Omurga ve Omirlik Anatomisi
Uzm.Dr. Işıl Yurdaışık
 

Spinal kordun anatomisi ile ilgili ilk kayıtlar M.Ö 2600 yılında yazılmış olan Edwin Smith Papyrus’unda yer almaktadır. Gerçek anlamda ilk keşifler ise M.S 130-200 yıllarında yaşamış olan Galen’in çalışmaları ile olmuştur. Galen omuriliğin genel anatomik yapıları üzerinde çok önemli tanımlamalar yapmıştır. Galenden uzunca bir dönem sonra Ballisisus günümüzde halen kullanılmakta olan anatomik tanımlamaları yapan isim olarak karşımıza çıkmaktadır. İlerleyen yıllarda ise bu konuya ilginin arttığı görülür. Birçok nörolojik bilimlerle ile uğraşan bilim adamı omurilik anatomisini anlamaya yönelik çalışmalar yapmıştır. Bugün bu çalışmalar modern teknolojik cihazlar eşliğinde devam etmektedir.

Omurilik Beyin sapından başlayıp, omurga içinde ikinci bel omuruna kadar uzanan ve bundan sonra fibröz (bağdokusu) bir kordon şeklinde devam eden merkezi sinir sisteminin önemli bir parçası.

Beyin gibi omurilik de meninksler ismini alan (pia, arachnoidea ve dura) zarlar tarafından çevrilmiştir. Bu zarlar, beyin zarlarının devamıdır. Pia ve arachnoidea zarları arasında, beyin omurilik sıvısı bulunur. Bu sıvı, beyindeki özel boşluklarda bulunan koroid ağları tarafından salgılanır ve özel kanallar vasıtasıyla omuriliğe ulaşır. Merkezi sinir sistemiyle ilgili bazı hastalıkların teşhisinde bu sıvının alınıp incelenmesi büyük önem taşır. Bu sıvının alınması işine (lomber ponksiyon), halk arasında “belden su aldırmak” denir.

Omuriliğin enine kesitinde ortadaki gri maddeyi çevreleyen beyaz bir cevherin mevcudiyeti görülür. “H” harfi şeklindeki gri maddenin ön boynuzları vücudun ön tarafına, arka boynuzları da arka tarafına uzanır. Ön boynuzlar, vücudun hareketlerini sağlayan motör sistemle ilgilidir. Arka boynuzlar da hissi sinirlerle ilgili olup, beyne hislerin iletilmesinde görevlidirler.

Omurilik, önden arkaya doğru hafifçe yassılaşmış bir silindir şeklindedir. Yetişkinlerdeki uzunluğu 44-46 cm kadardır. Kalınlığı 8-12 mm arasında değişmektedir. Toplam ağırlığı ise 25-30 gram kadardır. Omurilik baştan sona kadar aynı kalınlıkta değildir. İki yerde şişkinlik gösterir. Bunlardan biri 3. boyun omuru ile 2. sırt omuru arasında; ikincisi ise 10. sırt omuru ile 2. bel omuru arasındadır. Bu şişkinliklerden, alt ve üst uzuvlara giden sinirler çıkar.

Ak madde, omurilik boyunca uzanan sinir liflerinden meydana getirilmektedir. Bu lifler, fonksiyonlarına göre belirli bir düzende seyrederler. Omurilikten çıkan 31 çift sinir, baş ve boyunun bir kısmı dışında vücudun kaslarını sinirlendirir. Aynı zamanda buralardan kalkan hissi uyarıları beyne iletirler. Her birinin içinde, motor liflerin seyrettiği bir ön kökü ve hissi liflerin bulunduğu bir arka kökü vardır. Arka kökte bir sinir düğümü (gangliyonu) bulunur. İki kök birleşir ve omurlar arasındaki delikten çıkıp iki dala ayrılır. Bir dal vücudun arkasına bir dal da önüne gider. Kol ve bacaklara gidecek sinirler, büyük sinir demetlerini (pleksusları) yaparlar.

Omurga, bir taraftan vücudumuzun dik durmasını, diğer taraftan da içindeki kanaldan geçen omuriliğin korunmasını sağlayan kemik zincirine verilen addır. Omurilik ise beyin kökünden başlayarak, kuyruksokumuna kadar uzanan ve beyin ile organlar arasındaki irtibatı sağlayan merkezi sinir sistemine verilen addır. beyin ve gövde arasında bağlantı kurmaktadır. Bu bakımdan organların bütün motor, (yani hareket faaliyetleri) ve duyu (his) faaliyetleri omurilik tarafından yaptırılır ve kontrol edilir. Omurilik bunun yanında tek başına refleksleri de kontrol etmektedir.

Kafatası bitim noktasından başlayıp, ense köküne kadar uzanan boyun bölgesindeki 7 omur boyun omurları olarak adlandırılmaktadır. Kollar, ellerin motor (yani hareket ve duyu (his) faaliyetleri omuriliğin bu seviyedeki bölgeleri tarafından kontrol edilmektedir. Eğer omurgada meydana gelen bir hasar bu bölgede omuriliğe zarar verirse, vücudun kollar ve aşağısındaki bölgeleri felç olacaktır.
2. sırt omurları.

Ense kökünden başlayıp, kaburgaların omurgayla birleştiği son noktaya kadar olan 12 vertebraya verilen addır. Bu omurlar; gövde bölgesine ait motor ve duyu kontrol etmektedir. Eğer hasar bu bölgede gerçekleşir ve bir felç yaşanırsa, gövde ve aşağısında kalan bölgede, yani ayaklar, genital ve seksüel yetenekler üzerindeki kontrol ortadan kalkacaktır
3.bel omurları.

