Merhaba Sevdiğim...bu
bölümde çok ciddi olmak istiyorum..gülmek yok tamam mı?
ben gülebilirim ama Sen gülme.. çünkü siyaset yapmaya
çalışacağım..”ben” en sıradan ve en basit avam-ı tabakay-ı
halkım ya hani..haklarımı kullanmak istiyorum..o
yüzden..siyasetten ne anlıyorum öğrenmek istiyorum..
ancak yazarak öğrenebiliyorum biliyorsun..tabiii
hayatımın en derun bilinen safhalarına dönmem lazım.ilk
evvela siyaset ne demek?..hiç bişey yok iken O var
idi ve ve KÜN=OL dedi..demeki o” ol “kelamının içinde”
her şey ” olduğu gibi siyaset eşyası da var idi..yani
DİN lediğimiz O SÖZ ün içinde siyaset DİN den ayrı
değildi:) zaten ayrı diyenlere bi baksak yalan
söylediklerini hemen anlarız:”biz
silahlarımızı deneyecez..canımız sıkılıyor.. biz
korkaklarız=aynı zamanda size komuta edenleriz..her ne
kadar bazı anaların dış görüntünüzü beğenmeyip, bizim
faydalandığımız hiç bir hakkı, o annelerinize vermesek
de=onları insan kabul etmesek de,sizi doğuran o
analardan size geçen, sağlam imanınız ve şehitlik
inancınız var..o yüzden bizim,sizin imanınızı sınamamız
lazım” diyorlar..yani, o adamlar: ”çocuklarınızı bize
verin” diyorlar..biz de veriyoruz..sizce
bu adamların niyeti şehitlik esaslarına uygun mu peki?birileri=insan
,silah,uyuşturucu tacirleri oyun oynuyor.. biz
ağlıyoruz..demek ki onlar da söyledikleri ayrılığa
inanmıyorlar mış değil mi?...mış.. mış.. mış
sadece...uyan artık yani, uyan!!..
aslında her daim tek bir yönetim olduğunu da idrak
ettim..padişahlık ya da krallık de
istersen..diğerlerinin hepsi etiket.. bizi kandırmak
için.. anladım..tek gerçek lider çook nadir çıktığı
için, lider arkası konsey kontrollü yönetimlere
cumhuriyet dendiğini bile anladım..aslında
tek cumhuriyetin Hz. Peygamberin getirdiği yönetim
olduğunu da bildim..ve sembolizmasının Cuma namazı
esnasında gerçekleştirildiğini de..tabii Sen
benim o esnada yemek yapmamı buyurduğun içünn:)= ve ben
de söz dinlediğim içiiin cumhuriyetin manasına bir türlü
eriyemedüm:)..başka Sevdiğim..ve bu gün, Cuma idrak
edilemediğinden= maddi hakikatte manası kılınamadığı
içün de cumhuriyet=tevhid=birlik olmadığımızı da
anladım..ve cumhuriyetin bile, ferdi olduğunu da..her
ferd olmayı başarabilmiş kişi ancak cumhur olabiliyordu
yanii=cumhuriyette ferdiyet=ferdiyette cumhuriyet ..oleyy
oleeeyy en sonunda anladımmm..yazmam hep işe yarıyor
galiba ..Seni bir cumhuriyet balonu gibi seviyorum tabii
ferd en:)..bir de hangi yönetim gelirse gelsin bize
dayatılan kanunlarla: sunu seç, bunu seç diyorlar..biz
aslında lider seçiyoruz ama bi bakıyoz çok değerli
adamların yanına kontrol edebilecekleri fitne fücur
çapulcuları da sokmuşlar..işte ben o yüzden bu sisteme
güvenemiyorum..ama tüm tezgahlar Yaratan a çalışır ya
hanii ..o yüzden hepp seyrediyorum..ilginç çok acaip
ilginçlikler oluyor tabii..
