| 
						
						
						Merhaba Sevdiğim...bu 
						bölümde çok ciddi olmak istiyorum..gülmek yok tamam mı? 
						ben gülebilirim ama Sen gülme.. çünkü siyaset yapmaya 
						çalışacağım..”ben” en sıradan ve en basit avam-ı tabakay-ı 
						halkım ya hani..haklarımı kullanmak istiyorum..o 
						yüzden..siyasetten ne anlıyorum öğrenmek istiyorum.. 
						ancak yazarak öğrenebiliyorum biliyorsun..tabiii 
						hayatımın en derun bilinen safhalarına dönmem lazım.ilk 
						evvela siyaset ne demek?..hiç bişey yok iken O var 
						idi ve ve KÜN=OL dedi..demeki o” ol “kelamının içinde” 
						her şey ” olduğu gibi siyaset eşyası da var idi..yani 
						DİN lediğimiz O SÖZ ün içinde siyaset DİN den ayrı 
						değildi:) zaten ayrı diyenlere bi baksak yalan 
						söylediklerini hemen anlarız:”biz 
						silahlarımızı deneyecez..canımız sıkılıyor.. biz 
						korkaklarız=aynı zamanda size komuta edenleriz..her ne 
						kadar bazı anaların dış görüntünüzü beğenmeyip, bizim 
						faydalandığımız hiç bir hakkı, o annelerinize vermesek 
						de=onları insan kabul etmesek de,sizi doğuran o 
						analardan size geçen, sağlam imanınız ve şehitlik 
						inancınız var..o yüzden bizim,sizin imanınızı sınamamız 
						lazım” diyorlar..yani, o  adamlar: ”çocuklarınızı bize 
						verin” diyorlar..biz de veriyoruz..sizce 
						bu adamların niyeti şehitlik esaslarına uygun mu peki?birileri=insan 
						,silah,uyuşturucu tacirleri oyun oynuyor.. biz 
						ağlıyoruz..demek ki onlar da söyledikleri ayrılığa 
						inanmıyorlar mış değil mi?...mış.. mış.. mış 
						sadece...uyan artık yani, uyan!!.. 
						
						
						aslında her daim tek bir yönetim olduğunu da idrak 
						ettim..padişahlık ya da krallık de 
						istersen..diğerlerinin hepsi etiket.. bizi kandırmak 
						için.. anladım..tek gerçek lider çook nadir çıktığı 
						için, lider arkası konsey kontrollü yönetimlere 
						cumhuriyet dendiğini bile anladım..aslında 
						tek cumhuriyetin Hz. Peygamberin getirdiği yönetim 
						olduğunu da bildim..ve sembolizmasının Cuma namazı 
						esnasında gerçekleştirildiğini de..tabii Sen 
						benim o esnada yemek yapmamı buyurduğun içünn:)= ve ben 
						de söz dinlediğim içiiin cumhuriyetin manasına bir türlü 
						eriyemedüm:)..başka Sevdiğim..ve bu gün, Cuma idrak 
						edilemediğinden= maddi hakikatte manası kılınamadığı 
						içün de cumhuriyet=tevhid=birlik olmadığımızı da 
						anladım..ve cumhuriyetin bile, ferdi olduğunu da..her 
						ferd olmayı başarabilmiş kişi ancak cumhur olabiliyordu 
						yanii=cumhuriyette ferdiyet=ferdiyette cumhuriyet ..oleyy 
						oleeeyy en sonunda anladımmm..yazmam hep işe yarıyor 
						galiba ..Seni bir cumhuriyet balonu gibi seviyorum tabii 
						ferd en:)..bir de hangi yönetim gelirse gelsin bize 
						dayatılan kanunlarla: sunu seç, bunu seç  diyorlar..biz 
						aslında lider seçiyoruz ama bi bakıyoz çok değerli 
						adamların yanına kontrol edebilecekleri fitne fücur 
						çapulcuları da sokmuşlar..işte ben o yüzden bu sisteme 
						güvenemiyorum..ama tüm tezgahlar Yaratan a çalışır ya 
						hanii ..o yüzden hepp seyrediyorum..ilginç çok acaip 
						ilginçlikler oluyor tabii.. 
						
