|
İmtihan, bir anlamda zoru başarabilme sanatı, bilgi ve yeteneklerin değerlendirilmesi, bir yoklama eylemidir. İmtihan sırasında direnme gücünün kontrolü oldukça zordur. Normal yaşama adapte olan bireye yapılan aşırı yükleme, beyni bir anda kilitleyip adeta dondurur, böylece duygular ön plana çıkar. Evrensel kitap Kur’anı Kerim, Bakara Suresinin 214. Âyetinde “Siz, başınıza, sizden önce geçenlerin başlarına gelen şeyler gelmedikçe, Cennet’e girivereceğinizi mi zannediyorsunuz? Onları her türlü elem ve felaketler kapladığında sebatları sarsıldı…” şeklinde uyararak dönem dönem insanların şuursal bütünlüğe uzanabilmeleri açısından imtihana tabi olunacaklarını bildirmektedir. İmtihanı geçme, badirelerden sıyrılma, ancak iman ile mümkündür. Şayet, birey kendini kontrol edemezse, neticesi hüsran olur. “De ki: Hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini de ailelerini de hüsrana uğratanlardır. İyi bilin ki, apaçık hüsran budur.” (Zümer/15) Hz.Resûlullah'ın iltifatına mazhar olmuş ayrıca bir resûl annesi olan Hz. Meryem - uğradığı çirkin iftiralara – bir anlamda imtihana karşılık vermemesi için sükût (suskunluk orucu) emrini almıştır. (Bak. Meryem 26/33) Resûlullah (S.A.V.) bu yönlü bir Hadisinde “Sizden önce geçenlerden birinin başının ortasına testere konur ve ayağına kadar kesilirdi de bu, onu dininden döndürmezdi. Demirden taraklarla taranır, etiyle kemiği ayrılır da bu, onu yine dininden döndürmezdi.” derken olayın ciddiyetini dile getirmektedir. Bu konuyla ilgili ayrıntıları gösteren daha pek çok Âyet bulabilirsiniz. (Ankebut 1-3), ( Ahzab 10-12) gibi. Ebu Rezin’den rivayet edilen bir Hadiste ise şöyle denmektedir: “Rabbı, kulunun ümitsizliğine taaccüb (şaşmak, hayret etmek) eder. Halbuki Rabbının yardımı yakındır. Onların ümitsizliğe düştüğünü görür ve güler. Çünkü onların kurtuluşlarının yakın olduğunu bilir.” Bu arada, yeri
gelmişken Hacı Bayram Veli’nin bir kıssasını anlatalım: Ümitsizlik, korku
, endişe, menfaatler ve benzeri duygular... İşte çadırın içinde ya
da dışında olmayı belirleyen şartlar... Satırlarımızı Hayyam’dan bir dörtlükle noktalayalım: Dostunu erkekçe
seven kişi, Ahmet
F. Yüksel |
||