FARKINDALIKLARım  MUCİZELERim VE KERAMETLERimdir
MASALI-4-

Nur Cihan
 
 

Evet,ilahi Arş’ın büyüklüğü meydandadır.Fakat bu görünen büyüklüğün,görünmeyen büyüklük olan mana yüceliği yanında ölçüsü nedir?Sen mananın uçsuz bucaksız büyüklüğünü ve ilahi kudretini işte bu idrakle anlayacaksın.Yine bu idrak,sana,o yüce manayı gönlüne sığdırmış olan o kamil insanın değerini ve hikmetini söylemiş olacaktır.

Melekler,gördükleri vazifenin sırrını,Adem Peygamber ilahi esmayı kendilerine öğrettiği zaman anladılar.

Her bir melek Adem’e şöyle dedi.”Bizim seninle ülfetimiz şimdi anlaşılıyor ki çok eskiden başlamış.
Biz, kendimizi asumana ait varlıklar bilirdik.Böyle iken neden yeryüzüne iniyor ve yaratılmadan önce,senin yaratılmanı sağlayacak zemini hazırlıyorduk,şimdi öğreniyoruz……………….

Şerhli MESNEVİ-İ ŞERİF/KENAN RİFAİ(sayfa389)
************

gökyüzünde uzanmış bir hiç bir şeysizlik örtüsüydü
ama çoook huzurlu ve mutluydu
içinden yıldızlar gözüküyordu
içi dönük ellerini yan yana koydu
parmaklarında minareler
avuçlarında ise kubbeler vardı
bileklerinde cami yazıyordu..

……..
insan iki kolunu havaya kaldırırsa, başı bir kubbeden, kollarıyla ise, çifte minareli bir camiden ne farkı var ki, değil mi?
arş bir camiymiş,kainat bir camiymiş ,dünya bir camiymiş,her ev bir camiymiş,insan bir camiymiş ,gönülse gerçek cami-kabeymiş.inanan için taştan yapılmış camilere hiç gerek yokmuş çünkü her yer camiymiş..

Çocuk  başaramamanın acıyla; Zaman a gidip eve döndüğü gece, seccadesinde ağlayarak Yaratanıyla hasbihal ediyormuş.diyormuş ki:beraber gideceğiz,birlikte başaracağız dedi ya..ama bu nasıl olacak bir türlü anlayamıyorum..hani atomlar, en zerre boyutunda ,aslında birbirlerinden nasıl bağımsızlarsa ve asla bir araya gelmeleri mümkün değilse; sadece onları bir arada tutan Yaratıcının Kudret Eli ile birleşebiliyorlarsa.. istediğim şey, nasıl olabilir ki? bu imkansız diyormuş… ( hakikatte bu birlik-benim bu dünyasal aklımla-heveslerimle –nefsimle mümkün değil-ancak bunu kadirleyen, o, kudret eli ile melekler saf saf indiğinde  ve o kuvvelerin inşası ile olabilir diyormuş..)ama diyormuş hem de çocuk şiddetle ağlayarak..”ya her şeyin durduğu o zaman ne olacak?..nasıl olacak?..olmadığımı biliyorum ama varım..bunun birliğine uyanmak istiyorum.”.aslında tevhid ve birlik insanla –tüm varlıkla ve eşya ile yaşanıyormuş … hiçbirimiz farkında değilmişiz ki değil mi?var olmak zaten tevhidin ta kendisiymiş ve eşya ve şeyler..düşünmek ve bilmek, fiile- amele geçiremediğin sürece hiçbir işe yaramadığı gibi hamallıktan başka bir şey de değilmiş işte..eşek yükü ile bilgi…. n’olacak..olmuyorrrrrrr..olmuyorrrrrr.yapamıyoruuuumm!!…

ve Hz Pir Mevlana nın seması-kainat camisinin-semahanesinin aslında lirik bir anlatımı değil de nedir?..hangi semazen diğerine değiyor ki?..asla değemiyor..etekleri bile, bir diğerinin eteğine değemiyor ve bu doğru..cumhuriyette ferdiyet yani…çocuk çok ağlamış..ve perdenin arkasını özlemle istemiş…..