						
						bu bölümde Ömer Hayyam rubaileri 
						kullanacaktım..neden?çünkü 13 lü yaşlarımda, Eyüboğlu 
						çevirisiyle okuduğum o şiirler benim tüm 
						sanatsal=tefekkürü hayal gücümü etkilemişti ve hala da 
						öyle.daha sonra hiiç okumadım çünkü aynı kişinin neşrini 
						görememiştim..geçen bir banka 
						yayınlamış..aldım..tercüman da beceremediğini idrak 
						ettiğinden:)tam 3 önsöz yazmış  vaktiyle ve demiş 
						ki:benim tercümem benden evvelkilerden daha iyi ama 
						benden sonrakiler için yetersizdir..bu şiirlerin hepsi O 
						na ait değil biliyorum.. O na mal edilmiş.. kendilerinin 
						ismini vermeye korkanlar tarafından söylenmiş çoğu..bir 
						de..evet işte ben de,tercümanın “O nun ahirete 
						inanmayan” diye önsözünde tercüme ettiği Adam ın 
						söylediklerini idrak edemeyip,bir de Hayyam adına 
						 konuşmasını da, aslında kendinin ifşası gibi buldum...yaaa..adamı 
						böle yakalarlar..bir de; Senin:” mesneviden şaşmamam 
						lazım” gelen işaretinle tabii ...(acaip bişi oldu, 
						haftaya yazarım belki..)Hayyam ı iki gün boyunca 
						okudum..onu anlayamadıkları-anlayamayacaklarını bilen 
						bir adamın tüm söyleyeceklerini söylemiş....iyi yapmış..aferim 
						O na..”ekşimeden şu şarabı içelim” sözünü çook 
						sevdim..sirke yi hatırladım..sirke tasavvufta beka demek 
						miş ya hani..işte ben de o acaip içmek istediğim 
						dönemlerde sirke tarifi aramış ve bulup not 
						etmiştim:)..o vakit yazamadım nedense, demek bu 
						bölümeymiş..evvet çocuklar hepimiz sirke yapıyoruz, 
						isteyen üzüm sirkesi yapabilir:-)..  
						Peygamberimiz Efendimiz Hakikatimiz: sirke 
						bulunan evin ne mubarek olduğu nu söylemiş ve hakkında 
						çok iltifat etmiş.”bizim en evvel evimiz kalbimiz, sonra 
						ise bedenimiz ya hanii..”sirke bir bakteri öldürücü aynı 
						zamanda..hazmettirici ve ateş düşürücü ve bence, bizim 
						manevi mikroplarımız veseveselerimize yani cinlerimize 
						bile iyi geliyor..hadi içelim madem cin cinnn:)tabii 
						balla beraber..tarif-i elma sirkesi:2 kg 
						elma,2 lt su,100 gr şeker..bir kabta ve her gün 
						karıştır..arada kapağını açarak gazını çıkartmak lazım 
						mış..ve tam 21 gün sonra sirkemiz hazırmış... 
						
						
						ben Hayyam ı hala çook seviyorum..Evvel Zamanım da, O 
						nun değeri bilinememiş-anlaşılamamış Zat-ı A’li biri 
						olduğunu söylemişti..bu büyük matematikçi,filozof,en 
						değerlisi büyük Ehl-i Tarik için Selamlar....hiç bir 
						ilim batıda doğmuyordu ve batı, doğuda doğan hikmet 
						ilmini sadece işliyordu o kadar..çünkü  doğu doğası 
						gereği hep doğururyor ama doğurduklarına bakmayı hiiç 
						bilemiyordu..neden? çünkü öyle doğurgandılar ki kıymet 
						bilemiyorlardı:)ben senelerdir, nedense hep batıda 
						yaşayan tek bir uzakdoğu grusuna ait kitap 
						okumadım..çünkü öğrendim ki onlar hep, İSLAMIN 
						HAZİNELERİni kendilerine mal ediyor ve gene doğuya 
						satıyorlar..onların beslendikleri ana kaynak zaten bizim 
						asıl hazinemiz olduğu için neden geriye döneyim ki.ben 
						irticacı mıyım yanii?:)Hz.Peygamberimiz:bu gün sizin 
						için dininizi tamamladım dememiş mi dir..?eeee..kemal 
						bulmuş bir şeyden geriye düşen ne olur?iriticacı değil 
						mi? O vakit sonuç?EFENDİMİZ haricinde olan her şey 
						irtica dır yani:)geriye dönenler düşünsünler...mesela 
						Hindistan a baksam hala kast sistemi var..bunca 
						aydınlamanın beşiği madem neden hala paryalık var?..daha 
						kendi içlerinde aydınlanamamışlar başka ülkeleri mi 
						aydınlatacaklar yanii, değil mi?bu ne demek?onların 
						tevhidi bilemedikleri demek tabii. Yani Cuma yı..üstelik 
						onlar Muhammedi olamadıkları için, bizim gideceğimiz 
						Muhammedilik yolunu asla bilmelerine imkan bile 
						yok..yani bu durumda onların hepsi bizim için batıldır 
						değil mi? 
						
