İmtihan mı sistem mi?
Nazım Akpınar
 

Dinsel yorumlar içinde hâkim görüş olarak dile getirilen iman ve küfrün mücadelesi anlayışının bir tezahürü olan imtihan olgusunu irdeleme ihtiyacı hâsıl oluyor.Zira,yaşamda bütünsel bir sistemin varlığı,bu düşünceyi temelden sarsıyor.Yaşamda iman ve küfür arasında gerçekleştiği ileri sürülen bir mücadelenin var olduğunu düşünenlerin referans gösterdikleri nokta,resul ve nebilerin,gönderildikleri kavimler tarafından ciddiye alınmamaları ve tepki görmeleri.Bu,hemen hemen her dönemde aynı seyri izliyor.Her resul,hakikati dile getirdikleri toplumlar tarafından reddedilmiş ve dışlanmış.Bu nedenle,resullerin temsil ettikleri iman hakikatiyle onları reddeden toplumların temsil ettiği küfür(gerçeği örtme işlevi) arasında bir mücadelenin var olduğu düşüncesi zamanla yerleşmiştir.Bu iki kutup arasındaki mücadele de neticede imtihan denilen olguyu oluşturmuştur.Yaşam sisteminde bir mücadelenin var olduğu kesindir.Fakat bu mücadelenin gerçekte güçlülerle güçsüz birimler arasında cereyan etmekte olduğunu,yaşam sistemini okuyarak ve gözlemleyerek rahatlıkla söyleyebiliriz.Sistemin fark edilmesi ve yaşamdaki oluşların ve gizemlerin deşifre edilebilmesi için elimizdeki en önemli anahtar kavram Allah kavramı ve mutlak teklik(vahdet) hakikatidir.Bu iki hakikatin doğru anlaşılması durumunda yaşamdaki sistemin varlığı ve işleyişi bir kere daha fark edilebilecek ve sistemdeki oluşlar daha sağlıklı değerlendirilebilecektir.Öncelik Allah kavramındadır.Allah ismiyle işaret edilen varlığın sonsuz ve sınırsız tekilliği ve sadece Allah’ın var olduğu gerçeği fark edilmedikçe yaşamda kaos algısı ortadan kalkmayacaktır.

Sonsuz varlık olan Allah’ın varlık aleminde ilim,irade ve kudretinin her an kesintisiz olarak açığa çıkışı,algıladığımız ya da farkında olamadığımız tüm oluşları ve gizemleri meydana getirmektedir.Dolayısıyla iman ve küfrün gerek mikro plandaki ilk oluşumu(saitlik ve şakilik) gerekse varlık sahnesindeki tezahürlerinin sistemin dışında ve sisteme rağmen gerçekleşmesi muhaldir.Zira mikro plandaki ilk oluşum,120.günde ana rahminde sait ya da şaki hükmünün,meleki kuvveler aracılığı ile verilmesiyle gerçekleşmekte ve insan bu değiştirilemeyecek hükmün yerine gelmesi için varlık sahnesine gönderilmektedir.Varlık sahnesinde de aynı ilim ve irade doğrultusunda kendisine verilen rolü oynamaktadır.Bu anlamda çelişkiye mahal vermeyecek derecede mükemmel bir evrim ve tekâmül göze çarpar.Yaratılan tüm birimler,varlığın özünden gelen bir şekilde kendi kemal noktalarına doğru yolculuklarını sürdürürler.Kendilerinde iman nuru açığa çıkan birimler,imanın gereği fiilleri,fıtratları gereği ortaya koyarak neticelerini yaşarken iman nurundan mahrum birimler de kendi hakikatlerini örterek özlerindeki yaratıcı cevherden perdeleyen fiilleri yine programları gereği ortaya koyarak sonuçlarını yaşarlar.Dolayısıyla iman ve küfür ehlinin birbirlerinin alanlarına müdahalesi söz konusu olamaz.Hepsi de yaratılış programlarının gereğini bir şekilde ortaya koyar ve kendi yörüngelerinde hareket ederler(Yasin 40.ayet).Bu noktada imanın ve küfrün birer işlev olduklarını ve karşılıklı bir mücadele fikrinin geçersiz olduğunu söyleyebiliriz.İkinci önemli gerçek te yaşam sisteminde her an yaratıcının kudret sıfatının açığa çıkmakta olduğudur.Bunun getirisi olarak kendisinde kudret özelliği açığa çıkan birimler arasında bir güç mücadelesi yaşanmaktadır.Güçlü olan,kendisinden daha güçlü bir mahalle karşılaşıncaya kadar varlığını sürdürür.Bu anlamda güçlüyle güçsüz arasında bir mücadelenin var olduğu düşüncesi ise geçerli olmaktadır.

Sonuç olarak yaşam sisteminde imtihan olgusundan ziyade bir sistem ve düzenin var olduğunu ve sistemin işleyiş mekanizması doğrultusunda açığa çıkan sayısız oluşları müşahede edebiliyoruz.Bu oluşlar da gerçekte dualitede yaşanmayıp tek varlığın ilminde olup bitmektedir.Her halükarda yaratıcı düzen tarafından ezelden ebede belirli bir gayeyle programlanan ve kendi kendine işleyen mükemmel ve muhteşem bir sistem geçerlidir ve yürürlüktedir. Algılanan her şey istisnasız bu sisteme tâbi olmak durumundadır.Bu sistem ve düzende ise sonsuza kadar her hangi bir değişim de kesinlikle olmayacaktır.

Aslında imtihan anlayışının ve olgusunun temelinde tanrı düşüncesi yer alır.Yukarıda var sayılan bir tanrı,müdahale etmeden yarattıklarını izlemekte ve onları imtihan etmektedir.Bu geçersiz görüş maalesef hâlâ günümüzde varlığını sürdürebilmektedir.Bu anlayış ta beraberinde ihtirasları körüklemekte,yıkım ve savaşları getirmektedir.Allah kavramı sağlıklı irdelendiğinde ve sistem tüm yönleriyle fark edildiğinde mesele açığa kavuşacaktır.

 

 

 
 
Samsun - 06.05.2009
ahad103@hotmail.  com
http://sufizmveinsan.  com