Bir
sabun köpüğüdür dünya. Tutanın elinde patlar.
Çocuk,
bir sabun köpüğü şişirdi. Nefesini, sabun
zerreciklerinden bir zara hapsetti ve uçurdu onu bir
balon gibi. Bir tane daha ve bir tane daha… Elindeki
halkalı çubuğu, deterjanlı suya daldırıp daldırıp
üflüyordu. Büyük bir dikkatle yapıyordu bunu. Eğer
çubuğu sertçe çekersen, sabun zarı oluşmaz halkada. Eğer
hızlı üflersen, baloncuk olamadan parçalanır zar.
Kararını bilmek lazım. Çubuğu daldırıp kaba, sağa sola
hareket ettireceksin bir iki kez yavaşça. Deterjanlı
sıvı yapışacak halkaya iyice sonra usul usul çekeceksin
çubuğu ve hafifçe üfleyeceksin sonra da. Aceleye gelmez,
dikkatsizliğe gelmez. Balon balon olamadan patlar yoksa.
Ve
çocuk, havada uçuşan baloncukları seyre daldı. Müzik
gibi, flüt sesi gibi süzülüyorlardı. Yumuşakça, rüya
gibi… Bazısı bayağı yukarı çıkıyordu. Hatta tavana
çarpıp patlayanlar bile oldu. Kimisi küçük daireler
çiziyorlardı. Kimisi, duvara, eşyalara çarpıp yokoldu.
Her birinin yüzünde ayrı bir güzellik vardı. Hiç biri,
bir diğerine benzemiyordu. Kimisi büyük, kimisi daha
küçük. Hatta çifter çifter, üçer dörder çıkanlar vardı.
Bazen biri patlıyor yapışık balonların, kalanları devam
ediyordu havada yüzmeye. Ve sonra onlar da…
Hep
patlıyorlardı. Kısacık bir süreydi yaşamları. Sönüyordu
hemen güzellikleri. Oysa ışık ne güzel yansıyordu
yüzlerinden. Hem içleri görünüyordu, arkalarındaki her
şey; hem dışları yansıtıyordu önlerindekileri. Her şey
birbiri içine geçmiş sanki. Her şey rengârenk. Oysa ne
güzel uçuyorlardı birer kelebek gibi…
Hep
yeniden yapmak zorunda kalıyordu balonları. Hep yapacak,
hep yapacak… Yoksa bitiyorlardı. Başta hoşuna gitmişti
bu baloncuk üretme işi. Acemilik tabi, e biraz başarısız
olmuştu ama sonra alışmıştı. Peş peşe onlarca balon
yapabiliyordu. Ama bıkmıştı artık. Hiç patlamasınlar, o
da seyretsin istiyordu. Balon yapmaktan, seyretmeye
zaman kalmıyordu.
Sonra
aklına müthiş bir fikir geldi. Balonlar, dedi, genelde
hep bir yere çarptıkları için patlıyorlar. Ben de
dışarıda yaparım onları. Hem tavan da yok. Belki taa
bulutlara kadar giderler, seyrederim ben de. İçini
kocaman bir heyecan kapladı. Hemen koştu dışarı. Büyük
bir sevinçle baloncuk yapmaya başladı. Ama o da ne,
balonlar yine patlıyordu. Rüzgardan olmalı. Rüzgar yoktu
ama, az da olsa vardı demek ki. Balonların narin
bedenleri dayanamıyor, parçalanıyordu yine. Oysa ne
kadar isterdi, bulutlara gidecek bir balon yapmak. Ama
olmuyordu işte. Olmuyordu…
Sonra
arkadaşları geldi yanına. Onlarla paylaştı sevincini ve
üzüntüsünü. Onlar da balon yapmak istiyorlardı.
Birbirleriyle yarıştılar en uzun ömürlü balonu yapmak
için. Çocuk artık hiç patlamayacak bir balon yapmak
hevesinde değildi. Biliyordu ki, hep sönecekler.
Ve
usandı çocuklar, bıktılar geçici balonlardan. Haydi, top
oynayalım dedi birisi. Bıraktılar deterjanlı su dolu
kabı, halkalı çubuğu… Kendi baloncuklarını yaşamaya
koştular. |