Sağlıkla
ilgili klasik söylemler vardır; spor yap, yağsız ye,
eti az ye, sebzeye ağırlık ver vb.
Bu öneriler
doğaya, doğal olana dönüşün bir ifadesidir.
Bin yıllarla
sınırlı yaşantısının önemli bir bölümünü doğayla iç
içe geçiren insanoğlu, son 50 yılda gelişen
teknolojinin besin maddeleri üzerine göstermiş
olduğu etki nedeniyle doğal beslenme yöntemlerinden
uzak düşmüştür.
Oysa
insanoğlunun yaşamı sürecince vücudun metabolizması,
tamamen doğal besinlerle gelişmişti. Bu günlerde
marketlerin raflarını dolduran içi katkı
maddeleriyle dolu binlerce çeşit ürün, çocukların
günlük diyet listesinin içinde yer alıyor. Bu besin
maddeleriyle yetişen son nesiller, vücudun çalışma
özelliklerini, doğasının dışına çıkartarak,
zorluyor.
Rafine
edilmiş sofra şekerinden yapılan besin maddeleri,
homojenize ve pastörize sütler, içi katkı
maddeleriyle dolu ve rafine edilmiş cips-bisküvi vb.
poşet içindeki ürünler, hormonlu meyve ve sebzeler,
ağır metalle zehirlenmiş çiftlik balıkları, kolalı
içecekler, yapay tatlandırıcı içeren tüm içecek ve
besinler, kısacık yaşamlarını 25 cm2
içinde güneş görmeden geçiren ve yapay tohumlarla
beslenerek yetişen tavuk eti, temel besin maddesi
olan ot’u yemeden ve hormon ilaçlarıyla yetiştirilen
hayvanların eti…
Sayılan
besin maddeleriyle kuşatılmış olan insanlarımızı,
önemli sağlık sorunlarının beklediğini söylemek
abartılı olmayacaktır.
Doğada, doğal
ortamında yaşayan hayvanlarda kalp, şeker, tansiyon
gibi kronik hastalıklar gözlenmiyor. Hayvanlardan
ayrılan en önemli farkımız, gelişmiş beyin ön
bölgemizdir. Stres bu nedenle insanlarda hastalık
oluşturuyor. Doğa dışı beslenme biçimi hem beyin ön
bölgesinin çalışma özelliklerini bozarak stresin
etkisini arttırıyor hem de vücudun normal çalışma
düzenini etkileyerek hastalıkların oluşacağı zeminin
ortaya çıkmasını sağlıyor.
Sağlığımızı
korumak ve kazanmak için öncelikle doğal olan
beslenme yöntemlerine dönmeli, insan bünyesinin
alışkın olduğu beslenme biçimiyle yaşamayı amaç
edinmeliyiz.
Kaynaklar
1.Ah Şu Beynimiz! Göz ardı edilen tıbbi
gerçekler.(Kitap, Dr Güçlü Ildız)
2.The
Journal of Nutrition 138(4): 653-823 2008. |