Evet,ilahi Arş’ın büyüklüğü meydandadır.Fakat bu görünen
büyüklüğün,görünmeyen büyüklük olan mana yüceliği
yanında ölçüsü nedir?Sen mananın uçsuz bucaksız
büyüklüğünü ve ilahi kudretini işte bu idrakle
anlayacaksın.Yine bu idrak,sana,o yüce manayı gönlüne
sığdırmış olan o kamil insanın değerini ve hikmetini
söylemiş olacaktır.
Melekler,gördükleri vazifenin sırrını,Adem Peygamber
ilahi esmayı kendilerine öğrettiği zaman anladılar.
Her bir melek Adem’e şöyle dedi.”Bizim seninle
ülfetimiz şimdi anlaşılıyor ki çok eskiden başlamış.
Biz, kendimizi asumana ait varlıklar bilirdik.Böyle iken
neden yeryüzüne iniyor ve yaratılmadan önce,senin
yaratılmanı sağlayacak zemini hazırlıyorduk,şimdi
öğreniyoruz……………….
Şerhli MESNEVİ-İ ŞERİF/KENAN RİFAİ(sayfa389)
************
gökyüzünde uzanmış bir hiç bir şeysizlik örtüsüydü
ama çoook huzurlu ve mutluydu
içinden yıldızlar gözüküyordu
içi dönük ellerini yan yana koydu
parmaklarında minareler
avuçlarında ise kubbeler vardı
bileklerinde cami yazıyordu..
……..
insan iki kolunu havaya kaldırırsa, başı bir kubbeden,
kollarıyla ise, çifte minareli bir camiden ne farkı var
ki, değil mi?
arş bir camiymiş,kainat bir camiymiş ,dünya bir
camiymiş,her ev bir camiymiş,insan bir camiymiş ,gönülse
gerçek cami-kabeymiş.inanan için taştan yapılmış
camilere hiç gerek yokmuş çünkü her yer camiymiş..
Çocuk başaramamanın acıyla; Zaman a gidip eve döndüğü
gece, seccadesinde ağlayarak Yaratanıyla hasbihal
ediyormuş.diyormuş ki:beraber gideceğiz,birlikte
başaracağız dedi ya..ama bu nasıl olacak bir türlü
anlayamıyorum..hani
atomlar, en zerre boyutunda ,aslında birbirlerinden
nasıl bağımsızlarsa ve asla bir araya gelmeleri mümkün
değilse;
sadece onları bir arada tutan Yaratıcının Kudret Eli ile
birleşebiliyorlarsa.. istediğim şey, nasıl olabilir ki?
bu imkansız diyormuş… ( hakikatte bu birlik-benim bu
dünyasal aklımla-heveslerimle –nefsimle mümkün
değil-ancak bunu kadirleyen, o, kudret eli ile
melekler saf saf indiğinde ve o kuvvelerin inşası ile
olabilir diyormuş..)ama diyormuş hem de çocuk şiddetle
ağlayarak..”ya her şeyin durduğu o zaman ne
olacak?..nasıl olacak?..olmadığımı biliyorum ama
varım..bunun birliğine uyanmak istiyorum.”.aslında
tevhid ve birlik insanla –tüm varlıkla ve eşya ile
yaşanıyormuş … hiçbirimiz farkında değilmişiz ki değil
mi?var olmak zaten tevhidin ta kendisiymiş ve eşya ve
şeyler..düşünmek ve bilmek, fiile- amele
geçiremediğin sürece hiçbir işe yaramadığı gibi
hamallıktan başka bir şey de değilmiş işte..eşek yükü
ile bilgi….
n’olacak..olmuyorrrrrrr..olmuyorrrrrr.yapamıyoruuuumm!!…
ve Hz Pir Mevlana nın seması-kainat
camisinin-semahanesinin aslında lirik bir anlatımı değil
de nedir?..hangi semazen diğerine değiyor ki?..asla
değemiyor..etekleri bile, bir diğerinin eteğine
değemiyor ve bu doğru..cumhuriyette ferdiyet yani…çocuk
çok ağlamış..ve perdenin arkasını özlemle istemiş…..