bu bölümde Ömer Hayyam rubaileri
kullanacaktım..neden?çünkü 13 lü yaşlarımda, Eyüboğlu
çevirisiyle okuduğum o şiirler benim tüm
sanatsal=tefekkürü hayal gücümü etkilemişti ve hala da
öyle.daha sonra hiiç okumadım çünkü aynı kişinin neşrini
görememiştim..geçen bir banka
yayınlamış..aldım..tercüman da beceremediğini idrak
ettiğinden:)tam 3 önsöz yazmış vaktiyle ve demiş
ki:benim tercümem benden evvelkilerden daha iyi ama
benden sonrakiler için yetersizdir..bu şiirlerin hepsi O
na ait değil biliyorum.. O na mal edilmiş.. kendilerinin
ismini vermeye korkanlar tarafından söylenmiş çoğu..bir
de..evet işte ben de,tercümanın “O nun ahirete
inanmayan” diye önsözünde tercüme ettiği Adam ın
söylediklerini idrak edemeyip,bir de Hayyam adına
konuşmasını da, aslında kendinin ifşası gibi buldum...yaaa..adamı
böle yakalarlar..bir de; Senin:” mesneviden şaşmamam
lazım” gelen işaretinle tabii ...(acaip bişi oldu,
haftaya yazarım belki..)Hayyam ı iki gün boyunca
okudum..onu anlayamadıkları-anlayamayacaklarını bilen
bir adamın tüm söyleyeceklerini söylemiş....iyi yapmış..aferim
O na..”ekşimeden şu şarabı içelim” sözünü çook
sevdim..sirke yi hatırladım..sirke tasavvufta beka demek
miş ya hani..işte ben de o acaip içmek istediğim
dönemlerde sirke tarifi aramış ve bulup not
etmiştim:)..o vakit yazamadım nedense, demek bu
bölümeymiş..evvet çocuklar hepimiz sirke yapıyoruz,
isteyen üzüm sirkesi yapabilir:-)..
Peygamberimiz Efendimiz Hakikatimiz: sirke
bulunan evin ne mubarek olduğu nu söylemiş ve hakkında
çok iltifat etmiş.”bizim en evvel evimiz kalbimiz, sonra
ise bedenimiz ya hanii..”sirke bir bakteri öldürücü aynı
zamanda..hazmettirici ve ateş düşürücü ve bence, bizim
manevi mikroplarımız veseveselerimize yani cinlerimize
bile iyi geliyor..hadi içelim madem cin cinnn:)tabii
balla beraber..tarif-i elma sirkesi:2 kg
elma,2 lt su,100 gr şeker..bir kabta ve her gün
karıştır..arada kapağını açarak gazını çıkartmak lazım
mış..ve tam 21 gün sonra sirkemiz hazırmış...
ben Hayyam ı hala çook seviyorum..Evvel Zamanım da, O
nun değeri bilinememiş-anlaşılamamış Zat-ı A’li biri
olduğunu söylemişti..bu büyük matematikçi,filozof,en
değerlisi büyük Ehl-i Tarik için Selamlar....hiç bir
ilim batıda doğmuyordu ve batı, doğuda doğan hikmet
ilmini sadece işliyordu o kadar..çünkü doğu doğası
gereği hep doğururyor ama doğurduklarına bakmayı hiiç
bilemiyordu..neden? çünkü öyle doğurgandılar ki kıymet
bilemiyorlardı:)ben senelerdir, nedense hep batıda
yaşayan tek bir uzakdoğu grusuna ait kitap
okumadım..çünkü öğrendim ki onlar hep, İSLAMIN
HAZİNELERİni kendilerine mal ediyor ve gene doğuya
satıyorlar..onların beslendikleri ana kaynak zaten bizim
asıl hazinemiz olduğu için neden geriye döneyim ki.ben
irticacı mıyım yanii?:)Hz.Peygamberimiz:bu gün sizin
için dininizi tamamladım dememiş mi dir..?eeee..kemal
bulmuş bir şeyden geriye düşen ne olur?iriticacı değil
mi? O vakit sonuç?EFENDİMİZ haricinde olan her şey
irtica dır yani:)geriye dönenler düşünsünler...mesela
Hindistan a baksam hala kast sistemi var..bunca
aydınlamanın beşiği madem neden hala paryalık var?..daha
kendi içlerinde aydınlanamamışlar başka ülkeleri mi
aydınlatacaklar yanii, değil mi?bu ne demek?onların
tevhidi bilemedikleri demek tabii. Yani Cuma yı..üstelik
onlar Muhammedi olamadıkları için, bizim gideceğimiz
Muhammedilik yolunu asla bilmelerine imkan bile
yok..yani bu durumda onların hepsi bizim için batıldır
değil mi?
Ayıklanma Zamanındayız galiba...vesvese kurtlarımızı
beka sirkesi ile düşürelim madem..ayıklayalım barim..
