Ezelden Ebede-3
V. Korhan Koral
 

Öyleyse Evren de yokluktan var olmuştur. Artık varolmuş olan evrende maddenin yoktan var vardan yok olacağı söylenemez belki ama, bilimsel ve felsefi çıkarımlar, bizi, maddenin başlangıçta yoktan var olduğunu kabul etmeye zorlamaktadır. Bu ise yaratılmışlık anlamına gelir. (“O Allah gökleri ve yeri yoktan var edendır.” (Enam Suresı, 101)) Ancak bu noktada, ilerde inceleyeceğimiz varlık vardan meydana gelmiştir görüşünün bir çelişki olduğu düşünülmesin. Bu, olaylara bakılan boyut ve bu boyuttaki fikrin doğduğu idrakle alakalıdır. Bizim yok dediğimiz, yok olarak bildiğimiz şey, ilerde sık sık üzerinde duracağımız gibi mutlak hiçlik değil, bize zaruri olarak yokluk şeklinde görülen Allah’ın varlığı yani O’nun Hu mertebesidir. Allah’ın varlığını yokluk bilen ya da O’na yok diyen felsefi görüşler yani 2. yol da dayanağını bu temelden almaktadır. Materyalist fizikçi A.S. Eddington, bilimsel çevrede big-bang teorisinin kabulünün doğurduğu durum için "felsefi olarak doğanın şu anki düzeninin birdenbire başlamış olduğu düşüncesi bana itici gelmektedir" derken, aslında ezeli ve ebedi bir dayanak noktasının zaruriyetini itiraf etmekte, ama bu dayanağın maddenin bizatihi kendisi olduğunu düşündüğünden, maddi alemin birden bire bir noktan oluşmaya başlamış olmasının saçmalığını dile getirmektedir. Öyle ya, yokluğa, gerçekten mutlak yokluk gözüyle bakarsak tüm bu evrenin birden bire yokluktan oluşması, gerçekten saçmadır.

Ünlü ateist felsefeci Anthony Flew de, bu konuda şunları söyler: "İtiraflarda bulunmanın insan ruhuna iyi geldiğini söylerler. Ben de bır itirafta bulunacağIm: Bıg Bang modeli, bır ateist açısından oldukça sıkıntı vericidır. Çünkü bilim, dini kaynaklar tarafIndan savunulan bir iddiayı ispat etmiştir: Evrenin bir başlangıcı olduğu iddiasını. Sadece evrenin bir sonunun ve başlangıcının olmadığını kabul ettiğimiz sürece, evrenin şu anki varlığının mutlak bir açıklama olduğunu savunabiliriz. Ben hala bu açıklamaya inanıyorum, ama bunu Big Bang karşısında savunmanın pek kolay ve rahat bir durum olmadığını itiraf etmeliyim.” Burdaki “Sadece evrenin bir sonunun ve başlangıcının olmadığını kabul ettiğimiz sürece, evrenin şu anki varlığının mutlak bir açıklama olduğunu savunabilimek” düşüncesinin nedeni, daha önce dediğimiz gibi, değişenin değişmeze dayanmak zorunda olmasının zaruri bir sonucudur. Ancak bu madde ötesi değişmezi kabul etmeyip, değişmezin maddenin mutlak kendisi olduğunu söylerseniz, üzerinde durduğumuz gibi, mutlak hiçlikten oluşan bir varlık alemi fikrinin saçmalığıyla karşı karşıya kalırsınız. Ünlü Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross ise, bu durumda varılması gereken çözümü şöyle açıklamış oluyor: "Eğer zaman ve madde, patlamayla birlikte ortaya çıkmışsa, o zaman evreni meydana getiren nedenin, evrendeki zaman ve mekandan tamamen bağımsız olması gerekir. Bu bize Yaratıcı'nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu gösterir. Aynı zamanda Yaratıcı'nın bazılarının savunduğu gibi evrenin kendisi olmadığını ve evreni kapladığını, ama sadece evrenin içindeki bir güç olmadığını kanıtlar."

 

 

 
 
V. Korhan Koral
İstanbul - 19.11.2008
http://www.korhankoral.com
korhan@korhankoral.com

korhankoral@gmail.com

http://sufizmveinsan.com