						
						Ayıklanma Zamanındayız galiba...vesvese kurtlarımızı  
						beka sirkesi ile düşürelim madem..ayıklayalım barim.. 
						
						
						şimdi Sevdiğim, ben geçen masalımdaki kılıç hikayesini 
						çook düşündüm 
						..çünkü, 
						masalım için lazımdı..ve şunları idrak ettim ..Sen 
						yanlışlarımı düzelteceksin ya  nasılsa..beğenmediklerini 
						beğeneceğin hale getir istedim..şimdi Hamimin 
						ismi belli.. yolu Haniflik yani; Tek Tanrı, O 
						da Allah inancı ya ...ve tesbih o da kelime-i 
						tevhid ya ve hak ile batılı ayırmak, o da 
						kılıç ya hani..ve ne çıktı ortaya biliyor musun?tabii ki
						İSLAMIN SANCAĞI..kılıç 
						üzerine  kelimei  tevhid yani.La 
						İlahe İllallah 
						Muhammedun Rasulallah..şimdi bu cümlenin ilk 
						yarısı herkes için-umuma ya hani..yani 
						Celal..zuhur..diğer yanı ise sadece  Cemal-i Muhammedi 
						olabilenlere mahsusmuş..yani ilk bölümü amme diğeri 
						has..Allah ayette diyormuş ki:” Allah size dost 
						olarak yeter”..yani dost demek veli demek, veli demekte 
						evliya demek ya hani..işte hepimiz anadan doğma 
						evliyayız vesselam..değilim diyen Allah ın sözünü 
						inkar eder:)=Sevdiğim sakın gülme.. yakında, hepimizi 
						tek tek kutup yapacağım, o vakit gülmeni istiyorum tamam 
						mı?:)işte bi umumi dostlar var birde has dostlar var di 
						mi?..hepimiz kendi hayatlarımızda ki dostlara baksak 
						yeter..dışarda bişi yok çünkü..herşey ortada, net ve 
						açık..demek ki benimde yapmam gereken bu alemde kendi 
						hayatımda düşüncelerimde eylemlerimde hak ile batılı 
						ayırdetmek ve hayatımı maruf üzerine düzenlemeye gayret 
						etmek..çünkü ben yapamayacağımı biliyorum ama Sana bir 
						adım için çabalarsam, Sen bana 100 adım geleceksin, onu 
						da biliyorum ve ayet” Bana yardım edin” diyor..ben Sana 
						kendim için yardım eder, yani Sana kendimi sunarsam, Sen 
						de kendini bana misli misli açarsın misali, dimi? 
						
						İşte Sevdiğim, ben kaç 
						senedir ne gazete ne haber ne dergi bakmadığım içün  
						herkesin bildiği manada siyaset yapamam.. çünkü umurumda 
						bile değil..hiç bir zaman politikacılara ilgi duymadım 
						ki ben..ama komşuma sordum masalım için, ön bilgi olsun 
						diye:ben haber izleyemiyorum. en son haberlerde ne 
						vardı? dedim..terör ve bombalar varmış, bir de seçim 
						sanırım..ama ne seçimi diye öğrenmedim. Yani değişen 
						bişi yokmuş..demek ki onca sene gözlerimi-kulaklarımı 
						onlardan uzak tutarak hiiç bişi kaybetmemişim..bu kadar 
						veri, yeter de artar.. o yüzden kendi bildiğim gibi 
						devam edeceğim..nasılsa Sen, beni her türlü anlıyorsun 
						değil mi?..ben 
						Seni çook fena özledim biliyor musun?Seni Seviyorum.. 
						