şimdi Sevdiğim, ben geçen masalımdaki kılıç hikayesini
çook düşündüm
..çünkü,
masalım için lazımdı..ve şunları idrak ettim ..Sen
yanlışlarımı düzelteceksin ya nasılsa..beğenmediklerini
beğeneceğin hale getir istedim..şimdi Hamimin
ismi belli.. yolu Haniflik yani; Tek Tanrı, O
da Allah inancı ya ...ve tesbih o da kelime-i
tevhid ya ve hak ile batılı ayırmak, o da
kılıç ya hani..ve ne çıktı ortaya biliyor musun?tabii ki
İSLAMIN SANCAĞI..kılıç
üzerine kelimei tevhid yani.La
İlahe İllallah
Muhammedun Rasulallah..şimdi bu cümlenin ilk
yarısı herkes için-umuma ya hani..yani
Celal..zuhur..diğer yanı ise sadece Cemal-i Muhammedi
olabilenlere mahsusmuş..yani ilk bölümü amme diğeri
has..Allah ayette diyormuş ki:” Allah size dost
olarak yeter”..yani dost demek veli demek, veli demekte
evliya demek ya hani..işte hepimiz anadan doğma
evliyayız vesselam..değilim diyen Allah ın sözünü
inkar eder:)=Sevdiğim sakın gülme.. yakında, hepimizi
tek tek kutup yapacağım, o vakit gülmeni istiyorum tamam
mı?:)işte bi umumi dostlar var birde has dostlar var di
mi?..hepimiz kendi hayatlarımızda ki dostlara baksak
yeter..dışarda bişi yok çünkü..herşey ortada, net ve
açık..demek ki benimde yapmam gereken bu alemde kendi
hayatımda düşüncelerimde eylemlerimde hak ile batılı
ayırdetmek ve hayatımı maruf üzerine düzenlemeye gayret
etmek..çünkü ben yapamayacağımı biliyorum ama Sana bir
adım için çabalarsam, Sen bana 100 adım geleceksin, onu
da biliyorum ve ayet” Bana yardım edin” diyor..ben Sana
kendim için yardım eder, yani Sana kendimi sunarsam, Sen
de kendini bana misli misli açarsın misali, dimi?
İşte Sevdiğim, ben kaç
senedir ne gazete ne haber ne dergi bakmadığım içün
herkesin bildiği manada siyaset yapamam.. çünkü umurumda
bile değil..hiç bir zaman politikacılara ilgi duymadım
ki ben..ama komşuma sordum masalım için, ön bilgi olsun
diye:ben haber izleyemiyorum. en son haberlerde ne
vardı? dedim..terör ve bombalar varmış, bir de seçim
sanırım..ama ne seçimi diye öğrenmedim. Yani değişen
bişi yokmuş..demek ki onca sene gözlerimi-kulaklarımı
onlardan uzak tutarak hiiç bişi kaybetmemişim..bu kadar
veri, yeter de artar.. o yüzden kendi bildiğim gibi
devam edeceğim..nasılsa Sen, beni her türlü anlıyorsun
değil mi?..ben
Seni çook fena özledim biliyor musun?Seni Seviyorum..
İşte ben minik bi çocuktum..bizim mahallemizde, bizden
biraz büyük ağbi ve ablalarımız ve ebeveynlerimiz
vardı..inanılmaz dayanışmalı bir mahalleydik..hemen
hepsi Balkan Göçmeni ve bir kaç ailede biz
yerlilerdik(sadece çocuklar yüzünden kavga çıkınca biz
onlara göre gavur, onlar da bize gavur oluyordu o
kadar:)..onların içinde doğup büyümem benim geniş
meşrebim için faydalıydı bence..ilerde hayatım hep
onların olacakmış meğerse..bazı ağbi ve ablalar sağcı,
bazı ağbi ve ablalar ise solcuydular..biz
miniktik..onlar bize slogan
öğretiyorlardı..anlatıyorlardı: bizi
kurtaracaklardı..ama hemen hepsi ebeveynlerinden, eve
geç gelince dayak yiyorlardı tabii:)
bir defa bana bir dağın ucunda uluyan kurt bile
çizdirmişlerdi:)ben çok mutlu olmuştum..sonra başka biri
için yine çizmiştim..bazı komşu teyzelerin duvarlarına
yazı yazarlardı..o teyzeler kavga ede ede her defa
yeniden kireçle o yazıları boyarlardı..bir hafta geçmez
devrimci olduklarını söyleyenler gene yazarlardı..sonra
tabii halk parasız..(paran olsa bile bişi yok..
