Bismillah'ir-Rahman'ir-Rahîm
1-)
Sebbihisme Rabbikel'A'la;
Rabbinin en âlâ ismini tespih et
(Esmâ'sıyla
hakikatin olan Rabbinin âlâ oluşunu derûnundan yaşa)!
Rabbinin en ALA oluşunu tespih et yani yaşa !
...
ALA ismini namazda kullanıyoruz. ALA ismi Esma-ül Hüsna
da yok. Aliy ismi var...Ala ismi Aliy den geliyor. Ama
daha üst bir anlamı var gibi sanki...
ALA İsmini dillendirmeden önceki süreçlere bakalım ki
ALA yı ne zaman söylüyoruz ve hissediyoruz anlamaya
çalışalım...
Namazın en başına, niyete dönelim...
Hakikat ilmi ile tanışan kişi yani bizler bu ilmi
duymakla namaza niyetlenmiş oluruz
Tüm hakikat ilmi Fatiha’ da özetlenmiştir aslında.
Namazı kılmaya yani hakikat yaşantısına niyetlendikten
sonra Fatihayı OKU maya çalışırız. Fatiha da Kur an’ ın
özeti olduğuna göre Fatiha ‘ yı OKU yan sistemi idrak
etmiştir.
Kişi Fatiha ‘ yı farketti. OKU du. Bilincin bunu idrak
etmesi sonrası yaşantısının ortaya çıkması gerekiyor
değil mi !
Bunu kabul edişin ilk adımı varlığımızın Hakkın varlığı
olduğunu kabul ediştir. Beynimizden açığa çıkan
manaların O’ nun manaları olduğuna iman ediş.
Yaşadıklarımızla da yavaş yavaş bunu farkediş . Bunun
namazda karşılığı Rukudur bence.
Açığa çıkardığımız manalar yani kendi terkibimiz ve
sınırlılığımızla açığa çıkardığımız O’ nun manaları.
Ama biz bu ilimle tanışana kadar bunu bilmiyorduk.
Kendimizi sınırlı bir varlık sanıyorduk. Kapasitemizin
farkında değildik. Başardıklarımızla, açığa
çıkardıklarımızla kendimizi kayıtladık , kimlik verdik.
Geçmişi geleceğe projekte ettik.
Bize dediler ki ; Aslında sende açığa çıkan bu manalar
O‘ nun manaları ve sonsuz sınırsız. Buna iman et ve
açığa çıkar.
Bu ilmin bizde oturmaya başlamasıyla ve imanla birlikte
benliğimiz zayıflamaya başlar. Adeta O’ nun önünde
eğiliriz. Hayatımıza , yaşadıklarımıza başka bir gözle
bakmaya, başardıklarımızı kendimize değil O’ na mal
etmeye başlarız.
Benliğin zayıflamaya başlaması , üst frekansa doğru ilim
ve ibadetle programlanma, açığa çıkardığımız manaları
güçlendirir. O zamana kadar yapamadıklarımızı yapmaya
başlarız. Evren lehimize çalışmaya başlar. Rabbimizin ,
yani açığa çıkardığımız manaların aslında ne kadar
sınırsız olabileceğini hissetmeye başlarız. İşte bunu
her hissedişte Subhane Rabbiyel Azim deriz....
(
EL
AZİYM.; Açığa çıkmış Esmâ özelliği olan
hiçbir birimin, azametini kavrayamayacağı muhteşem
büyüklük. )
Bu farkediş bizi daha da üst frekanslara taşır ve öyle
bir an gelirki, bütün kayıtlarımız, benliğimizi
oluşturan zincirlerimiz çözülür ve bizde hakikatin tüm
kudreti açığa çıkar.
Orjin BEN ‘ in en üst frekansı devrededir. Aliy ismi
ile yaşam başlar. (EL
ALÎY... Yüce. Varlıkları Hakikat noktasından
seyreden!)
Kişi noktadan , açığa çıkardığı manalarını seyre başlar.
Artık yaptığı hiçbirşeye ben yaptım demez. Diyemez.
İçinden gelen isteklerin kaynağını, yaptıklarını
yaptıranı bilir.
Karşısına evrenin çıkardıklarını seyreder ve itirazsız
cevap verir. Adeta o ana kadar sağlamlaştırdığı frekans
grupları çözülmüş evrene karışmıştır. Kaynağından
fışkıran suların önündeki setler yıkılmış, okyanusa
doğru akmaya başlamıştır. Bazen kaynak olur okyanusu
seyreder, bazen su olur okyanusa akar.
Ama bilir artık yaptıkları ya da yapmadıkları kendi
kontrolünde yani o ana kadar ben dediği sahte benliğin
kontrolünde değildir . BEN dediği açığa çıkar, Evren de
BEN dir, kendi bedeni de BEN dir. Kendinden kendine bir
yaşam başlar....
Namazın secdesi gerçekleşmiştir. Ve kişi secdenin
ardından da Allahu EKBER der ...
Artık bu yaşam Subhane Rabbiyel Ala yaşamıdır düşünceme
göre...
