KELEBEK
Sen boşver onları uç gönlünce
Onların hiç kanatları
olmadı ki...
Kelebek...Ooo...Kelebek...Ooo...
Açar mı kanatların bir gün
yine?
Kelebek kaç gün var
geriye?
Kısacık ömür yeter mi onca
hayale?
Gücenme dünya hali böyle..
Sen boşver onları uç
gönlünce
Onların hiç kanatları
olmadı ki...
Sen boşver onları uç
kendin gibi kelebek gibi...
Onların ruhu böyle
rengarenk değil saf ve tertemiz
Kelebek..kelebekk..sen uç
hep gönlünce...
Kelebek kelebekk..sen uç
hep gönlünce...
Sen boşver onları uç
gönlünce
Onların hiç kanatları
olmadı ki...
Sen boşver onları uç
kendin gibi kelebek gibi..
Onların ruhu böyle
rengarenk değil saf ve tertemiz...
Kelebek..kelebekk...sen uç
hep gönlünce...
Kelebek kelebekk..sen uç
hep dokunmasınlar kanatlarına dökülür ya pulların
Unutma sen kelebeksin,ben
seni öyle sevdim.
Bir asi rüzgardın da
kıyamadım dokunmaya
Sen demiştin ya giderken
Ah kelebek seni hep
seveceğim...
şarkı: Nev
**********************
"İslam beş
temel üzerine bina kılınmıştır: Allah' tan başka
ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü
olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak,
zekâtı hakkıyla vermek, Allah'ın evi Kâbe'yi
haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak."
Hz.
Muhammed (s.a.v.)
*************** |
“Dağ” gibi Bir Balina nın kuyruğunun üzerinde bir
minicik çocuk, en derin- en serin sulara açılıyordu……ve
suların masmavi- apaçık yoğunluğundan uyanıyordu……
aynı
akşam, çocuk, yeni gözlüklerini almak için gözlükçüye
uğradı..gözlükçü de, çocuk gibi detay-teferruat severdi
ve çocuğa anlattı durdu:bakın, siz enterasansınız mesela
dedi..çünkü Türkler genelde uzağı göremezler, oysa siz
yakını göremiyorsunuz..Türk Milletinin bu genelleme
özelliği İlahi Taktirdir dedi..kendisini Saf Türk sanan
çocuk, çok ilginç buldu bu sözleri ve gözlükçünün İlahi
Taktir sözünü birkaç kere tekrarlamasına cevap vermek
istedi:biliyor musunuz dedi çocuk, ben tesadüfe hiç
inanmam..bugün Ramazanın ilk günü başlıyor ve ben on
aydır bir türlü almadığım gözlüklerimi ,artık kitap
okumayı çok özlediğim için alıyorum.. ne ilginç değil
mi? ve doğru, yakini görme sorunum vardı..görme vaktim
geldi sanırım..gözlükçü devam etti.masaya bir çizgi
çizdi: bakın bu taraf eksi ,bu taraf artı numaralar ve
sizin haliniz de;hep artı numaralarınızın artacağına
dair bir olasılık..ve en nihayet katarak la
sonuçlanır..çocuk :nasıl yani, gittikçe körleşecek
miyim..gözlükçü :hayır bu olabileceklerin
sıralamasıydı.. illa olacak diye bir şey yok..çocuk
gülümsedi..ne kadar yakinse o kadar “amalaşacak ve
perdelenecek” miydi ,anlayamamıştı ki..ve gözlükçü
yakın-okuma gözlüğü nasıl takılır çocuğa gösterdi..göze
bitişik takılmayacaktı..burnun ucuna yakın, sadece
okurken takılacaktı.uzağa bakmak yasaktı çünkü göz
tembelliğe alışırdı..”reçetenizi saklayın lütfen. çünkü
yakında numaranız artacaktır, yine geleceksiniz” diye
de eklemeyi ihmal etmedi, bay gözlükçü..
çocuk, yeni yakin gözlüklerini alınca çok sevindi..artık
yazıları okuyabilirdi..bir seneyi aşkın hiç kitap
okuyamamıştı..Rehberinden başka kimseyi
dinlemiyordu..dinlerse bile, anlatandan; O anlatıyordu
çocuk için..hep dinleme halindeydi-dinlene dinlene-
binlerce senenin özünü keyifle öğrenmekti dinlemek-şimdi
neyi dinlediğini okumak istiyordu..ilk gün; bir senedir
ancak birkaç kere okuyabildiği -ikizi,dostu,onu hiç terk
etmeyen,hiç okumasa da buram buram kokusu ile hala
kütüphanede varlığını her gün çocuğa hissettiren
Hz.Kur’an ı aldı..Kur’an; adı ne güzel ..Kur’an, her an
yeniden, her şeyi yeni bir neş’e ile var
eden,OL-AN..KUR’AN inşa eden..KERİM olanla
keremiyle,cömertliğiyle,esmalarıyla(şey leri)….