neden?çünkü o muhalefetin dev mirascısı=hiç bir şey
üretemeyen ve bir başkasının da asla bir şey üretmesine
izin vermeyen kıskanlık tabiatına sahip, gönlü cimriler
yönetim de de ondan..)onlar daha çulsuz..hep geceleri
oto teyplerini, arabaları çalardı..büyükler, çeker,
gençlerle konuşurlardı..onlarda arkadaşlarıyla..ve o
mahalle uzun süre rahat bırakılırdı..o gençler aslında
henüz lise ve biraz üstü çağındaydılar..bugün baksam
aslında inanılmaz cahildiler..onlar hep kuklaydılar aynı
bugün dağlara çıkan o zavallı çocuklar gibiydiler..hiç
bir farkları yok aslında..onların yönetenlerin,
yöneticilerini yönetenler ise medya
patronları,uyuşturucu tacirleri,silah tüccarları,insan
köle ticareti yapanlar,ilaç firmaları
sahipleriydi..uğruna öldükleri o lider sandıkları
insanlık müsvetteleri üstad-ı azamları bile aslında
birer kuklaydı..
ben hep dağa çıkan ve hiç anlamadığı,bilmediği,asla da
göremeyeceği değer sandıkları ŞEYLER için savaşanlara
acımışımdır..bir insan nasıl bu kadar zavalı ve akılsız
olabilir ki?..ama onlar çok küçükler ve aslında esas
intikamı ailelerinden almak için bu yola
giriyorlardı..sorun devrimcilik değil psikolojikti
yani.. bu lider sanılan azılı katil, kan içmeyi seven,
sözde lider haydutların,çapulcuların hayatlarına baksak
onlarında aynı intikamı ailelerine ödetmek için
çalıştıklarını görürüz..asıl sorun daima çekirdek ailede
genelde..bu bahis bence bu kadar da kalsın..sonra
sinirlenirsem gene yazarım..TOHUM ÖNEMLİ DEMEK Kİ?VE
TOHUMU EKEN ÇİFTÇİ..VE YEŞERTEN TOPRAK...YANİ AİLE..YANİ
EHL-İ BEYT=BİVÜCUD
mahalleme döneyim..işte o mahalledeki devrimci olduğunu
sanan ve devrimci olmadığını sanan tüm abi ve ablalar
nedense islama dönmüşler:)böyle namazlı abdestli, hatta
ehl-i tasavvuf olmuşlar..demek ki böyle yol katetmek
için önce bataklara batmak ve geçmek de lazım mış değil
mi.?.işte benim düşünce hayatımda etkin iki kitapta bu
kişilerden birine aittir..evlere baskın yapılıp kitaplar
toplanıp insanlar tutuklanırken yakmaya kıyamadıkları
kitapları, bizim gibi salaklara veriyorlardı demek ki,
korusunlar diye..işte ben 14 yaşımdayım..böyle iki kitap
hediye edildi bana..birinin adı “volga kızıl
akarken”,diğeri “moskof mezalimi”..böylece hatırat okuma
merakım başladı..ben asla genel devlet tarihleri okumam
çünkü inanmam..ama halkın kendi hatıralarıyla yazdığı
umumi=özel tarihe inanırım..ve onlar kendi dönemleri
içinde seri halinde okunursa pek çok şeyi bir birine
bağladığı görülür.. ne?,neden?,niçin?,sonuç?,vs..ve bu
kitaplardan şunu anladım..bugün de aynı zulüm yapılıyor,
hiiç değişen bişi yok..bazı sapık, aklını ve kalbini
birleyememiş bir kaç kötü adam ve onları gaza getiren
esas kötücül sapık adamlar
devletlerin,halkın,hayatın,inancın üzerinde hüküm
süreceklerini sanıyorlar..oysa, baksak ki geriye,
bugün dünyada ne faşizm kalmış ne kominizm dimi?..çünkü
tüm izmler gibi sonradan olma yani batıllar..batıl daima
yok olmaya mahkumdur..ama kıyıda köşede bunu bildiği
halde bu yöntemlerden yol sürenler de çok..ama derin
manada baksak eğer..o adamların hiç birinin siyasetle
işi yok, olamazda..çünkü onlar tüm siyasetleri aslında
birlemişler..onlar inançsızlar..onların hiç bir
değerleri yok..acımasızlar..tek değerleri para..putları
para..para demek iktidar demek..söz sahibi olmak
demek..istedikleri gibi şehvetlerini kullanabilmeleri
demek..önünde tüm düğmelerin iliklenmesi demek..adam
sayılmak demek dimi..ve bu adamlar yani bazı medya
patronları,uyuşturucu,silah ,insan tacirleri,fuhuş,kumar
vs. tüm bu yöneticilere bakın... gözden ırak
adacıklarında ,uçaklarında ,otellerinde hep beraberler..hiiiç
ayrılmıyorlar..ama halkın içine boyunlarında bir poşu ie
çıkıp bir iki demeç verdiklerinde gerizekalı bazı
kişiler sanıyorki bunlar bizi kurtaracak..ve onların
gönüllü kuklaları olarak ne ocakları söndürüyorlar..şunu
unutmamak lazım ki:
“dede
bir erik çalmış, torununun dişi kamaşmış”..bu ata sözünü
bilerek anlayarak yaşasa bir kişi asla kötülük yapamaz
zaten ve bu benim başıma neden geldi?diyemez..çünkü
Allah zulmetmez..nasıl yönetiliyoruz? =hak ettiğimiz
gibi .....daima kurunun yanında yaş da yanar..neden?
