İsrail
işgal devletinin Gazze’li kardeşlerimizin üzerine
yirmi iki gün boyunca ölüm yağdırması hepimizin
yüreklerini dağladı. Rabbimin buyurduğu gibi her şer
gördüğümüzde de gizli hayırların mevcudiyetini
gözlerimiz ve yüreklerimiz gördü. Gazze topraklarına
düşen her mermi bir Gazzeli yi cennete taşırken
değişik iklimlerde yaşayan müslüman yüreklerin de
yeniden dirilmesine vesile oldu. heyecanlanmayı
yeniden öğrendik, öfkelenmeyi yeniden öğrendik.
Yeniden mü’minler olarak kardeş olduk biz Gazze
sayesinde. Gazzeli kardeşlerimiz bizlere teşekkür
etmesinler. Teşekkür edilecek birileri varsa onlar
da Gazzeliler değil midir?
Gazze
bize dostu düşmanı yeniden hatırlattı. Gazze malumun
izahı oldu bir kere daha, Kitabı Kerim’de defalarca
buyrulduğu gibi yahudi ve Hıristiyanları dost
edinmememiz gerektiğini bizim yüzümüze haykırdı
Gazze. Hükümet olarak olmasa da tüm bir İslam
coğrafyası bir yürek oldu Gazze için. Her yer Gazze
idi hepimiz de Gazzeli olduk. Ve Batı alemi de her
zamanki malum yüzünü sergiledi. Birkaç Hıristiyan
halktan onurlu tepkiler gelse de olaylarda söz
sahibi olacaklar sustular. Abede, AB sustu İsrail
vurdu. Farklı bir tavırda beklenemezdi onlardan.
Dinler arası diyalog kavramı burada Hıristiyan
Yahudi diyalogu olarak tahakkuk etti. Biz buna
alışkınız. Bosna’dan alışkınız, Afganistan’dan
alışkınız, İran ırak muharebelerinden alışkınız.
Küfür tek millettir düsturu da burada
kendini güzelce ifade etti.
Küfür
tek millettir, bu ne doğru bir ifade. İslam kimliği
taşıyıp da küfür cephesinden medet umanlar, küfür
cephesiyle ittifak arayışında olanlar. Dinler arası
diyalog, medeniyetler ittifakı nutukları atanlar
Gazzeli şehitlere bunun izahını nasıl yaparlar merak
ediyorum.
Büyük
batı medeniyetinin tahtına yeni sultan oturdu ve
bütün dünyanın gözü kulağı bu siyahi yeni sultanda.
Bazıları bu sultandan mucizeler beklese de siyahi
sultanımızın da yayılmacı ve sömürgeci düzenden bir
şeylerin düzelmesine vesile olacağını tahmin
etmiyorum. Bu yeni yönetimi kendisine dost ve
müttefik gören müslüman ülke liderleri de
yanıldıklarını anlayacaklardır. İslam ülkesi
idarelerinden de siyahi lidere tebrik mesajları
gönderiliyor. Bunları basından takip ediyoruz. Ne
var ki, bazı mesajların aşırıya gitmesi, eski
yönetime göre Obama idaresinin bölgemizi sanki
yeniden huzur iklimine kavuşturacakmış beklentileri
yukarıda zikrettiğim, “küfür tek millettir”
düsturunu hatırlatıyor. Ülkemizin Başbakanı Obama’ya
mesaj gönderiyor; “…Sayın Başkan, ortak değerler
ve vizyona sahip olan Türkiye ile Abede arasındaki
ilişkilerin ve stratejik ortaklığımızın
güçlendirilerek muhafaza edilmesi, sadece ülkemizin
ulusal çıkarları bakımından değil bölgesel ve
küresel barış ve istikrar açısından da önem
taşımaktadır. Başkanlığınız döneminde ülkelerimiz
arasında mevcut çok yönlü işbirliğinin ortak
vizyonumuz ve çıkarlarımız temelinde daha da
geliştirilerek derinleştirileceğine olan inancım
tamdır.”(*)
Bu
satırlar Başbakanımızın ifadeleridir. Merak ediyorum
ki, Abedeyle bizim ne gibi ortak değerlerimiz
olabilir. Sayın Başbakan Gazze saldırıları süresince
tüm ezilmiş halkların taktirini kazanan tavırları
sergilerken Abede sadece sukut etmedi mi, İsrail’in
kendini savunma hakkı demedi mi? Yirmi seneyi
mütecaviz bir zamandır ülkemizde akan kardeş kanını
mali açıdan destekleyen bu devlet değil mi?
