Merhaba Efendim Merhaba
bu bölümü kendim için yazıyorum..rahatlamam
lazım ya hanii..işte kendimi teskin edip
mutlandırmak lazım değil mi?masal bu, sadece
hayal, sadece kurgular …harfleri istediğim gibi
dizebilirim..ama okuyanın içinden seçip aldığı
kelimeler ve o kelimelere yaptığı
vurgular,üzerine yüklediği anlamlar tabii ki
kişiye göre değişir..çünkü yazıyı onlara ben
okumuyorum..ben sadece Sana yazar, Sana
okurum.. daima ve ebediyyen..işte şimdi gene
tefekkür sanatçılığımla, Sana yeni bir masal
çizeceğim..ve sadece ikimiz anlayacağız..çünkü
bu bizim masalımız..Evvel Zaman, bir vakitler
birine demiş ki:”istediğini söyle ..onlar
anlamayacaklar,unutacaklar..çok az kişi
bilecek,çok az kişi anlayacak.”ne güzel değil
mi?tam olması gerektiği gibi..bizim Senle
yazdığımız tarih, sadece dostlarımızın
mahreminde ebediyyen okunacak..ruhumun masalı
olarak…bak!! şimdi hazırlanman
lazım..yazacaklarım çok keyifli olsun
istiyorum..bir sigara yakman lazım, bir de kahve
ve ayaklarını bir başka koltuğa da
uzatmalısın..aynı ben gibi mesela..masalımdan
haz almanı istiyorum..kızacağın yerler olacak
biliyorum ..bilerek yapıyorum, ne yapayım elimde
değil… Sen, benim Sana karşı olan harisliğime
ver lütfen..ne kadar paylaşırsam paylaşayım
gittikçe artan kıskançlığımdan hala
geberiyorum:)
bu arada geçen hafta aniden şunu idrak
ettim..çok lezzetliydi bak!! acaip bişi..insanoğlu
hep atomu parçalayabilmeyi hayal ediyor ya
haniii..işte her birimizin bir nutfe iken,
annemizin bir hücresini nasıl parçalayarak
yaratılışı başlattığımızı anladım….yumurtaya
girerken ne yapar sperma, biliyor musun? aynı
atmosferi delip geçerken bir roketin yakıt
tankını terk etmesi gibi ;bir spermada kamçı
kuyruğunu yani nalinlerini dışarıda
bırakır..çünkü o koca benlikle atom
parçalanmaz..elif dışarıda hemze içeride misali
sanki…Ya Rabbim kendimizle ne kadar gurur duysak
az değil mi?hepimizin bir nobeli olmalı
bence..işte bu hızla kapıya bir sefer daha
eylemek istedim..bu fakındalık bir doğum günüydü
çünkü..bu kutlu tarih; iki hemzenin yan yana
dizilişi gibi çocuğa gözlük olmuştu..artık
dünyaya bu gözlükle bakacaktı belki de.:)ve
doğum günü kutlamak için Busegahı Makam-ı Hızıra
ermek nasip olmalıydı..
DOĞUM GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN DİYE BİR FİLİSTİN
BAYRAĞI GİBİ KAPIYA DALGALANIYORUM:)
****
ve yine malum kapı..aaa bu sefer açık..ama perde
kapalı:)Merhaba diyorum..”Merhaba”
diyorsun..oturuyorum..”bana yüzünüzü
göstermeyecek misiniz?” diyorum..görünmeyen bir
vecih den gelen sada da tebessüm var:”göstermez
olur muyum, bekle” diyor..ben zavallı fakir,
öyle kendi kendime konuşmaya başlıyorum..ilgini
çekebilmek için yeni hayaller yazmam lazım
biliyorsun..
