Hayata Anlam Katabilmek
Nazım Akpınar
 

İnsan için en büyük varlık sebebidir hayat.Hayy, Muhyi, Kayyum gibi ilahi isimlerin özelliklerine dayanır. “Hayat nedir?” sualine, tasavvufi perspektifle mistik bir açıdan bakarsak:

Hayat, evrenin en önemli gayesidir ve neticesidir.

Hayat, kaynağı itibariyle varlık sebebimizdir ve bu yönüyle gizemlidir.

Hayat, yaşam evrenimizin en parlak ışığıdır.

Hayat, evren ağacının en mükemmel meyvesidir.

Hayat, en güzeliyle hem cemali (mutlak güzelliği),hem kemali,hem de ziyneti içinde barındıran bir muammadır adeta.

Hayat, evrenin vahdet (mutlak teklik) sırrıdır.Birlik rabıtasıdır.

Hayat, sanat ve mahiyet olarak evrenin en harika ruhudur.Kısacası teklik sırrıyla en küçük bir birimi, koca bir evren hükmüne getiren mucizeli bir hakikattir.

Yaratıcı mutlak iradenin bilinmeyi murat etmesi, varlık alemini oluşturmuş ve hayat vücuda gelmiştir. Vücuda getirdiği yaşam evreninde kendi güzelliklerini seyri dilemiş ve isimlerinin özellikleriyle açığa çıkmıştır. Yaşam ağacının en mükemmel meyvesi olan insan da severek yaratmış ve onda kendi güzelliğini açığa çıkarmıştır. İnsan bu yönüyle çok değerlidir ve zengin bir potansiyele sahiptir.

Bir çok filozof, hayatın insana kattığı güzellikler hakkında fikir yürütürken, bir kısım düşünür de hayata anlam katabilmek adına neler yapılabileceği noktasında düşünceler ileri sürmüştür.Yaşamı dolu dolu yaşamanın formüllerini vermiştir.

Sanatkar ve düşünür Sevgi Soylu Koyuncu’nun, hayata anlam kazandırabilmek adına hayat dolu formüller içeren bir köşe yazısı dikkâtimi çekmişti.Yazıda serdedilen düşünceler, esasen bir şaire ait.Büyük ölçüde katıldığımı söyleyebilirim.En azından monoton ve tekdüze bir yaşam tarzının insanı yaşarken öldürdüğü ve hayatını anlamsızlaştırdığı gerçeğiyle beni yüzleştirdi diyebilirim.Yazıda insanın bizatihi kendisi olarak varoluşunu gerçekleştirmesi gerekliliğine vurgu yapılıyor.Şayet bu gerçekleşirse özgürlük kavramına dahi gerek kalmayacağına dikkat çekiliyor.Bir sanat erbabının, daldığı hayat ormanında tek sığınağı, avucundaki anlam yüklü kelimeler.Yaratıcı kişiliği yakalamak da anlam yüklü kelimelerde saklı.Kelime anahtarları kullanılarak yaratıcı kişiliğin yaşama nasıl anlam katabileceği etraflıca sorgulanıyor.Burada yaratıcı kişiliğe kısaca değinelim.

Öncelikle yaratıcı kişi, daha önce kimsenin gitmediği yolu deniyor. Kendi yol arayışına girerek hayat ormanına dalıyor.Bu yolculuğunda ise cesur bir karakter sergiliyor.Yaratıcı kişiliğe sahip olan hayat yolcusu, hayat yolunda emin adımlarla ve hayranlık duygusuyla ilerliyor.Derinlemesine marifet bilgisine sahip olan yolcu,yolculuğunu yalnız olarak sürdürmekte olduğunun bilincinde.Aynı zamanda da daha önceden ayak basılmış yoları takip etmemesi gerektiğinin farkında bir insan modeli.Bu yönüyle de tahkik ehli.Taklitle mesafe alınamayacağının farkındalığını yaşıyor.Bu yolculukta önüne çıkan en büyük engel ise kendi egosu.Geçmiş ve gelecek kaygısıyla yüklüyken kendisinin nerede olduğunu sorguluyor.Berzahta kalmış ve çıkmaya çalışırken özünden seslenişle irkiliyor:

