Bir makine düşleyelim. Bir tarafından şeker
veriyorsunuz, diğer taraftan saf etil alkol
alıyorsunuz. Aklınıza şarap fabrikası geliyor değil
mi? Bir taraftan üzüm suyu giriyor, diğer taraftan
şarap çıkıyor.
Peki, bu fabrika sizin vücudunuzsa eğer? Neler
düşünürsünüz o zaman? Yediğiniz baklava, çikolata,
şekerlemeler; alkole dönüşüyorsa vücudunuzda?
İşte kandida adı verilen ve barsaklarda bulunan
mantarlar, gıdalardan aldığınız sofra şekeriyle imal
edilmiş ürünleri ve unlu mamülleri önce piruvat’a
sonradan asetaldehid ve karbondioksit’e
dönüştürüyor. Asetaldehid, hem karaciğer hem de
mantar tarafından etil alkol’e dönüştürülüyor. Açığa
çıkan karbondioksitin etkisiyle karnınızda şişkinlik
oluşuyor1,2.
Normal barsak ortamında bir miktar kandida’nın
olması yadırganamaz. İnce ve kalın bağırsağın
hayvanat bahçesinde daha ne canlılar yaşıyor. Normal
şartlar altında barsaklarda bulunan
mikroorganizmaların orantılı bir nüfusu var. Belli
bir düzeyi geçmedikten sonra azınlıkta olmaları
herhangi bir sıkıntıya yol açmıyor. Ancak
bifidobakteriyum ve laktobasillus adlı faydalı
bakterilerin azalmasıyla hayvanat bahçesindeki denge
kandida lehine bozuluyor. Antibiyotikler,
antiasitler, mide ülseri ve reflü ilaçları, doğum
kontrol hapları, şekerli ve beyaz unlu besinler,
hormonlu besinler, tedavilerde kortizon kullanımı,
klorlu su içilmesi, bağırsak parazit enfeksiyonları,
alkol kullanımı, tetkik öncesi kullanılan barsak
temizleyici ilaçlar, yağsız beslenme, kanser
tedavileri(kemoterapi, radyoterapi) ve şeker
hastalığı; faydalı bakterilerin azalmasına ve
barsaklarda kandida nüfüsunun patlamasına yol açıyor3-6.
Yukarıda sıralanan etmenler nedeniyle barsakta
sayıları artan kandida türleri öncelikle şekere,
alkole ve unlu mamüllere olan iştahı kamçılıyor.
Alınan bu besinler kandida sayısının daha da
artmasına neden oluyor ve sonuçta kronik alkol
zehirlenmesi oluşuyor1,2,7.
Asetaldehid; kırmızı kan hücre işlevini bozarak
dokulara oksijen taşınmasını azaltıyor, beyinde
hücrelerarası ilişkileri sağlayan maddelerin
(nörotransmiter) ve oksijen ile birleşerek beyin
hücrelerinin etkinliğini azaltıyor8.
Bağışıklık sistemini baskılayan ve immünosupresif
olarak kullanılan bir madde olan gliotoksin, kandida
tarafından salgılanarak vücudun savunma sistemleri
zayıflatılıyor9.
Kandida, barsak
geçirgenliğini arttırarak(Leaky Gut Syndrome)
allerjen özelliği olan büyük maddelerin vücuda
girmesini sağlıyor ve allerjik reaksiyonların
gelişmesine neden oluyor10-11.
Faydalı bakteriler, enerji kaynağı olan kısa
zincirli yağ asitleriyle B ve K vitaminlerinin
oluşumunu sağlarlar. Ayrıca, bağışıklık sistemini
güçlendirir, pH dengesini sağlar, zararlı
bakterilerden korur, ilaç, hormon ve kanser nedeni
olan maddelerin zararlarını önlerler. Faydalı
bakterilerin azalmasıyla hastalık gelişim süreci
daha da hızlanır1,3,6.