						
						İşte ben minik bi çocuktum..bizim mahallemizde, bizden 
						biraz büyük ağbi ve ablalarımız ve ebeveynlerimiz 
						vardı..inanılmaz dayanışmalı bir mahalleydik..hemen 
						hepsi Balkan Göçmeni ve bir kaç ailede biz 
						yerlilerdik(sadece çocuklar yüzünden kavga çıkınca biz 
						onlara göre gavur, onlar da bize gavur oluyordu o 
						kadar:)..onların içinde doğup büyümem benim geniş 
						meşrebim için faydalıydı bence..ilerde hayatım hep 
						onların olacakmış meğerse..bazı ağbi ve ablalar sağcı, 
						bazı ağbi ve ablalar ise solcuydular..biz 
						miniktik..onlar bize slogan 
						öğretiyorlardı..anlatıyorlardı: bizi 
						kurtaracaklardı..ama hemen hepsi ebeveynlerinden, eve 
						geç gelince dayak yiyorlardı tabii:) 
						
						
						bir defa bana bir dağın ucunda uluyan kurt bile 
						çizdirmişlerdi:)ben çok mutlu olmuştum..sonra başka biri 
						için yine çizmiştim..bazı komşu  teyzelerin duvarlarına 
						yazı yazarlardı..o teyzeler kavga ede ede her defa 
						yeniden kireçle o yazıları boyarlardı..bir hafta geçmez 
						devrimci olduklarını söyleyenler gene yazarlardı..sonra 
						tabii halk parasız..(paran olsa bile bişi yok.. 
						neden?çünkü o muhalefetin dev mirascısı=hiç bir şey 
						üretemeyen ve bir başkasının da asla bir şey üretmesine 
						izin vermeyen kıskanlık tabiatına sahip, gönlü cimriler 
						yönetim de de ondan..)onlar daha çulsuz..hep geceleri 
						oto teyplerini, arabaları çalardı..büyükler, çeker, 
						gençlerle konuşurlardı..onlarda arkadaşlarıyla..ve  o 
						mahalle uzun süre rahat bırakılırdı..o gençler aslında 
						henüz lise ve biraz üstü çağındaydılar..bugün baksam 
						aslında inanılmaz cahildiler..onlar hep kuklaydılar aynı 
						bugün dağlara çıkan o zavallı çocuklar gibiydiler..hiç 
						bir farkları yok aslında..onların yönetenlerin, 
						yöneticilerini yönetenler ise medya 
						patronları,uyuşturucu tacirleri,silah tüccarları,insan 
						köle ticareti yapanlar,ilaç firmaları 
						sahipleriydi..uğruna öldükleri o lider sandıkları 
						insanlık müsvetteleri üstad-ı azamları bile aslında 
						birer kuklaydı.. 
						
						
						ben hep dağa çıkan ve hiç anlamadığı,bilmediği,asla da 
						göremeyeceği değer sandıkları ŞEYLER için savaşanlara 
						acımışımdır..bir insan nasıl bu kadar zavalı ve akılsız 
						olabilir ki?..ama onlar çok küçükler ve aslında esas 
						intikamı ailelerinden almak için bu yola 
						giriyorlardı..sorun devrimcilik değil psikolojikti 
						yani.. bu lider sanılan azılı katil, kan içmeyi seven, 
						sözde lider haydutların,çapulcuların hayatlarına baksak 
						onlarında aynı intikamı ailelerine ödetmek için 
						çalıştıklarını görürüz..asıl sorun daima çekirdek ailede 
						genelde..bu bahis bence bu kadar da kalsın..sonra 
						sinirlenirsem gene yazarım..TOHUM ÖNEMLİ DEMEK Kİ?VE 
						TOHUMU EKEN ÇİFTÇİ..VE YEŞERTEN TOPRAK...YANİ AİLE..YANİ 
						EHL-İ BEYT=BİVÜCUD 
						
