Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği (TMMOB) tarafından ilki 2008
yılında düzenlenen "Kent Sorunları
Sempozyumu'nun", ikincisi 20-21 Mayıs günü
yapıldı. Konu Adana kentinin sorunları, organize
edenler Orman Mühendisleri odasının dışındaki
Adananın tüm meslek örgütleri. 2008 yılında kent
ile ilgili yapılan önerilerin üzerinden geçen 3
yılda ne değişti diye bakarken çok da bir şey
değişmediği ve kentin artan sorunlarına karşın
kentin yönetim sorunu daha da büyük olduğu
görülüyor.
Adana Geriliyor mu?
Bir zamanlar Türkiye'nin dördüncü büyük kenti
olan Adana bugünlerde ilgisizlikten can
çekişiyor dersem yanlış ve abartmış olmam diye
düşünüyorum. Sempozyumda sunulan bildiriler ve
basına yansıyan görüntülerden böyle bir sonuç
çıkarılabiliyor.
Adana'nın artan ulaşım, yerleşim, planlama ve
çarpık kentleşmesi yanında yatırımların
yetersizliği, tarımın geri plana çekilmesi ile
artan işsizlik ve artan sosyal sorunlar yanında
kamuoyundaki kentin yönetilemediği yönündeki
görüşler Adana sorunlarının bir bütünlük içinde
ele alınmasını gündeme getirmiştir.
Adana'nın Vizyona ve
Çukurovalılık Ruhuna İhtiyacı Var
Görebildiğim kadarı ile Adana'da uzun zamandır
bir heyecansızlık, adeta üzerine ölü toprağı
serilmiş gibi kendi haline bırakılmış bir yapı
oluşmuş. Adana kaderine terk edilmiş bir görüntü
sergiliyor. Gün içinde uçak ile Adana
semalarından geçerken Seyhan baraj gölü ve
nehrinin görüntüsü dışında devasa dağınık bir
köy görünümü yansıyor. Binaların üzerindeki
teneke güneş enerjilerinin yaratığı çirkinlik,
kaldırımların şekilsizliği, hiçbir estetiği
olmayan kutu şeklindeki apartmanlar adeta
bunaltıyor insanı. Kişi başına 1 m2 yeşil alanın
düştüğü havasız ve boğuk Adana sıcağı taşınamaz
konuma gelmiş ve cazibesini kaybetmiş
durumdadır.
Hepsinden ötesi Adananın bir vizyonu yok, bir
dünya markası olması konusunda bir hedefi ve
stratejisi yok. İçinde nehir geçen bir çok
Avrupa kentleri ile kıyaslandığında, meydanı ve
yeşil alanı olmayan, estetikten yoksun yapıları
yanında müzeleri, sanat galerileri, tiyatroları
yetersiz sosyal yaşamdan yoksun bir kent. Varsa
yoksa Adananın insanı son yıllarda açılan
Alışveriş merkezlerine yönlenmek zorunda
kalmaktadır.
Adana'ya yeni bir kent bilinci ve Çukurovalılık
ruhunun kazandırılması artık kaçınılmaz
görülüyor.
Yetkililer Sempozyuma İlgi Göstermediler
TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri
Mustafa Altıokka odalar adına üstlendiği
sempozyumda kentin asıl sorunlarını dinlemesi
gereken yetkililerinin gelmediği görülüyor.
Haklı olarak Sayın Altıokka yetkililerin
gelmeyişini gündeme getirdi ve Adana basını da
konuya ilgi gösterdi. İkinci gün Belediye Başkan
vekilinin teşrifleri ancak beş dakikalık
konuşmaları ile salonda ayrılışları da bir
olması da yadırgandı. Adeta sıra savmaya benzer
bir durum oluştu. Siyasilerin ilgisi de
neredeyse yok denecek kadar azdı.
Yetkililerin neden sempozyuma ilgi
göstermediğini bilmiyorum. Ancak genel kanım
Adana sanki tükenmiş ve kimsenin sorunla
yüzleşmek istemelerindedir.
Adana adına çok üzücü.
Ben de konuşmamda bu duruma dikkati çekerek kime
ne anlatacağımız sorgulamıştım.
Kendim 1981 yılında Adana'ya geldim ve son 30
yıllık gelişmeyi bilincim doğrultusunda
yaşamaktayım. Kentin buraya gelmesi çok da
tesadüfî değildir. Hepsinden önemlisi kentin
sahipsiz olduğunu görüyorum.