Barsak kandida oranının artması ve faydalı
bakterilerin azalması sonucu gelişen yakınmalar,
50’ye yakın madde halinde sıralanabilir. Kısaca;
beyin çalışma özelliklerini bozarak baş ağrısı, baş
dönmesi, dengesizlik, başta hissedilen ses, uyku
bozuklukları, yorgunluk hali, unutkanlık, depresyon,
mizaç değişiklikleri, görme sorunları; mide-barsak
sistemini bozarak İBS( spastik kolon, kolit),
distansiyon(karında şişlik), kabızlık vb.; kokulara
karşı hassasiyet, geçmeyen prostat ve vajinal
iltihaplar, tekrarlayan sistit ve böbrek
enfeksiyonları, kronik sinüzit, geniz akıntısı,
egzema, kas ve eklem ağrıları, astım benzeri
yakınmalar ve de özellikle her türlü allerjik
yakınmalar1,2,5,7,12-25.
Klinik uygulamalarda sıklıkla tedavilerden fayda
görmemiş, geçmeyen mide-bağırsak yakınması olan;
uzun süreli yorgunluk, halsizlik, isteksizlik
yakınmaları olan; diyabet(şeker) hastalığı,
hipertansiyonu olan; yaygın vücut ve eklem ağrıları,
baş ağrıları ve baş dönmesi olan kişilerde
azımsanmayacak oranda kandida enfeksiyonu olduğu
görülmektedir.
Uzun süreli ve geçmeyen yakınmalarda mutlaka
düşünülmesi gereken bir hastalık olan kandida
enfeksiyonuna yakalanan kişiler, gereksiz yere
kullandıkları hormon ilaçları, antibiyotikler, mide
ve bağırsak ilaçlarıyla enfeksiyonun daha da
güçlenmesine neden oluyorlar. Ayrıca şekerli ve unlu
besin maddeleriyle oluşturulmuş, yağdan kısıtlı
diyetler; kandida türünün üremesine kolaylık
sağlayan beslenme biçimlerini oluşturuyor.
Kandida, az sayıda normal bağırsak florasında
bulunması nedeniyle tanısını kesin olarak koymak zor
oluyor. Bu nedenle klinik uygulamalarda tanısını
koyamayan hekimler, kandida enfeksiyonunu gözardı
etmek zorunda kalıyorlar. Kandida’nın ürettiği şeker
alkolu olan arabinitol(arabinoz) kan ve idrarda
saptanabilir27,28. Ancak rutin
laboratuvar hizmetlerinde arabinoz çalışılmıyor.
Tanısı kesin konulamasa da tükrük testiyle kandida
enfeksiyonu bir ölçüde saptanabilir. Bunun için
sabah aç karnına, bir bardak içme suyuna tükürülerek
basitçe test uygulanabilir. Normalde su yüzeyinde
hava kabarcıkları dışında bir görüntünün oluşmaması
gerekir. Suda bulanıklık, bulutsu görünüm, su
dibinde çöküntü görülmesi; testin pozitif olduğunun
işaretleridir.
Sayılan yakınmaları yıllarca yaşayan, tetkiklerden
ve tedavilerden sonuç alamayan hastalar alternatif
yollar denemekte, kimi zaman denk gelen mantar
tedavisinden ve doğal yöntemlerden kısa ya da uzun
süreli fayda görmektedirler.
Kandida tedavisinde ilk hedef, beslenme tarzını
değiştirmek olmalıdır. Rafine ya da sofra şekeri
içeren besinleri kesmeyen, unlu besinlere hayır
diyemeyen, alkolu ve yağsız beslenme biçimini
bırakamayan kişilerin tedavisi olası
görünmemektedir.
