Son
gelişmeler dogrultusunda bedenimizde "ikinci beyin"
şeklinde adlandırılabilecek kadar çok nöron barındıran
bağırsaklarımızdaki sinir ağından haberdar olduk.Bu
sinir ağı nın beşeriyet sözcüğü ile nitelendirilebilecek
her hali bir duygusal tepki olarak beyne iletmekte
olduğu sonucuna varmak ise durup iyice bir düşünmeye
değer kanımca...İşin ilginç yanı bağırsaktaki bu sinir
ağı beyne bu yönde uyarılar yollarken ,beynin aynı süreç
içinde yollayabildiği uyarı miktarı çok daha az...Yani
bağırsaklarımızdan gelen bir uyarı siz konusu olduğunda
beyin daha .ok bağırsakların yinelttiği uyarıları alıp
duygusal tepkimeler üretmekte...
Beyinden çıkan onuncu sinir olarak adlandırılan ve
boynun sol tarafında yer alan Vagus sinirinin ise
kendisine uygulanan uyarının yüzde seksen,yüzde
doksanını doğrudan beyne iletmekte olduğu tıbbi
bulgular arasında...
Los
Angeles (U.C.L.A.), California Üniversitesi’ndeki David
Geffen Tıp Okulu’nda Fizyoloji, Psikiyatri ve
Biyodavranış Bilimleri profesörü olan Emeran Mayer'in
bağırsaktaki nöron ağı ve işlevi ile ilgili olrak
yaptığı bir yorum oldukça ilgi cekici:
-"Duygularımızın büyük bir kısmı, muhtemelen
bağırsağımızdaki sinirlerden etkilenir.’’
Bunca
ifade ve yazılan makalaeleri tararken ister istemez
aklıma düşen bir ayete değinmeden geçemeyeceğim:
" O
Allah ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir
mislini! Emir (hüküm-iş) onların ARALARINDAN
sürekli-kesintisiz inzâl olur (Allah'ın Esmâ'sındaki
özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî}
tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)! Tâ ki Allah'ın
her şeye Kâdîr olduğunu ve Allah'ın her şeyi (yaratanı
olarak) ilmen ihâta ettiğini bilesiniz. "
Talak
Suresi 12. ayete ilişkin bir sahabe yorumu ise çok daha
çarpıcı:
"Gazalî'nin
"İhyâ-u Ulûmi'd Dîn" adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden
olarak bilinen İbni Abbas r.a.ın şöyle dediği
nakledilmektedir: "O Allah ki yedi semâ yaratmış, arzdan
da onların bir mislini; ARALARINDAN emir inip duruyor!..
(Talâk: 12) Âyet-i Celîlesinin tefsirini yapacak olsam,
beni taşa tutardınız." Bir başka nakilde de: "Beni
tekfir ederdiniz!.."( Kaynak Kuran İminden Yansımalar
A.H )
Bu
sure içerisinde geçen sema ve arz sözcüklerini nasıl
anlamak lazım öncelikle bu noktaya dair bilimadamlarının
söylemlerine bakalım...
New
York Presbyterian Hastanesi/Columbia Üniversitesi Tıp
Merkezi’nde Anatomi ve Hücre Biyolojisi Departman
başkanı, yeni oluşan Nörogastroenteroloji alanında uzman
Michael Gershon bedende içerisinde beyin olarak
tanımladığı her iki yapıdan bahsederken yaptığı
karşılaştırma da :
""İkinci beyin, büyük düşünce süreçlerine yardımcı
olmamakta. Din, filozofi ve şiir, baştaki beyine
bırakılmış..."cümlesi ve ek olarak yukarıda da
kullandığım "Duygularımızın büyük bir kısmı, muhtemelen
bağırsağımızdaki sinirlerden etkilenir." ve "Her günkü
duygusal iyi olma, aşağıdaki beyinden yukarıdaki beyine
olan mesajlara dayanabilir" yorumlarını da göz önünde
bulundurarak ,sema ile kafatası içerisindeki beyni ,arz
ile de bağırsaklarımızın iç yüzeyini kaplayan sinir
ağını ilişkilendirebiliriz belkide...Tabi bu beden yönü
ile işleyen bir mekanizmanın olasılığına dair bir
düşünce...
Bu
düşünceler doğrultusunda zihnimi son günlerde meşgul
eden Fil suresine dair aklıma düşenleri paylaşmak
istedim...
Fil
suresinin işaret ettiği süreci okumalı önce sanırım...
