Varsaydığımdır cehennemdeki

Dr. Sühedan C. Ketenci
 

 

Nüzul sırasına göre 15 ve 16. sıralarda nazil olan Kevser ve Tekasür surelerine bir yaklaşım denemesi ...

Kevser ; Çokluğun ifrat derecesi, Kesret’in gayesine eren durum...Tam tafsil... Sünnetullah Ma’rifeti... Kur’an... İslam... Cennet’te Hz.Rasûlullah s.a.v.in Havz’ı (tüm cennet nehirlerinin kaynağı; ondan içenin bir daha susamayacağı )

Tekasür” (çokluk övünüşü, çoğaltma yarışı; çokluk, kesret, çokluk kuruntusu anlamlarına geliyor.

Birbiri ardına inzal olan ve her ikisi de görünüşte çokluk anlamına gelen Kevser ve Tekasür surelerinin nasıl bir bağlantısı olabilir ve nasıl kendimizde bulabiliriz.

Önce surelere sonra da  kendi iç dünyamıza dönüp bakmaya çalışalım...

108- KEVSER SURESİ

Bismillah'ir-Rahman'ir-Rahîm

1-) İnna a'taynakel Kevser; Muhakkak ki biz verdik sana O Kevser'i!

2-) Fe salli li Rabbike venhar; O hâlde Rabbin için salât yaşa ve (benlik) kurbanı kes!

3-) İnne şanieke hüvel'ebter; Muhakkak ki sana hıncı olan var ya, asıl odur ebter (soyu kesik)!

102- TEKÂSUR SURESİ

Bismillah'ir-Rahman'ir-Rahîm

1-) Elhakümüt tekasürü; Tekasür (zenginlik ve sülaleniz) sizi aldatıp oyaladı!

2-) Hatta zürtümülmekabir; Öylesine ki mezarlıkları ziyarete gittiniz.

3-) Kella sevfe ta'lemun; Hayır! Yakında (vefat ile) bileceksiniz.

4-) Sümme kella sevfe ta'lemun; Sonra (yine) hayır, yakında bileceksiniz.

5-) Kella lev ta'lemune ılmel yekıyn; Hayır! İlm-el yakîn (olarak vefattan önce) bilseydiniz!

6-) Le terevünnelcahıyme; Andolsun, cahîmi mutlaka görürdünüz!

7-) Sümme leteravünneha aynel yekıyn; Sonra yemin olsun onu (cehennemi) kesinlikle ayn-el yakîn-gözlerinizle göreceksiniz.

8-) Sümme le tüs'elünne yevmeizin anin naıym; Sonra andolsun, elbette sorulacaksınız o süreçte nimetlerinizden.

Biz sana O Kevser i verdik !...

Kime ?

Mutlak BEN e . BEN diyebilene...

Kuantum potansiyeldeki DATA da , sonsuz bilgide her an açığa çıkan salt manalar , sonsuz olasılık nehrini oluşturur her an. Başka deyişle tüm cennetlerin kaynağı Kevser tüm frekans gruplarının, tüm evrenin kaynağı, her olasılığı her an barındıran salt manalardır.

Nokta diledi Kevseri. Kevserden oluşturdu evreni, frekans okyanusunu ve frekans okuyucusu beynimi.  Bu frekans okyanusunda, frekans okyanusunun suretlendiricisidir beynim. Beş duyusuyla sınırsız frekanslardan seçer,  her an evrenini oluşturur.

Salat ım yani yönelişim benliğime, benlik kayıtlarıma  olursa beynim de bu şekilde kaydeder alt frekans olarak algıladıklarımı. Adeta kaynaktan değil, sonsuz nehirlerden birinin bir damlasından beslenmeye çalışırım.

Salat ım özüme olursa kaynağım epifizmde her an açığa çıkmakta olan salt manalar, en üst frekans yani Kevser olur.

Aslında tüm evren Kevserle hayat bulur ama Kevser i bilen yine kendini mutlak şuurda bulandır.

Üst frekanstan bakabilen, gözlemci olabilen beyin  her an sonsuz olasılıktan evrenini dilediğince oluşturur. Sonsuz olasılıktan kendi lehine olanını devreye sokar.