…camii….çocuk çook küçükken yaz tatillerinde camilere  gidermiş Kur’an öğrenmeye.ve diğer çocuklarla camide ebelemece- koşturmaca oynarlarmış hem de..ve en çok caminin kapısından,  mihraba  dek, takla atmaca oynamayı severlermiş..cami imamları bu çocuklara sık sık camiyi temizletirlermiş .belki, büyükler temizlemediği için, kim bilir?..işte bu küçük çocuk da, o yaşta ,birkaç kere bu temizlik işinde çalışmış..hatta iki caminin minaresini yukarıdan aşağı tek başına süpürerek sahne tozu değil ama minare tozu yutmuşmuş:)

insanlar daima kendilerini Yaratıcıya en yakın buldukları değişik ibadethanelere-ve ibadet içinde muhtelif  biçimde ritüellere de  muhtaçlarmış değil mi?belki de en çok kadınlar…ama bir şairimizin dediği gibi”soframızda ki yeri ,öküzümüzden sonra gelen kadınlarmış” konu tabii..çocuk istemiş ki kadın ve camii arasındaki ilişkiyi yazsın.. tabii sadece kendi gözlüklerinden.. başkasını bilmezmiş ki zaten…hatıralarından en  traji komikleri yazmak istemiş..çünkü Ramazanın ilk günü, devletin din işleri başkanı demiş ki: kadınlara camide çok kötü davranılıyor ve izbe yerlere gönderiliyor ..kadını, camide, ait olduğu yere almaları için talimat verdik lakin cemaat yine uymuyor..lütfen kadınlarımız haklarını korusunlar ..işte çocuk bu hakkını kullanmak için yazmak istemiş..devlet izni ile yazıyormuş yani:)birde gerçek devlet var..gerçek derin devlet….adı Turuk-u A’Lİ…….

uzuuun yıllar evvel, iki küçük arkadaş teravih için camiye gitmişler ..kadınlar caminin en alt izbe katında kılıyorlarmış.camiyi görmemişler bile..bu halde bile, imam, kadınlar çok konuşuyor diye, mikrofondan hakaret ederek kadınları camiden kovmuş..oysa, hemen hiçbir erkek, yanına çocuklarını almadığı için, tüm küçük çocuklar anneleri ileymiş..hani aileydik.. hani paylaşımdı….ve iki çocuk alınarak ve ağlayarak camiden çıkmışlar ve bir daha o camiye hiiç gitmemişler…

 

yıllar sonra, bir sabah namazı için iki kişi Fatih Cami ne gitmişler..hava buz gibi soğuk ve karanlıkmış..cemaat ancak iki sıra imiş…ve camii koskocamanmış..çocuk kendisinden başka, tek bir hanım daha görmüş..o yaşlı hanım, loş ışıkta Kur’an okuyormuş ve çocuk karanlıktan korkup o hanımı da rahatsız etmemek için ön tarafına oturmuş.. genç bir erKEK girmiş kapıdan ve çocuğa sertçe bakmış..koskocaman camide, taaaaaaaa en ön uçtaki ikinci sıraya gitmiş.. neredeyse gözükmüyormuş..ama neden sonra, o genç erKEK geri dönmüş..kalbi bu günaha dayanamamış çünkü..ve çocuğun başına dikilmiş:kalk oradan. erkekler seni görüyor, geriye git demiş..çocuk: orası çok karanlık, kimse yok demiş..aDAM :geri git demiş ve namaz kılmak için ikinci safa gitmiş…

ve çocuk Kastamonu da Deveciler Kervanındaki Külliyeye gitmiş..harikulade eski ahşap bir cami varmış tabii..hanımlar için yapılmış mahfil çok şirinmiş..ve çocuk orada namaz kılmak istemiş..hemen bir yaşlı erKEK  gelmiş:”burada namaz kılamazsın ,yan tarafa geç” demiş..çocuk :”ben yabancıyım, burası kadınlar için yapılmış .burada kılmak istiyorum” demiş..Adam :”bizim burada kadınlar camiye hiç gelmiyor..alışık değiliz..burada kılamazsınız ,yan tarafta kılacaksınız” demiş..çocuk:”hayır! burası Allah ın evi, ben burada kılmak istiyorum demiş..adam:”olmaz.. gelin.. yan tarafta güzel ve temiz” demiş ve çocuğu yan tarafa götürmüş….. ve çocuk o günün sabahı bir rüya görmüş..o şirin caminin içi hep eski beyaz kefenli cemaatle doluymuş tıklım tıkış..ve kadınlar mahfilide aynen ..imamları en öndekilerden  bir kişiyi kaldırmış ve çocuğu oraya nezaketle oturtmuş..”ölülere bak!” demiş şimdi çocuk .birde, “diriyim “diyenlerin nezaketine bak..ne acı.