çünkü “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”
hadisine muhalefetten...
başka..sanırım 8-9 sene evveli seçim var..ben
çocuklarımı ilkokula getirip götürüyorum her
gün..önünden geçtiğimiz bir villa, oğlumun sınıf
arkadaşının yuvası..aile reisi seçimlere girmiş..çünkü
genel kanı başka adam gibi adam-cesur ve atak –dediğini
yaptıracak başka bir lider yok ve seçilen tulum
çıkaracak.. ve O na inanmayan pek çok,başkalarının
kanını içerek asalak yaşayabilen kişi de bu tulumun
içinde yer almak için O na inanır gibi seçimlere
katılmıştı..onlar aslında başka başka partilerin
adamlarıydı ve kan içmeyi iyi biliyorlardı..yaşamak için
buna mecburdular, suçu ise yönetime atabilirlerdi
nasılsa..onlar yeni ve acemiydiler..işte bu adamın da
lüx aracının ve evinin her yerinde O Başkan adayının
resimleri bayrakları asılıydı..ve
seçimler...ertesi...okula gidiyoruz..adamın evinin her
yanındaki bayrak ve resimler inmiş ve arabanın yanında,
yerlerde O Başkan seçilmişin resimleri, ayak
altında..böyle çook acaip bir his anlıyor musun?..o
seçilemediği için( adaylığı çook arkalarda olduğundan)
intikamını taa ilk başta” Allah ın kulunun vechini yere
atarak ve ayaklar altına altına alarak intikam alan biri
“ya birde seçilseydi?..mesela ben o aileden duyduklarıma
bakarak adamı tanıyabilirim..kendisi en lüx şekilde
yaşarken ailesine kuruşların hesabını sorup maddi
bakımdan kök söktürüyordu..çocuklarına manen ve madden
yapmadığı zulmü bırakmayıp onları pasifize ediyordu..ya
bu adam seçilseydi?..ama seçilenler var tabii.hem de
daha komplekslileri..hiiç inanmadıkları,alay ettikleri
birine, tüm tükürdüklerini yalayarak iman ettiler zaman
içinde ama bunu hiiç sindiremediler ne yazık ki..hep
tetikte, sokmak için bekleyen akrepler misaliydiler..ve
eski hırsızlıklar sürüp gidiyor..kendileri onlara
benzeyemeyecekleri için onları kendilerine benzetme
yoluna gittiler tabii..ve daima terör..daima
terör...perde arkasındakiler hep belki de yüzümüze gülen
o şık şıkıdım hayrann olduğumuz kişiler...di
mi?..düşünmek istemez misiniz?..bir kere..bir
defa..kaçmadan...korkmadan...
ben şanslıyım..çünkü hiç bir zaman bir film
yıldızcığının ya da şarkıcının hayranı olup
fanatikleşmedim..hiç bir partiye ilgi duymadım..hiç bir
spor takımını tutmadım..umurumda bile
değiller..seyretmedim bile..ben kendime- beni mutlu
edecek şeylere ilgi duydum belki de..ilk önce hiiç
başarılı olamadım biliyorum..ama son zamanlarda
mutluluğun yoluna girdiğimi bilyorum Sevdiğim, hep
sayende..eğer ben de bu sahte-tuzak çıkıntılara takılıp
kalsaydım, onlar gibi,dünyayayı yöneten bir kaç çapulcu
aile mutlu olsun diye kendimi o süprüntülere ikram etmiş
olacaktım...
