“Freeware nedir?” sorusu, eminim ki şu an kafanıza takılmıştır;
öyleyse google satırlarından “bakalım neymiş?” diye aratıyoruz
ve şunları buluyoruz:
Freeware, kullanıcının belirli bir süre sonra yazılımı
kullanmaya devam etmek için ücret ödemek durumunda olduğu
sharewareden farklı olarak,
ücretsiz ve
sınırsız kullanım imkanı tanıyan bir yazılım lisansıdır.
Freeware, yazılımlarında telif hakları söz konusudur.
Freeware yazımcıları genellikle "topluma bir şey sunma"
motivasyonuyla hareket eden, fakat bunu yaparken isimlerinin de
bilinmesini ve yazılımları ile ilgili gelecekteki gelişmelerin
kendi denetimleri altında olmasını isteyen programcılardır.
Bunları öğrendikten sonra insanın beyin programına dönelim...
Her insan bir beyin programı ile doğar; genelde bu program
genetik istikamete bağlı kalan bir yazılımdır. Mesela Afrika’da
doğduğunuzu varsayalım. Genel olarak burada doğanların beyin
programlarının içeriğinde, yalın ayak gezmek alışıldık bir
davranışken; İstanbul’da yalın ayak gezmek kuşku ile karşılanır.
Demek istediğim; her insan benzer bir sistem iken, beyin
programları gereği birbirinden farklıdırlar,birbirleriyle
iletişim kurmakta bu nedenle zorlanıyorlar,yukarıdaki örnekteki
gibi bir Afrikalı ile bir İstanbullunun değer yargıları oldukça
farklıdır. Benzer organlara sahip olması iletişim kuracağı
anlamına gelmez.
Pekala, iletişim nasıl kurulur? Yani ortak gücü kullanmak için
ortak bir enerji platformu oluşturmak için ne gerekir? Buna
verilecek en güzel cevap şudur:
ORTAK PROGRAM
KULLANMAK!
Bugün birinizde Pentium, birinizde AMD işlemcisi olmuş hiç fark
etmez! İletişim için tek gereksinim PROGRAMDIR! Böylelikle
farklı işlemciler olsa da bu programlar sayesinde insanlık
birbiriyle veri alışverişinde bulunabilir.
Bu mantığı dijital hayata benzeterek anlatmaya çalışmamın
sebebi, az çok herkesin bilgisayar konusunda bilgisinin olduğu
düşünerekten İslam'a düşünsel bakış açısı sunmaktır.
İşte İslam da böyle bir programın ta kendisidir! Yani hiçbir ırk
mezhep gözetmeksizin tüm dünyaya gelmiş bir dev yazılımdır!
Diğer bir ifadeyle FREEWAREDİR! Ücretsiz yazılım! Fakat ne
üzücüdür ki programlarda nasıl ki korsan yazılım oluyorsa,
İslam’da da bu dejenerasyon vardır. Yani şahsın biri kitap
yazmıştır, Hz Muhammed’in sözlerini derlemiştir, kitap
bastırarak haddinden fazla gelir elde etmeye çalışır. Böylelikle
shareware (ücretli yazılım) denen ücretli yazılımlar türemiş
olur!
Bugün Arabistan’a baktığımızda ise, maalesef shareware (ücrete
tabi yazılımlar) yolunda hızla ilerlediklerine tanık
oluyoruz.Kâbe’nin alanlarını daraltmak,yüksek yüksek binalar
kurmak, onların hobisi...Belki de Kâbe’nin kaderi bu,
bilmiyoruz! Umre masraflarına bakılırsa, Beytullah'ı (Kâbe'yi)
ziyaret etmenin Müslümanlık için kolaylaştırılması gerekirken
daha da zorlaştığını görüyoruz. Sadece parası olanların buradan
nasiplendiklerini görüyoruz.
Evliyaların bu dijital ortamda bezerliğini de ifade etmemiz
gerekecek; Evliyalar bu dev yazılımın (İslam'ın)
güncellemelerini yazan programcılar gibidirler. Bunlar da
kapasitelerine göre, bu programı (İslam'ı) günceller, günümüz
koşullarına uyarlar. Bu evliyalar görevlerine göre gruplara
ayrılır,kimisi güvenlik üzerinde durur, açıkları kapatır
.Kimileri de bu yazılımın kolaylaşması için güncel eklentiler
(yamalar) çıkarır.Ortak amaç birilerini kral seçmek değildir!
Amaç, insan hayatını dejenere eden davranışlardan olabildiğince
uzak tutup, kendi özkimliğine ulaştırmaktır.
Dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum; tüm bu yazılanları
anladıysanız şayet, bugün Kuran-ı Kerim 'in neden Arapça
olacağına dair bir eklentiyi de bendeniz sizlerle paylaşmak
istiyorum,o eklenti şudur; her harfin bir frekansı mevcuttur.