…camii….çocuk çook küçükken yaz tatillerinde camilere
gidermiş Kur’an öğrenmeye.ve diğer çocuklarla camide
ebelemece- koşturmaca oynarlarmış hem de..ve en çok
caminin kapısından, mihraba dek, takla atmaca oynamayı
severlermiş..cami imamları bu çocuklara sık sık camiyi
temizletirlermiş .belki, büyükler temizlemediği için,
kim bilir?..işte bu küçük çocuk da, o yaşta ,birkaç kere
bu temizlik işinde çalışmış..hatta iki caminin
minaresini yukarıdan aşağı tek başına süpürerek sahne
tozu değil ama minare tozu yutmuşmuş:)
insanlar daima kendilerini Yaratıcıya en yakın
buldukları değişik ibadethanelere-ve ibadet içinde
muhtelif biçimde ritüellere de muhtaçlarmış değil
mi?belki de en çok kadınlar…ama bir şairimizin dediği
gibi”soframızda ki yeri ,öküzümüzden sonra gelen
kadınlarmış” konu tabii..çocuk istemiş ki
kadın
ve camii arasındaki ilişkiyi
yazsın.. tabii sadece kendi gözlüklerinden.. başkasını
bilmezmiş ki zaten…hatıralarından en traji komikleri
yazmak istemiş..çünkü
Ramazanın ilk günü, devletin din işleri başkanı demiş
ki: kadınlara camide çok kötü davranılıyor ve izbe
yerlere gönderiliyor ..kadını, camide, ait olduğu yere
almaları için talimat verdik lakin cemaat yine
uymuyor..lütfen kadınlarımız haklarını korusunlar
..işte çocuk bu hakkını kullanmak için yazmak
istemiş..devlet izni ile yazıyormuş yani:)birde gerçek
devlet var..gerçek derin devlet….adı Turuk-u A’Lİ…….
uzuuun yıllar evvel, iki küçük arkadaş teravih için
camiye gitmişler ..kadınlar caminin en alt izbe katında
kılıyorlarmış.camiyi görmemişler bile..bu halde bile,
imam, kadınlar çok konuşuyor diye, mikrofondan hakaret
ederek kadınları camiden kovmuş..oysa, hemen hiçbir
erkek, yanına çocuklarını almadığı için, tüm küçük
çocuklar anneleri ileymiş..hani aileydik.. hani
paylaşımdı….ve iki çocuk alınarak ve ağlayarak camiden
çıkmışlar ve bir daha o camiye hiiç gitmemişler…
yıllar sonra, bir sabah namazı için iki kişi Fatih Cami
ne gitmişler..hava buz gibi soğuk ve karanlıkmış..cemaat
ancak iki sıra imiş…ve camii koskocamanmış..çocuk
kendisinden başka, tek bir hanım daha görmüş..o yaşlı
hanım, loş ışıkta Kur’an okuyormuş ve çocuk karanlıktan
korkup o hanımı da rahatsız etmemek için ön tarafına
oturmuş.. genç bir erKEK girmiş kapıdan ve çocuğa sertçe
bakmış..koskocaman camide, taaaaaaaa en ön uçtaki ikinci
sıraya gitmiş.. neredeyse gözükmüyormuş..ama neden
sonra, o genç erKEK geri dönmüş..kalbi bu günaha
dayanamamış çünkü..ve çocuğun başına dikilmiş:kalk
oradan. erkekler seni görüyor, geriye git demiş..çocuk:
orası çok karanlık, kimse yok demiş..aDAM :geri git
demiş ve namaz kılmak için ikinci safa gitmiş…
ve çocuk Kastamonu da Deveciler Kervanındaki Külliyeye
gitmiş..harikulade eski ahşap bir cami varmış
tabii..hanımlar için yapılmış mahfil çok şirinmiş..ve
çocuk orada namaz kılmak istemiş..hemen bir yaşlı erKEK
gelmiş:”burada namaz kılamazsın ,yan tarafa geç”
demiş..çocuk :”ben yabancıyım, burası kadınlar için
yapılmış .burada kılmak istiyorum” demiş..Adam :”bizim
burada kadınlar camiye hiç gelmiyor..alışık
değiliz..burada kılamazsınız ,yan tarafta kılacaksınız”
demiş..çocuk:”hayır! burası Allah ın evi, ben burada
kılmak istiyorum demiş..adam:”olmaz.. gelin.. yan
tarafta güzel ve temiz” demiş ve çocuğu yan tarafa
götürmüş….. ve çocuk o günün sabahı bir rüya görmüş..o
şirin caminin içi hep eski beyaz kefenli cemaatle
doluymuş tıklım tıkış..ve kadınlar mahfilide aynen
..imamları en öndekilerden bir kişiyi kaldırmış ve
çocuğu oraya nezaketle oturtmuş..”ölülere bak!” demiş
şimdi çocuk .birde, “diriyim “diyenlerin nezaketine
bak..ne acı.