Böylece beynim , bilincimde ve bedenimde açığa çıkan manalar, Kevser den kaynağını almış , Besmele sırrı ile, Rahman ve Rahimiyeti ile hayat bulmuş ırmağımdır. Kuantum potansiyelden çıkan en üst frekans dalga dalga akar, akar da benimle, bedenimle, beynimle yaşam bulur.

Beynim frekans okyanusunun çözücüsü. Çözümleyip kaydedicisi. Gelen frekansları çözer , suretleri, olayları kaydeder. Sonsuz frekans okyanusunun vücud bulmuş suretlerinin kütüphanesidir beynim. Geçmiş kayıtların, mezarlıkların , gelecek hayallerinin, kimlik bilgilerinin arşividir.

Böylece beynim gerçekte TEK olan sonsuz frekans okyanusunda kendi sanal çokluğunu yaratır. Bu sanal çokluktur TEKASÜR . Resim gibi algıladığım beynimdeki elektrokimyasal akımlar zaman zaman film şeridine dönen  yaşam nehrim olur..  Geçmişten geleceğe aktığını sandığım, gerçekte  hem geçmişin hem geleceğin aynı anda vücud bulduğu olasılık okyanusumun mükemmel bir tiyatro sahnesinde tek gösterimlik şovudur aslında.

TEK gösterimlik olması gereken, ama defalarca gösterime soktuğum anılar ve hayaller silsilesi...

Kevseri verdik hitabını alan mutlak BEN in, seyrinde olduğu zihinsel süreçlerim...

Nokta diledi, kendini bedende buldu. Kendini kendine perdeledi

Nokta dilediğinde perdeliliğinden adım adım kendine dönecek, yine mutlak şuurda kendini bulacaktır. Bunun için de  Kevser suresinde  önerilen salatı yaşayacak, yönelimi özüne olacak, benliğini de kurban edecektir. Bu da elbette  birimsel benliğinin yaşantısında yani Tekasür süreçlerinde olacaktır

Kevserde mutlak BEN e hitap eden salt manalar, Tekasür de mutlak BEN tarafından gözlemlenecek, Tekasürdeki şaki ya da said yönlerinin en kemaliyle açığa çıkışı sonucu KENDİNİ TANI yacak ve daire tekrar noktaya doğru yönelecektir.

Kendine dönüş için, Kevser için  seyr başlayacaktır Tekasürde

Böylece BEN seyre başlarım alt frekans dediğim kayıtlarıma yavaş yavaş BEN farkındalığıyla

Hakikatimi , tanımsız ve kayıtsız  noktamı yaşamam için  önce ne OLMADI ğımı farketmeli, bunun için de sahte benliğimi tanımalıyım. Her mananın kemali gerekir. Bu birimsellik de olsa...

Sahte benliğim oluşur zamanla. Ve ben severim alt frekans kayıtlarımı. Yaşadıklarımı, kayıtlarımı depolamayı, zenginleştirmeyi, sonra da  dönüp dönüp raflardan çıkarıp izlemeyi. Tekasür suresindeki gibi biriktirdiklerimi görmek için geçmişe gider mezarlık ziyareti yapmayı severim. Yeniye açık olmak, her an yeni Şan da olanın  bizzat kendim olduğunu bilmek, bilsem de idrak etmek zor gelir bana. Nostalji de güzeldir ayrıca. Var oluşun tarihi , adeta temelleridir. Dedim ya kendini tanımak için, ne olmadığını anlamak için  bazen mezarlık ziyaretleri de gereklidir...

Bilinç korkularıyla, yarar sağlama derdiyle inşaa ettiklerini kaybetmeye başlayınca uyanmaya başlayacaktır. Sahipliklerinin vefatı ile , ego can çekişmeye başlayacak, cehennem gibi görünen bu süreç Rahmet olacaktır kişiye...Özünden en uzak an, üst frekanstan mahrum kalınan en karanlık anda başlar arayış. Dibe batmış  zihnin karanlığında benzer frekanslar yetmeyecektir. En karanlık anda, egonun acziyetini ancak ! hissettiği anda , özünden gelen ‘ gerçek bu olamaz değil mi!!’  hitabını duyacaktır insan.

Birimselliğin kendini en YOK hissettiği andır Hakikat in sesini duyabildiğimiz an. Zihnin çığlıkları susmuş, ego yorulmuş geri çekilmiştir. Ortalıkta tuhaf bir sessizlik vardır. Bu sessizliktir aslında Gerçeğin sesi. Bu sessizlikten gelir ilk farkındalık işareti.