Mehmetçiğimizin ve onun başındaki subayın başına
çuval geçirerek ülkemizi rezil eden Abede ile hangi
ortak değerlere sahip olabiliriz ki. Biz kabul
etmesek de Osmanlı Devletinin varisi bir ülkeyiz.
Etrafımızdaki devletler Türkiye’ye bu nazarla
bakmaktadırlar. Osmanlı demek adalet demek, Osmanlı
demek kardeşlik demek değil miydi. Her gittiği yerde
katliam yapan her gittiği yerde bağrı yanık analar
bırakan abede ile neyin işbirliğini yapacağız.
Bu
ortak çalışmalarda, ortak vizyon arayışında olmak
Abede’nin zulümlerine, döktüğü masumların kanlarına
ortak olmak demektir. Sayın Başbakan hangi
düşünceyle bunları ifade etmiştir bilinmez. Yeni
yönetime bir selam gönderme, bir şirinlik örneği
olsun diye ise bu Türkiye Devletine yakışmaz.
Gerçekten samimi duyguların ifadesi ise bu da Sayın
Başbakan’a yakışmaz. Bir dünya görüşü, bir özgürlük
söylemiyle, mazlumlara rahmet olma vaatleriyle
yönetime gelen Sayın Başbakan ve ekibi zalimlerin
yanında mevcut düzen yanında yer alacaksa bunu
seçmenine açıklasın. AKP seçmeni, bu partinin
mahalle teşkilatları inanmış ve mazlumdan yana tavır
koymuş insanlardır. Bu tabanın, bu kadronun sırtına
basarak iktidar olduktan sonra zalimlerin yanında
mevcut düzenin yanında durmak en hafif bir tabirle
seçmene ihanet olmayacak mıdır?
Sayın
Başbakanı ve ekibini dile getirdiği söylemene
bakarak desteklediler, siyasi geçmişine bakarak
desteklediler, uğradığı haksızlıklarda yanında
durdular ve bir şiir yüzünden cezaevine düşen bu
insanı oradan başbakanlık konutuna taşıdılar. Eminim
ki, insanımız oradan da indirme gücüne sahiptir.
Milletimiz hiçbir vakit ezenin yanında saf tutmadı,
hiçbir vakit mazluma sırt dönmedi. Devletlerin
olmadığı yerlerde insanımız dişinden tırnağından
arttırdı yine yetişti. Biz zalim sultalarla neyin
işbirliğini gerçekleştireceğiz, bizler Abede
Başkanından merhamet mi dileneceğiz? Bizler
“Rabbimiz Allah’tır” diyen bir ulusuz ve bize
emrolunduğu gibi her vakit, inancı, meşrebi, milleti
ne olursa olsun devamlı mazlumdan yana olmak
durumundayız.
Türkiye
Ortadoğu milletleriyle ortak değerlere sahip
olabilir, Balkan devletleriyle, Kafkas halklarıyla,
Asyalı uluslarla ortak değerlere sahip olabilir ama
Abede ile hangi ortak değerlere sahibiz. Sayın
Başbakan’dan kendisine rey veren insanların,
kendisinden geleceğe dair ümitleri olan insanların
gözünün içerisine bakaraktan bu değerleri
açıklamasını beklerim. Bizim zalimlerle ortak
değerlerimiz, ortak vizyonumuz ne ola ki?
*)Taraf
Gazetesi; 26 Oca. 09 |