başka, toprak mevzu..ben hayatımın bir kaç yılını
sadece Osmanlı Devrine ait hatıra kitapları okuyarak
geçirdim..ve en sevdiğim belgeseller olan dünya insan
ırkları ritüelleri - geleneklerine ait
seyirler...tüm devlet bilgim bundan ibaret..o yüzden
karşılaştırmalarım da hep tarih tekekrrürden
ibarettirdir yanii..bir kaç ay evvel bir gezi sırasında
sohbet olmuştu..şöför bu yönetimin pek çok şeyi
hallettiğini ama her şeyi sattığını anlattı.o yüzden de
halk Ondan nefret ediyormuş...ben kendi söylediklerime
hayret ettim o vakit.. onları Sana yazmak
istiyorum.meğerse,o okuduğum hatıralar bana çook şey
kazandırmış.. ilk defa anladım...
dedim ki:sadece devlet satmıyor ki, esas halk satıyor..o
satmasa, sattığı diğer kişi çook para verdikleri için
yabancılara satıyor.önce kendimize bakmalıyız...bir
düşünsenize eskiden hastaneler ne korkunçtu
giremezdik..ve diğer pek çok şey ..şu geçtiğimiz
otobanlara bakın..bir kere sadece sağlık sektörü devrim
geçirdi..kim inanabilir ki?..eski yönetimler hep söz
verirdi ama tek bir olumlu şey yapmazlardı..sadece
yalandılar..hep dolan..yollar..ve
merak etmeyelim..yönetimler hiiiç değişmez..satılan
satılsın..bazen öyle oyunlar oynanır ve öyle dolaplar
çevrilirki bir anda o topraklara,o bankalara,o
şirketlere devlet el koyabilir..her zaman olduğu gibi
yanii..evet doğru diyor yol arkadaşı..hiiç böyle
düşünmemiştim..çocuk ona geçmiş padişahlardan örnek
veriyor..defalarca değişik versiyonunu okuduğu
hikayelerden biri..
ENDERÜN İ DEVLET E BİR MİSAL
mesela bir padişah çook akıllı,çook iş bitiren birine
çook yetki veriyor..onu öyle güçlü kılıyor ki o pek çok
işi onunla hallediyor-çözülemeyen müşkülleri onunla
çözüyor..çünkü
o kıvrak bir zekaya ve iş bitiriciliğe sahip..o
inanılmaz yükselirken tabii maddi gücü ve nüfusu da
yükseliyor..aslında o derin manada sadece padişaha
hizmet ediyor..o farkında değil tabii..sadece padişah
farkında..ve hiç bir yönetim ,hiç bir güç,hiç bir
iktidar kendinden başka alternatif istemez değil
mi?işte o paşa yeterince semirince=rakip, padişaha denk
hale gelmeye başlayınca:) padişah onun kellesini
ister:)..ama bahane lazım..o paşa pek çok bahane
vermiştir zaten...lakin halkında hak bulacağı bir bahane
lazım sanırım..ve bir görevde hata yapar..her zaman
yapıyordur aslında..ÇÜNKÜÜÜ TEPELER DURMAK İÇÜN DEĞİLL
BAKINIP AŞAĞI İNMEK İÇÜNMÜŞŞ..DEĞİL Mİ? bu sefer nazı
çekilmez işte..ve cellatlar...başcellat ganimetin esas
yükte hafif pahada ağırlarını, diğerleri de göze
çarpmayacak kısmını alarak..yani talan hep devam ederek
kelleyi padişaha sunarlar..padişah bişey demez ama
bilir..onlarında sırası gelecek nasılsa..işte o paşa
nın ne kadar edindiği servet varsa hepsi hazine-i
hümayuna girer, yani ait olduğu yere geri döner..çünkü o
adamın işi bitmiştir..başka biri için başka işlerde
kullanılmak üzere....KURUMA HİZMET YANİ..devlet
adına çalışan o cellatlar içinde durum farklı değldir ve
gerçek=uyanık halk bunu çook iyi bilir..o yüzden
saraydan ve saray adamlarımdan hep uzak durmayı
seçmiştir..yani birileri hep alışveriş halindedir..ama
içinde maddi çıkar olmayan alışverişler belki de daha
güzeldir ....
