Peogramla Beni Aşkım!

Dr. Sühedan C. Ketenci
 

Yazdıklarım ve yazacaklarım haddimi çok aşıyor olabilir. Çok cesur bulunabilir. Ama FITRAT gereği mütevazi olayım darken birimsellikte hapsolmak istemeyen biriyim. Sadece tefekkür ediyorum. “Bunlar gerçektir” demiyorum. Çünkü GERÇEK tanımlanabilir, kelimelerle ifade edilebilir değildir. Dolayısıyla tabii ki kendime ait tefekkürler GERÇEK değildir. Bana gelen ilmin kapasitemce değerlendirilmesidir. Bununla birlikte kaynağından gelen ilmi yanlış aktarmaktan  tüm varlığımla Allah’a sığınır ve Ehlinden af dilerim…

Konumuz  varlığın birbirini programlaması ve Fıtrat

Fıtrat; kişinin varoluş programı. Acaba ezelde bir zamanda kişinin yapısı programlandı, kişi de o programını mı yaşıyor?...

Ezel- Ebed zihne ait olduğuna gore ve AN;  TEKse acaba programlanma her an mevcut olabilir mi?

Biliyoruz ki Tek bir AN da tüm evren oluştu. Tek Şuur seyretmeyi diledi, tüm evreni kendi manaları ile oluşturdu. Evren çok boyutlu tek kare resim. Yani resim de tek aslında. Birimler ve fıtratlar bizim beş duyumuza göre var. Özetleyelim, Şuur tek, resim tek, fıtrat yani program tek. Daha doğru anlatım AHADÜSSAMED…

Bir ressam olduğunuzu ve tablo yapmak istediğinizi düşünün. Önce tablonun ne anlatmak istediğine kara verirsiniz. Sonra detaylandırır, renkleri düşünür fırça darbeleri ile yaparsınız resmi. Her fırça darbesi diğerine gore bir varlığı olduğunu düşünse de aslında o çok boyutlu tek kare resim içinde bir enstantanedir sadece

Çok boyutlu tek kare resim, frekans okyanusu  tek bir AN içinde oluştu ve bitti.

Nokta sayretmek istediği manayı diledi.

Ve birime gore süreç başladı.

Önce string oldu.

Her zerrede olduğu gibi stringde şuurun kendisi, evrenin bütün bilgisi mevcut. Ama onda aynı zamanda Sühendan olma hedefi de mevcut. Çünkü nokta Sühendan olmayı dilediği anda başladı yolculuğuna. Ama Sühendanı beş duyu kaydına sokup bir suret olarak düşünmeyelim. Hiç suretlere inmeyelim. Frekans Grubu diyelim. Çünkü evren frekans okyanusu ve biliyoruz ki biz suretlendiriyoruz onları

Stringe dönelim.

Her bir katmanda mevcut birimlerin amacı, bir üst yapıya veya katmana çıkmaktır. FATIR ın programı böyle açığa çıkartır birimleri diyor Ehli. Yani string aşama aşama kemalatını tamamlayacak. Kuant olacak, atom olacak, molekül olacak. Portakala geçecek, ordan  sperme geçecek. Ve bir yumurtaya aşık olacak. Çünkü o spermde Sühendan adlı birimin bütün programı mevcut ve dolayısıyla  fıtratını açığa çıkarmak isteyecek.

“Aşk için kişinin Fıtratında olan ama açığa çıkaramadığı manalara kapılmasıdır” diyor Ehli. Kişi yoktu değil mi?... Frekans Grupları vardı. Bunu en ufak birime indirgeyin. En ufak birimde de bu tekamül arzusu vardır ve bu arzunun da adı aşktır bence

Her birim, her frekans kendindeki manayı açığa çıkarabileceği mahalli bulunca ona doğru çekilir. Alt bilinç üst bilince doğru çekilir.. Evrensel sistemin ilk kurallarından biridir bu.

Evet string sperm oldu. Yumurtaya aşık oldu. Ve Sühendan ortaya çıktı.

Sühendan devrini tamamlayacak. Fıtratında olan ama açığa çıkaramadığı manalara doğru yönelecek. Bazen “Bir suretin aşkı” diyecek buna bazen de “Daha üst bir bilince aşık oldum” diyecek.