Önce bulamaz kelimeleri. Hissetiğini , kelimelere dökemediğini arar. Arayışını anlamlandıramaz, ta ki ilim karşısına çıkana kadar.

Okudukları, işittikleri özünden gelen sese tercüman oldukça yüreği genişler. Yüreği genişler ilmin yüksek enerjisi ile. Ve kendini seyretmeye başlar.

İlim , idrak oturdukça , İlmel Yakin halini yaşadıkça egonun aslında kendini hayata bağlayan zincirler olduğunu farkeder. Bu ilim  olsaydı daha önce  bu kadar sahiplenmez, cehennemi önceden farkederdim der zaman zaman bu farkındalıkla

Sahiplenilenler kaybedildikçe, kayıtlar geri çekildikçe, aşk gelip kalpte krallığını ilan etmeye başladıkça evrende bir  mürşid, bir maşuk, bir  rehber olarak suretlenip gelecektir. Bazen de bir sevgilinin gül yüzü ile selamlayacaktır insanı. Bu aşk cennet yaşantısı gibi gelir önce

Herşeye sırtını döner ve AŞK ına odaklanır.

Bir kendi bir de aşık olduğu suret vardır. Aslında  yolculuk AŞIK la Maşuk un BİR lenmesi, önce AŞK ın kalması ve hiçlikte yok olmasıdır.

Ama Aşık kişide suretsiz AŞK gerçeği hemen açılmaz ki. Aşık önce kavuşmak ister, elde etmek ister, kavuşamaz yanar. Daha ego devreden çıkmamıştır ki. İkilik devam ediyordur. Henüz sevgilide yok olunmamıştır. YOK olmak kolay mıdır !

Başta ego aşkın enerjisi ile öyle güçlenir ki kişinin beşeri manalarının gücüne güç katarak ortaya çıkarır. Kıyıda köşede sessiz kalmış bütün benlik kayıtları coşar sanki. Mezarlık ziyaretleri bu aşamada da yapılır. Ego yine döner biriktirdiklerine. Hepsi ortaya dökülür. Aşkın hırsı bilinçaltındaki kayıtları mıknatıs gibi çekip yüzeye çıkarır. Kişiyi bunlarla yüzleştirir. Hırs, arzu gibi istekler tavan yapar. Aşk yakar benliği. Sevdiğinde yok olmaya başlar. Bu aşk ateşi cehennem olur kişiye. Çünkü hala kavuşulacak, yakin olunacak ikinci bir varlık vardır. Aşık olduğunun kendisi olduğunun henüz farkında değildir. Ama kimse cehenneme uğramadan cennete gitmeyecektir değil mi.

BEN bu aşkla yavaş yavaş komutayı ele almakta, kişiye Aynel Yakin halini yaşatmaktadır. Aynel Yakin haldeki kişi birimselliğinin ve terkibinin dışına çıkmaya başlar.Ve kendinde bulmaya başlar Kevser in sonsuz sınırsız  en üst frekans enerjisini.  Kevser için Tekasürde AŞK yaşatılmaktadır adeta...

Böylece aşık cehennem ateşine atar tüm kayıtlarını farkında olmadan.

Alt frekans kayıtlarımız Ebter olsa da , başka bir bakışla doğmamış, doğurulmamış olan Hakikatimiz dir gerçek anlamda Ebter olan. Ebter e taşıyan aşk süreçleri devam etmektedir. Aşık  Ebter olduğunu farkedene kadar yanacaktır

Aşk ın her frekans boyutunda yaşanma şekli var benim kendi düşünceme göre. Ama aşk surete de olsa, bir mürşide de olsa benliği yakacak, üst frekansa taşıyacak kadar güçlü bir frekanstır. Belki en üst frekansıdır. Çünkü gerçek AŞK ta benliğe yer yoktur...

Beynimizle oluşturduğumuz sanal çokluğumuzda yani Tekasür süreçleri ile kendimizi tanımak, hiç var olmadığımızı farketmek, Hiçlikten , Kevser le yeniden hayat bulmak dileğiyle...

 

 

 
 
İstanbul -05.01.2011
suhendanc@hotmail.com
 http://sufizmveinsan.com