Son yıllarda yaratılan kolesterol düşmanlığı
sonucunda uygulanan yağdan kısıtlı diyetlerin
barsakta kandida nüfusunu arttırdığı açıktır. Asıl
sorun doğal beslenmemektir. Yağlar doğaldır ve
kandidanın baş düşmanıdır. Vücudun temel yapı
taşları olan yağların alınımının azaltılması, doğal
ve gerçekçi olmayan bir yöntemdir. Önceki
yazılarımda da sıklıkla kaynak gösterdiğim bir
yayında, son 10 yıl içinde şeker ve unlu mamüllerin
diyetten çıkartılması ve yağ oranlarının
arttırılmasıyla ilgili yapılan yayınların gözden
geçirildiği makalede; beyin, kalp ve diğer
hastalıklarda belirgin düzelmenin olduğu saptanmıştı26.
Bu makalenin yorum bölümünde şu sözcüklere yer
veriliyor; Hayretle farketmekteyiz ki yüksek
yağlı yiyeceklerin insanları şişmanlattığı ve
kolesterol düzeylerini arttırdığı doğru değildir.
Kısaca, öncelikle doğal beslenme yöntemi
uygulanmalı, bu amaçla meyveler dışında her türlü
şekerli gıdalar ve unlu mamüller diyetten
çıkartılmalı; et, yağ, sebze ve meyvelerle birlikte
doğal olan kuruyemiş, kurumeyveler yenilmelidir. Süt
diyetten çıkartılmalı, süt ürünleri kullanımı
kısıtlanmalıdır.
Doğum kontrol hapları, mide koruyucu ilaçlar,
antibiyotikler, kolesterol düşürücü ilaçlar, tıbbi
zorunluluk durumları dışında ve uzun süreli
kullanılmamalıdır.
Bağırsak hareketliliğinin arttırılması amacıyla
düzenli, günlük yürüyüş yapılmalıdır.
Uygun beslenme ile önce kandidanın çoğalması
önlenilmeli ve ardından bir hekime danışılarak
mantar tedavisi için önerilen mantar ilacı
kullanılmalıdır. Ek olarak, normal bağırsak
florasını geri yerine koymak amacıyla probiyotik
içeren ilaçlar kullanılmalıdır. Ayrıca balık yağı
(omega III), magnesyum tozu ve B vitaminlerinin
destek olarak alınmasında fayda olacaktır.
Haftada bir kez tükrük testi tekrarıyla enfeksiyon
durumu takip edilebilir.
Dr. Güçlü Ildız
Nöroloji Uzmanı
dr@gucluildiz.com
Kaynaklar
-
The Yeast Connection: A Medical Breakthrough,
William G. Crook Vintage; 1986
-
Gut fermentation (or the 'Autobrewery')
Syndrome: A New Clinical Test with Initial
Observations and Discussion of Clinical and
Biochemical Implications. Hunnisett A, Howard J,
Davies S. J.Nutr.Med. 1990;1:338
-
The Candida-Yeast Syndrome,
Ray C. Wunderlich Jr., McGraw-Hill; 1998
-
Samonis G and Dassiou M, (1994a). Antibiotics
affecting gastrointestinal colonization of mice
by yeasts. Chemotherapy 6: 50-2.
-
Danna P, Urban C, Bellin E and Rahal J, (1991).
Role of Candida in pathogenesis of antibiotic
associated diarrhoea in elderly patients. Lancet
337: 511-14.
-
How to Stop Candida & Other Yeast Conditions in
Their Tracks, Valerie Saxion
Bronze Bow; 2003
-
Kroker GF, Chronic Candidiasis and Allergy In:
Brostoff J and Challacombe SJ. Food Allergy and
Intolerance.850 – 872. London:
Bailliere-Tindall. 1987
-
Truss CO, Metabolic abnormalities in patients
with chronic candidiasis: the acetaldehyde
hypothesis. Journal of Orthomolecular
Psychiartry 13: 66-93. 1984
-
Shah D & Larsen B, Clinical isolates of a yeast
produce a gliotoxin-like substance.
