Nur Denizine Garkolmak
Nazım Akpınar
 

Önce karanlık vardı sözüyle başlar Tevrat.Evet.Saklı olan mutlak güzellik zatında gizliydi ve her yer karanlıktı.Bilinmezliğiyle hemhaldi o zat.Zatını zatında seyretmeyi diledi.Gizli bir hazineydi o;bilinmeyi muradetti.Işık olsun dedi ve âlem husûle geldi.Alemi kendine ayna kıldı.Kainatı kendi varlığını, güzelliklerini ve açığa çıkış özelliklerini seyretmek için ışıkla ve aşkla varetti.İşte bu ışığın orijini nurdur.Bu nur,değişik isimlerle zikredilir.Nurul Envar,Nuru Kadim,Nuru Evvel,Cemal Nuru,Hakikat Nuru ve nihayetinde en güçlü zuhur olarak Nuru Muhammedi..Bu nurun zuhur etmesiyle varlık alemi zulmetten aydınlığa dönüştü ve anlamlar belirginleşti.Cemal Güneşi başlıklı yazımızda bahsine girmiştim ve daha fazla detaylandırma gereği görmüyorum.

  Bu nur,kaynağı itibariyle öz bünyemizde de potansiyel olarak mevcut bir cevher.Zira,hakikatimizde,salt şuur olan bu boyut mevcut.Her kemal ve cemal sahibi insan,ilminde eriştiği vüs’ate ve derinliğe göre bu nurdan farklı renkler aksettiren prizma işlevi görüyor.Bu nedenle erenlerin ve Allah velilerinin her biri farklı lezzet ve güzelliktedir.Yansıttıkları nurlar ve ışık tayfları da bir o kadar zengin bir çeşitliliğe hâizdir.

   Nur,esas itibariyle bilgi ve hikmetin kaynağı ve aynı zamanda da dışa vurumu.Işık ilimle,cehalet zulmetle özdeş.Nura garkolmak,tüm özlemlerden ve hasretlerden azat olmaya da  vesile teşkil ediyor.Zira herşey o nur ile anlam kazanıyor,belirginleşiyor ve güzelleşiyor.Işığıyla başımızı okşuyor adeta.Nur,bizim hayat kaynağımız ve yaşam pınarımız.Bütün resuller ve veliler,o pınardan kana kana içiyor.Hak aşıkları,bu nurun gönüllerinde husule getirdiği ferahlık ve lezzet karşısında kendinden geçiyor.Hepsi de o nurdan mest olmuşlar.Bu büyük denize garkolmanın her dem neşvesindeler.Nur denizine garkolup o denize dalanlar,bu Muhammedi okyanusun dalgalarından şehadet sahiline çıkarılmış birer inci dânesidir.Bunlar,vahdet deryasının derinliklerine dalmış ve bununla haşır neşir olagelmişlerdir ve el’an da öyledirler.Bu nur kandilinden ışık alan erenlerin manevi huzurunda bulunmaktan dolayı Rabbime şükrederim.

   Hakikat nuruna vasıl olabilmek için bir çok fedakarlık gerekiyor.Hak ehli Niyazi Mısri’nin dediği gibi

     “Kim ki candan geçmez ise denize yar olmasın,

       Ar ve ırzıyla gelip aşıklara bâr(yük) olmasın…”  aşk olsun……

 

    Her resul ve velayet ehli, o nura vasıl olmak için farklı çilelerden ve arınmalardan geçmişlerdir.Bu ilahi nur,Adem nebiden itibaren tüm nebilere ve resullere ve vârislerine sirayet etmiştir ve şuan da etmektedir.Nur,herşeye sirayet etmiş durumdadır ve herşeyin aslı o nurdur..Alem nurdan yaratıldı desek abartı etmiş olmayız..Bütün alemlere hayat bahşeden nur,kalpleri de aydınlatarak feyizlendirmektedir.Cennet ve Cehennem de nurdan yaratılmıştır.Kur’an baştan sona nurdur.

    Adem, o malum günahla zulmet denizine daldı.Tevbe edince de tekrar nur deryasına gark oldu.Yusuf,kuyudayken zulmet menzilindeydi.Çilesini miraca dönüştürünce nur menziline yükseldi ve nurlanarak güzelleşti.Yunus,balığın karnındayken zulmet denizinde yüzüyordu.Tevbe ederek nura kavuştu ve gözleri nurlandı,yakini ziyadeleşti.İbrahim, o nur ile nâra galip geldi ve ateşi gülistan eyledi.İsmail,nurun teshiriyle bıçaktan halas oldu.Lut, kavmini o nur ile yaktı ve helak eyledi.Musa, nurlu asasıyla kavmine rehberlik etti ve zulmet denizini yarıp geçti.Nurlu eliyle de gözleri kamaştırdı.İsa, nurun rehberliğinde cehlin ve zulmün karanlık dehlizlerinden geçerek göklerin melekutuna uruc etti.Yakup, karanlık bir gecede nurun feyziyle keşfi açılıp göklere yükselen mirac merdivenini temaşa etti.İdris,nurdan hullesini(hal elbisesini) giyerek semaya yükseldi.Eyüp,çile mağrasındayken zulmetteydi ve nuru ilahiden medet eyledi.Zulmet kurtları içini kemiriyordu.Yerden fışkıran nur pınarıyla yıkandı ve zulmetin vehim ve vesvese kurtlarından arınarak nurlandı ve şuuru aydınlandı.Davud,Nurun marifetiyle demiri yoğurdu ve demir misali sert kalpleri yumuşattı.Güzel davudi  sesiyle de gönülleri mest eyledi..Süleyman, nurun marifet ve kudretiyle gök katlarında seyeran eyledi ve cümle mahlukatı kendine râm eyledi.Ol Şahı Resul de cehaletin karanlık çölünde,saf ve sırf nur olarak zuhur etti ve alemi nura gark eyledi…..Hızır, yaşam iksiri olan nur sayesinde ölümsüzlük sırrına erdi.Hazreti Mehdi de hidayet nurlarının feyziyle  tasarrufta bulunduNiceleri de nurun sevdasına tacını ve tahtını terk eyledi... …

    Aşk ve ışık aynı kökten iki kelime.Aşk ehli ve ışık ehli de özdeş iki insan modeli aslında.Hak aşkıyla bağrı yananlar,gönül kandillerini yakarak ışığa muhtaç gönülleri ve evreni aydınlatmakta olan Hak erleri ve erenleridir.Cümlesinin temsil ettiği sırlara ve  mânâlara erişmeyi aşk ile niyaz ediyorum…

 

 

 
 
Samsun - 01. 121.  2009
ahad103@hotmail.  com
http://sufizmveinsan.  com