Sonuçta diyor ki ayet tabii yine düşünceme göre ,,
SEN sonsuz ve sınırsız bir varlıksın. Açığa
çıkardıklarınla kayıtlı değilsin. Sınırsız
potansiyelsin. Tespih et ! Yaşa ! Çünkü zaten bunu her
an ortaya koyansın.
Yeter ki farket !
2-)
Elleziy haleka fesevva;
O ki,
(bedeni)
yarattı da düzenledi.
A’la ismini yaşayan, bunu farkeden kişi kendi bedenini,
kendi beynini, kendi manalarını kendi oluşturduğunu
bilir. Edinilmiş benliği ve bedenimizi ortaya çıkaran
mutlak BEN dir ki, BEN diyen zaten bunun farkındadır
artık. Kendiyle barışır, kendini yarattığını seyretmeye
başlar...
3-)
Velleziy kaddere feheda;
O ki,
takdir etti de hidâyet etti
(kemâlâtını
izhar için kılavuzladı).
Her birim kendindenki manaları açığa çıkarmak,
kemalatını tamamlamak üzere programlanmıştır. BEN diyen
yapı artık kendi bedenini bilinçli olarak
programlayabilir. Zaten en üst frekans tüm kudreti ile
açığa çıkmaktadır. Tüm varlığı kendinden kendine secde
halindedir. Kendine hidayet eden de kendisi olur....
4-)
Velleziy ahrecelmer'a;
O ki,
mer'ayı
(bedenlerin yararlanacağı
ortamı)
oluşturdu!
Bedenlerin yararlanacağı ortamı oluşturan da bedeni
oluşturan da kendisidir. Hayvansal boyut dediğimiz alt
frekans boyutunun çıkış mahali de O’ dur. EN üst
frekanstan çıkan manalar alt frekansa doğru gruplanır ve
evreni, evrenimizi oluşturur. Şuur boyutu da, hayvansal
boyut dediğimiz de kendisidir. Her frekans, evrenin
oluşması , sistemin devamı yani kendini her manasıyla
tanıması için gereklidir . Frekansların iyi ya da kötü
olarak tanımlanması birbirine göre ! dir.
Alt frekans, kendimizi onunla kayıtlarsak hayvani boyut
adını alır. Kendini noktada bulan kişi için alt frekans
oyun eğlencedir artık...
5-)
Fece'alehu ğusaen ahva;
(Sonunda da)
onu simsiyah çer-çöp
(toprağa atılacak ceset)
kıldı.
BEN açığa çıktığında tüm kayıtlar zayıflar, o ana kadar
önemli olan herşey önemini bir anda yitirir . Şuurun
sonsuzluğu, sonsuz gücünün yanında, işinde , evinde
başardıklarının, düşündüklerinin, hayallerinin ne önemi
kalır ki...
Kişi hayatındaki herşeyden yüz çevirir. Yaşar, hakkını
verir ama bunlar zihinde, bilincinde yer işgal etmez.
Yarına taşınmaz. Kendi başlarına varlıkları yoktur.
Zihine gelir giderler. Bunların birbirinden bağımsız
enstantaneler, o an beyin tarafından çözümlenmiş frekans
grupları olduğunu bilir. Bunları hikayeleştirenin,
geçmiş ve gelecek yaratanın zihin olduğunu farkeder.
Gözlemci konumundaki kişi zihnine gelen düşüncelerden
birşey inşaa etmez. Her bir düşünce anlamını
yitirir...Zihindeki her düşünce ve açığa çıkanlar çer
çöptür artık
6-)
Senukriüke fela tensa;
Sana
OKUtacağız da unutmayacaksın!
Kişide bir kere açığa çıkan geri alınmaz. OKU nan
unutulmaz. Kişi bir kere secde halini gerçek anlamda
yaşasa artık bilir o hali...
Ancak hayat sürekli tekrar eden bir dairedir. BEN her an
bedenle açığa çıkar. En alt frekansı da yaşar. Daire her
an tamamlanmalı açığa çıkan salt mana alt frekans
gruplarına da dönüşmelidir. Böyle anlarda kişi panik
olur. Hissettiği mutlak BEN i tekrar hissedemeyeceğini
sanır. Ama açığa çıkmıştır artık. Daire tekrar tekrar
tamamlanacak, kişi kendinde açığa çıkanı yeniden
yaşayacak ve her seferinde kendini daha üst bir idrakte
bulacaktır. Hakikat hissedildikten sonra benlik tekrar
devreye girse de geri dönüş yine mutlak BEN e olacaktır
7-)
İlla maşaAllah* inneHu ya'lemulcehre ve ma yahfa;
Allah'ın dilediği müstesna... Muhakkak ki O, açığa
çıkanı da bilir, gizleneni de.
Bu daireler hakikat yaşantısı tam oturana, benlik
tamamen yok olana kadar sürer. Edinilmiş ben ortadan
kalktığında zaten açığa çıkan için gizli saklı kalmaz. O
artık sistemi OKU r .Onlar emindir artık...
8-)
Ve nüyessirüke lilyüsra;
Biz
sana en kolayı kolaylaştıracağız!
