İnsanın insan olması ile başlayan merak ve doğanın
yasalarını öğrenme isteği, sonunda doğanın yasalarını
kullanarak yaşamı kolaylaştırması serüveni halen devam
ediyor. İnsan son 100 yılda geçmişte binlerce yılda
gerçekleştirdiği bilgileri teknolojiye dönüştürerek
kıtalar arası ulaşım süresini daha da kısalttı. Ulaşım
ve iletişim devrimi ile belli bir birim zamanda daha
hızlı hareket etmeyi başardık. İnsanlık 1850'li yıllarda
saatte ancak 16 km hızla ilerleyebilen teknolojiye
sahipken bugün saatte 1000 km hızın üzerinde hareket
edebilen araçlar ile ulaşım sağlayabilmektedir.
İşin bir yüzü bilim ve
teknoloji ise onun sınırı yine de doğada saklı. 1970'li
yıllarda Amerikalı Alven Tofler "future shock"
kitabında belli zaman diliminde milyonlarca insanın
dolaşımından bahsediyordu. Ancak bir gün doğanın gücü
karşısında zorda kalabileceğinden bahsetmiyordu.
Ekoloji Bilgisi Önemli
Ekolojinin önemli ilkelerinden biri "Çin'de bir yaprak
kımıldasa okyanusta fırtınaya dönüşür" sayıltısıdır.
Belki birçoğumuz dünyanın bir başka bölgesinde meydana
gelen bir doğa olayını çok önemsemeyiz ancak duyarlı
insanlar ve bilim insanları yer yüzeyinin bütünsel
etkisini bildikleri için sürece geniş pencereden
bakarlar. Bilirler ki dünyanın bir ucunda ekosistemde
meydana gelecek bir değişim kendi hayatlarını da
etkiler. Nihayet en son 16 Nisanda İzlanda adasında
Eyjafjallajökull yanardağının binlerce metre yükselen
külleri rüzgârın etkisi ile Avrupa semalarını kaplayınca
bir anda Avrupa'daki binlerce uçuş noktası durdu ve
kimsenin öngöremediği bir çaresizlik başladı.
Eyjafjallajökull ismi İzlanda dilinde üç kelimenin
bileşiminden oluşuyormuş. Ada anlamına gelen "Eyja"
"dağ" anlamındaki fjalla ve buzul anlamındaki "jökull"
kelimelerinin birleşmesi ile "ada dağı buzulu"
demekmiş. Eyjafjallajökull'un günlerce süren volkan
püskürmesi sonucu oluşan volkan külleri ciddi bir
kirlilik ve uçuş riski yarattı.
Volkan Patlaması İnsanın Hareket Alanını Bir Anda Kıstı
Çoğumuzun coğrafya dersinde üstünkörü bildiğimiz buzul
adası İzlanda bir anda dünyanın ilgi odağı oldu. Benim
de İzlanda hakkındaki bilgim Kuzey Amerika'ya uçarken
uçaktan izlediğim bembeyaz buzul ülkesi ve geçen yıl
yaşadıkları ekonomik kriz dışında haklarında pek bilgim
yok. Ancak şimdi İzlanda'ya yakından bakmak ve anlamak
zorunda kalıyorum. Şimdi daha iyi anlıyorum ki
İzlanda'daki yanardağın patlaması benim hayatımda da yer
edindi, Afrikalının da, Asyalının da yaşamında önemli
bir yer edindi. Bir anda her ülkenin ekonomisi
etkilendiği için herkes otomatik olarak etkilendi. Dünya
endüstri ülkesi Almanya'nın başbakanı Merkel, ABD dönüşü
ülkesine uçağı ile inemediği için Roma'dan Berlin'e
kadar otobüs yolcuğu yapmak zorunda kaldı. Afrika'dan
Avrupa'ya canlı bitki ticareti durdu, kargolardaki
binlerce ton gıda taşınamadığı için bozuldu. Çok sayıda
turist yolda kaldı. İş ve bilim insanları gitmek
istedikleri yere gidemedikleri gibi milyonlarca insan
binlerce kilometre uzaklardan evlerine dönemediler.
Bilim Çevreleri de Volkan Külünden Nasibini Aldı
Ben de bu süreçte payıma düşeni aldım. COST 870
aksiyonunun Portekiz'deki toplantınsa günler öncesinden
hazırlık yapıp zamanında adresime uçtum. Ancak Kuzey
Avrupa ülkelerinin katılımcıları uçakların uçamaması
nedeniyle toplantıya gelemeyince toplantı ertelenmek
zorunda kadı. Onlarca insan önceden yer ayırtmış,
toplantı hazırlığı yaptıkları için ciddi maddi ve manevi
zarara uğradılar.
Toplantının tatil edilmesi sonrası erken geri dönmek
üzere uçak bileti bulamadığım zaman bazı şeyleri daha
iyi anladım. Böyle durumlarda paranın da nihayet
işlevinin sınırlı olduğu gerçeğini yaşadım. Adana'dan
yola çıkmadan çantamdaki telefon fihristimi de ağırlık
yapmasın diye yanıma almamıştım. Bir anda iletişime
geçmeniz gereken değişik adreslere ulaşmak için çok
değişik kaynaklar üzerinden arama yapmak, ciddi bir
fatura daha çıkardı. Bilet değişikliği de tuzlu oldu.