çocuk Kitab ı rastgele açtı..Yasin çıktı.. okudu
(anlamını bilemese de). doyamadı ve sarıldı Kitabına,
ağladı ağladı.. konuştu:biliyorsun Sen i nasıl
sevdiğimi,Sen i okuyan- muhteşem yorumlayan bir ses
olduğunda, nasıl bomba düşmüş gibi paramparça olup
yağmalanmak hissi ile dolduğumu,Sen den nasıl lezzet
aldığımı..dilini hiç anlamasam da aramızda bilemediğim o
anlaşılmayan BAĞ-RABITA olduğunu..neden, Sen i
okuyamadığımı bilemiyorum. neden aramızda bu kadar sıkı
bağ varken, bu kadar yakınken, bu derece uzak kalmamız
gerektiğini anlayamıyorum.. ama sabrediyorum..ve çocuk
göğsündeki Kitap la uzun uzun sohbet ederek
ağladı..hatim başlayacağım dedi. sadece 5 sayfa okudu ve
hala orada kalakaldı……
diğer Kitaba uzandı O nu da çok az
okuyabildi…neden?çünkü hayatına hükmeden bir Canlı Kitap
vardı ve dinleyerek öğrenmesi gerekiyordu…Okuyan dan
okuyacaktı..tıpkı Hz Peygamberin sahabeleri
gibi,anlamıştı..geleneksel…
Hz Peygamber öyle emindi ki ,insanlara:” Bu, Allah
Kelamı “dediği için biz O nun sözlerine-bildirdiklerine
Kur’AN diyorduk..diğer söylediklerine ise hadis..ve
hangisi ayet ,hangisi değil, O bildirdiği için
biliyorduk..Kur’an, Hz. Rasulullah a gelmişti.bize
değil..O bize OKUYORdu..biz de Onu okuyorduk..taa Hz
Osman döneminde bugünkü haliyle insanların eline
geçmişti..tüm sıralama ve dizim- tasarım yine Hz
Rasullah ın söylediği gibiydi..söz dinlemek…
Hz Peygamber, Hac yaptığında; O na, soru soran binlerce
sahabi vardı..şunu şöyle yaptık doğrumu, bunu böyle
yaptık doğrumu?..Hz Peygamber hiç birine “yanlış
yaptınız” dememiş..hepsine” evet doğru” demiş.. ne güzel
değil mi?bugünde bilim, görecelilikler ve olasılıklar
üzerine kurulu değil mi?Hac dan Maksad-ı Murad , Arafat
a çıkmakmış ya hani..Arafat a çıkanda, Arif olduğuna
emin olsunmuş Allah ın Murad-ı İLAHİsi..
Allahü Tela, bize, cennette Cemalini gösterecekmiş ya ve
herkes itiraz edecekmiş..haşa Sen bizim Rabbimiz
değilsin diyecekmiş hani ve Allahü Zül Celal de
“herkesin zannına göre tecelli edecekmiş “ve
bizlerde ancak o zaman “ah evet Sen bizim Rabbimizsin”
diyecekmişiz..ne ilginç değil mi?
burada gören orada da emin olacak ve söz dinleyip itiraz
etmeyecekmiş..burada Rabbini bulup-bilemeyen-göremeyen
orada da mahrum kalacakmış anlaşılan..İnşallah
burada Rabbini bilenlerden-görenlerden oluruz ve
aminnnn..
çocuk :secde edeyim
mi?Haybabam:”hayır!…secde ne demek biliyor
musun?”çocuk:”ne?”Haybabam:”secde kabul etmek
demektir..bilmek-anlamak demektir..iman etmek
demektir..neye iman ettiğini bilmek demektir..”
Kabe
mesela ..insan, Kabe de neye secde ediyor düşünmek
lazım…Kabe nedir?.her şeye şirk diye bakan için elbette
ki bir puttur değil mi?ve ibadet ikilikte olur unutmamak
lazım değil mi?o halde kendini var kabul eden- en büyük
put biziz..neye göre şirk ?(ALLAH A EŞ KOŞMAK ŞİRKTİR..
BİZ ALLAH OLMAK İÇİN ÇALIŞMIYORUZ Kİ..KUL OLABİLMEK İÇİN
GAYRET EDİYORUZ DEĞİL Mİ?ALLAHLI OLMAYA ÇALIŞMAK
LAZIMMIŞ...ÇÜNKÜ ALLAH ALLAHLIĞINI KİMSEYE VERMEZMİŞ..)çünkü
Kabe taş bir bina -yaratılmış bir şeydir..ama O nun
hakikatine varan için O nedir?O Taş kalkarsa, kim kime
secde ediyor ve neden?ve Kabe nin alanı o kadar dar
mıdır..secde edilen yer o kadar küçük müdür?Gönül o
kadar dar mıdır?tüm kainat bir gönle sığıyormuş.Arif in
gönlünde ise tüm kainat bir nokta kadarmış..hiç bir yere
sığmayan Allah mümin kulunun kalbine sığıyormuş..ne
güzel anlam değil mi?bu mucize değil de nedir?..sinesinde
bir gönül taşıyan her insan keramet ehli değil de
nedir?