ve Eyüp Sultan Cami..çocuk ve arkadaşları ne zaman gitseler, bu caminin hanımlar için yapılmış üst katı kapalıymış..sadece erkeklere hizmet veren bir camiymiş burası da….en son, bu camide namaz kılma deneyimi yapmak istemiş çocuk ve arkadaşları ve taaaa en dipte, kapının önündeki ayakkabılığın orada, iki rekatçık namaz kılmak istemişler ,bu süslü camiyi seyrederek.. kapıdan giren neredeyse beş  erKEK ten  biri, ileri giderken, topukları üzeri dönüp, bu korkunç günahı yok etmek istemiş tabii..dışarıda çarşafla gezen!!?? bu erKEKler!?: hemen buradan çıkın..burada kadınlar namaz kılamaz.. sizin yeriniz yan binada demişler..çocuklar: biz  ancak ayakkabılıktayız ve size çok uzağız.  ne olacak  ki?demişler..”hayır “demişler hep  aDAMlar :olmaz!..siz yan taraftaki o küçük-dar-sevimsiz ve izbe yerde kılacaksınız..size camii ferahlığı ve huzuru ve huşu yasak..biz erKEKİZ,güçlüyüz ve egemen olan biziz..siz günahkarsınız:)çocuk dünyada ki tapuların yüzde doksan iki civarının erkeklere ait olduğunu okumuş olduğundan gülümsemiş aklından gelip geçenlere….

Ve çocuk bir keresinde o yandaki izbe-soğuk-çirkin betonların içinde kıbleye bakmış bir saat …….ve bu mihrab, diğerlerinden çok daha dar yapılıymış..(inanılmaz bir ironik halmiş bu)ve çocuk hayatında ilk mihrab farkındalığına!? bu yerde varmış..bazen şerde hayır olabiliyormuş demek ki…

ve Kabe deyiz..çocuk elindeki kağıttan bakarak ,Kabe ye doğru dua okuyormuş..bir azarlama sesi duyduğu halde ağlayan çocuk oralı olmuyormuş..ama adam hiç susmuyormuş..arapça, habire dır dır söyleniyormuş…adam ön saftaymış tabii ve çocuk arkada ..adamın çocuğu görebilmesi için; aynı diğer aDAMlar gibi, kıble yerine, çocuğa  dönüp bakması gerekiyormuş….ve Adam, Arapça, habire:” hicap- hicap” diyormuş..çocuk, arapça anlamıyormuş..ama adamın dırıltılarından zannetmiş ki :ben, senden hicap-utanç duyuyorum ..git buradan..çocuk adama elindeki kağıdı sallamış ve Türkçe:”sizi anlayamıyorum..burası Kabe..kadın erkek yok.. hepimizin evi. Gitmiyorum demiş..hayli yaşlı erKEK hiç susmuyormuş. diğer erKEKler bakıyorlarmış.çocuk: Allahım, burada bile rahat yok demiş.. “hani senin evindi?” ve ağlayarak kalkmış, başka yere gitmiş.. daha sonra: hicab ne demek?diye sormuş..meğer o adam: ben senden utanç duyuyorum değil ,”peçe tak -peçe tak” diyormuş.oysaki, peçe ile Kabe yi tavaf emek Allah tarafından yasak edilmiş…..