İnsanlık Her An Hayata Hazırlıklı Olmalıdır
İzlanda da başlayan volkan patlaması ile bir anda
insanın doğa karşısında çaresiz kalması akla birçok
soruyu getirdi. İnsan madem doğaya bağımlı o zaman
doğanın yasalarını daha iyi anlamalı, ancak doğanın
bütün unsurlarına da saygı duymalıdır. Yakın geçmişte
New York kentinde bir gün elektriklerin anında kesilmesi
ile insanlar yer altında metrolarda kaldı. Bir anda
insanlar sudan çıkmış balığa döndü. Her şeyin elektriğe
bağlı olduğu yaşam biçimi çok sayıda yaşama mal oldu.
İşlerin aksamasına neden oldu. Zaman zaman
üniversitemizde de kısa süreli elektrik kesintisi
sonrası birçoğumuzun bir anda ne yapacağım dedirten
durum kısa sürede elektrik bağımlısı duruma geldiğimizin
açık işareti.
Yanardağın beklenmedik şekilde küresel düzeyde yarattığı
etki, korkarım önümüzdeki dönemlerde yeni beklenmedik
süreçler ile karşı karşıya kalabileceğimizin göstergesi
olmaz. Marmara depreminde telefonların çalışmaması, köprülerin
yıkılması, yolların yırtılması ve kullanılamaz duruma
gelmesi bir anda insanı çaresiz bıraktığını hatırlayınca
doğanın karşısında yetersizliklerimizin olabileceğini,
alternatifleri de elden kaçırmamak gerektiğini ortaya
çıkarmaktadır.
Mevcut hali ile küresel düzeydeki iklim değişimlerinin
yakın gelecekte yaratacağı etkiler ve olası beklenmedik
durumlara insanın hazır olması gerekir. Her şeyi
dışlayıp işin kolayına kaçmamak gerekir. Olası
mikrobiyel hastalıklar, fırtınalar, tusanimler,
depremler, elektromanyetik dalga hareketleri
teknolojinin kullanım alanını sınırlandırabilir. Böyle
durumlarda insan yeniden tabanların, kolların gücüne
ihtiyaç duyabilir. İnsan ata, eşeğe, deveye, öküze
gereksinim duyabilir. Bütün bunlar doğadaki canlıları ve
çeşitliliği yok etmememiz gerektiğini hatırlatıyor.
Doğanın sunduğu bu gücü küçümsemeyelim, ondan karşılıklı
düzeyde yararlanmayı bilmemiz gerekiyor.
Bilime Güvenelim Ancak Doğanın Yasalarını Unutmayalım
Benim açıkçası gelecek ile ilgili en büyük kaygılarımdan
biri, mikrobiyel hastalıkların yayılması sonucu ciddi
anlamda hastalık ve zararlıların etkisinin milyonların
telef olmasına neden olması yönündedir. Diğeri de olası
iklim değişimlerinin tarım üzerindeki olumsuz
etkilerinin yine milyonların yer değiştirmesine ve
açlıkla karşı karşıya gelmesi yönündedir. Bu iki
felaket, ciddi olarak insanlığı zorlayabilir. Halen
modern hayat tarzına alışan insanın böyle durumlarda ne
yapabileceği beni düşündürüyor.
Amacım teknolojiyi küçümsemek değil, tersine teknolojiyi
kullanalım ancak ekolojinin yasalarını bilerek
kullanalım. Bilim insanın doğayı tanıması kadarını
teknolojiye uyarlıyor. Ancak insanın daha üstesinden
gelmediği birçok sorun var. Doğanın karşısında halen
güçsüz olduğu durumlar var. Çünkü insan doğaya bağlı,
doğanın sunduğu imkânlar sayesinde varlığını sürdürüyor.
İnsan doğayı halen kontrol edecek güçte değildir. Ancak
insan doğa ile barışık yaşarsa, doğanın prensiplerini
iyi kavrarsa yaşamını anlamlı kılar.
Paranın Gücü Her Zaman Geçerli Değildir
Aksi durumda, sahip olduğumuz teknoloji ve para gücü ile
her şeyi çözeriz dendiği zaman bilelim ki olası durumlar
ile karşı karşıya kaldığımızda, elimiz kolumuz bağlı
kalabiliyor. Şimdiden gerekli ve olası önlemleri alalım
ve geçmişte kullandığımız alternatif kaynakları toptan
elden çıkarmayalım demek isterim. Bunun anlamı geriye
gidelim değil, ileriye giderken olası riskleri düşünelim
uyarısı yapmak isterim.
Demir Yolu Taşımacılığı Yeniden Gözde Ulaşım Aracı
Olmaktadır
İzlanda'daki volkan patlaması sonucu Avrupa'da en çok iş
gören ulaşım aracı tren olmuştur. Avrupa'da tren bu
denli gelişmemiş olsaydı, süreci daha zor atlatırlardı.
Ülkemizin de en çok ihmal ettiği demiryollarına önem
vermesi ayrıca düşünülmelidir.
Önemli olan yaşanandan ders çıkarmak, olası durumlara
kaşı nasıl organize olabileceğimizi bilmek, toplumu
bilinçlendirmek için şimdiden hazırlıklı olmaktır. Ben
kendi payıma bu süreçten çok şey öğrendim. Umarım, işin
"doğa" yanını hepimiz hatırlamış olsun.
|