Kaç Öğrenci Üniversiteyi Okuyacak Düzeydedir?

Prof.Dr. İbrahim Ortaş
 

ÜNİVERSİTEYE GEÇİŞTE BARAJ GETİRİLMELİ, SORULARIN YARISININ YANITLANMASI ŞARTI ARANMALIDIR

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi,  iortas@cu.edu.tr

Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) sonuçları açıklandı. Sınava giren yaklaşık 1.5 milyon öğrenciden 1.233.000 bin kişi barajı aşarak sınavdan başarı ile çıkmıştır. ÖSYM tarafından verilen değerlere bakıldığında üniversiteye geçişte eleme sistemi başarısızlığı örtmektedir. Sınav sonuçları ülkemizde üniversitede okumak için asgari alınması gereken puanı göstermiyor. 160 sorudan birkaçını yapan programlara kayıt yaptırabilmektedir sorusu ortaya çıkmaktadır. Gerek sınav sonuçlarını, gerekse geçiş şartını çok iyi okumak gerekiyor.

Kaç Öğrenci Üniversiteyi Okuyacak Düzeydedir?
Uzun zamandır ülkemizde Liseye ve Üniversiteye giriş sınav sonuçlarını izliyorum. Bilindiği gibi geçmişte üniversiteye giriş sınavı için öğrenciler lise son sınıfta veya kazanamayanlar bir yıl daha evde veya dershaneye giderek sınava hazırlanırlardı. Şimdi sınavlar ilköğretim 6. sınıfa kadar inmiş, her yıl bir seviye belirleme sınavı, buradan liselere geçiş ve oradan da üniversiteye hazırlanılmaktadır. Sınav sonuçlarından izlediğim en önemli konu öğrencilerin sorulan sorulardan kaç tanesini cevaplayabildiği üzerinedir. Görebildiğimiz kadarı ile ülkemizde uzun zamandır bir eğitim faciası yaşanıyor. Öğrencilerin çoğunluğunun ortaöğretimde temel bilgiden yoksun olduğu sınav sonuçlarına da açıkça yansıyor. 2010 yılı birinci YGS' de adaylara Türkçe, Sosyal Bilimler, Matematik ve Fen Bilimleri'nde 40'ar soru soruldu. Sınava giren öğrencilerin yarısı hiç fen sorularına dokunmamış. Fen Bilimleri'nde soruların sadece yüzde 10'nun öğrenciler tarafından doğru cevaplandırıldığı belirtildi. Bir soru cevabı doğru kabul e

Lise Birinci Sınıf Düzeyi Bilimlerden Sınıfta Kaldık
Bilindiği üzere, ilk sınavda lise bir düzeyi bilgiler soruldu. Buna rağmen sonuçlar düşündürücü. Türkçede sorulan soruların yüzde 50'yi aşan oranda cevaplandırıldığı görülüyor. 2010 yılı YGS sonuçlarına göre sorulan 40 soru üzerinde Türkiye ortalamaları: Türkçe: 21.5, Sosyal: 12.4, Temel Matematik: 11.4, Fen: 4.6.
Kaldı ki sosyal bilimler ve matematik bilgisi de son derece düşük bulunuyor. Bir başka anlamı da öğrencilerin yarısının 12 yıllık eğitim sonrasında doğubilimlerinden tümden cahil bir şekilde mezun olduğu gerçeğidir.

Fen Bilimlerini Liselerde Öğretemiyoruz
Doğal olarak YGS genel bir sınav olduğu için derinlemesine fen ve matematik soruları ikincide sorulacaktır. İkinci sınavda daha az sorunun cevaplanacağını bekliyorum. Sınav sonuçları ülkemizin fen bilimleri başta olmak üzere her alanda yetersiz bir eğitime sahip olduğunu gösteriyor ve bu durum uzun zamandır da böyle devam ediyor. Bunun anlamı bu toplum BU HALİ İLE HİÇ BİR ŞEKİLDE BİLİM VE TEKNOLOJ ÜRETEMEZ ancak taklit ve teknoloji satın alarak kullanabilir.
ÖSYM başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağam ülkemiz ortaöğretiminin fen bilgisi öğretmede yetersiz kaldığını gösteriyor ifadesini kulandı. Bunun dışında hiçbir yetkiliden hiçbir bilgi ve alınması gereken önlem hakkında bir şeyler duyulmadı.
Sınav sonuçlarına göre bir ülkede öğrencilerin neredeyse tamamı fizik sorularına cevap vermiyorsa bunun nedenlerinin araştırılması gerekir. Ülkemizin bu anlamdaki en ciddi sorunu sorunlarını çözmede sistematik düşünme ve analitik yaklaşımdan uzak olması gösterilebilir.