meraklı haberler:aydınlanmış bir zeytin
ağacının altındaki iki kat kırmızı örtüye
bulanmış olan Mukaddes’den bahsediyorum:)ve
sahne birden dönüyor..aman Ya Rabbi ne
Muhteşemsin,ne Görkemlisin..nasıl sürekli
değişebiliyorsun böyle..kocaman kocaman bir
görüntüsün..sanki Hücre-i Saadet Senle
kapsanmış..Sen her şeysin her şey Sen..işte
şimdi yaradılıştan eş-yumurtanın içindeki Latif
ve Latife gibiyiz..ama hala ayrıyız..yüzünde
ince zarif bir tebessüm var…bir şeyler
söylüyorsun..bende aynı incelikte tebessüm
ediyorum..ve geçen masalıma gelen ince bir
haberden dem vuruyorum..aynı nezaketli
tebessüm..bu sözü Alemlere Rahmet Olan’ın kim
için söylediğini anlatıyorsun..çok şaşırıyorum..
içim sevinçle haykırıyor.. dışım çok
sessiz..”ben Hz.Hatice’yi çok sevdiğim için
sanırım” diyorum..utanarak başımı
eğiyorum..ikimizde hassas bir tebessümle
bakışıyoruz, ama yormuyoruz..ve başka bir
tamlanmış tanımlamadan nefesi sözler
aktarıyorum..hiç bir şey demiyorsun..bende
hiçbir cevab beklemiyorum zaten..önemli olan
Seni görebilmek ve gözlerimi –kulaklarımı
doyurabilmekti..yoksa yola devam edemem
biliyorsun….
sorunlarım var..yaptığım edebsizlikler
var…elimde değil işte, hep aynı şeyler..her
seferinde çok yoruluyorum ya hani ve Seni terk
etmeye karar veriyorum..ama olmuyor işte,
yapamıyorum..”sanki diyorum, görünmeyen bir
zamk var ve Sizden kendimi ayıramıyorum..eğer
isterseniz Siz beni terk edin”..ama içim bir kuş
kalbi gibi pır pır ediyor.”.lütfen beni
bırakmayın, bırakmayın” diyor ve Sen hiç sesini
çıkartmıyorsun..”ben hasta mıyım?”
diyorum..”hayır ..bu bir rahatsızlık ve onun
rahatlatılması lazım” diyorsun.. derdimi, Senden
başka kimseye anlatamayacağımı
biliyorsun..kimseyle bunu paylaşamam ve Sen
istediğim gibi benle değilsin.. ..çok yanlızım..çok
tenha ve yorgunum…kimseyi yanıma
yaklaştırmadığımı anlatıyorum..sadece Sen
olmalısın sadece Sen..başkasını kabul
edemem..bunu tek başıma halledemem biliyorsun..
sorunlarım….güzellikler ve o ciddi güzellikleri
bütünleyen ciddi kültürler de var..bense zavallı
bir acuzeyim..işte kimseyle yarışamayacağımı, bu
halin; bende, hiç olmadığını anlatıyorum..ben
her zaman geride durabilirim.önde olmak için
çalışmak, asla bana göre değil
biliyorsun..korkarım..kaçarım..insanları çok
tehlikeli buluyorum(pembe gri eşekçiğin gözleri
kapalı.. kurtların onu paralamak için
beklemesine aldırmaması mevzuu..neden
saklanmıyor?çünkü ehline emanet o yüzden:)
..belki de ben tehlikeliyim bilmiyorum..Sen
dikkatle beni dinliyorsun..aslında kelimelerimin
sakladığı gizli manaları okuyorsun
biliyorum..bende Seninkileri tabii..biz
birbirimizin dilinden anlıyoruz bence..o ciddi
güzelliklere karşı hislerini anlatıyorsun
..inanabilmeyi çoook isterdim..aslında hakikatte
inanıyorum ama burada kıskançlığımdan esip
duruyorum işte..nasıl bir sevgi ile sevmem lazım
anlatıyorsun..yapamam diyorum..Sen, başka bir
tür anlamda sevgiden bahsediyorsun..ben inatla”
öyle de sevemem” diyorum..her zamanki gibi gene
sinirleniyorsun..sada yükseliyor tabii..Sen:”
çok inatsın” diyorsun ..”evet öyleyim”
diyorum..”hiç söz dinlemiyorsun
“diyorsun..”dinlemiyorum” diyorum..yine pes
perde:” sen hiiç söz dinlemiyorsun” diyorsun..”
