“Nam-ı Diğer Aşk”
Abdullah Furkan
 

Ecdadımız kibirlenmemiş,üç kıtaya hakim olmasına rağmen diğer devletleri,onların halklarını her zaman sevmiştir,değer vermiştir.Din farkı,ırk farkı gözetmeksizin,insana değer vermiştir.Yaratılanı sevmiştir yaratandan ötürü.İnsana o kadar değer vermiş ki,Osmanlı ve Venedikliler arasındaki ilişkilere “Nam-ı Diğer Aşk” denmiş.19 Kasım 2009’da Sabancı müzesinde aynı adlı bir sergi açılmıştı.Bu sergiyi okuduğum okulla birlikte gezdim.

Sergi gerçekten adına yakışır bir şekilde yapılmış.Sergi’nin girişindeki koridorda sağda ve solda resimler vardı.Bu resimler iki devletin insanlarının giyim tarzlarının birbirine ne kadar benzer olduğu ile ilgiliydi.Orada yürüyen insan  bir sağa bir sola bakıyor resimlerdeki kıyafetlerin birbirinden çok da farklı  olmadığını görüyor.İki devlet arasındaki ilişkiler (Nam-ı Diğer Aşk) ilk başladığı dönemlerde kıyafetler birbirine çok benzermiş.İnsanın aklına hemen şu soru geliyor:”İki farklı dine mensup devletler nasıl olurda bu kadar benzer olur?”Burada da Osmanlı’nın her insanı nasıl sevdiği görülüyor.

Serginin iç taraflarında ise çeşitli tablolar ve o zamanlardan kalma önemli eşyalarla bu ilişkiler anlatılmış.Bir tablo ise görülmeye değer. Tabloda Venedik deki altın taşlı büyük bir binanın önünde bir sürü insan çizilmiş.Tablonun özelliği ise insanların hem Venediklilerden hem de Osmanlı’dan diplomatların vs. görevlilerin birlikte çizilmesi.Cübbeli,sarıklı Osmanlı görevlileri ve Venedikli din adamları birlikte..Bu tablo iki devletin olağanüstü ilişkilerine neden “Nam-ı Diğer Aşk” dendiğini açıklıyor.

İki devlet arasındaki en önemli etkileşimi ise ticaret sağlamış.Oradaki halı sergilerinde Venedik halılarıyla Osmanlı halıları arasında arasındaki lale desenleri gibi birçok desenin benzer olduğu görülüyor.Ayrıca başka bir salonda balkonlardan aşağı salınmış halılar vardı.Bu kadar büyük halıları hayatımda hiç görmemiştim.Gerçekten devasaydılar…

Sergi,sergiyi gezenleri o zamanlarda yaşıyormuş izlenimi bıraktırmak için hazırlanmış gibiydi.Özenle hazırlanmıştı.Her eşyanın ve benzeri şeylerin açıklaması İtalyanca ve Türkçe yazılmıştı.Rehberin anlattıklarına göre iki tarafta ticareti sadece mal alışverişi olarak değil ticareti kültür etkileşimine yardımcı olarak görmüş.Günümüz ticaretinde  yapılmayanları yapmışlar ve iki devlette uzun süre varlığını sürdürmüş.

Osmanlı tabii ki sadece Venediklilerle değil her devletle ilişkilerini bu şekilde devam ettirmiş.Fakat bazı devletler Osmanlı’yı farklı dine mensup bir halka sahip olduğu için ticarette Osmanlı’ya özgü bu yaklaşımı benimsememiş.Böyle örneklerin fazla olmasına rağmen günümüzde durumlar çok farklı.Bence bizde yaratılanı yaratandan ötürü seversek,hayat boyu mutlu saygın ve nitelikli kişiler oluruz ve bizden sonra gelecek bireyler bu şekilde yetişir diye düşünüyorum..

 

 

 
 
İstanbul - 16.02.2010
furkan.dogramaci@hotmail.com
 http://sufizmveinsan.com