Ne Tür Politikalar Sonucunda Buraya Geldik?
Nasıl bir eğitim veriliyor da öğrencilerimiz fen, sosyal bilim ve matematik sorularını çözemiyor? Bu durumun değiştirilmesi için ne yapılabilir? Bu konuda kim yetkin, kimden danışmanlık desteği alınır?
Bu soruların sorulması gerekir.
Sanırım Milli Eğitim Bakanlığı artık fen, sosyal bilim ve matematik eğitimini tepeden tırnağa yeniden ele alacaktır. Dil bilgisi, kompozisyon, felsefe, mantık derslerini yeniden müfredata ekleyecektir. Öğrencilerimizin aşırı sınav nedeniyle ifade etme sorunu yaşanmakta olduğu görülüyor.
Sınav sonuçları çarpık hali ile birçok mesaj veriyor. İlgililerin her şeyden önce bu tablolara bakması gerekiyor. Ülkenin bir numaralı sorunu bence sınav sonuçlarının verdiği mesajdır.
Birbirimizi oyalamak, Türkün Türk'e propagandasını bırakalım bu ülkede insanların temel bilgi ile nasıl donatılıp yetişkin bir birey eğitimine kavuşturulur, onun araştırılması gerekir.

Sınav Sonuçları Sıraya Göre Değil Belirli Bir Puan Üzerinden Hesaplansın
Bugüne kadarki üniversite sınavlarında katılan öğrencilerin ancak yüzde 10'a varan oranda bir başarı sağladığı tahmin edilmektedir.
Eğer bir eşik koyulsa, sorulan soruların %50'sini başaranlar üniversiteyi okur dense acaba kaç öğrenci üniversiteye girebilir?
100 üzerinden 50 puan alanların başarılı sayılacağı bir sınav yapılsa eminim ki öğrencinin yüzde 90-95'i üniversiteye kayıt yaptıramayacaktır. Bu bağlamda üniversitelerin yeniden alacağı öğrencide ne tür özellikler istediği ortaya çıkacaktır ki bu ciddi bir dönüşüm olacaktır. Bu durum üniversite özerkliğinin önemli bir göstergesidir de.
Mevcut hali ile sınav sonuçları yukarıdan aşağıya sıralanmakta ve öğrenci tercihlerine göre en yüksek puan alan öğrencinin tercihi ölçüsünde belirlenmektedir. Ancak bu öğrencilerden kaç tanesi üniversiteyi okuyacak düzeyde diye sorulduğunda cevap yok.
Benim yıllar itibarı ile edindiğim izlenim sınırlı sayıda öğrencinin ancak üniversiteyi okuyacak düzeyde olduğu, diğerlerinin üniversiteyi okuyamayacak düzeyde olduğudur.
Mevcut hali ile üniversitelerin eğitim öğretim kalitesine bakıldığında öğrencilerin yetersizliği kendisini göstermektedir.
Bu durumda soru şu, ALT YAPISI, YETERLİ NİTELİKTEKİ ÖĞRETİM ÜYESİ SAĞLANMADAN BU KADAR ÜNİVERSİTE NEDEN AÇILIYOR?
Sonuç olarak belki birçoğumuzun hoşuna gitmeyecek ancak ülkemiz bu eğitim modeli ile ciddi bir tehlike ile karşı kaşıya bulunmaktadır. Tez elden bu sınavlardan vazgeçip ciddi bir eğitim ve öğretim müfredatı hazırlanmalı. Dershanelerin her biri birer okul durumuna geldikleri için artık kapatılıp okula dönüştürülebilir. Genel bir sınav ile üniversiteye belirli bir puanın üzerinden (asgari soruların yarısını yapması şartı ile) not alan öğrenci alınabilir. Ancak üniversite birinci sınıfta ciddi bir eleme ile üniversite okuyamayacakların meslek okullarına kaydırılması sağlanabilir. Şimdilik bu eğitim faciasından ülkenin kurtarılması gerekiyor.
Bugün bu faciada her birimizin sorumluluğu var. Dolayısıyla elbirliği ile önce ülkemizin eğitimini düzeltmemiz gerekir. Yeni bir bilim ve eğitim reformuna acil ihtiyaç duyulmaktadır.

 

 

 
 
Çukurova Üniversitesi
Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü
Adana -11.05.2010
iortas@cu.edu.tr
 http://sufizmveinsan.com