evet dinlemiyorum.. benim sorunum bu zaten”
diyorum..sanki çareler tükenmiş gibi..”dikkatini
başka bir şeye yönlendirmen lazım.. ilgini
çeken bir konu bul “diyorsun..”uğraşıyorum
,kitap okumak istiyorum ama hiç okuyamıyorum
“diyorum..Sen Büyük Bir Bilmiş edayla:”yanlış
tercih.. okuyamazsın tabbi “diyorsun..ben:”resim
yapmak istiyorum ama yapamıyorum” diyorum
çaresizlikle..aynı edayla yine:”yanlış tercih,
yapamazsın tabbi” diyorsun..Ya Rabbim neye
benziyoruz biliyor musun..kurt ile kuzuya..hani
hz. Pirin :kurdun kuzuyu yemek istemesinde
şaşılacak bir şey yok,şaşılacak şey kuzunun
kurda gönül vermesindeki gibi duruyoruz şu
an..çok hoş bir hal, acaip güzel..Sen:”ilgini
çekecek bir konu bulmalısın ve onun üzerinde
klasörler-dosyalar açmalısın, onu
araştırmalısın” diyorsun..”ama benim hiçbir
ilmim ve bilgim yok ki “diyorum..Sen hiç sesini
çıkartmıyorsun…
aniden tuhaf bir şekilde:” Evvel Zaman ve Ben
aynıyız biliyor musun?”
diyorsun..Aman Ya Rabbi ne muhteşem..büyük bir
rahatlıkla ve sakinlikle gülerek:”biliyorum”
diyorum..Sen bir acaipsin..”Aynıyız “diyorsun
tekrar..Ya Rabbim muhteşem..yine keyifle ve
eminlikle:” biliyorum” diyorum..bu nasıl bir hal
biliyor musun..biz balız ,baldan tatlıyız,mor
bir kasede karışığız gibi yani…ya da “lahmike
lahmi,demmike demmi,cismike cismi “misali….
Allah ım yaaa..burası benim mekanım..evimdeyim
hissi; nasıl, anlıyor musun?..bir kedi gibi
oraya uzanıp uyumak istiyorum..Sana bir şey
söyleyeyim mi?..Evvel Zamanım gitmeden evvel ne
dedi sık sık, biliyor musun?..”Dooosttttt..Biz
ölmeyizz..Hay ız…Vazife devam edecek daima…Biriz
Beraberiz…”yaaa..durumun hal ve ahvali
şöyle..ekmek üstünde kaymak ve balll..kim yemez
ki kim?:)
……………………………………..
kağıtların içinde bir şey var….bir papatyacığın
çığlıkları buradan duyuluyor.”leylaka bak
leylaka “ diyor..onları bağlayan olgun-kamil bir
gri kurdele…ne hoş gülümsüyorsun..kimse Sen
kadar güzel tebessüm edemez, kimse Sen kadar
anlayışlı olamaz,kimse Sen kadar olgun olamaz..
