Özellikle son on senedir AB üyesi
ülkelerin değişik şehirlerine yaptığım iş-gezi
seyahatlerinde ortak ve net olarak gözlemlediğim nokta,
“insan gibi yaşama” adına kamusal düzenin oluşturulması
ve bireye hizmetin ülkü edinilmesiyle, topluma hizmetin
en üst seviyelere varmış olmasıydı…
Lakin, yine açıkça gözlemlediğim
başka bir gerçek de toplumsal olarak oldukça sert ve
çizgileri net olan sistem prensiplerinin, bireyin özel
yaşam alanında neredeyse sonsuza yakın bir eksende
açılmış olmasıydı….
Bu durumda her toplulukta olabileceği
üzere “ego” bir bireyde ön plana çıkarsa, bireysel
düşünce-davranış özgürlüğünün yüksek şiddetinde son
noktaya kadar gidilebiliyordu….
……………..
AB üyesi ve ABD gibi ülkelerde,
kurdukları düzenin ekonomi bazının fay hattında oluşan
derin kırılmalar nedeniyle, şiddeti yüksek toplumsal
depremler oluşmaya başladı…
Bundan birkaç sene önce ilk
belirtiler Fransa’da görüldü… Toplumsal düzenin
prensiplerini artık kabul etmek istemeyen ve ağır vergi
yükleri altında ezildiğine inanan halk önce işsizlik
sigortasını, daha sonra yeni çalışma yasalarını
sorgulamaya ve aşırı tepki göstermeye başladı…
Bugünlerde İtalya’dan gelen haberler
ise toplumsal sistemin sağlam olduğu dönemlerde bireysel
özgürlük adı altında benimsenen davranış biçiminin,
sistemdeki çatlamalar ile nasıl da dejenerasyona
uğradığı, ortaya ne kadar negatif görüntüler çıkardığı
hakkında…
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/10907340.asp?gid=229
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/10907819.asp?gid=229
……
Bizim yaşadığımız topraklarda ise bir
nesil, modernlik, çağdaşlık, batılı olmak söylemleriyle
afyonlanarak büyüdü….
Oysa Batı, artık bir değişim
sürecinde iç problemleri nedeniyle… Azınlıkların en
temel ibadet haklarını dahi yasaklamak istiyor, göçmen
olarak kabul ettiği insanlardan rahatsızlık duyuyor,
artık kendi mevcut düzenini daha da bozacak herhangi
bir farklı oluşuma tahammülü yok ve açıkça tepkisini
ortaya koyuyor.
………………
Bir dostum bundan bir-iki sene önce
demişti ki, sen hani bize Su Molekülleri-Dr. Masaru
Emoto’nun makalesini gönderdin ya, ben de lisede okuyan
kızıma ne kadar ilginç diye gönderdim ve ne dedi biliyor
musun? “Anne biz bunu biliyoruz, öğretmenimiz bize zaten
bu bilgiyi vermişti” !!!
…………
Hediye olarak verileni araştırmayan,
soru sormayan, tek yönlü medya araçları ile bombalanarak,
başka modelleri kendine hiç sorgulamadan hedef edinen
bir Kayıp Nesil…
Umut verici olan ise intenet ile
büyüyen, okuduğu okullarda “Su molekülleri’nin nasıl dış
dünya ile etkileşim içinde olduğunu anlatan öğretmenleri
olan, Yeni Nesil…
…………
İster Kayıp Nesil, ister Yeni Nesil
üyesi olalım, fıtratımız neyi ortaya çıkarmak üzere
yaratılmışsa, o doğrultuda bize verilenleri
değerlendirebileceğiz… Bu bağlamda eskiler ne güzel
demiş;
“Anlayana
Sivrisinek Saz, Anlamayana Davul Zurna Az…”
(http://img72.imageshack.us/img72/8034/tespihjv5.swf)
Selam ve dua ile. |