Olmuyor….
Sindiremiyorum…
Çok öfkeliyim,
yüzüm gülmüyor…
“Cehennemi”mi
yaşıyorum çünkü kabullenemiyorum…
Gazze’de ölen
bebelerin resimleri, ağlayan annelerin, gencecik
yiğitlerin yerde şehadet getiren inlemeleri…
Yanıyorum ve
yanmam bana halen ne kadar bu yolda tekleye tekleye
ilerlediğimi anlatıyor…
İşe gidiyorum,
suratım asık… Soruyorlar “niye?” tutamıyorum,
söyleyiveriyorum: “Nasıl güleyim, Gazze’ye olan bitene
baksana!”
Ve sessizce
içimden asıl olan biteni dile getiriyorum: “Baksanıza
kabullenemiyorum; demek ki lafla olmuyormuş; her oluş
Allah’tandır demekle, yazmakla bitmiyormuş… Şekilde
kalıyorum, hayata geçiremiyorum, suratım ona asık…”
diyemiyorum tabii onlara.
Asıl tokat
büyük oğlumdan geliyor:
Pek TV
seyrettirmiyorum çocuklara; bebek kanalları veya hafif
seviyede çocuk kanalları…
Ama geçen
pazar gününü büyük oğlan anneannesinde geçirdi … Tabii
onlarda tüm kanallar serbest, hesaba katmadığım şekilde!
Babası akşam
onu alıp eve getirdiğinde, kapıyı henüz açmışken dedi ki:
“Bak annesi,
oğlun ne diyor?”
Yüzünde imalı
bir bakış ile…
“Ne diyormuş
benim oğlum bakalım?”
Buyrun, cevap
geliyor:
“Anneciğim ben
İsrail’lileri hiç sevmiyorum, onlar çok kötü insanlar,
herkesi öldürüyorlar, onları hiç sevmiyorum!”
Eyvah, eyvah!
Hiçbir şey diyemiyorum…Bu çocuğa bu nifak tohumları
ekilirken, bu nasıl büyük bir yüktür Ya Rabb’im; nasıl
anlatacağım olan biteni, daha ben kabullenip,
kavrayamamışken! Konuyu kapatıyorum ve bizim evin
düzenine geçiyoruz, 2-6 yaş arası çocuk ev düzeni…
Akşam sııkıntılı
ruh halimle uykuya dalıyorum….
Gazze’deyim…
Havadan ateş topları bulunduğum sokağa düşüyor… Gök gri,
yer gri… Renkli olan sadece alevler yerde ve gökte;
kızıl turuncu beliriyorlar… Kimseler yok…
Bir ben varım,
öyle etrafı seyrediyorken, birden gök yarılıyor:
Aaa…Galiba
Efendimiz’in (s.a.v.) dönemindeki insanların
kıyafetleriyle muhteşem görkemli atlılar geliyor….
Birisi “onlar Bedir’in Arslanlar’ı” diye fısıldıyor
kulağıma… Ve yere iniyorlar, yıkık dökük gri harabelerin
arasından alıyorlar yanlarına güzelleri…
Güzeller: Tarif
edilemez, şeffaf -saydam gibi ak-beyaz, ışıl ışılllar…
Onlar gazetede fotoğraflarını gördüğüm bebeler, anneler,
yiğitler… Nasıl da huzurlular…
Birden
kavrıyorum onlar ödüllendirilenler, onlar sınavı
bitirilenler…
“Beni de alın!”
diye sesleniyorum, “beni de alııın!!… “
Sonra istiğfar
etmeye başlıyorum; rüyanın tam ortasında kalkıverdim.
Ama kalbim
Gazze’de kaldı…
Açıldım yavaş
yavaş ve fark ettim; ben ne için üzülüyorum?… Kimin için
üzülüyorum, öfkeleniyorum?… Ben ne biliyorum ki? Neyin
önünü arkasını bilebildim ki? Hikmeti görebildim mi ki…
Sen kimsin ya!
Sen kim oluyorsun da Hakk’ın tecellilerine tavır
koyuyorsun… O yüzden cehennemdesin, o yüzden
yanıyorsun!!!
Dua’mı ediyorum:
Gazze’de hayatta
olanlara bir an önce yardım, kuvvet bahşedilmesi için,
İnsanlığın
bilinç perdelerinin yarılması, akılların arınması,
Hakikat
güneşinin O’nun Hak tecellileri ile parlaması için…
Ve başta
Efendimiz (s.a.v) olmak üzere tüm güzeller’e selam
ediyorum…
Son olarak da
önünü, arkasını bilmeden ettiğim dualarımdan dolayı
Rabb’ül Alemin’den af diliyorum…
Artık güneşin
ilk ışıkları belirdi, kendimi daha iyi hissediyorum ve
erkenden işe gitmek için hazırlanmaya başlıyorum,
ufaklıklar da kıpırdanmaya başladı zaten.
……………..
Öğle
yemeğindeyiz, gazeteler karıştırılırken, herkesten
birtakım söylenmeler yükseliyor:
-Şimdi ne
farkı var bunların 1945 Almanyası’ndaki Nazi’lerden….
-Bütün
dünya’nın tepkisini alıyorlar, onlar da demek ki
zalimlikte eşitler, bir farkları yok...
-Bunlar
topu topu 2-3 milyon kişi, tüm dünyayı yönetiyorlar,
ellerinin uzanmadığı yer yok…
-Onları ve
aslında hepimizin hayatlarını çıkarları adına kirleten
esas bir grup var arkadaşlar!
-Seyrettiniz mi gönderilen Zeitgeist videosunu…
-Durumumuz
O’dur işte, yaşıyoruz zannediyoruz, aslında ne
yaşıyorsak?
…………
Ne demiştik:
“Arınma,
bilinçlerde yarılma, uykudan uyanma…”
Şahsen ben
kendimde ve çevremde, değişik mertebeleri ile tüm
bunların yaşatıldığına beşer gözlerimle şahidim!
……………
Her zamanki gibi
benden size iletilen karalamalar biraz gerçek, biraz
hayal…
Zaten, aslında
ne gerçek ve ne hayal?
Farkında
olanlara AŞK olsun…
Selam ve dua
ile, |