ve Mescid-i Nebevi…yeni bir uygulama varmış..Şebeke-i Şerif ,kadınlara ancak belli saatlerde, belli ülke dizilimleri ile ancak gösteriliyormuş..tabii, nasıl görülüyormuş? aynen şöyle..namazdan sonra tüm Şebeke-i Şerif in önüne beyaz kalın muşamba perdeler geriliyormuş.. ve binlerce kadın az ötede bekliyormuş..ülkeler halinde. kaç saat….ve sırası gelen grup, o yeşil halıların orada namaz kılabilsinler diye alınıyormuş..öyle izdiham ve mahşer varmış ki anlatılmaz..çocuğun gittiği günden bir gün evvel, bir nine ve torun ezilerek ölmüşler mesela.. düşünün..herkes, o bir karış yerde iki rekat namaz kılıp cennete nail olabilmek için itişip kakışıyormuş..oysa erkekler içeride diledikleri vakit, diledikleri türlü ziyarette bulunabiliyorlarmış..isterlerse, Şebeke önünde uzanabiliyorlarmış hatta..neyse, çocuk ilk gün, herkes gibi o hengamede namaz kılmış..ama çok içi acımış.ve ertesi gün ziyarete gene gitmişler..saatler beklemişler..aynı izdiham..ve çocuk namaz sırası ona geldiğinde ağlıyormuş ve kılmıyormuş..öyle Şebeke ye bakmış..gördüğü sadece beyaz muşamba ve tavanmış tabii..ve demiş ki:”Ya Rasulallah ..ben namaz kılmayacağım..ben cennet istemiyorum ki..hem Sen in cennetin bu birkaç  metrelik yer mi?Sen Kainat Peygamberisin.. her yer Sen in cennetin değil mi?çok özür diliyorum ama kılmayacağım..çünkü burada zulüm yapılıyor ..biliyorum ki, Sen de razı değilsin “demiş ve dışarı çıkmış..diğer kadınlar, eline fırsat geçmiş olan ve namaz kılmayıp ağlayarak gidene anlamsızca bakmışlar belki de..yada umursamamışlar..çünkü cennet kaçmamalıymış..ve çocuk evine döndüğünde bir rüya görmüş..bir ev ama bu ev sonsuz büyüklükte. yollar ve şehirler bu evin içindeymiş..Altın Şebeke tam karşısında parlıyormuş.ve basamaklardan aşağı inmiş çocuk..taaa Şebeke-i Şerife değene dek…..

ve Süleymaniye Camiinde geçen Ramazan sabahı..çocuk ve arkadaşı büyük bir hevesle bu camiye sabah namazına gitmişler..cami tadilattaymış..bir bölümü açıkmış ama cemaat çok azmış..belki on tane kadın..50-60 erkek yada az fazla..çocuk ve arkadaşı yine erkeklerden bayağı uzak ama sakin bir yere oturmuşlar..burası öyle köşe- kör bir noktaymış aslında..gelen öne doğru gittiğinden kimse görmüyormuş..lakin bir aDAM ileri değil geri arkaya baktığından,  kadınları hemen avlamış:buradan gidin, arkaya. en arkaya.. çocuklar:hayır demişler burada bizi kimse göremez. sizle alakamız bile yok ,lütfen siz yerinize gidin..adam gitmiş beş dakika sonra gene gelmiş..bu günaha dayanamıyormuş tabii..buradan kalkın demiş..çocuklar: hayır, burada kılacağız .sizle alakamız yok”demişler..adam gitmiş..birazdan imam teşrif etmiş..adam seyirterek, imama, kadınları göstermiş.. şikayet etmiş..imam şöyle bakıp, umursamadan görevine dönmüş..adam kızgın.. imamın ardına düşmüş ama gerçekten ayağı bir şeye çarparak çocukların gözü önünde yuvarlanarak düşmüş…


işte bunlar ilk akla gelen camii ve kadın  ve  erKEK sendromları tabii..kim bilir diğer kadın cemaatin ne maceraları olmuştur ve her gün oluyordur..
oysa Osmanlıda camide kadınlara hünkar mahfilinin yanına mekan yapılmış..en zarif işçilikle değil mi? Çünkü “cennet anaların ayağı altındaymış” ya hani. O hadise hürmeten..hiçbir vakit eskiden bu muhteşem zarafetteki camiler kadınlar GÖRÜKMESİN  diye acaip çirkin kara perdelerle örtülmemiş..güzel kafesler varmış, kiminde ise hiç yokmuş..erkek zaten en önde ..tüm erkeklerin sırt gözlerimi açılmış ki kıble yerine arkayı gözetliyorlarmış anlaşılmıyormuş..neden bu zarif-huşu veren mana yapılarından kadın bu kadar dışlanmış..neden bu muazzam yapıların-devasa binaların birkaç safı ancak dolarken kadınlara ait üst kat kapıları daima kilitli oluyormuş?..neden kadın caminin içi yerine izbe alta katlarda-pis bakımsız ve karanlık korkunç rutubet kokan yerlerde namaz kılamaya zorlanıyormuş…