						
						mahalleme döneyim..işte o mahalledeki devrimci olduğunu 
						sanan ve devrimci olmadığını sanan tüm abi ve ablalar 
						nedense islama dönmüşler:)böyle namazlı abdestli, hatta 
						ehl-i tasavvuf olmuşlar..demek ki böyle yol katetmek 
						için önce bataklara batmak ve geçmek de lazım mış değil 
						mi.?.işte benim düşünce hayatımda etkin iki kitapta bu 
						kişilerden birine aittir..evlere baskın yapılıp kitaplar 
						toplanıp insanlar tutuklanırken yakmaya kıyamadıkları 
						kitapları, bizim gibi salaklara veriyorlardı demek ki, 
						korusunlar diye..işte ben 14 yaşımdayım..böyle iki kitap 
						hediye edildi bana..birinin adı “volga kızıl 
						akarken”,diğeri “moskof mezalimi”..böylece hatırat okuma 
						merakım başladı..ben asla genel devlet tarihleri okumam 
						çünkü inanmam..ama halkın kendi hatıralarıyla yazdığı 
						umumi=özel tarihe inanırım..ve onlar kendi dönemleri 
						içinde seri halinde okunursa pek çok şeyi bir birine 
						bağladığı  görülür.. ne?,neden?,niçin?,sonuç?,vs..ve bu 
						kitaplardan şunu anladım..bugün de aynı zulüm yapılıyor, 
						hiiç değişen bişi yok..bazı sapık, aklını ve kalbini 
						birleyememiş bir kaç kötü adam ve onları gaza getiren 
						esas kötücül sapık adamlar 
						devletlerin,halkın,hayatın,inancın üzerinde hüküm 
						süreceklerini sanıyorlar..oysa, baksak ki geriye, 
						bugün dünyada ne faşizm kalmış ne kominizm dimi?..çünkü 
						tüm izmler gibi sonradan olma yani batıllar..batıl daima 
						yok olmaya mahkumdur..ama kıyıda köşede bunu bildiği 
						halde bu yöntemlerden yol sürenler de çok..ama derin 
						manada baksak eğer..o adamların hiç birinin siyasetle 
						işi yok, olamazda..çünkü onlar tüm siyasetleri aslında 
						birlemişler..onlar inançsızlar..onların hiç bir 
						değerleri yok..acımasızlar..tek değerleri para..putları 
						para..para demek iktidar demek..söz sahibi olmak 
						demek..istedikleri gibi şehvetlerini kullanabilmeleri 
						demek..önünde tüm düğmelerin iliklenmesi demek..adam 
						sayılmak demek dimi..ve bu adamlar yani bazı medya 
						patronları,uyuşturucu,silah ,insan tacirleri,fuhuş,kumar 
						vs. tüm bu yöneticilere bakın... gözden ırak 
						adacıklarında ,uçaklarında ,otellerinde hep beraberler..hiiiç 
						ayrılmıyorlar..ama halkın içine boyunlarında bir poşu ie 
						çıkıp bir iki demeç verdiklerinde gerizekalı bazı 
						kişiler sanıyorki bunlar bizi kurtaracak..ve onların 
						gönüllü kuklaları olarak ne ocakları söndürüyorlar..şunu 
						unutmamak lazım ki: 
						
						“dede 
						bir erik çalmış, torununun dişi kamaşmış”..bu ata sözünü 
						bilerek anlayarak yaşasa bir kişi asla kötülük yapamaz 
						zaten ve bu benim başıma neden geldi?diyemez..çünkü 
						Allah zulmetmez..nasıl yönetiliyoruz? =hak ettiğimiz 
						gibi .....daima kurunun yanında yaş da yanar..neden? 
						çünkü “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” 
						hadisine muhalefetten... 
						
