Eğer
elinle tutabiliyorsanız, gözünle görebiliyorsanız,
koklayabiliyorsanız, tadabiliyorsun buna gerçek
diyorsunuz! Yani insanoğlunun tanımladığı gerçek eli,
dili, gözü aracığıyla beynine iletilen elektrokimyasal
sinyallerden ibaret!
Oysa algılayamadığımız tatlar, kokular ve görmediğimiz
nesneler var! Sınırlı bir algılamamız ve bunun akabinde
oluşan gördüklerimiz var. Bu sınırlı algılamanın
ötesinden bakmak imkânsız değil, ama kaçınılmazdır,
ancak cihazlarınız geliştikçe gerçeğin farklı olduğunu
algılayacaksınız.
Beynimizde oluşan kimyasal değişimler aslında
yediklerimizin de katkısı şeklinde tüm ruhumuzu
etkiliyor. Akıllı kararlar vermekte zorlanıyorsak bu
madden ve manen yediklerimize bağlı. Örneğin
yedikleriniz serotonin hormonu (mutluluk hormonu)
salgılatacak cinsten ise algıladığınız gerçek, bu
mutluluğun bir sonucu şeklinde olacaktır. Sabit gerçek
yok!
Öyleyse gerçek nedir? Gerçek, beynine kurduğun
bilgilerdir. Aslında bunlar senin gerçeklerin! Her
beynin gerçekleri de farklı farklı... Beynin algıladığı
gerçek ile evrendeki format apayrı şeyler. Mesela şu an
okuduklarınız kimyanızı etkileyecek.
Burada yazar olan ben, aslında kaderinizi
yazıyorum kısmen, fakat bunu neden yazdığımı
ben de bilmiyorum! Yani neden yazmak isteriz? Kendimizi
neden ifade etmek isteriz? Neden? Çünkü yazan değil,
yazdıran sorumlu diye düşünüyorum! Aslında aracıyız!
Yani kaderinizi yazan, benim aracılığımla yazıyor, bir
tür aracıyım. Sınırlı algılama ile olaya bakınca sanki
siz ve ben varmışım gibi algılanıyor, oysa bu gerçek
değil! Birbirimizi etkileyecek kudrete sahibiz, bu
kudreti aldığımız nokta muamma!
Öyleyse gerçeği bilmiyoruz. Sadece etkilerini görüyor,
seyrediyoruz.
Peki, bir sorun mu var dostum? Her zamankinden
daha solgun duruyorsun. Uyanık mısın yoksa uyuyor musun?
Bundan emin olamadığın duygusuna kapıldığın oldu mu?
Uyurgezer misin, gerçek dünyana döndüğünde bu
algıladığın dünyanın bir hayal olduğunu gördüğünde seni
korkutacak mı? Tüm bunları düşünüyor musun? Düşünürken
korkuyor musun? Korkakların cennete girme hakkı var mı?
Seni korkutan sahiplenme duygusunu halen neden terk
etmiyorsun? |