Fantastik Kurgunun İhtiva Ettiği Gerçekler
Nazım Akpınar
 

Fantastik öykü romanı yazarlarından Clive Staples Lewis’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan Narnia Günlükleri’nin devamı olan Prens Caspiyan’ın hikayesiyle başlamak istiyorum.Filmin ilk versiyonunun adı Aslan,Cadı ve Dolap.Yeni versiyonunun konusu ise kısaca şu:

 Narnia’nın büyülü dünyasından zaman,bizim dünyamızdan daha hızlı akmaktadır..Bu nedenle tren istasyonundan hareket eden Pevensey kardeşler, kendilerini bir sonraki durak olan büyücü kral Miraz’ın hüküm sürdüğü adada bulurlar.Şeytani ruhlu ve acımasız kralı devirebilmek ve Narnia’nın eski güzel günlerini geri getirebilmek için adanın genç prensi Caspian ve güçlü Aslanla ittifak yaparlar.Senaryoda işlenen konu, diğer fantastik filmlerde de görüldüğü gibi iyilkle kötülüğün mücadelesi özetle.Benzerleri olarak Yüzüklerin Efendisiyle Harry Potter serisini örnek gösterebiliriz.Esasen bu tarz öykülerin hemen hemen hepsi sembolik karakterler ve anlatımlar içerir.Hepsinde kurgulanan dünya ve içinde yaşananlar serüvenlerde kanaatimizce gerçekte insanın kendi içsel yolculuğu ve bu seyir neticesinde özündeki hiçlik boytuna(ahadiyet) ulaşarak neticede mutlak ışığı yakalaması anlatılıyor.Karayip Korsanları,Define Adası,Ben X, X Men, Superman,Spider Man ve benzeri tüm yapıtlarda bunu görebiliyoruz.

.Çok ilginçtir özellikle Ben X filmine dikkat çekmek istiyorum.Bir sinema dergisindeki tespite göre Ben X ifadesi Flamancada Ben Hiçim anlamına geliyor.Burada X sembolü,insan bilinmezini ifade eder.Örnekler çoğaltılabilir.Yine Yüzüklerin Efendisi filminin öyküsünde de benzer bir sembolik yöntem izlenmiştir.Dolayısıyla özellikle yeni genç nesil bu ltarz uyarlamaları izlerken meseleyi insanın mutlak ışığa ve hakikate,aslı olan yaratıcı cevhere yolculuğu olarak değerlendirmesi onlara yepyeni ufuklar açacaktır.Bu noktada örneğin Fantastik Dörtlü filminde de doğadaki dört büyük elemente ve bunların karması olan beşinci element olan kozmik bilince göndermeler yapıldığı hemen sezinlenebilecektir.Keza Yüzüklerin Efendisi filminde de tıpkı psikanalizde olduğu gibi bilinçaltına doğru yapılan bir yolculuk söz konusudur.Ruhumuzdaki acıların,alt üst oluşların,marazların hikayesi anlatılır.Her fantastik kurgusal yolculuk,bilinç dışına yapılmaktadır.İnsanın bu yolculuktaki hakikat arayışı  genelde mutlak karanlığın kalbine(hiçlik boyutuna) yapılan bir yolculukta düğümlenir ve odaklanır.Mutlak ışığa ulaşmanın tek yolu,mutlak karanlıktan geçer.Aranan hakikat nihayetinde bulunur ama her halükarda sonsuzluk denizinde(bahri ahadiyet) varlığını eriten kahramanımız,sonsuzluğun aynı zamanda ulaşılmazlığını da müşahede eder.Tekten çoka bakış açısını edinmiş olarak müntehadadır ama gerçekte hayat ağacının dalları sonsuza uzanmaktadır.Gölge varlık olan vehmi benliğin varolmadığı fark edildiğinde zafer kazanılmıştır bir bakıma.Ayrıca film kahramanımız geçici arzuların doyurulması değil, onların tanınarak tanınarak kontrol altına alınması ve sonuçta bilinçli benlikle bütünleşilmesi gerektiğinin de farkındadır. Bir de filmlerde genelde güç sembolü kullanılır.Yüzüklerin Efendisi filminde güç sembolü yüzüktür.Narnia’da ise Aslandır.Hakikat yolculuğunda kazanılan belli güçler söz konusudur.Önemli olan bu güçleri kontrol edebilmektir.Aksi taktirde o,insanı kontrolüne alacaktır