						
						başka..sanırım 8-9 sene evveli seçim  var..ben 
						çocuklarımı ilkokula getirip götürüyorum her 
						gün..önünden geçtiğimiz bir villa, oğlumun sınıf 
						arkadaşının yuvası..aile reisi seçimlere girmiş..çünkü  
						genel kanı başka adam gibi adam-cesur ve atak –dediğini 
						yaptıracak başka bir lider yok ve seçilen tulum 
						çıkaracak.. ve O na inanmayan pek çok,başkalarının 
						kanını içerek asalak yaşayabilen kişi de bu tulumun 
						içinde yer almak için O na inanır gibi seçimlere 
						katılmıştı..onlar aslında başka başka partilerin 
						adamlarıydı ve kan içmeyi iyi biliyorlardı..yaşamak için 
						buna mecburdular, suçu ise yönetime atabilirlerdi 
						nasılsa..onlar yeni ve acemiydiler..işte bu adamın da 
						lüx aracının ve evinin her yerinde O Başkan adayının 
						resimleri bayrakları asılıydı..ve 
						seçimler...ertesi...okula gidiyoruz..adamın evinin her 
						yanındaki bayrak ve resimler inmiş ve arabanın yanında, 
						yerlerde O  Başkan seçilmişin resimleri, ayak 
						altında..böyle çook acaip bir his anlıyor musun?..o 
						seçilemediği için( adaylığı çook arkalarda olduğundan) 
						intikamını taa ilk başta” Allah ın kulunun vechini yere 
						atarak ve ayaklar altına altına alarak intikam alan biri 
						“ya birde seçilseydi?..mesela ben o aileden duyduklarıma 
						bakarak adamı tanıyabilirim..kendisi en lüx şekilde 
						yaşarken ailesine kuruşların hesabını sorup maddi 
						bakımdan kök söktürüyordu..çocuklarına manen ve madden 
						yapmadığı zulmü bırakmayıp onları pasifize ediyordu..ya 
						bu adam seçilseydi?..ama seçilenler var tabii.hem de 
						daha komplekslileri..hiiç inanmadıkları,alay ettikleri 
						birine, tüm tükürdüklerini yalayarak iman ettiler zaman 
						içinde ama bunu hiiç sindiremediler ne yazık ki..hep 
						tetikte, sokmak için bekleyen akrepler misaliydiler..ve 
						eski hırsızlıklar sürüp gidiyor..kendileri onlara 
						benzeyemeyecekleri için onları kendilerine benzetme 
						yoluna gittiler tabii..ve daima terör..daima 
						terör...perde arkasındakiler hep belki de yüzümüze gülen 
						o şık şıkıdım hayrann olduğumuz kişiler...di 
						mi?..düşünmek istemez misiniz?..bir kere..bir 
						defa..kaçmadan...korkmadan... 
						
						
						ben şanslıyım..çünkü hiç bir zaman bir film 
						yıldızcığının ya da şarkıcının hayranı olup 
						fanatikleşmedim..hiç bir partiye ilgi duymadım..hiç bir 
						spor takımını tutmadım..umurumda bile 
						değiller..seyretmedim bile..ben kendime- beni mutlu 
						edecek şeylere ilgi duydum belki de..ilk önce hiiç 
						başarılı olamadım biliyorum..ama son zamanlarda 
						mutluluğun yoluna girdiğimi bilyorum Sevdiğim, hep 
						sayende..eğer ben de bu sahte-tuzak çıkıntılara takılıp 
						kalsaydım, onlar  gibi,dünyayayı yöneten bir kaç çapulcu 
						aile mutlu olsun diye kendimi o süprüntülere ikram etmiş 
						olacaktım... 
						