ve Eyüp Sultan Cami..çocuk ve arkadaşları ne zaman
gitseler, bu caminin hanımlar için yapılmış üst katı
kapalıymış..sadece erkeklere hizmet veren bir camiymiş
burası da….en son, bu camide namaz kılma deneyimi yapmak
istemiş çocuk ve arkadaşları ve taaaa en dipte, kapının
önündeki ayakkabılığın orada, iki rekatçık namaz kılmak
istemişler ,bu süslü camiyi seyrederek.. kapıdan giren
neredeyse beş erKEK ten biri, ileri giderken,
topukları üzeri dönüp, bu korkunç günahı yok etmek
istemiş tabii..dışarıda çarşafla gezen!!?? bu
erKEKler!?: hemen buradan çıkın..burada kadınlar namaz
kılamaz.. sizin yeriniz yan binada demişler..çocuklar:
biz ancak ayakkabılıktayız ve size çok uzağız. ne
olacak ki?demişler..”hayır “demişler hep aDAMlar
:olmaz!..siz yan taraftaki o küçük-dar-sevimsiz ve izbe
yerde kılacaksınız..size camii ferahlığı ve huzuru ve
huşu yasak..biz erKEKİZ,güçlüyüz ve egemen olan
biziz..siz günahkarsınız:)çocuk dünyada ki tapuların
yüzde doksan iki civarının erkeklere ait olduğunu okumuş
olduğundan gülümsemiş aklından gelip geçenlere….
Ve çocuk bir keresinde o yandaki izbe-soğuk-çirkin
betonların içinde kıbleye bakmış bir saat …….ve bu
mihrab, diğerlerinden çok daha dar
yapılıymış..(inanılmaz bir ironik halmiş bu)ve çocuk
hayatında ilk mihrab farkındalığına!? bu yerde
varmış..bazen şerde hayır olabiliyormuş demek ki…
ve Kabe deyiz..çocuk elindeki kağıttan bakarak ,Kabe ye
doğru dua okuyormuş..bir azarlama sesi duyduğu halde
ağlayan çocuk oralı olmuyormuş..ama adam hiç
susmuyormuş..arapça, habire dır dır söyleniyormuş…adam
ön saftaymış tabii ve çocuk arkada ..adamın çocuğu
görebilmesi için; aynı diğer aDAMlar gibi, kıble yerine,
çocuğa dönüp bakması gerekiyormuş….ve Adam, Arapça,
habire:” hicap- hicap” diyormuş..çocuk, arapça
anlamıyormuş..ama adamın dırıltılarından zannetmiş ki
:ben, senden hicap-utanç duyuyorum ..git buradan..çocuk
adama elindeki kağıdı sallamış ve Türkçe:”sizi
anlayamıyorum..burası Kabe..kadın erkek yok.. hepimizin
evi. Gitmiyorum demiş..hayli yaşlı erKEK hiç
susmuyormuş. diğer erKEKler bakıyorlarmış.çocuk:
Allahım, burada bile rahat yok demiş.. “hani senin
evindi?” ve ağlayarak kalkmış, başka yere gitmiş.. daha
sonra: hicab ne demek?diye sormuş..meğer o adam: ben
senden utanç duyuyorum değil ,”peçe tak -peçe tak”
diyormuş.oysaki, peçe ile Kabe yi tavaf emek Allah
tarafından yasak edilmiş…..
ve Mescid-i Nebevi…yeni bir uygulama varmış..Şebeke-i
Şerif ,kadınlara ancak belli saatlerde, belli ülke
dizilimleri ile ancak gösteriliyormuş..tabii, nasıl
görülüyormuş? aynen şöyle..namazdan sonra tüm Şebeke-i
Şerif in önüne beyaz kalın muşamba perdeler
geriliyormuş.. ve binlerce kadın az ötede
bekliyormuş..ülkeler halinde. kaç saat….ve sırası gelen
grup, o yeşil halıların orada namaz kılabilsinler diye
alınıyormuş..öyle izdiham ve mahşer varmış ki
anlatılmaz..çocuğun gittiği günden bir gün evvel, bir
nine ve torun ezilerek ölmüşler mesela..