çocuğun anlaması gereken Zikri ,Kelime-i Tevhid olduğu
için- o söz üzerinde düşünürmüş hep, tabii..mesela incir
çocuğa çok cazip gelirmiş..incir; Kelime-i Tevhid e en
güzel örnek gelirmiş çocuğa..ilah(e) kelimesi
tanrılar demekmiş..oysa İlah Tanrı demekmiş..yani
teklik..””değişik olsun diye: Tanrı ya “Tek” dersek ne
olur?..tek de, ne tek?..tabii ki TANRI-ALLAH Tektir..ve
“O Tanrı da Allah tan başkası değildir”..bu cümlenin
neden bir türlü anlaşılamadığını öyle, incire bakar
düşünürmüş çocuk:)..ve incir açılınca içindeki
Birliğe-Sonsuzun Birliğine-Birlikteliğine dalar
gidermiş..ama demiş ki Zaman:”La ilahe illallah” demek
marifet değildir..arkasından gelen Muhammedun
Resullallah ı da işitebilmektir marifet..yaa işte
böyle..Allah Teala nurundan ilk yarattığı Muhammed
miş..ve O nun YARATILIR YARATILMAZ ilk sözü LA İLAHE
İLLALLAH mış ve Allah ın bu ilk Cemal Cemal e cevabı
ise: MUHAMMEDUN RESULALLAH mış..ne büyük zarafet değil
mi?ne büyük muhabbet..anlamak lazım…ne büyük mucizenin,
ne büyük Aşk-ı Muhammedi Muhabbetin
eseriyiz…FITIR-YARATILIŞ BAYRAMI nın özü bu olsa gerek..
Ramazan geldiği için,
çocuk, ilk kez bu sene bir niyet etmiş.ilk gece, Hz
Ramazan için namaz kılmış ve :”lütfen bana ,Seni öğret
“demiş..”şimdiye dek, hiç ,Senin anlamını
düşünmemiştim.. lütfen öğret.
”Ramazan- kendi kendini yakan da demekmiş ya hani ve
çocuğun aklına Zümrüd-ü Anka Kuşu gelmiş..ölme vakti
geldiğinde Kaf Dağı na gidip orada kendi kendine
yanarak KÜL lerinden doğarmış Masal Kuşu Anka..ve
Bayram(YAR e CAN verip CAN-AN alma)..Ramazan Ay ın da
adı imiş.. Bayramının asıl ismi ise Fıtır Bayramı
imiş..Fatır Suresini hatırlamış çocuk(kanatlanıp uçmak
lazım mış ve çocuğun dört kanadı da
pespembeymiş)..Yaratılış Bayramı..ve şöyle
bağlamış..kişi eğer Kaf Dağı na –bilinç dağı-farkındalıklar
-çıkıp Anka kuşu gibi kendi kendini okuyarak, İçinden
Ateş Çıkan Çam Ağacı –çıra-gibi yanarsa ancak ışık verir
ve Kandili Uyanır..ancak o zaman etrafına aydınlık olur
ve aydınlananda Yeniden Uyanmanın-Yeniden Dirilmenin
Bayramını yapmaya Hak kazanır..ancak o zaman
neden-nasıl-niçin yaratıldığını idrak edebilir..işte o
vakit, o Anka, Canlı Kitaba dönüşebilir..hımmm……..
çocuk bir de Ramazan ın ilk gecesi secde de;” Allahım
senden ne isteyeyim ?“demiş.”bana her şeyini verdiğin
için ne isteyeceğimi bilemedim..isteme makamı olarak
ayakkabımın bağını bile senden istemem gerekiyormuş ya
hani..bende düşündüm-düşündüm.. bu ayakkabı bağı nedir
diye ve çok harika anlamlar buldum..işte, içimde gizli
olan bu manalarda ,SEN
den
KOPMAYAN AYAKkabımın
BAĞIMı
istiyorum ve AMİNN….”
ve HAKikati Sen
den olan; henüz Adem su ile çamur halindeyken bile, Sen
in Nebin olan Atam Hz. İnsan (atası hayvan olanlar için
değil tabii)Olanın Yüzü Suyu hürmetine şunu niyaz
ediyorum:lütfen, dumansız hava gibi hava
olmayan(çünkü duman fazla oksijenli yüce dağların
başında olurJ)
bir temizlikle yeryüzü ve yer altı suları tertemiz
olsun..yediğimiz içtiğimiz Sen
in Murad ın gibi Nur olsun, Onların Miracı
–Secdesi Bize Ermekse eğer ,bizi de buna layık Hz.
İnsanlardan kıl Ya Rabbi ve
aminnnnnn..Tertemiz Sularda Buluşmak Üzere…. |