9-)
Fezekkir in nefe'atizzikra;
Eğer
zikra
(hatırlatma)
fayda verirse, hatırlat!
10-)
Seyezzekkerü men yahşa;
Haşyet
duyan hatırlayıp düşünecektir!
Kendimizi beden boyutunda hissettiğimiz anlarda ilmi
devreye sokmalı, hangi tür düşünce ile hakikatimizi
hatırlamak kolay geliyorsa ona sarılmalıyız. Önemli olan
yönelim ve istektir. Kişiye kolay gelen daha da
kolaylaşacaktır böylece.
Bu yönelim bize sonsuz sınırsız varlığı, bu varlığın
yanında bu bedenin, düşüncelerin, açığa çıkardığımız
herşeyin hiç olduğunu düşündürtmelidir. Kişi her
seferinde yeniden haşyet duyacak ve acziyetini
hissedecektir. Böyle düşünebildiğimiz anlarda üst
frekans gruplarımız tekrar devreye girecek, bizi yeniden
üst frekans bakışına çekecektir.
11-)
Ve yetecennebühel'eşka;
En şakî
ise ondan kaçacaktır!
12-)
Elleziy yaslennarelkübra;
O
(en şakî)
ki, en büyük ateşe
(Allah'tan ebedî uzak
düşmüşlüğe)
maruz kalır!
13-)
Sümme la yemutü fiyha ve la yahya;
Sonra
orada ne ölür
(kurtulur);
ne de dirilir
(hakikatin ilmiyle)!
14-)
Kad efleha men tezekkâ;
Arınıp
saflaşan, gerçekten kurtulmuştur!
Ama bazen ilmimiz yetmez. Ne kadar bu benim varlığım
değil deseniz de egonun coşkusundan, azgınlığından
kurtulamayız.
En şaki yönlerimiz ilimle, farkındalıkla
bastıramadığımız yönlerimiz ya da hallerimizdir.
En şaki yani en alt frekansla kayıtlanmış yönlerimiz
şuur devreye girdikçe , üst frekansta bakış arttıkça
kendiliğinden zayıflayacaktır. Kayıtlar beyinde bir kere
oluştuktan sonra tam olarak silinmez. En şaki olanlar
kesinlikle alt frekans yaşamıdır ve üst frekans yaşamına
uyumlanamazlar. Ama zamanla zayıflarlar ve etkileri
azalır. Zahiren de kişiyi bu frekansa çeken ortamlar,
çevre ve yaşam şekli kişiden uzaklaşır.
15-)
Ve zekeresme Rabbihi fesalla;
Rabbinin ismini zikredip
(hatırlayıp)
bilfiil salât eden
(yaşayan)
kurtulmuştur.
Hayatımızı dengede tutup, salatı her an yaşamak
zorundayız. Her an farkında olmalıyız.Her an ruku ve
secdede olabilmeli, ALA isminin hakikatini yaşamaya
çalışmalıyız. Bunu başaran kurtulmuştur diyor ayet...
İlim ve farkındalık hayatımızda , ailemizi , işimizi ve
çevremizi bu yönde dengeler. Salatı yaşamayı dileyen ve
zamanla bunu başaran bilinç hayatını da bunu
yaşayabilecek şekilde düzenler. Geçmişten gelen sağlam
ve taşlaşmış kayıtlardan kurtulamıyorsa bunu besleyen
durumları hayatından çıkarır.
16-)
Bel tü'sirunelhayateddünya;
Fakat
siz dünya hayatını
(en
aşağı yaşam düzeyini)
tercih ediyorsunuz!
Zihnimizdeki kayıtlara, eşimize, ailemize, işimize her
yöneliş, her önemseyiş dünya hayatını tercih etmektir.
17-)
Vel'ahıretü hayrun ve ebka;
Hâlbuki
Âhiret
(kudret-bilinç boyutu)
daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
Zihin kendi kayıtlarıyla yaşamaya devam etse de,
Her an şuur boyutunda kalmaya çalışmak, dünya hayatının
hangi konu olursa olsun, bir rüya, bir hayal olduğunu
bilmek önemlidir.
Bu açığa çıkmış herşey için geçerlidir. Dünyada
hiçbirşeyin , zihindeki hiçbir düşüncenin, hiçbir
duygunun önemi yoktur. Geçicidir. Gelir ve giderler.
Gündeme geldikleri anda reddedilmelidir.
Geçici ve sahte olan ancak böyle farkedilir ve bu
farkedilmedikçe de gerçek açığa çıkmaz.
18-)
İnne hazâ lefissuhufil'ula;
Muhakkak ki bu
(bildirilen realite, ilim),
ilk bilgilerde de
(vardı).
19-)
Suhufi İbrahiyme ve Musa;
İbrahim'in ve Musa'nın bilgilerinde!
Bu
hakikat ilmi ile ilk tanıştığımız anda da bize söylenen
birşeydir. Yani dünya hayatının sahteliği.
Başta bunu anlayamasak da ötelesek de iman ederiz.
Sonra? Sonra ikan başlar. Gerçekten algılarız rüyada
olduğumuzu...
Aliy ve ALA isimlerini yaşamak dileğiyle... |