Mycopathologica 116: 203-208. 1991
-
Gut Permeability Measured by Polyethylene Glycol
Absorption in Abnormal Gut Fermentation as
Compared with Food Intolerance. EatonK, Howard
M, McLaren-Howard J. J. R. Soc. Med.
1995;88:63-66.
-
Scand J Gastroenterol.. Luminal bacteria and
small-intestinal permeability. Riordan SM,
McIver CJ, Thomas DH, Duncombe VM, Bolin TD,
1997;32(6):556-63
-
Cecal colonization and systemic spread of
Candida albicans in mice treated with
antibiotics and
dexamethasone. Bendel CM, et al. Pediatr
Res.. 2002 Mar;51(3):290-5
-
Gastrointestinal colonization by Candida
albicans mutant strains in antibiotic-treated
mice. Wiesner SM, et al. Clin Diagn Lab Immunol.
2001 Jan;8(1):192-5
-
Role of antibiotics and fungal microbiota in
driving pulmonary allergic responses. Noverr MC,
et al. Infect Immun. 2004 Sep;72(9):4996-5003.
-
Yeast metabolic products, yeast antigens and
yeasts as possible triggers for
irritable bowel syndrome.
Santelmann H, et al.
EEEur
J Gastroenterol Hepatol. 2005 Jan;17(1):21-6
-
A link between irritable bowel syndrome and
fibromyalgia may be related to findings on
lactulose breath testing. Pimentel M, et al. Ann
Rheum Dis. 2004 Apr;63(4):450-2
-
Small intestinal bacterial overgrowth: a
framework for understanding irritable bowel
syndrome. Lin HC.et al. JAMA. 2004 Aug
18;292(7):852-8.
This e-mail address is being protected from spam
bots, you need JavaScript enabled to view it
-
Role of intestinal flora in the development of
allergy. Kalliomaki M, Isolauri E. Curr Opin
Allergy Clin Immunol. 2003 Feb;3(1):15-20.
-
This e-mail address
is being protected from spam bots, you need
JavaScript enabled to view it Mucosal
antibodies in inflammatory
bowel disease are directed against intestinal
bacteria. Macpherson A, et al. Gut. 1996
Mar;38(3):365-75.
-
Effects of intestinal microflora and the
environment on the development of asthma and
allergy. Bjorksten B. Springer Semin
Immunopathol. 2004 Feb;25(3-4):257-70.
This e-mail address
is being protected from spam bots, you need
JavaScript enabled to view it
-
Small-bowel bacterial overgrowth in children
with chronic diarrhea, abdominal
pain, or both. Boissieu D, et
al. J Pediatr. 1996 Feb;128(2):203-7.
-
Steroid
metabolism with intestinal
microorganisms. Groh H, et al. J Basic
Microbiol. 1993;33(1):59-72.
-
Major depressive disorder: probiotics may be an
adjuvant therapy. Logan AC, Katzman M. Med
Hypotheses. 2005;64(3):533-8.
-
Chronic fatigue syndrome: lactic acid bacteria
may be of therapeutic value. Logan AC, et al Med
Hypotheses. 2003 Jun;60(6):915-23.
This e-mail address
is being protected from spam bots, you need
JavaScript enabled to view it
-
Chronic intestinal candidiasis as a possible
etiological factor in the chronic fatigue
syndrome. Cater RE, Med Hypotheses. 1995
Jun;44(6):507-15.
-
The Ketogenic Diet: One Decade Later
John M.
Freeman, MD, Eric H. Kossoff, MD
and Adam
L. Hartman, MD Pedıatrıcs Vol.
119 No. 3 March 2007, pp. 535-543
-
Rate of arabinitol production by pathogenic
yeast species. Bernard EM, et al. J Clin
Microbiol. 1981;14(2):189-194.
Determination of serum arabinitol levels by mass
spectrometry in patients with postoperative
candidiasis. Lehtonen L,et al. Eur J Clin Microbiol
Infect Dis. 1993;12(5):330-335. |