Allah’ın her şeyi içten ve
dıştan kuşatmış olması halini, örneğin, “Ela inne
Hu Bikülli şey’in muhıyt”(41/54) “Dikkat edin; O
gerçekten her şeyin kendisi olarak ihata(kuşatma)dadır”,
“Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve
kanellahü bi külli şey'in mühıyta”
(4/126) “Göklerde ve
yerde olanların hepsi Allah'ındır. Allah, her şeyin
kendisi olarak şeyi kuşatıcıdır.”, “... vesia rabbı
külle şey'in ılma e fe la tetezekkerun
(6/80) “Rabbim her
şeyin ilmi sureti olarak şeyi kuşatmıştır. Artık siz
hiç düşünmez misiniz?”, “Yestahfune minen nasi ve la
yestahfune minellahi ve hüve meahüm iz yübeyyitune ma la
yerda minel kavl ve kanellahü bi ma ya'melune
mühıyta.” ( 4/108). “İnsanlardan gizler de Allah'tan
gizleyemezler. Halbuki geceleyin, O'nun razı olmadığı
sözü düzüp kurarken O, onlarla beraber idi. Allah
yaptıklarını kuşatıcıdır (O'nun ilminden hiçbir şeyi
gizleyemezler).” , “Kale ya kami erahtıy eazzü aleyküm
minellha vettehaztümuhü veaeküm zıhriyya inne rabbı bi
ma ta'melune mühıyt.” ( 11/92) “(Şuayb:) "Ey
kavmim dedi, size göre benim kabilem Allah'tan daha mı
güçlü ve değerli ki, onu (Allah'ın emirlerini) arkanıza
atıp unuttunuz. Şüphesiz ki Rabbim yapmakta
olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır.”, “İnnema
ilahükümüllahüllezı la ilahe illa Hu vesia külle
şey'in ılma.” ( 20/98) “Sizin İlahınız yalnız
Allah’tır. Ondan başka ilah yoktur. O her şeyin ilmi
sureti olarak şeyi
kuşatmıştır.”, “Allahulleziy haleka seb'a
semavatin ve minel'ardı mislehunne yetenezzelul'emru
beynehunne lita'lemu ennallahe kad ehata bikulli
şey'in 'ılmen.” (65/12) “Allah O yüce Yaratıcıdır ki
yedi kat semayı ve yerden de onların mislini
yaratmıştır. Allah’ın emri ve hükmü bunlar arasında inip
durur ki, Allah’ın her şey üzerinde tamamen kadir ve
her şeyin bizatihi ilmi olarak kuşatıcı olduğuınu, O’nun
ilmi dışında hiçbir şey olmayacağını siz de bilesiniz.”
ayetlerinde görmekteyiz
(Allah’ın herşeyi ihata eder durumda olduğunu anlatır
diğer bazı ayetler için bakınız: 2/247, 2/268, 18/91,
19/94)
Bu kuşatma hali,
yukarıdaki bazı ayetlerde de açık olarak söylendiği
gibi, İslami yorumculara göre, ilmiyle kuşatma olarak
yorumlanır ki, doğrusu da budur. Çünkü aynı zamanda
alemlerden ayrı olan varlık, alemleri, ilmiyle yaratmış
ve kuşatmış demektir. Alemler, kendilerini de içeren ve
kendilerinden ayrı bir varlığı da olan bir varlığın
indinde, o varlığın ilmiyle kuşatılmış haldedirler ve
dahi o varlığın ilminden bir ilimdirler. Bazı ayetlerin
meallerinde ise “şeyi şeyin kendisi olarak
kuşatmıştır” dememizin nedeni, ayetlerde “bikülli
şeyin muhit” tabirinin geçmesidir. Hu(O),
Külli şey’in (tüm şeyleri) muhit (her yönüyle
kuşatma) halindedir. Burada bi- ön eki, şeye
katılmış olarak, o şey olarak manasını verir. İşte bu
bi- eki, Allah’ın şeyin kendisi olarak şeyi
oluşturduğu ve bu durum, Allah’ın alemlerden gani
olmasıyla birlikte düşünüldüğünde, şeyi her
yönden yani içten ve dıştan kuşattığı anlamını
verdiğinden, yorumcular ve bazı ayetler, insanların
şeyin Allah olduğu gibi yanlış zanlara kapılmamaları ve
çok daha derin bir gerçeği, alemlerin sadece birer ilmi
suretler oluşu gerçeğini vurgulamak için, şeyleri
Allah’ın ilminin kuşattığını vurgular. Bazı ayetler ise,
aslında, bu tür yanış zanlara kapılmayacak derecede
idrak seviyesi olgunlaşmış bilinçlere hitaben, Allah
için, direkt bikülli şeyin muhit der. Allah’ın
her şeyi bilmesi
O'nun ilminden hiçbir
şeyi gizlenememesi,
Allah’ın bu herşeyi olduğu
gibi, yaptıklarımızı da kuşatıcı olmasındandır.
Bu nedenle Allah her an bizimle beraberdir ve
yaptıklarımız insanlardan gizlenir de Allah'tan
gizlenemez. Yine bu şeyin kendisi olarak şeyi
kuşatıyor olmaktan dolayıdır ki,
göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır.
|