düşünün..herkes, o bir karış yerde iki rekat namaz kılıp
cennete nail olabilmek için itişip kakışıyormuş..oysa
erkekler içeride diledikleri vakit, diledikleri türlü
ziyarette bulunabiliyorlarmış..isterlerse, Şebeke önünde
uzanabiliyorlarmış hatta..neyse, çocuk ilk gün, herkes
gibi o hengamede namaz kılmış..ama çok içi acımış.ve
ertesi gün ziyarete gene gitmişler..saatler
beklemişler..aynı izdiham..ve çocuk namaz sırası ona
geldiğinde ağlıyormuş ve kılmıyormuş..öyle Şebeke ye
bakmış..gördüğü sadece beyaz muşamba ve tavanmış
tabii..ve demiş ki:”Ya Rasulallah ..ben namaz
kılmayacağım..ben cennet istemiyorum ki..hem Sen in
cennetin bu birkaç metrelik yer mi?Sen Kainat
Peygamberisin.. her yer Sen in cennetin değil mi?çok
özür diliyorum ama kılmayacağım..çünkü burada zulüm
yapılıyor ..biliyorum ki, Sen de razı değilsin “demiş ve
dışarı çıkmış..diğer kadınlar, eline fırsat geçmiş olan
ve namaz kılmayıp ağlayarak gidene anlamsızca bakmışlar
belki de..yada umursamamışlar..çünkü cennet
kaçmamalıymış..ve çocuk evine döndüğünde bir rüya
görmüş..bir ev ama bu ev sonsuz büyüklükte. yollar ve
şehirler bu evin içindeymiş..Altın Şebeke tam karşısında
parlıyormuş.ve basamaklardan aşağı inmiş çocuk..taaa
Şebeke-i Şerife değene dek…..
ve Süleymaniye Camiinde geçen Ramazan sabahı..çocuk ve
arkadaşı büyük bir hevesle bu camiye sabah namazına
gitmişler..cami tadilattaymış..bir bölümü açıkmış ama
cemaat çok azmış..belki on tane kadın..50-60 erkek yada
az fazla..çocuk ve arkadaşı yine erkeklerden bayağı uzak
ama sakin bir yere oturmuşlar..burası öyle köşe- kör bir
noktaymış aslında..gelen öne doğru gittiğinden kimse
görmüyormuş..lakin bir aDAM ileri değil geri arkaya
baktığından, kadınları hemen avlamış:buradan gidin,
arkaya. en arkaya.. çocuklar:hayır demişler burada bizi
kimse göremez. sizle alakamız bile yok ,lütfen siz
yerinize gidin..adam gitmiş beş dakika sonra gene
gelmiş..bu günaha dayanamıyormuş tabii..buradan kalkın
demiş..çocuklar: hayır, burada kılacağız .sizle alakamız
yok”demişler..adam gitmiş..birazdan imam teşrif
etmiş..adam seyirterek, imama, kadınları göstermiş..
şikayet etmiş..imam şöyle bakıp, umursamadan görevine
dönmüş..adam kızgın.. imamın ardına düşmüş ama gerçekten
ayağı bir şeye çarparak çocukların gözü önünde
yuvarlanarak düşmüş…
işte bunlar ilk akla gelen camii ve kadın ve erKEK
sendromları tabii..kim bilir diğer kadın cemaatin ne
maceraları olmuştur ve her gün oluyordur..
oysa Osmanlıda camide kadınlara hünkar mahfilinin yanına
mekan yapılmış..en zarif işçilikle değil mi? Çünkü
“cennet anaların ayağı altındaymış” ya hani.