Siz bu harfleri kullanırken, karşı şahısların beynine bu
seslerle gönderdiğiniz enerji miktarları değişkendir! Yani
“ALLAH” derken şahısları farklı bir enerjiyle,”TANRI” derken
farklı bir enerjiyle yüklersiniz. Yani onun bilincini bir
titreşim moduna sokarsınız! O şahsın beyni de artık o frekansta
titreşmeye başlar. Şimdi bir noktaya dikkatinizi çekeceğim:
Deniyor ki İslam’da; bir şeyi “bismillahirrahmanirrahim” deyip
yediğiniz vakit, o şey midenizde Allah’ı zikreder! “Peki bu
zikir nasıl olur?” sorusuna en iyi cevap, “titreşerek olur”
şeklindedir. Yani nesneler midenize girmeden önce ona bir enerji
verip midenize göndermeniz, o nesnenin midenizde titreşime devam
ettiği yönünde olacaktır. Bugün bir gelişme de şu: Su
kristallerinin yanına başka bir su kristali koyduğunuzda bayat
olan su kristalleri, taze su kristallerine göre şekil alıyor! Ne
kadar enteresan değil mi?
Bir başka gelişme, bilimsel olarak insan beyninin frekanssal
iletişimini biliyoruz! Muhtemelen, bu içinde bulunduğu hale göre
ilhamlar alması da yine beynindeki oluşmuş atmosferle ilgili.
Yani kuran okunan bir beyin 3-5 dakika sonra yeni bir frekans
moduna girer! Hatta ve hatta o an yediğiniz yemek bile o
frekanstan nasibini alarak,o yenilen şeyin atomlarını etkiler!
bugün "b"ismillah çekilerek içilen suyun ve yenilen yemeklerin
bu yönünü düşünmek umarım hepimize nasip olur.
Bu nedenle orjinaline sadık kalmak ve Kuran-ı Kerim'in Arapça
okunması şarttır! Nitekim, zamanın Gavsları bu konyuya
değinmişlerdir. Çünki Kuran-ı Kerim’deki her harfin titreşimi
farklıdır! Yani siz Türkçe okumaya kalksanız beyninizde bu nur
(atmosfer) oluşmaz! Çünki Allah Rasulu’nun beynine (RUHUNA)
ulaşamazsınız! Çünki bu yazılımın RUHU, Allah Rasulünün
bilincine Arapça olarak inmiştir! Bu aynı bluetooth (kablosuz
bağlantı) ile farklı dille yazılmış bir işletim sistemine
bağlanmaya benzer! Ne mi olur? Sistemden veri indiremezsiniz!
Sistemle iletişime geçemezsiniz! İletişime geçmek
istiyorsanız,yazılımı yazan bilincin formatında olmanız
şart!İşte bu nedenle demişlerdir ki
ALLAH AHLAKIYLA
AHLAKLAN!!! Diğer bir anlatımla, Allah’a göre
şekillen ki beynindeki proteinler bir baz istasyonu gibi
sistemle sürekli bilgi alışverişinde (ilham alsın)
bulunsun! Bunu da Araplar için yapmıyorsunuz! Sırf Rasulullah
ile iletişime geçmek için onun getirdiği altyapıyı kullanmak
için yapıyoruz! Kaldı ki bugün windows işletim sistemi
olmasa;birçok şeyden mahrum kalıyoruz! Şirketler bile
bilgisayarlarını satarlarken, artık Windows işletim sistemi
tercihen kullanılan bir yazılım olarak veriliyor! Demek
istediğim, Allah Rasulu'ndan mahrum kalmak istemiyorsanız,
Kuran-ı Kerimi Arapça okumanız şart! Nitekim Kuran-ı Kerimin bir
emri de, Fatiha bilmeden namaz(salat
edilemeyeceği) kılınamayacağı yönündedir. Burda SALAT kavramı
da yöneliştir.Salat=Namaz diyerek bu sırrı katleden insanlar
da korsan yazılım üretenlerdir, belirtmekte fayda var!
Çünki SALAT yöneliştir! Yani
beytullah'ı içten selamlamak! Nitekim
Rasulullah hadislerinde bana selam gönderirseniz bana ulaşır
şeklindeki ifadesi de işte bu SIRRI açıklıyor niteliktedir.Yanisi
şöyle; gönülden gönüle bir SELAM yayılır akar HUUU diye
diye.Herkes duyamaz!Çünki gönüllerin selamını duymak için aynı
formatta olmanız gerekir.Aynı frekansta olmanız gerekir! Şimdi
her şey Allahın elinde, elbette dilerse o frekanstan seslenirsin
ve o frekanstan dostların oluverir yanında.Etrafına bir bak?
Onlar hangi frekansta? Onların frekansında mısın; yoksa Allah’ın
frekansında mı? Konuyu tüm detaylarına kadar anlatıp sizleri
sıkmak istemiyorum, kısa ve öz olarak, Allah’ın istediği
formatta olunursa yakınlık olabilir. Bu da Allah ahlakıyla
ahlaklanmakla mümkün!
Hoşçakalın...Umarım bu sistemdeki yerimiz bu
dev "Freeware'yi" kullananlar yönünde olur... Şunu da unutmadan
ekleyelim, aslında Müslümanlık Allah'ın son dini olmakla
beraber,İncil,Tevrat, Zebur'un güncellenmiş şeklidir.Yani Allah
emirlerinin en güncel en son halidir.Bu nedenle,İncil veya diğer
hak din kitaplarının da Allah'ın kitabı olduğunu unutmamak
gerekir. Bunların hepsi bir, hepsi Hak’tan! |