Yöneldiği ile programlanacak beyni. Yönelimin adı; Aşk. Programlama mekanizmasının adı da Ayna Nöronlar olacak.

Ayna nöronlar sadece bizim beyin dediğimiz yapıda yok. Aslında evrenin her bir zerresinde kopyalama sistemi mevcut. Evrimin mekanizması bu. Stringler birbirini kopyalıyor, frekans grupları birbirini kopyalıyor. Ve sistemin tekamülü gerçekleşiyor

Tüm evrenin tekamülü ve mikroevren beynin tekamülü…Mekanizma aynı…

Yöneldiğiniz frekans grubunu kopyalıyorsunuz. Yöneldiğiniz frekans grubu ile programlanıyorsunuz. Bazen adı “Aşk”, bazen “Eğlence” oluyor. Bazen adı “Yemek- içmek” bazen “Bedenin ihtiyacı”. Ama siz bir frekans grubusunuz ve muhatap olduğunuz ya da yöneldiğiniz frekans grupları ile programlanıyorsunuz her an.

Düşüncelerinizden de sorumlusunuz. Her bir düşünceniz bir hücre grubunu aktive ediyor. Düşüncenizin frekansı ile programlanan hücre grubunuz siz farkında olmadan diğer hücre gruplarını programlıyor ayna nöron sistemi ile.

Bedeniniz frekans grubu, beyniniz frekans grubu, düşünceleriniz frekans grubu. Beş duyumuzla ayırmışız bunları. Gördüğümüze beden, görmediğimize düşünce ve zihin demişiz. Evrende esmaların yani frekans gruplarının iletişimi, aşkı, savaşı, dansı var. Her birimiz mikroevren. Bizde de frekans gruplarımızın iletişimi, aşkı, savaşı dansı var

Beyin; kendinde üst frekansı açığa çıkarabilen frekans grubu. Beden yapısı gereği alt frekans gibi görünmekle birlikte bedeni beynin üst frekansa programlanması için kullanıyoruz. Nasıl mı. İbadet adı altındaki çalışmalarla.

Beyninizi tefekkürle, esma zikri ile, bir üst bilince yönelim ile üst frekansa programladınız. Ama siz sadece beyin değilsiniz. Bu programlamaya bedeniniz eşlik etmeli ki evreninizde manalarınız dansetsin. Birbiriyle uyumlansın. Beyinde üst mana açıldıkça ibadetin artması bundandır. Bundandır risaletten yıllar sonra namazın gelmesi. Namazın once 2 vakitle başlaması. Zamanla artması. Önce risalet geliyor sonra  bedeni programlıyor

Bazen de yediklerimiz , içtiklerimiz, beraber olduklarımız beynimizi alt frekansa programlar. O zaman ibadet eder bedenimizle beynimizi üst frekansa programlarız.

Beynimize, bedenimize, beyinde her an var olan enstantanelere, veritabanımıza ve veritabanımızdan çıkan düşüncelerimize ayrı varlıklar vermeyelim…. Hepsine frekans grubu ya da mana diyelim.

Önce kendi evrenimizdeki frekans okyanusunu farkedelim. Bu frekans okyanusunun noktadan yani kuantum potansiyelden çıktığını düşünelim. Şuur açığa çıkmamış olan boyutumuz olduğuna gore saydığım bütün frekans gruplarının ötesindedir. Mutlak BEN dediğimiz, dolayısıyla ne zihin ne beden ne de beyindir.

Şuur varlığı programlıyor. BEN beynimi programlıyorum

İşte salt şuurun, mutlak BEN dediğim varlığın bütün evrenimi oluşturan manaların çıkış noktası olduğunu bildiğimde kendime, evrenime öyle bakıyor ve en üst frekanstan programlıyorum kendimi..

BEN seyretmeyi diledi  BEN tüm evreni var etti.

Evren seyir gereği ayrı manalar gibi açığa çıksa da bu sadece  kendinden kendine olan vukufudur..

Bunun da adı AŞK tır …

Selam olsun  kalbinde AŞK ı bulanlara. Selam olsun alemleri  AŞK la seyredenlere…

Allahu alem…

 

 

 
 
İstanbul -26.10.2010
suhendanc@hotmail.com
 http://sufizmveinsan.com