklemek üzerine Sence?
neden perdelerin ardına atıldık, anlayamıyorum..
perdelerin ardına atılmayı reddediyorum ….o yüzden, hep
kapıdayım..
hep dışarıdayım..sadece üç gün zaten..içimde
başaramadığımın derin hüznü ve acısı var..
dönüyorum..acımı anlatıyorum..utancımı..”sakın bir daha
söyleme, sen başardın “diyor Evvel Zaman ..
ve bir hayal:Altın Şebeke’ye inen o muhteşem
genişlikteki merdivenler..ellerim Şebeke’de..
orayı hiiç göremediğim için, ne gördüğümü bile, yıl
sonra anladım biliyor musun?
ve daha yeni öğrendim ki, orası düz bir alanmış.. ne
garip değil mi?
ama işte..içimm.. içimin içi……….en derinimdeki içim …
………………………………..
Ben dua etmeyi beceremem biliyor musun?…yapamam..
Sen varsın ya, o yüzden belki de..hiç bir şeyi
göremeyişimde, hep Senin yüzünden biliyorsun..
beni duana katmanı istiyorum sadece..
beni hatırlamanı..beni anmanı..istemeden icabet eden
hani..
isteyerek verilen ve istemeden verilen hani..
beni unutma ,beni hatırla ,beni sev …
orada Mavi Yıldızın içinde beni hatırla ve bana bunu
yaşat, olur mu?
Seni seviyorum..Sadece seni seviyorum..
isteyecek hiçbir şey bulamadığım için…
İstenecek tek şeyin Sen olduğunu anladığım-hatırladığım
için..
Sana sonsuza dek şükredeceğim..Aminnnnn
"Allahumme salli âlâ seyyidina Muhammedi-ninnebiyyi
ümmiyyi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim."
"Allah'ım! Ümmi Peygamber Muhammed (sav)'e onun aline ve
ashabına salât ve selam eyle." |