Sonuç Bildirgesinden Yararlanmak Gerekir
Sonuç olarak iki gün süren ile kentin çeşitli
alanlardaki sorunları ve eksiklikleri değişik
katılımcılar tarafından işlenmiştir. İki günlük
sempozyumun sonunda yayınlanan bildiride Adana
kentinin sorunları, beklentiler ve görüşler
kitaplaştırılarak kamuoyuna sunulmuştur. Soru
şu: Bu önerileri kim okuyacak ve kim dikkate
alacak; başta ilçe ve büyükşehir belediyesi
olarak alınan kararlardan faydalanabilecek mi?
Benim açımdan arazi kullanımı kentin ekolojik
yapısı ve buna bağlı gelişen kentleşme ve
mimarisi öncelikli konuların başında
gelmektedir. Bu konuda içinde yaşadığımız kente
karşı olan yurttaş ve bilim adamı sorumluğumuzu
yerine getirmek ve bu konudaki yanlışları da
doğruları da söylemek zorundayız.
Sonuç bildirgesinde öne çıkan bazı ana başlıklar
TMMOB İKK tarafından 2008 yılında ilki yapılan
"Adana Kent Sorunları Sempozyumunda saptanan
temel sorunların bu günde güncelliğini koruduğu
saptanmış, sorunların çözümü bir yana, sorunlara
ve çözümlere yaklaşımda, anlayışta da bir
ilerleme gözlenmemiş, yerel yöneticilerin,
meslek odaları ile işbirliği, bilim ve tekniğin
ilke ve birikimlerinden yaralanma, her şeyden
önce insan odaklı ve çevreye saygılı bir kent
yaratma yönünde güçlü bir irade gösteremedikleri
saptanmıştır" vurgusu yapılmıştır.
Geleceğe yönelik olarak "Çağdaş, planlı,
sağlıklı, güvenli, demokratik, sanayileşen,
gelişen, üreten ve yaşanabilir bir Adana
hedefimizin gerçekleşmesi" için güçlü bir
işbirliği ve çalışmanın gerekliliği
vurgulanmaktadır.
Sonuç bildirgesinde adana tarımı ve doğasının
uygunluğu yanında çarpık gelişen kentleşme
sorununun temelde imar uygulamaları ve ulaşım
sorunu ile birlikte öne çıktığı
vurgulanmaktadır.
Adana'da 1930'lu yıllarda başlayan çok sayıdaki
planlamaya rağmen halen sağlıklı bir kent planın
yapılmadığı ancak kentin bir birikimi ve
yetişmiş elemanı olduğu belirtilmektedir.
Genelde yapılan imar planlamasında insanın yok
sayıldığı çoğunlukla imarın odağına rantın
konulduğu belirtilmiştir.
Artık ızdıraba dönüşen ve içinden çıkılmaz hale
gelen kent içi ulaşım sorununu ve çözümü
önerileri önemli bir yer tutmaktadır. Özelikle
Hafif raylı sistemin güzergâhı ve işletimi ilk
gün sıkça eleştiri konusu edilmiştir.
Bilim ve teknolojik verilerin maalesef yeterince
yararlanılmadığı veya kullanılmadığı, ayrıca
bilim kuruluşları ile işbirliği yapılması
vurgusu yapılmış. İzmir Büyükşehir uygulaması
konusundaki sunum Adana'ya örnek olabilir diye
düşünüyorum.
Adana'nın plansız, bilinçsiz ve ilkesiz
kentleşmesi sonucu tarım topraklarının amaç dışı
kullanımının arttığı belirtilmiş. Kamu gücü
kullanılarak yapılan yapılaşmalar 5403 sayılı
Toprak Koruma ve Arazi Kullanım yasasına aykırı
olsa bile yasa ve yönetmeliklerin görmezlikten
gelindiği görülüyor. En açık örneği ile
Üniversite arazisine yapılan TOKİ hastanesi ve
yeniden Zeytin gen bahçesi üzerine kurulacak
okul örnekleri gösterilebilir.
Bir önceki sempozyuma da "Tarım Topraklarının
Amaç dışı Kullanımını" işlemiştim. Bu toplantıya
da aynı şekilde "Üniversite Arazilerinin Amaç
Dışı Kullanımı Ve Adana'nın Kentsel Planlanması"
konusunu işledim. Konuyu kent üniversite
ekseninde son yıllarda Belediyelerin ve İl Özel
İdaresi tarafından talep edilen üniversite
arazileri konusunda geçmişten bugüne
üniversitenin gelişimi yanında kentin çarpık
gelişimi ve günümüzde karşılaştığımız sorunları
toprak- ekoloji bakış açısı ile işleyerek
önerilerimizde model açıklamalar ile işlemeye
çalıştım.