						
						başka, toprak mevzu..ben hayatımın bir kaç yılını 
						sadece Osmanlı Devrine ait hatıra kitapları okuyarak 
						geçirdim..ve en sevdiğim belgeseller olan dünya insan 
						ırkları ritüelleri - geleneklerine ait 
						seyirler...tüm devlet bilgim bundan ibaret..o yüzden 
						karşılaştırmalarım da hep tarih tekekrrürden 
						ibarettirdir yanii..bir kaç ay evvel bir gezi sırasında 
						sohbet olmuştu..şöför bu yönetimin pek çok şeyi 
						 hallettiğini ama her şeyi sattığını anlattı.o yüzden de 
						halk Ondan nefret ediyormuş...ben kendi söylediklerime 
						hayret ettim o vakit.. onları Sana yazmak 
						istiyorum.meğerse,o okuduğum hatıralar bana çook şey 
						kazandırmış.. ilk defa anladım...dedim ki:sadece devlet satmıyor ki, esas halk satıyor..o 
						satmasa, sattığı diğer kişi çook para verdikleri için 
						yabancılara satıyor.önce kendimize bakmalıyız...bir 
						düşünsenize eskiden hastaneler ne korkunçtu 
						giremezdik..ve diğer pek çok şey ..şu geçtiğimiz 
						otobanlara bakın..bir kere sadece sağlık sektörü devrim 
						geçirdi..kim inanabilir ki?..eski yönetimler hep söz 
						verirdi ama tek bir olumlu şey yapmazlardı..sadece 
						yalandılar..hep dolan..yollar..ve 
						merak etmeyelim..yönetimler hiiiç değişmez..satılan 
						satılsın..bazen öyle oyunlar oynanır ve öyle dolaplar 
						çevrilirki bir anda o topraklara,o bankalara,o 
						şirketlere devlet el koyabilir..her zaman olduğu gibi 
						yanii..evet doğru diyor yol arkadaşı..hiiç böyle 
						düşünmemiştim..çocuk ona geçmiş padişahlardan örnek 
						veriyor..defalarca değişik versiyonunu okuduğu 
						hikayelerden biri..
 
						
						
						ENDERÜN İ DEVLET E BİR MİSALmesela bir padişah çook akıllı,çook iş bitiren birine 
						çook yetki veriyor..onu öyle güçlü kılıyor ki o pek çok 
						işi onunla hallediyor-çözülemeyen müşkülleri onunla 
						çözüyor..çünkü 
						o kıvrak bir zekaya ve iş bitiriciliğe sahip..o 
						inanılmaz yükselirken tabii maddi gücü ve nüfusu da 
						yükseliyor..aslında o derin manada sadece padişaha 
						hizmet ediyor..o farkında değil tabii..sadece padişah 
						farkında..ve hiç bir yönetim ,hiç bir güç,hiç bir 
						iktidar kendinden başka  alternatif istemez değil 
						mi?işte o paşa yeterince semirince=rakip, padişaha denk 
						hale gelmeye başlayınca:) padişah onun kellesini 
						ister:)..ama bahane lazım..o paşa pek çok bahane 
						vermiştir zaten...lakin halkında hak bulacağı bir bahane 
						lazım sanırım..ve bir görevde hata yapar..her zaman 
						yapıyordur aslında..ÇÜNKÜÜÜ TEPELER DURMAK İÇÜN DEĞİLL 
						BAKINIP AŞAĞI İNMEK İÇÜNMÜŞŞ..DEĞİL Mİ? bu sefer nazı 
						çekilmez işte..ve cellatlar...başcellat ganimetin esas 
						yükte hafif pahada ağırlarını, diğerleri de göze 
						çarpmayacak kısmını alarak..yani talan hep devam ederek 
						kelleyi padişaha sunarlar..padişah bişey demez ama 
						bilir..onlarında sırası gelecek nasılsa..işte  o paşa 
						nın ne kadar edindiği servet varsa hepsi hazine-i 
						hümayuna girer, yani ait olduğu yere geri döner..çünkü o 
						adamın işi bitmiştir..başka biri için başka işlerde 
						kullanılmak üzere....KURUMA HİZMET YANİ..devlet 
						adına çalışan o cellatlar içinde durum farklı değldir ve 
						gerçek=uyanık  halk bunu çook iyi bilir..o yüzden 
						saraydan ve saray adamlarımdan hep uzak durmayı 
						seçmiştir..yani birileri hep alışveriş halindedir..ama 
						içinde maddi çıkar olmayan alışverişler belki de daha 
						güzeldir ....
 