O hadise hürmeten..hiçbir vakit eskiden bu muhteşem
zarafetteki camiler kadınlar GÖRÜKMESİN diye acaip
çirkin kara perdelerle örtülmemiş..güzel kafesler
varmış, kiminde ise hiç yokmuş..erkek zaten en önde
..tüm erkeklerin sırt gözlerimi açılmış ki kıble yerine
arkayı gözetliyorlarmış anlaşılmıyormuş..neden bu
zarif-huşu veren mana yapılarından kadın bu kadar
dışlanmış..neden bu muazzam yapıların-devasa binaların
birkaç safı ancak dolarken kadınlara ait üst kat
kapıları daima kilitli oluyormuş?..neden kadın caminin
içi yerine izbe alta katlarda-pis bakımsız ve karanlık
korkunç rutubet kokan yerlerde namaz kılamaya
zorlanıyormuş…
ve Aziz Mahmut Hüdai Cami….çocuk hayatında ilk kez Cuma
namazı kılmak istemiş..nasıl kılınır
bilmiyormuş..cemaate bakıp öğrenecekmiş nasılsa..ve o
sıra canı çoook yanıyormuş.belki altı –yedi ay
evvelidir..tabii bu camiye girmek yasakmış..cumaymış ve
kadınlar alınmıyormuş..yan taraftaki izbe yere alınmış
diğer kadınlar gibi..hoparlörden imamın sesi geldiği
için; çocuk, olsun demiş..benim içim yanıyor ferahlarım
belki…ve birazdan sesi kapatmışlar..kimi kadınlar namaz
kılıyor kimi duruyormuş..çocuk da
beklemiş..beklemişşşş..beklemişşşş..birazdan kapalı
kapıları açmışlar ve ışıkları kapatmışlar..çocuk” hey
“demiş “ne oluyor?..daha Cuma namazı ve öğleni
kılacağız.”.”namaz bitti “demiş yetkili kadınlar..”ama
ben ses duymadım ki” demiş çocuk..”erkekler ayrı
kılıyor.. biz kadınlar ayrı kılıyoruz “demiş
görevli..”kıldı ya herkes!!..”çocuk çok tuhaf olmuş…
Tektaş Alyans Haybabamın Tasavvuf Sınıfında; Şeyh-ül
Ekber uzmanı akademisyen hoca anlatıyormuş.”kadınlar
camiye gitmeli..ve yerlerine sahip çıkmalılar..cumaya
zorla iştirak edip kendilerine mekan açılmasını
sağlamalılar ..bu sabah başlayın mesela. camiye ailecek
gidin“demiş..çocuk, geçen Cuma vakasını anlatmış..hepsi
çok gülmüşler ve Haybabam demiş ki:siz kadınlar bu Cuma
eylem yapın.. …gidin o caminin önünde oturun. Ben de
gelip, sizinle protestoya katılacağım. hepsi daha çok
gülmüşler ..ama Haybabam sözünü tutmuş…çünkü adam gibi
adammış.ne mi yapmış? bakalım ne yapmış..
Haybabam tabutta yatıyormuş..üç katlı dev caminin tüm
katları erkek doluymuş..günlerden Cuma vaktiymiş..ve
caminin yan tarafındaki çimenlik tamamen kadınlara
ayrılmış..özgür ve eylemsel bir anmış..ve çocuğu
tabutun başına dikmiş birisi ve “sen burada bekle”
demiş..ve herkes cumayı kılmış..sonra öğle namazını
…çocuk ve Haybabam da caminin tüm cemaatinin en önünde
ki eylemlerini gerçekleştirmiş olmuşlar…yalnız öyle ince
ayar çekilmiş ki kimse birbirini neredeyse
göremiyormuş..çocuk bu farkındalık mucizesine vardığını
sevinçle içinden anlatmış Haybabam a ve teşekkür
etmiş..o çocuğun tüm HayAl(i)lerini gerçekleştirirmiş
çünkü…
cami birlik-beraberlik-tamlık-tevhidse-teklikse eğer
nedenmiş bu bölünmüşlük? ..camiden kadını atmak aileyi
insanı da bölmek değil mi peki?..her insan hem kadındır
hem erkek (XY)biliyoruz değil mi?bugün bunu ilim
söylüyor zaten..hormonlarımızda ki küçük bir oynama ile
bu oyuna geliyorsak vay halimize..eğer biz birbirimizi
hala mümin müminin kardeşidir olarak göremiyorsak, ne
zaman göreceğiz peki?.biz daha kendi içimizde
birleşemiyorken nasıl dışarıyla tevhid olacağız ki..?
Müslüman Türk olarak yaratılmış olmamız büyük bir
şereftir..ama öyle çok parçalanmışız ki..ne kadar
değerli-güçlü –zengin- bereketli ve sevilennn bir millet
olduğumuzu henüz anlayamamışız..çünkü kişisel
çıkarlarımız için, kadını ezerek yok sayma hastalığından
,çocukları doğuran ve yetiştirenleri önce dışlamış ve
bölmüşüz değil mi?yani
kendimizi doğuranı, eti ile kanı ile bizi besleyen ve
aslında kendisi ile ayni olduğumuz kadını…..
Bugünde Türki Cumhuriyetler başkalarının mezalimi
altında inliyorsa önce kendimiz düşünmemiz lazım değil
mi?
Yaratan dan İlahımızdan dileriz ki:önce
kendi kendimizde-ehillerimizde-ailelerimizde tevhid
,sonra ülkemizde birlik, sonra tüm Müslüman Türk
topluluklarında birlik ve sonra
tüm mümin kardeşlerimizde
tevhid ve sonra tüm yaratılmışla birlik olsun
inşallah ve aminnnn.. |