Bir zamanlar tarım iş gücü nedeniyle göç etmek
için ilk sıralarda tercih edilen Adana artık
tercih edilen bir şehir olmaktan çıkmış,
işsizlik artmış ve beraberinde sosyal sorunlar
oluşmuştur. İşsizlik, eğitimsizlik, sosyal
güvencesizlik, dışlanma, cinsiyet eşitsizliği,
tabakalaşma, gelir dağılımındaki uçurum, kamu
hizmetlerinde ulaşamama ve eşit yararlanamama
gibi sorunlar kentin potansiyel sosyal
sorunlardandır.
Sempozyumda sunulan bilimsel veriler ve yapılan
öneriler Adana'nın tarıma dayalı gelişimine
vurgu yapılmış. Enerji koridorundaki Adana için
yeni makro planlamaya gidilmesi, kentin
siyasiler tarafından ihmal edilmemesi
vurgulanmıştır.
Halk Siyasilerden Kente Sahip Çıkmasını
İstemelidir
İlin Valisinden, Belediye Başkanına, Üniversite
yönetiminden diğer sorumlu erkâna kadar ne kadar
kent ile ilgili, kentin ve bölgenin sorunlarını
analiz edebiliyorlar. Değişik konularda ne kadar
proje üretebilme becerisi gösteriyorlar. Bu
konularda ne kadar bir araya geliyor çok merak
ediyorum.
Tabii halk da bundan sorumlu, seçtikleri
yöneticilerine muhtar, ilçe belediye başkanı,
büyükşehir ve siyasi olarak milletvekillerinden
herhangi bir biçimde Adananın sorunlarını
gündeme getiriyorlar mı? Çok da sanmıyorum.
Talepleri olsa da günlük küçük çıkar
ilişkilerinin ötesine geçtiğini sanmıyorum.
Sonuç
Sonuç bildirgesinde özellikle "Sağlıklı bir kent
yönetimi ve planlaması ancak kent halkının
kararlara katılacağı süreçlerin yaratılması,
bilgi dolaşımının ve saydamlığın sağlanabilmesi
ile mümkün olabilir" deniyor. Bu bağlamda kent
halkının sorunlarına demokratik yollardan sahip
çıkması istenmektedir.
Doğal olarak bu sorunları ve önerileri dikkate
alacak ve çözüme yardımcı olacaklar kent
yöneticileridir. Ne yazık ki yukarıda da
belirtildiği gibi konunun ana sahipleri
sempozyuma katılmışlar ve bu konudaki çözüm
önerileri ve yönetsel anlayışlarını bilmiyoruz.
Sonuç bildirgesinde "Valilikten İl Özel
İdaresine, Belediyelerden Üniversiteye kadar
kurum ve kuruluşlar arasında büyük bir
kopukluğun yaşandığı" vurgusu yapılmaktadır.
Bu bağlamda yeniden Adana halkının duyarlı kamu
kurum ve kuruluşlarının temsilcilerini meslek
örgütlerinin Adananın devasa sorunlarına sahip
çıkması, siyasilerden çözüm ürütmesini
istemeleri en doğal haklarıdır.
Sokaktaki insanından, değişik düzeydeki kişilere
kadar bir çok kişiden edindiğim izlenim ve bana
doğrudan iletilen Adananın sahipsiz olduğu ve
yönetilemediği yönündedir.
Belki bir kısmımız için kabul edilemez, ancak
halkın arasına karıştığımızda duyacağımız ilk
söz bu olacaktır. Yaşadığım kentin sorunları
bana bu söylemi doğrulatıyor.
Adananın iki yıldır belediye başkanından yoksun
olması nasıl açıklanabilir. Adananın sürekli
gerilemesi, işsizlikteki birincilik, eğitimde
36. sırada olması, üniversite-kent ilişkisindeki
kopukluk nasıl açıklanabilir?
Sonuç olarak önemsediğim ve başarılı bulduğum
sempozyumun Adananın sorunlarına ışık tutması
bakımından önemlidir. Umarım yetkililer
önerilerden yararlanır ve yaşanabilir bir kente
kavuşuruz.