ve Aziz Mahmut Hüdai Cami….çocuk hayatında ilk kez Cuma namazı kılmak istemiş..nasıl kılınır bilmiyormuş..cemaate bakıp öğrenecekmiş nasılsa..ve o sıra canı çoook  yanıyormuş.belki altı –yedi ay evvelidir..tabii bu camiye  girmek yasakmış..cumaymış ve kadınlar alınmıyormuş..yan taraftaki izbe yere alınmış diğer kadınlar gibi..hoparlörden imamın sesi geldiği için; çocuk, olsun demiş..benim içim yanıyor ferahlarım belki…ve birazdan sesi kapatmışlar..kimi kadınlar namaz kılıyor kimi duruyormuş..çocuk da beklemiş..beklemişşşş..beklemişşşş..birazdan kapalı kapıları açmışlar ve ışıkları kapatmışlar..çocuk” hey “demiş “ne oluyor?..daha Cuma namazı ve öğleni kılacağız.”.”namaz bitti “demiş yetkili kadınlar..”ama ben ses duymadım ki” demiş çocuk..”erkekler ayrı kılıyor.. biz kadınlar ayrı kılıyoruz “demiş görevli..”kıldı ya herkes!!..”çocuk çok tuhaf olmuş…

Tektaş Alyans Haybabamın Tasavvuf Sınıfında; Şeyh-ül Ekber uzmanı akademisyen hoca anlatıyormuş.”kadınlar camiye gitmeli..ve yerlerine sahip çıkmalılar..cumaya zorla iştirak edip kendilerine mekan açılmasını sağlamalılar ..bu sabah başlayın mesela. camiye ailecek gidin“demiş..çocuk, geçen Cuma vakasını anlatmış..hepsi çok gülmüşler ve Haybabam demiş ki:siz kadınlar bu Cuma eylem yapın.. …gidin o caminin önünde oturun. Ben de gelip, sizinle protestoya katılacağım. hepsi daha çok gülmüşler ..ama Haybabam sözünü tutmuş…çünkü adam gibi adammış.ne mi yapmış? bakalım ne yapmış..

Haybabam tabutta yatıyormuş..üç katlı dev caminin tüm katları erkek doluymuş..günlerden Cuma vaktiymiş..ve caminin yan tarafındaki çimenlik tamamen kadınlara  ayrılmış..özgür ve eylemsel bir anmış..ve çocuğu tabutun başına dikmiş birisi ve “sen burada bekle” demiş..ve herkes cumayı kılmış..sonra öğle namazını …çocuk ve Haybabam da caminin tüm cemaatinin  en önünde ki eylemlerini gerçekleştirmiş olmuşlar…yalnız öyle ince ayar çekilmiş ki kimse birbirini neredeyse göremiyormuş..çocuk bu farkındalık mucizesine vardığını sevinçle içinden anlatmış Haybabam a ve teşekkür etmiş..o çocuğun tüm HayAl(i)lerini gerçekleştirirmiş çünkü…

cami birlik-beraberlik-tamlık-tevhidse-teklikse eğer nedenmiş bu bölünmüşlük? ..camiden kadını atmak aileyi insanı da bölmek değil mi peki?..her insan hem kadındır hem erkek (XY)biliyoruz değil mi?bugün bunu ilim söylüyor zaten..hormonlarımızda ki küçük bir oynama ile bu oyuna geliyorsak vay halimize..eğer biz birbirimizi hala mümin müminin kardeşidir olarak göremiyorsak, ne zaman göreceğiz peki?.biz daha kendi içimizde birleşemiyorken nasıl dışarıyla tevhid olacağız ki..?

Müslüman Türk olarak yaratılmış olmamız büyük bir şereftir..ama öyle çok parçalanmışız ki..ne kadar değerli-güçlü –zengin- bereketli ve sevilennn bir millet olduğumuzu henüz anlayamamışız..çünkü kişisel çıkarlarımız için, kadını ezerek yok sayma hastalığından ,çocukları doğuran ve yetiştirenleri önce dışlamış ve bölmüşüz değil mi?yani kendimizi doğuranı, eti ile kanı ile bizi besleyen ve aslında kendisi ile ayni olduğumuz kadını…..

Bugünde Türki Cumhuriyetler başkalarının mezalimi altında inliyorsa önce kendimiz düşünmemiz lazım değil mi?

Yaratan dan İlahımızdan dileriz ki:önce kendi kendimizde-ehillerimizde-ailelerimizde tevhid ,sonra ülkemizde birlik, sonra tüm Müslüman Türk topluluklarında birlik ve sonra tüm mümin kardeşlerimizde tevhid ve sonra tüm yaratılmışla birlik olsun inşallah ve aminnnn..

 

 
 
Nur Cihan
08.09.2009
nuralem7@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com