Sana verecek hiç bir hediyemin olamadığını ve
benim için anlamını anlatıyorum…gelirken
ruhumdan izin istedim..Ya İlahi, çok
çılgınım..kendim bile bana emanetken, bana ait
olmayan ruhumu Sana vermek istediğimi
söylüyorum..çok utanıyorum teklif
ederken..gözlerin koskocaman
oluyor..şaşırıyorsun..çok hoşsun..kızıyorsun
önce.. ..birden gülüyorsun:”ne yapacağım ben
senin ruhunu?” diyorsun..”ne bileyim, işte”
diyorum..”ondan daha değerli ve temiz bir şeye
sahip değilim, başka verecek bir şeyim yok”
diyorum..ne kadar çaresizim..çok fakirim çok..ve
gerçek hazinenin karşısında, Onun olanı Ona
teklif ediyorum..Sen de öylece susuyorsun..bana
kızıyorsun ama sesinde çok hassas bir şey
var..ağlamayacağım, kendimi tutuyorum..bu
masalda, O’nu Sana verdim biliyorsun..onu, Seni
saklamak
için yağmaladım..çünkü Sen, ondan daha
değerlisin..hepimizden daha değerli- gizli
hazinesin..Sen, bilinmeyi murad edeceğine ancak
bunu açarsın biliyorum..
Senden ne kadar korktuğumu sölüyorum..şaşkınlıkla
gülüyorsun:”sen mi benden korkuyorsun?”
diyorsun..gülerek:” evet.. çok korkuyorum çünkü
sizi çok tehlikeli buluyorum,padişaha yakın
olmak iyi değildir” diyorum..çok
keyiflisin:”hiç belli olmuyor “diyorsun
eğilerek..”çünkü, korktuğum kadar seviyorum, o
yüzden korkamıyorum..hani diyorum pek çok
tarakta bez dokuyan var ya işte..işte, ben o
taraktaki iplerden sadece biriyim”
diyorum..duruyorsun.. çoook ciddisin çoook..bu
ip meselesini düşündüm de; ben, dikey iplere
nazaran, Senin her ipin içinden geçirdiğin sağlı
sollu ve gittikçe ipliğini kumaş olarak
gösterenin olabileceğimi hayal ediyorum…dokunan
perde yanii..sahnelenen harfler için..kuklacıya
hizmet etmek muhteşem bir şey.. O’na kul
olmak..Ay’ın bir görünen- bir de görünmeyen yüzü
var …diğer yanın…diğer yanın..tanırsam severim
değil mi?tanırsam korkmam ve severim…
aslında Sana, işlemek istediğim günahları
anlatmak istemiştim bugün.ama hepsini unuttum
işte yine..hep üzerimde hüküm süren dostlarım
yüzünden biliyorum..kapı kulları isyanda..kazan
kaldırmışlar..dikkatim dağınık..hatırlayamıyorum
bir şeyi..ama şimdi yazacağım..çok dağıttım
biliyorsun..içimdeki her şeyi yağmaladım..ve o
asmalar..hep içmek istedim hep…ben hayatımda hiç
içmedim biliyor musun?..istedim ki ben içeyim ve
Sen beni bekle..Senden başka kimse beni görmesin
ve duymasın…bir arkadaşıma bu istediğimi
söyledim.. o: ya ağlarsın ya da hep gülersin
başka bir şey yok sarhoşlukta dedi..ben artık
hiç sarhoş olamayacağım biliyor musun..ne yazık
ki
hep ayık kalacağım..ama sarhoş rolü oynayacağım
tabii..
