Kar ve zarar
Halil ILBIRA
 

Kar ve zarar insan yaşamının vazgeçilemez olgularıdır. Yaşam boyunca elde ettiğimiz (bize göre) faydalı nesne, durum vs. kazanımlara kar diyoruz, kaybettiklerimize de zarar. Yaşamımız bununla biçimleniyor.Tüm insanlık tek şeye yoğunlaşır KAZANMAK. Doğum anından ölüm anına kadar evde okulda işte oyunda savaşta   hep kazanmak için yoğunlaşırız. Dünya yaşamının ana kanunları bunlar; kazanmak ve kaybetmek. Kazanmak kaliteli  rahat bir yaşamı vaat etse de, bazen kaybederek de kaliteli bir yaşam söz konusu olabilir. Her iki durum da insanı çok etkiler. Kaybetme korkusu insanı hüsrana sürükler. Kazanma benliği körükler bencilliği getirir, ölüm ötesi yaşamı tehlikeye sokar.

Oysa kar veya zarar kaygısı sistemin ruhuna da pek uygun değildir. Örneğin Allah’ın sistem ve düzeninde Müheymin esması  emanet  emin kökünden gelir. Sistem ve düzenin işleyişini gözetir himaye eder, hiç bir şeyde kaos yoktur. Tüm esmalar düzen içinde yerli yerince gereğini yapar. Çokluk boyutunda Hafiz esmasının açığa çıkardığı kesret var gibi gözükse bile ADL ismiyle yaratılış amacının hakkını verir. Müheymin işleyişi gözetir korur.

Kuran’a göre para mal biriktirmek ne kadar uygun değilse, verilen rızkı değerlendirmemek de o derece uygun değildir. Bunun anlamına dikkat etmek gerekir. Mal ve para sahibi olmayan çeşitli zorluklar yaşar. Zira sistem ve düzenin bir parçasıdır. Bahsedilen konu fazlaya tamah edip hırslanarak senin kendi varlığının aslını unutmaması gerektiğidir. Yaratılış amacın bu değildir. Hırs insanın insani özelliklerini yok ederek kıskançlık ve hasede yol açar. Dolayısıyla kişinin kendine varlık vererek şirke düşmesine yol açar. Herkes programının farkına vararak hissederek kendi hakikatine ulaşacaktır. Kazanma ve kaybetme insanı sarhoş edecek kadar kendini kendi özüne unutturur.

Hayatın çeşitli safhalarında değerlendiremediğimiz pek çok şey olabilir. Varlığımızın sebebi ve gayesini fark ederek yönelmek çok önemli bir davranıştır. Yaşam denilen bu dünya hayatının kısacık bir an olacağı sonsuz  yaşam düzeyimizde değerlendirilecek çok önemli bir boyut olduğu bir gerçektir. Oysa başarı bu iki olgudan öte bir anlayıştır. Başarı değerlendirmektir; ne kaybetme ne kazanma söz konusudur. BASİR olarak kaybetme ve kazanma konusuna bakarak orta yolu tutmaktır. Kendi hakikatinin farkında olarak yaşamı değerlendirmek sana verilen izin kadar ( BİİZNİHİ) gereğini ortaya koymaktır.

 

 

 
 
06.02.2011
Halil ILBIRA
BODRUM
http://sufizmveinsan.com