İyiliği Emretmek Kötülükten Sakındırmak

Bilal Atış
 
 

“ne zaman ki onlar, kendilerine hatırlatılanı unuttular, biz de kötülükten men edenleri kurtardık; zulmedenleri de yoldan çıkmaları yüzünden çetin bir azap ile yakaladık.”(A’raf/165)

İyiliği emretmek ve kötülüklerden sakındırmak “emri bil ma’ruf nehy anilmünker” en büyük İslami farzdır. Yüce Allah âli İmran suresinde şöyle buyurur;” sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun, kurtuluşa erenler işte bunlardır.” Peygamber efendimizin sav şöyle buyurduğu rivayet olunur, “Benim ümmetin marufu emredip münkerden sakındırır ve iyilik üzere birleşirse hayır üzere olurlar. Bunu yapmazlarsa bereket onlardan kaldırılır bazıları diğerlerine musallat olurlar, ne yerde ne gökte onlara bir yardımcı bulunmaz.”

İmam Ali r.a dan şöyle rivayet edilir, “İyiliği emredip kötülüklerden  sakındırmayı terk etmeyin. Aksi halde en kötü insanlar size hâkim olur ve dualarınız da kabul edilmez.” İyiliği emretmek kötülüklerden sakındırmak iyi amelleri yapmamanın ve kötülüklere müptela olmanın haram olduğu durumda zorunludur. Böylece ma’rufu emretmek münkeri engellemek farzı kifaye olur. Yani cemiyetten bir gurup bu ameli ifa ederse diğerlerinin yükümlülüğü kalkar. Elbette ki, herkesin haram bir fiil veya bir farzın terk edildiğini gördüklerinde tarafsız kalmamaları olaylara duydukları rahatsızlığı sözleriyle, amelleriyle dile getirmeleri gerekir. Bu bizatihi herkese farzdır.

İmam Ali r.a. “ Resulü Ekrem sav bize günahlar karşısında rahatsızlığımızı belirtmemizi emretti” der. Bu ameli yerine getirirken karşımızdakini kırıcı ve dinden soğutucu bir tavır almamak gerekir. Karşımızdaki kişinin şahsiyeti ve seviyesi göz önüne alınmalı ona eziyet ve ağırlık olmamalıdır. Özellikle muhatabı dinden dini mevzulardan nefret ettirecek tarzda katı davranılmamalıdır.

Nehcul Belağa’dan alınan bir ifadede İmam (ra.) şöyle buyurmaktadır. “Allah için buğzetme mızrağını bileyen, batılın en zorlu temsilcilerini öldürecek güçte olur.  Bütün iyi ameller ve Allah yolunda cihat marufu emretme ve münkeri nehyetmenin yanında derin ve büyük bir denizde damla gibidir. Marufu emretme münkeri de nehyetme eceli yaklaştırmaz, rızkın azalmasına yol açmaz. Bunun da en faziletlisi zalim yöneticiye karşı söylenen adalet sözüdür.”

Bu bağlamda İmam Muhammed Bâkır’dan (ra.) bir rivayette şöyledir: “ Kim zalim sultanın yanına gitse ve ona Allah’tan korkmayı emretse, ona öğüt verse, onu korkutsa onun için iki topluluğun ecri kadar ve onların amelleri kadar amel yazılır.”

Emir ve nehiyde bulunan kişinin bu mevzularda bilgi sahibi olması ve bunları kendi hayatında da uygulaması elzemdir. Kişinin tatbik ettiği mevzularda ve yasakladığı kötülüklerde hassas olması ve bunlara uyması verdiği nasihatlerin de tesirini arttıracaktır.

İyilikleri emredip kötülüklerden sakındıranların canına şahsiyetine ve önemli miktarda malına zarar gelmemeli tahammül edilmeyecek bir zorluğa düşmemelidir. Fakat iyi ve kötü Allah’ın katında O’nun yolunda zarar ve ziyanlara tahammül edilmesi gerekecek kadar önemli olursa iyiliği emir kötülükten sakındırma zaruri olur.

İyiliği emretmek kötülükten sakındırmak çeşitli aşamalardadır;

İçten ve kalben rahatsız olduğunu izhar etmek, günah işleyenden yüz çevirmek ve konuşmamak gibi, vaaz ve nasihatlerle engellemek. Baskı ve zor kullanarak engellemek, eylemlerine mani olmak sayılabilir. Birinci ve ikinci yollardan başlanabilinir. Karşımızdakini en az incitecek ve etkisi fazla olacak yöntemler tercih edilmelidir. Baskı ve sertlik gerektirecek usuller şer’i makamların uhdesindedir.                                                                                                                

İyiliği emretmek kötülükten sakındırmakla yükümlü olan herkes için kendi ailesinin ve akrabasının önceliği vardır. Onlara karşı daha sert olmalıdır. Şu halde kimin ailesinde namaz, oruç, zekât vb. farzları yerine getirmeyip önemsemeyen veya dedikodu, yalan vb. günahları yapmakta korkmayan ve çekinmeyen varsa onlara daha önem vermek gerekmektedir. Daha evvel yaptığımız açıklamalara uyarak onların kötü amellerine mani olmalı ve güzel amellere teşvik etmelidir. Anne babaya karşı yumuşak bir yol göstermeli asla onlara karşı sertlik gösterilmemelidir.

İslâm, insanın zulüm ve azgınlığına karşı sert ve güçlü bir yol tutulmasını öngörür. Her türlü zulüm görüntüsüne karşı olumlu ve kararlı bir görünüm sergilenmesini ister. İnsanın zülüm karşısında vurdumduymaz bir duruş sergilemesini hoş görmez. Tarafsızlığı da onaylamaz. Çünkü tarafsızlık bir anlamda, müminin zalimle mazlum arasında donması demektir. İslâmın bakış açısına göre, Müslüman insanın sorumluluğu, sırf onun bireysel olarak şer’i hükümlere uymasıyla sınırlı değildir. Bunun yanında bireyi adaleti egemen kılma ve genel anlamda ümmetin hayatına musallat olmuş zulme karşı direniş gösterme ameliyesine katkıda bulunmaya hazırlar.

Selam ve dua ile…

 

| More
 
 

Bilal Atış
İstanbul - 13.01.2010
b.atis73@gmail.com
http://sufizmveinsan.com