·          bel bölgesini tutan 5 tane vertebraya bel omurları adı verilmektedir. bir  bir hasar omuriliğe bası yaparsa felç yaşanacak; bacaklar ve aşağı bölgede kalan fonksiyonlar, yani genital ve seksüel yetenekler üzerindeki kontrol ortadan kalkacaktır.

4. kuyruk sokumu omurları;

Kuyruk sokumu bölgesindeki 5 vertebraya verilen addır. Bu vertebralar, (diz altında kalan) ayakları ve seksüel- genital işlevleri kontrol eder. Bu bölgede yaşanacak bir hasar sonucunda ayaklar ve genital - seksüel fonksiyonlarda duyu ve motor faaliyetler kaybedilecektir.

5.kuyruk sokumu ucu omurları
Kuyruksokumunun uç kısmında, birbirine yapışmış ve güdükleşmiş halde uzanan 3-4 vertebraya verilen addır. Bu vertebralar tek başlarına bir bölgeyi kontrol etmemekte, burada yaşanacak travmalar belirgin bir felce yol açmamakta, ancak sadece ayaklarda işlev bozuklukları olabilmektedir.

Çevremizdeki enerji değişikliklerinin yani uyaranların sinir akımı haline dönüştürülerek beynimize ulaştırılmasına duyum denir. Duyu organları enerji değişikliklerini sinir akımına dönüştürürler. Duyu organlarımızda belirli bir enerji türüne duyarlı olan reseptörler aracılığı ile kaydedilen uyaranlar sinir lifleri yoluyla beyine aktarılırlar.

·         Her bağlantı sadece bir duyu modalitesi taşır.

·         Paralel yollar bilginin hızlı aktarılmasını sağlar.

·         Her duyusal modalite farklı bir nöral sistem aracılığı ile birincil kaynağından sırasıyla spinal kord, beyin sapı, talamus ve serebral kortekse ulaştırılır.

Duyunun algıya dönüştürülmesi

·         Görsel, işitsel ve gövdesel bilgi: birçok bağlantı alanlarında birleştirilerek zihinsel temsilciler oluşturulur.

·         Beynin ilgili bölgeleri gelen bilgiyi bellekteki bilgilerle karşılaştırarak anlamlı yaşantılar haline dönüştürür (algı=adlandırma) Algı, gelen uyaranın basitçe kopyalanmasından öte bir şeydir. Beyindeki sistemlerde geliştirilir, yeniden düzenlenir ve çevreyi kendi yararı doğrultusunda etkileyici davranışla sonuçlanır.

beyincik ile gövdenin uzaydaki konumu algılanır ,denge sağlanır.Omurilik ile .kalp-mide-bağırsaklar soğuk-sıcak-ortam ısısı-hareketler ile ilgili  bilgiler alınır ve beyne iletilmek üzere gönderilir.

Talamus, bilginin beyne taşınmasında “kapıcı” görevi görür,

bazı bilgilerin geçişini arttırırken, bazılarının geçişini önler.

·         hipotalamus, beyin sapı ve limbik sistem; hayatta kalmak için gerekli biyolojik düzenleme bilgilerini taşır

·         Yüksek kortikal ve korteks altı yapılar; deneyimlerle edinilmiş, hareket etme, plan yapma, akıl yürütme, yaratıcılık için kullanılan, imgeye dönüşebilecek bilgileri içerir.

·         Normal bilgi işleme süreci için bu bellek yapılarının bağlantılı olarak çalışması gereklidir.

·         Üç talamik nukleustan işlenmemiş bilgiyi alır.

·         Kortikokortikal bağlantılarla bilginin bütünleştirilmesini sağlar.

·         Motor planlama davranışın genel bir taslağının oluşturulması ile başlar.

·         Motor yollardaki işlemler aracılığı ile somut davranışa dönüştürülür.

·         Birincil duyusal korteks duyusal bilginin kortikal düzeyde işlenmesini sağlar.

·         Birincil motor alanlar ise motor komutların kortikal sürecinin son aşamasıdır.

Davranışı anlamak için

·         Davranışı bileşenlerine ayırmak,

·         Her bileşene katkıda bulunan beyin bölgelerini tanımlamak

·         Davranışa katılan bölgelerin birbirlerine nasıl bağlandıklarını analiz etmek gerekir.

En basit davranışta bile beynin birçok bölümü devreye girer.

Tenis oynama sırasında

·         Gelen topun yönünü ve hızını saptamak için görsel bilginin değerlendirilmesi (Görme korteksi)

·         Oyuncunun kolu, bacağı, gövdesinde uygun pozisyonun alınması için proprioceptif bilginin değerlendirilmesi

·         Duyusal bilginin bağlantı alanları aracılığı ile geçmiş deneyimlerle birleştirilmesi (hipokampus)

·         Davranışın planlanması sırasında duyguların ve sosyal davranışın hesaba katılması (amigdala)

·         Amigdalanın otonom sinir sistemini etkinleştirmesi

·         Hipotalamusun oynamaya güdülemesi

·         Premotor korteksin motor program geliştirmesi

·         Spinal kordun kol ve bacak kaslarını aktive etmesi

·         Serebellum tarafından motor hareketin ince ayarının yapılması

Beyin sapının kalp hızı, solunum, uyanıklık sağlaması

 

 

 

 
 
İstanbul - 26.04.2011
isil.yurdaisik@gmail.com
 http://sufizmveinsan.com