biraz Seni kızdırabilir miyim?:)..şimdiden her
zamanki gibi özür diliyorum..mazeretim
kabahatimden büyük, mazur gör lütfen..içimde
kalırsa kurar kurar fitne fesadlaşırım yine, o
yüzden..bir hikaye okudum bak…dam üstünde aniden
kendini bulmuş bir saksağan varmış..uçurumun
kenarında hanii..ve Emanetçi; oraya, onun
benzeri başka bir saksağanı koymuş.. benzer
benzeri çeker ya hanii.ve çekmişte zaten..sonra
ikisini de aniden yakalayan Avcı, onları ait
oldukları kafese geri koymuş ..işte buna
alınabilirim..alınmasam yazmazdım zaten..tercih
edilene kurban olmak mı yoksa, en sevilenin
kurban olması mı?muallaktayım..gerçi bunları
aştım belki de..ben kimseye kötülük
yapamam…yapamam ne yazık ki..sadece kendime
kötülük yapabilirim biliyorsun(kendimi incitir
dururum böyle..tabii esasında Seni..çünkü perde
arkası öyle değil..bildiğim halde
kıskançlığımdan inciniyor ve hala
incitiyorum.)sonra, Sen bir söz söylersin,bir
bakarsın..yine her şeyi unutur yola düşerim
biliyorsun..Sana inadımdan söylemediğim bir
haberim daha vardı..artık bunu kabullendiğim
için söyleyebilirim..Sen, bizim aleme geri
döndüğün sabah hayalime geldin..iki saksağanı da
ziyaret etmiştin..tabii önce ilk saksağan, sonra
kurban edilen..ve ikisi de aynı asansörde
aşağıya iniyordu:)yaaa..ama ..bir şey daha
söyleyeceğim ama ..bağırıyorsun:” ama yok, ama
yok”..o yüzden kendi içimde saklayacağım
ama:)Seni seviyorum…..
…………………….
ne yazacağım üzerine hiç düşünmedim..çünkü
yazdığım şey o anlattığın şey biliyorsun..benim
tek ilgimi çeken Sensin..başka hiç bir şeye
muhtaç değilim ki..Seni tanımam için yazmaya
muhtacım..yazdıkça Senle bütünleşeceğim..aynı
manaya akacağım..maddeden tahayyüle uzanan bir
sürü harf resim..işte bu birkaç aciz harfle,
bildiğim birkaç kırık dökük cümle ile, hep Seni
Sana anlatacağım..Seni okumayı başarırsam işte
ancak o zaman kendi kitabımı ve başka
kainatların kitaplarını okuyabileceğim..
muhabbet yukarıdan aşağı olur ya hanii.. işte
Esas Kitab’da Sensin..önce Seni okumayı
öğrenebilmeliyim..yani hayalimdeki o, A’li
Kitabı’nı..Haybabam bana, bunu Senin okutacağını
söylemişti..ve Evvel Zaman yerlerin ve göklerin
Senin gibiler yüzü suyuna ayakta durduğunu
söylemişti bedeninde depremler olarak…beni
öğrenci olarak kabul ettiğin için
minnettarım..hiç hak etmiyorum biliyorum..layık
da değilim..sadece Seni seviyorum o kadar…Seni
sevmek tüm kitaplardan, tüm ilimlerden daha
gerekli ve öncelikli benim için…Seninle ruhum
doyuyor…gözlerim şenleniyor..hayallerim
canlanıyor..ekrandan bal sarısı renkte
harflerden denklemler geçiyor:)Seni sevmeme izin
verdiğin için binlerce Selam Sana binlerce Şükür
..
Ve bu günlerde Hilmi Dede Baba gibi oldum
biliyor musun..düşüncelerimin üzerinde hep aynı
suret oluşuyor…hep aynı suret…suretsizlikler
aleminden tek bir suret…
Bi Sırr-ı Suret e ………………………………………….
bu rahatlama masalı için uygun bir şarkı
olmalı..
Ah
yıllar dopdulu acı tatlı
Üstüme altın tozları serpti
Herşeyi tarttı terazi
Gözlerim ıslanıp ıslanıverdi…
Hem doluya koydum hem boşa koydum
Kah oldum kah uçarı kah toydum
Yol beni ben yolu yordum
Tanıdım düşmanı dostu fenamı…
Gördü gözüm dünya gözüyle aşkı
Tattı dilim baldan bibere daha ne
Süzdüm damla damla hayatı
Ben daha ne isterim daha ne…
Şimdi tam tadını çıkarma zamanı
Has ipek dokur gibi ince bir sabır
Demlene demlene tam kıvamı
Başladı ömrümüzün ihtişamı
http://www.dailymotion.com/video/xcsh9c_ferhat-gocer-ah-yyllar-2010-yepyeni_music |