Kendin ol! Bütün şartlanmalardan ve ön yargılardan kurtul.Yolcu bu uyarıyla tekrar kendine geliyor.Düşünce berzahından çıkarak yolculuğunu sürdürüyor.Yolcumuz, içsel bir kavrayışa sahip.Özel olmaya çalışmasına gerek yok.Zira kendisi özel olarak dünyaya belirli bir programla geldi.Bu genetik program esasen onun yaşam misyonunu oluşturuyor.Yaratıcı kişiliğin, kavrayış ve yorumlayış özgürlüğünden güç aldığına inancı tam.Sürü psikolojisi içinde yaratıcılığın kazanılamayacağını kavramış durumda.Sürüyü güdenlerin, kendileri gibi olmasını istediklerini biliyor.Yolcumuz, Osho’nun deyimiyle, hayatın bir anlam yaratma fırsatı olduğu ve bu fırsatın yakalanıp değerlendirilmesi gerektiği noktasında hassas.İnsanları değerlendirirken elindeki mihenk taşı ise yaşama anlam katma kapasitesi.Bir insan için bu kapasite ne kadar yüksekse yolcumuzun gözünde o insan o derece kıymet arz ediyor.Başka bir ifadeyle burada ne dindarlık,ne kariyer,ne zenginlik ne de bilgi düzeyi salt bir değer ifade ediyor.Asıl önemli olan insanın dünyaya ve yaşama katkısının ne olduğu.Dünyaya nasıl bir güzellik kattığı.Dünyayı biraz daha tatlı,biraz daha hoş hale nasıl getirebileceği!

Yolcumuz, hayata anlam katabilmek için hayata katılmanın gerektiğine vurgu yapıyor. Yaşama mümkün olduğu kadar derinden ve bütünüyle katılabilmek gerekli.Katılım için her riski göze alabilmek te gerekli.Eğer dansın ne olduğunu öğrenmek istiyorsan dans etmelisin.Seyir aşaması (aynel yakiyn) yeterli değil.Seyredilerek dans öğrenilmez diyor seyyahımız.Dans etmelisin diyor.Tecrübe etmeli ve yaşamalısın (hakkel yakiyn).Bilmek ilk aşama.Bildiğini yaşamak ise zirve düzeyi ifade ediyor.Herhangi bir şeyi bilmek istiyorsan katılmalısın (kolektif şuur).Bir şeyi bilmenin doğru ve özgün yolu iştirak düsturunu hayata geçirmektir.Bu taktirde yaşam çok boyutlu anlamlar kazanıyor ve insan adeta anlam yağmuruna tutuluyor.Hayatın çok boyutlu olması bir zorunluluk.Yaşam bu renkliliği ile anlam kazanıyor.Yaşam asla tek boyutlu değil ve yaşanmamalı diyoruz.Hayatta daha fazla ilgi alanlarımız kesinlikle olmalıdır.Bir insan sadece mesleğiyle tanınıyorsa, o insan tek boyutlu yaşıyor demektir.Dolayısıyla değişik kimlik özelliklerimizi de geliştirip açığa çıkarabilmeliyiz.Yeri geldiğinde çocuk, kimi zaman doktor, bazen eğitmen, bazen de bir müzisyen olabilmeliyiz.

Kısacası oyunbozan olabilmeliyiz .Hayatımızın ölü bir merasime dönüşmesine izin vermemeliyiz.Açıklanamayan anların da hikmet gereği var olduğuna ve olacağına inanmalıyız.Gizemin varlığını kabullenebilmeliyiz.Yaşam gizeminin çözülebilmesi için bütün bu düşüncelerle yaşamınızı biraz daha renklendirin ve zenginleştirin.Yaşam enerjiniz hiçbir zaman solmasın.Yaşamınıza bol bol anlam katın ve onu sürekli besleyin.

 

 

 
 
Samsun -05.11.2008
ahad103@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com