burada hep yazmayı dileğim bir şeyi yazacağım..Allah
bana bunu yazmayı nasip ettiği için önce şükrediyorum..bir
kaç yıl evvel “Ortadoğu da kadın olmak “diye bir
belgesel izlemiştim ağlayarak..ondan bir sahne üzerine
yazacağım..Kudüs te bir aile ..karı koca yaşları 37
sanırım..kayınpeder ve kayınvalide ve 5 çocuk..hiç kimse
çalışmıyor..evin erkeği çay ve sigarasını keyifle
içiyor..son derece sağlıklı-genç ve dinç..evin hanımı
tam bir anaç..diğerlerinin yaptıkları bir iş olmadığı
için söyleyecek bişeyleri yok..evin hanımı anlatıyor:her
sabah uyanıyor..yardım dağıtılan yerlere gidiyor..sıraya
giriyor..saatlerce..bazen ona sıra gelince erzak bitmiş
oluyor..eli boş.. bir yardım bulursa gelip evde
pişiriyor..su doldurmak için çeşmeye gidiyor..deterjan
bulursa çamaşırları daha temiz oluyormuş..ev işleri için
kapı kapı geziyor..iş bulursa çalışıyor..ne
verirlerse..anlattıkları çok ağır..aslında yetişkin onca
insanın içinde sadece bir kadına yüklenmiş bu vazifeler
acıtıyor..oysa İslam da bir kadın sadece kocası içindir,
hiç bir şey için zorlanmaz, çalışmaz. . çalıştırılamaz..
varsa parası, kadın istemezse, hiç bir koca asla o
paraya dokunamaz..bu nedense kimse tarafından
hatırlanmıyor..NEDEN?NEDEN?NEDEN?ve can alıcı bölüm
geliyor..spiker soruyor adama:biraz zengin olsanız ilk
önce ne yapmak isterdiniz?adam pis bir pişkinlikle
gülüyor:ilk önce genç bir kızla evlenirdim...diğerleri
de gülüyorlar..ama kamera evin annesine
yakınlaşıyor..gözlerinden akan yaşlar..yüzündeki
ifade..ben hiiç bir zaman unutmadım..hiiç bir zaman
unutmayacağım..asla..
Bir vakitler İsrail’in kuruluşunu,o çöle tüm dünyada
beğenilmeyen yahudilerin,” kendi içlerinde yahudi bile
kabul edilmeyen kişilerin” nasıl gönderildiğini ve
onların bu çölü bir tarım ülkesi haline getirmelerini de
okumuştum-izlemiştim de..bir karış toprak için koca koca
ülkelere nasıl kafa tuttular herkesin gözleri önünde
değil mi?ya biz?...ya biz?
tohumların genleri ile oynayıp; bizim gibi,
düşünmedikleri için, üretemeyen ülkelerin bile tarımını
tekellerine alışları peki?..bir
duvar ötesi refah içinde diğer taraf pislik içinde..suç
kimin?sadece taş atarak savaşıp şehit olsunlar diye
çocuk doğurmak zorunda bırakılan kadınlar...ya bu
şehitlik esaslarına uygun mu peki?ve minicik yaşta
anlamadıkları bir savaşa kurban edilen
çocuklar..tedbirsiz bir hayat..peki Allah bu savaştan
razı mı?denklik var mı?telef ettikleri hayatlar kime ait
bir kere düşündüler mi?.. ya biz?...aslında kime
zulmediyorlar?...kendi ailelerine huzur ve yemek
veremeyen bu erkekler ne yapıyor peki?KENDİ YERLERİNE
ÖLSÜNLER DİYE HABİRE ÇOCUK ÜRETİYOR DEĞİL
Mİ?...ellerinden hiç mi bir şey gelmiyor?..nasıl
gelmez?..nefsileri için geliyor ama..birileri gelip
onları asla kurtaramaz..BAZEN BİR ADAM TÜM DÜNYA YA
BEDELDİR..kendimizi düşünelim..biz gayret etmeyince kim
bizi içinde bulunduğumuz halden kurtarabilir?..ne zaman
ki biz kurtulmak isteyeceğiz ve çalışacağız, işte o
vakit Allah ın gayreti de uyanır ki, işte bak o
zaman” Sen seyret olur” değil mi Sevdiğim..?
seyredelim mi? “hadi”.... |