Ebrehe isimli bir vali...Yemen valisi...Vali olarak
yönetimi ele geçirdiğinde kendi topraklarında yaşayan
müslümanların Hac vazifeleri için Mekke'ye gitmeleri pek
de hoşuna gitmiyor ...Görünüşte hristiyanlık adına dense
de altta yatan nedenleri daha çok bireysel çıkarları
yönünde...Ve bir Kilise yaptırıyor kendi diyarında Kabe
ile aynı işlevi görmesi amacı ile...Süreç çeşitli
olaylar neticesinde devasa kilisenin bir bölümünün
yanması ile sonuçlananınca Ebrehe Kabe'yi yıkmaya
yeltenecek cüreti ve gafleti sergiliyor...
Burada durup kendime ,yaşam döngüm içerisinde Ebrehe'ye
dönüşüverdiğim anlar olup olmadığını sormam gerektiğini
düşündüm...
Ebrehe Kulleys isiminde büyük bir kilise inşa
ettirmişti...Ben Kulleys inşa ediyor muydum farkında
olarak ya da olmadan?
Kulleys Kabe'ye alternatif olarak inşa edilmişti,
dayatmayla kutsallaştırılmıştı ...
Kabe
... Salat'ın hedefi olan miraç adına yönelinmesi
gereken noktam....
Kulleys tanrısına tapınanın kendisinde hissettiği
tapınma zorunluluğu ile beslenen yalnızca algılara hitap
edebilen yıkılmaya yanmaya baştan mahkum değerli taş
yığını...
Kendimi beden olarak kabullendiğim an'larda devreye
giren ilk şey oran kavramı...Oran yani kıyas...Yani
algılılar,duyu organları sınırları ...
Oran
,kıyas için kullanılan ve ve aynı yçntemi kullanalara
bir mesaj vermek için ölçeği duruma göre büyütmeye
yarayan bir yöntem biçimi...
Algı
aralığı devreye girdiğinde hep o aralıktaki en'ler öne
çıkmakta...En, en, en olan...
Ebrehe'ye dönüşmek beşeriyet algılarına tabi olmaya yani
bedenselliği tercih etmeye ve onu besleyecek adımlar
atmaya denk...Başarı sözcüğü dahi çoğu kez bu “en”
duygusunu besleyen bir tamah aracı gibi...
Kulleys
kendi varlığını işaret etmek için inşa edilen bir
tapınak...Kabe inşa edildiği yerin hakikatini işaret
etmek için var olan bir nokta...
Beden
her fırsatta kendini işaret eden bir tapınak....Kuantum
potansiyeli HU’ yu işaret eden bir nokta...
Ebrehe duygularıyla,ihtirası ile kendi kudretini
kullanan bağırsak beyin...Kulleys'i ise bedenselliği
sürekli besleyerek bina ettiği ve her sabah aynada
karşımızda gördüğümüz bu hayvan yani beden...
Ebrehe istediği olmayınca ,inşa ettiği tapınak
hayallerindeki gibi saygı görmeyince rakibi olarakl
algıladığı Kabe'yi yıkmak için ordu
oluşturuyor...Bedenin et kemik yapısının yöneticisi
bağırsak beyin bedeni besleyecek uyarılarına rağmen
asıl beynin bilincinin kendi hakikatini aramaya
yönelmesi Ebrehe'yi baştan çıkarıyor bir anda...Fillerle
desteklenmiş bir ordu...
Fil
dünyadaki en iri ve kızdığında en ihtiraslı olabilen
hayvanı...Fil,bağırsak beynin bedende kullandığı en
etkili duygu ...Bu duygunun ilginç bir yönü de var
sanki...
Ebrehe'nin ordusundaki en görkemli filin adı Mahmud yada
Mahmude...Hani şu Kabe'yi Muazzama'yı görünce burnuna
kızdırlmış demir çubuklar sokulsa da hareket etmeyen,
bağırsak beynin yarattığı şiddetli tepkileri hiçe sayan
fil...
Mahmud ,sena edilen,övülmüş anlamını taşıyor...
Ebrehe filin dış görünüşüne bakarak bedeninin kuvvetinin
üstüne kuvvet olmadını düşünerek Mahmud ismini
veriyor.... Bağırsak beyin beyne yolladığı sinyallerle
salgılanmasını sağladığı hormonlar ve salgılarla bedeni
beşeriyet yönlü kullanarak kendi muhteşem Mahmud’unu
sürüyor Kabe'nin üzerine...Bilmiyor ki beynin kalple
fuad noktası ile olan bağintısını ...Beynin hakikatini
kendi sanıyor....Ve Beyin hormon üretme emri almaya
devam ederken sürekli olarak uyarılırken bağırsak beyin
tarafından,
daha
çok yemek ye !
daha
çok sigara iç !
daha
çok çitfleş !
daha
çok para !
daha
çok makam !
daha
çok ilgi !
daha
çok uyku !
daha
çok bedensellik ! diye...
Kendini aramakta olan, varlığının hakikatine yönelmiş
olan beyin fuad noktasından yansıyan hakikate teslim...