  Fantastik  kurgu yapımlarda verilen bir başka mesaj da egonun aldatıcı çağrılarına kulak verilmemesi gerektiğidir.Bu çağrıya siren çağrısı denir.Duymamazlığa gelmek egonun arzuya karşı aldığı ilk tedbirdir.Çağrı böylece bir şekilde bastırılır.Oysa ki nefsin çağrısını duyup ona kayıtsız kalmak süperegonun(üst benliğin) ikincil tedbiridir.Arzunun varlığı kabullenilir ama bilinçli olarak onunla mücadeleye girişilir.Bu imtihanla karşılaşan kahramanımızın arzularıyla yüzleşmesi kaçınılmazdır.Sonuç olarak fantastik kurgulamaların hemen hemen hepsinde insanın kişisel kıyametinin ve şuursal uyanışının anlatıldığını ve içsel yolculuğunun bir fantastik serüvene dönüştürülerek izleyiciye aktarıldığının rahatlıkla söyleyebiliriz.Böylelikle ölüler diyarına yapılan yolculuk tamamlanır ve insan ölümün hakiki mahiyeti hakkında bazı kanaatler edinmiş olur.

  Dante’nin İlahi Komedyasında ölüler diyarına yolculuğunun tersine fantezi edebiyatındaki yolculuklar, iyiye ve güzele erişme amacıyla yapılmaktadır.Dante’nin Komedyasında iyileşme,selametle eş anlamlıdır ve imandan kaynaklanır.Fantezi ise selameti amaçlamaz;sürekli gelişmeyi,yenilenmeyi amaçlar.Bu nedenle iyileşmenin,salaha ermenin yolu karanlığın içinden geçerek(Hiçlik Boyutu müşahedesiyle) gerçekleşebilir.

   Fantastik serüvenler genelde eve dönüşle sonuçlanır.Eve dönüş aşamasında macera yolculuğunda edinilen tecrübe ve keşifler değerlendirilerek elde edilen kazanımların günlük yaşama uyarlanması amaçlanır.Günlük yaşamda karşılaştığımız semptomların,o görkemli fantastik yolculuğun edinimleriyle yeniden değerlendirilmesi ve yerli yerine oturtulması sağlanır.

  Fantezi filmlerinin kahramanları her zaman örneğin kutsal kase gibi bir hazinenin peşinde dünyasının sonlarına kadar gider ve orada kendi hakikatiyle yüzleşme imkanı bulur.Arzularının çağrısına kulak verir,vicdanıyla hesaplaşır.Korktuğu ve endişelendiği ölümle yüzleşir.Ölümü bir süre de olsa geride bırakarak başladığı noktaya geri döner ve böylece daire(seyir) tamamlanır.Meseleyi yeniden toparlayacak olursak şu değerlendirmeyi yapabiliriz:

  Fantastik kurgu daima büyümeyi,gelişmeyi ve yenilenmeyi hedefler.Yolculuk daima içseldir.Sonuçta sembol karakter olan film kahramanı,içsel yolculuğunu çeşitli deneyimlerle tamamlar.Sonsuz evrende büyülü bir dünyanın,şaşkınlık ve hayret dolu bir gezgini olduğunu fark eder ve böylece bizlerin de yaşamın ve evrenin sonsuzluğunda seyahat eden gezginler olduğumuz mesajını verir.

  Yüzüklerin Efendisi kurgu romanının yazarı J.RR.Tolkien,fantezi türünün ortaya çıkış nedenini insanın gizeme,yaşamın ve evrenin sonsuzluğuna olan merakı olarak açıklar.Çünkü insanda zamanın ve mekanın sınırlarını aşma merakı ve bu zaman ve mekan içinde kendi konumuna bakma,kendinden farklı ve zeki varlıklarla iletişim kurma ve böylece dünyada kendini yalnız hissetmekten kurtulma isteği vardır.Bu istek aynı zamanda tarih boyunca anlatılan tüm peri masalları ve efsanelerin özünü oluşturuyor.(Conan,Beawulf vb..).Fantezi edebiyatı da bu felsefeden yola çıkarak farklı yaşam boyutlarında gezintilerle hayal gücümüzü geliştiriyor ve gerçek yaşamda faydalanabileceğimiz araçlar geliştirmemize ve sığınabileceğimiz alternatiflerin her zaman varolduğuna bizleri inandırıyor.Hayal edilen her şeyin mümkün olabildiği bir yaşam boyutunun varlığını bizlere hatırlatıyor.Dolayısıyla fantastik kurgu filmlerini ve fantezi öykülerini değerlendirirken insanın beş duyu düşünce sınırlarının ötesindeki evrensel gerçekliklere kapı aralayan bir tür olarak ele almalıyız.Yazımızı noktalamadan önce başta belirttiğimiz Narnia Günlükleri Prens Caspian filminin final sahnesiyle ilgili bir müşahedemi sır olmakla birlikte sizlerle paylaşmak istiyorum o da şu:

  Filmin finalinde karanlık büyücü kralın ordusu taarruz esnasında müthiş bir güçle karşılaşır.Bir anda,geçmekte oldukları nehir suyu hızla kabararak büyür ve suda yüzü görülmeyen dev bir insan silueti belirir.Bu insan silueti,kötülük ordusunu helak etmek üzereyken bir ara filmin güç sembolü olan aslanla yüz yüze gelir ve aslanın tasdik işaretiyle orduyu helak eder.Burada yüzü görülmeyen insan siluetinin Hz. Ali Efendimizi temsil ettiğini düşünüyorum.Bildiğimiz gibi Hz. Ali, ilim boyutunu temsil ediyor ve her çağda farklı vizyonlarla açığa çıkmış ve ehli tarafından müşahede edilmiş.Bunun illa bir şahıs olarak değerlendirmemiz gerekmez.Hakikat ilminin nurunun cehalet karanlığına galebesi olarak da değerlendirebiliriz.Meseleyle ilgili olarak Resullerden Hezekiel,Daniyel ve İsa’nın havarisi Yuhanna’nın vizyonlarını örnek gösterebiliriz.Burada vizyon tasavvuftaki rü’yete karşılık gelir.Keşifte görüntüsüz algılama söz konusuyken rü’yette ise görsel algılama ve müşahede söz konusudur ilahi cemalin seyri gibi.

Resul Hezekiel’in vizyonunda başlarında dört melek gök kubbeyi taşımaktadır.Bu kristal kubbe yedi katmandır.Kubbenin üzerinde bir taht bulunmaktadır.Taht burada Arşı Azamı temsil eder.Tahtın üzerinde belden aşağısı ateş,yukarısı nur olan bir zat oturmaktadır.

 Yuhanna vizyonunda da benzerlikler vardır.Ağzında kılıç olan bir ateş adam müşahede edilir.Kılıcın ucu Ali’nin zülfikarı gibi yarıktır.Yuhanna onu görünce ayaklarına kapanır.Daniyel’in vizyonu da hemen hemen aynıdır.Bütün bu vizyonlarda görülenler gerçekte tek bir hakikattir.Özü olan Hakka eren insan temsil edilmektedir.Her şey gerçekte ilahi ilim boyutunda olup bitmektedir.Her şey insanı anlatır. Zülfikar sensin…

Şimdi ayağa kalk ve aç bacaklarını, kollarını yana indir.. bak sen üçgensin
ve şimdi bacaklarını kapat, kollarını aç.. bak, sen ters üçgensin
hem X sin, hem de Y sensin değil mi?

Kutsal kadeh sensin..doldur doldur iç.. aşkın şarabı Kevser de sensin:)
ve şimdi vuslat zamanı aç kollarını da- bacaklarını da
bak, sen tevhidin yıldızı-Süleyman’ın mührü -besmelenin ta kendisisin
Allah’ın aşkı sensin.. demiş sevgili Nurcihan ablamız.Aşk olsun…

 

  Muhammed ve Ali’nin nuru kainatın mayasıdır.Velayet mülkünün asaleten sahibidir Ali.Şahı Velayete Şah damarımızdan bağlıyız vesselam.Her an ilim boyutuna tabiyiz.Levhi Mahv ve İspat denilen yazar bozar tahtası hükmündeki, her şeyi düzenleyen ve organize eden bir mekanizmadan bahsediyoruz. Eşyanın yazılıp silindiği zaman sayfasıdır.Yoktan var etme ve yok etme levhasıdır. Allah dilediğini siler, mahveder; dilediğini de yerinde bırakır; Ana Kitap O'nun katındadır" (Ra'd, 13/39)

   Allahın Aslanı Esedullahtır o.Ebu Turabdır.Toprağın babasıdır.Kafirlerin kıyamette keşke türab olsaydım ifadesiyle işaret ettikleri zattır.Bu dünyada zulüm ve kötülükte ısrar edenler ve aşırıya gidenler er geç kahrın pençesiyle şah damarından yakalanıp helak edilecektir.Allah hainleri sevmez ayeti buna delildir.Ecel aslanının pençesinden kurtulmak imkansızdır.Filmlerde bu husus kötü karakterlerin şah damarlarından darbe alarak ölmesi şeklinde işlenir.Bu tarz sahnelere genelde rastlamışsınızdır.Gerçek yaşamda da örnekleri yaşanabilmektedir.

    Bu alemde görülen Şahı Velayettir.Batını ise Hazreti Resuldür.B’nin altındaki nokta 18 bin alemi ihtiva eden boyutu ifade eder.Gerçekte ise Haktan başka varlık yoktur.Ali Rahmaniyet,Muhammed Rahimiyeti temsil eder.Hakkın en muhteşem açığa çıkış mahalleridir onlar..

 

 

 
 
Samsun - 04.02.2009
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com