						
						
						burada hep yazmayı dileğim bir şeyi yazacağım..Allah 
						bana bunu yazmayı nasip ettiği için önce şükrediyorum..bir 
						kaç yıl evvel “Ortadoğu da kadın olmak “diye bir 
						belgesel izlemiştim ağlayarak..ondan bir sahne üzerine 
						yazacağım..Kudüs te bir aile ..karı koca yaşları 37 
						sanırım..kayınpeder ve kayınvalide ve 5 çocuk..hiç kimse 
						çalışmıyor..evin erkeği çay ve sigarasını keyifle 
						içiyor..son derece sağlıklı-genç ve dinç..evin hanımı 
						tam bir anaç..diğerlerinin yaptıkları bir iş olmadığı 
						için söyleyecek bişeyleri yok..evin hanımı anlatıyor:her 
						sabah uyanıyor..yardım dağıtılan yerlere gidiyor..sıraya 
						giriyor..saatlerce..bazen ona sıra gelince erzak bitmiş 
						oluyor..eli boş.. bir yardım bulursa gelip evde 
						pişiriyor..su doldurmak için çeşmeye gidiyor..deterjan 
						bulursa çamaşırları daha temiz oluyormuş..ev işleri için 
						kapı kapı geziyor..iş bulursa çalışıyor..ne 
						verirlerse..anlattıkları çok ağır..aslında yetişkin onca 
						insanın içinde sadece bir kadına yüklenmiş bu vazifeler 
						acıtıyor..oysa İslam da bir kadın sadece kocası içindir, 
						hiç bir şey için zorlanmaz, çalışmaz. . çalıştırılamaz.. 
						varsa parası, kadın istemezse, hiç bir koca asla o 
						paraya dokunamaz..bu nedense kimse tarafından 
						hatırlanmıyor..NEDEN?NEDEN?NEDEN?ve can alıcı bölüm 
						geliyor..spiker soruyor adama:biraz zengin olsanız ilk 
						önce ne yapmak isterdiniz?adam pis bir pişkinlikle 
						gülüyor:ilk önce genç bir kızla evlenirdim...diğerleri 
						de gülüyorlar..ama kamera evin annesine 
						yakınlaşıyor..gözlerinden akan yaşlar..yüzündeki 
						ifade..ben hiiç bir zaman unutmadım..hiiç bir zaman 
						unutmayacağım..asla.. 
						
						
						Bir vakitler İsrail’in kuruluşunu,o çöle tüm dünyada 
						beğenilmeyen yahudilerin,” kendi içlerinde yahudi bile 
						kabul edilmeyen  kişilerin” nasıl gönderildiğini ve 
						onların bu çölü bir tarım ülkesi haline getirmelerini de 
						okumuştum-izlemiştim de..bir karış toprak için koca koca 
						ülkelere nasıl kafa tuttular herkesin gözleri önünde 
						değil mi?ya biz?...ya biz? 
						
						
						tohumların genleri ile oynayıp; bizim gibi, 
						düşünmedikleri için, üretemeyen ülkelerin bile tarımını 
						tekellerine alışları peki?..bir 
						duvar ötesi refah içinde diğer taraf pislik içinde..suç 
						kimin?sadece taş atarak savaşıp şehit olsunlar diye 
						çocuk doğurmak zorunda bırakılan kadınlar...ya bu 
						şehitlik esaslarına uygun mu peki?ve minicik yaşta 
						anlamadıkları bir savaşa kurban edilen 
						çocuklar..tedbirsiz bir hayat..peki Allah bu savaştan 
						razı mı?denklik var mı?telef ettikleri hayatlar kime ait 
						bir kere düşündüler mi?.. ya biz?...aslında kime 
						zulmediyorlar?...kendi ailelerine huzur ve yemek 
						veremeyen bu erkekler ne yapıyor peki?KENDİ YERLERİNE 
						ÖLSÜNLER DİYE HABİRE ÇOCUK ÜRETİYOR DEĞİL 
						Mİ?...ellerinden hiç mi bir şey gelmiyor?..nasıl 
						gelmez?..nefsileri için geliyor ama..birileri gelip 
						onları asla kurtaramaz..BAZEN BİR ADAM TÜM DÜNYA YA 
						BEDELDİR..kendimizi düşünelim..biz gayret etmeyince kim 
						bizi içinde bulunduğumuz halden kurtarabilir?..ne zaman 
						ki biz kurtulmak isteyeceğiz ve çalışacağız, işte o 
						vakit Allah ın gayreti de uyanır ki, işte bak o 
						zaman” Sen seyret olur” değil mi Sevdiğim..? 
						
						
						seyredelim mi? “hadi”.... |