Ebrehe'nin fili Mahmud kanımca kafatasındaki beynin her
iki yönlü kullanıma da açık olan ve kullanılma amacına
göre şekillenen doğası...Mahmud ismi yani övülmüş olan
makam beynin gerçekliği var ediyor olması ...Övülmüşlüğü
övenin beyinde gördüğü ile orantılı...Beyin bağırsak
beyinden gelen beşeriyet sinyallerince uyarılıp bu
uyarılarla işlev görüyorsa cüssesi kocaman ,kudretli bir
fil gibi beşeriyette heybetli ,yaşam alanında kudret
sahibi ve hükmünü yürüten oluyor...Fuad noktasından
yansıyanlarla gerçeğini var ettiğindeyse hakikati olan
zati boyuta ve uluhiyete ayna oluşu ile övülmüşlük
halini yaşıyor ki birinde öven Ebrehe ile işaret edilen
hayvani yapı diğerinde ise öven Allah...Bu noktada
beynin alınan veriyi mutlak gerçek olarak görüp işleme
koyma ,uygulama işlevi kanımca Kabe'yi yıkmaya zorlanan
ve aynı anda Kabe'nin hakikatinden haberdar olan
Mahmud'un işlevi ile örtüşüyor...
Fil
suresinde anlatılan malum süreç başladığında ,Mahmud
Kabeyi yıkmak için zorlansa da adım atmazken yine
güneyden Yemen üzerinden bir karartı yaklaşıyor...Ebrehe
Yemen'in valisi idi...Karartı da Yemen üzerinden
geliyor...Burası ilginç....Karartı "Tayran Ebabil"
olarak isimlendiriliyor ve yaptığı şey kşmş
hedefliyorsa uzerinde onun
ismi
yazan "sicciyn" den taşlar atmak mecazı ile
anlatılıyor...Ve bu sicciyn'den taşların isabet
ettikleri helak oluveriyor...
Ebrehenin ordusu bağırsak beynin ,impulsları ...her bir
uyarı her bir impuls bir mana taşıyor...ve bedende bir
olayı tetikleme amacına matuf...
Yemen tarafından gelen karartı "tayr" kelimesi ile
başlıyor...Tayr, uçmak,kuş,havada uçan anlamları
taşıyor...Sema'da uçan ...Sonra Ebabil geliyor...Ebabil
kuş sürüsü,sürü yada dağ kırlangıcı anlamında...
Semada uçan bir sürü...Bedende Ebrehenin yaşadığı
topraklar yönünden Ebreheyi helak etmeye geliyor...BU
sürü kuş sürüsü...Kuş iki kanatlı...Semada uçmak iki
kanatla mümkün....
Kuş
,beyinde bir düşünce bir algıdır şeklinde
düşünülebilirse kuşun iki kanadı bu algıyı destekleyen
iki özellik...O algının ya da düşüncenin iki
destekçisi...O algını vucudunda iki temel direk..Bilgi
ve kudret...
Beyin
,bağırsak beynin sinyallerini ,o sinyallerin çıkış
kaynağından kendi bilgi ve kudretini kullanarak tasarruf
ediyor...Ve sicciyn atıyor bu kuvve ve bilgiden ibaret
algılar düşünceler yahut riyazatlar....Pişirilmiş taş(sicciyn)
atıyor...Ebrehe 'ye azap varacek ateş taşıyan taşlar...
Sözü
daha da fazla uzatmadan özetle şunu demek istiyorum:
Bedende iki merkez zaman zaman söz sahibi olabiliyor
kişinin gündelik yaşamındaki farkındalığı ile orantılı
olarak...Biri bağırsak beyin ...Kendini beden kabulü ile
etkin hale gelen ve bedensel dürtüler yininde beyne
sürekli veri gönderen ve farkındalığımız azaldığında
beyni dahi yöneterek krallığını oluşturan..Diğeri beyin
kalpteki fuad noktası ile de bağırsak beyinle de
bağıtılı...Her ikisini de duyan her ikisinden de veri
alan...Farkındalığı yüksek olan. Hakikatini arayan
kişi ,bağırsak bedenin fuad noktasından gelen yayını
kesme çabasını fuad noktasından yansıyanları kullanarak
beyni ile aldığı kararlar ve bu doğrultuda seçtiği
davranışlarla ortadan kaldıran...Bağırsak beyin beden
doğasıyla, hayvan aklı ile hareket ederken hangi yolu
hangi güdüyü besliyorsa o güdü cinsinden bir müdehale
geliyor beyinden...Bu süreçte aslolan beyin...Ya şuurla
kullanılacak yahut hayvanın idaresine
bırakılacak...Böyle anladım ben ...Doğrusu Allah(rasulu(ehli))
indindedir... |