Son
günlerde House dizisine taktım! Belki
seyretmişsinizdir, New York'taki
bir hastanenin, eksantrik Dr. House tarafından
yönetilen "Teşhis koyma birimi"ni konu alan başarılı
bir dizi. Kanımca dünyanın en şanssız insanları,
akla hayale gelmedik, kimi çok basit, kimi çok
komplike belirtilerle hastaneye başvuruyorlar. House
ve yardımcısı doktorlarsa, adeta bir cinayeti çözer
gibi, seçenekleri teker teker eleyip, gerekirse
hastanın evine gizlice girip aldığı ilaçları, evde
kullanılan kimyasalları da araştırarak, olayı çözüp,
teşhisi koyuyorlar! Hikaye boyunca hastaya her tür
yanlış teşhis, tedavi, ilaç, ameliyat vesaire
uygulanıyor ve genellikle beşinci veya altıncı
tahminde, milyarda bir rastlanacak, sözgelimi "Ev
böceklerinin yarattığı toksik bilmemne sendromu"
veya "24 yıl önceki Çin seyahati sırasında yediği
yemekten, bağırsaklarında kalıp beyne giden
zıttırıpıt kurdu" gibi, zaman zaman iğrenç, ama hep
ilginç bir hikayesi olan hastalıklar bulunuyor ve
hasta kurtuluyor! Tabii hastalığın ne olduğunu çözme
aşamasında yaşanan bu deneme-yanılma tedavi ve
ameliyatlarına hangi Türk hasta nereye kadar
tahammül ederdi, daha ikinci aşamada kaç doktor ve
hastane değiştirmiş, kaç dava açmış olurdu, onu
bilemiyoruz! Ama Dr. House'un hastaları cefakar ve
sabırlı. Dizi de, benim gibi bir hastalık hastasını
tımarhanelik edebilecek kapasitede olmasına rağmen,
sürükleyici. Her bölümden sonra, öyküde bahsedilen
hastalıklardan yarısını kendimde bulmam, seyir
zevkimi biraz azaltsa da, ilgiyle takip ettiğim bir
iş House! Bu dönem insan vücudu ve tıpla
yakından ilgilendiğim bir dönem oldu dolayısıyla.
Her gün oradan oraya taşıdığımız bu vücutla ilgili
bilmediğimiz o kadar inanılmaz bilimsel gerçekler
var ki. Okuyun, şaşırın, eşe dosta anlatın, muhabbet
olsun: İnsanlarla şempanzelerin vücudunda,
santimetrekareye düşen kıl sayısı aynıymış! Ancak
bizlerde, bu tüylerin çoğu görünmeyecek kadar ince
veya açık renk olduğu için, insanoğlu şempanzelere
oranla daha estetik görünüyormuş! İnsan saçı,
neredeyse yok edilemez bir malzemeymiş! Saç, soğuk,
hava değişimi, su, hatta birçok asit ve kimyasala
karşı dayanıklıymış! Beyin hücreleri Ansiklopedi
Britannica'nın beş katı bilgi depolayabilirlermiş!
Ve bu müthiş insan beyninin yüzde 80'i sudan
oluşuyormuş! IQ'nuz ne kadar yüksekse, o kadar çok
rüya görürmüşsünüz! Ama rüya görmediğinizi
söyleyerek zekanıza hakaret etmeyin, çoğu rüyalar
zaten hatırlanmazmış. Midemizdeki asidin gücü o
kadar yüksekmiş ki, bir metal jileti bile
eritebilirmiş! (Ama jilet yutup denemeye
kalkmamanız, sözüme güvenmeniz daha akıllıca
olacaktır!) Tek yumurta ikizleri hariç, her insanın
kendine özgü, farklı bir vücut kokusu varmış... 60
yaşına gelinceye kadar, erkeklerin yüzde 60'ı,
kadınlarınsa yüzde 40'ı horlamaya başlarmış!
Gözlerimizin büyüklüğü, hayat boyu doğduğumuz günle
aynı kalıyormuş, ama kulaklar ve burun hayat boyu
büyümeye devam ediyormuş. (Bu benim için iyi bir
haber değil!) Hastalıkların yüzde doksanının (evet
sayıyla 90, yazıyla doksan!) oluşma veya ilerleme
sebebi stresmiş! İnsanın öksürüğüyle çıkan sıvı ve
beraberindeki mikroplar (Iyyy!) saatte 97 kilometre
hızla ilerliyormuş! Hapşırık hızıysa saate 160
kilometreye kadar çıkıyormuş! Sabah kalktığımızda
akşam yatarkenki halimizden, aşağı yukarı bir santim
daha uzun olurmuşuz! (Eklem araları yerçekimi
etkisiyle gün boyu daralıyormuş. Yani gün içinde
yavaş yavaş çöküyormuşuz!) İnsan vücudunun en güçlü
kası dil, en güçlü kemiği ise çene kemiğiymiş! (Bu
konuda kadınlar ve erkekler arasında bir fark olup
olmadığı, araştırmada yer almıyor!) Spor yaparak
geliştirdiğiniz bir kasın, sporu bıraktığınızda eski
haline dönmesi, o kasın oluşmasından iki kat daha
uzun sürüyormuş! Benim gibi lapacılar için cesaret
verici! Uyuduğunuz oda ne kadar soğuksa, kabus görme
olasılığınız o kadar artarmış! Gözyaşı ve sümük,
birçok bakterinin hücre duvarını kıran özel bir
enzim içeriyormuş! Böylece milyonlarca mikrop, göz
ve burun kanalından vücuda giremiyormuş. Bu arada
insanoğlu, tüm canlıların içinde, duygusal
sebeplerle gözyaşı akıtan tek canlıymış! Bir dahaki
sefere kedinizin veya köpeğinizi hüzünden ağladığını
iddia etmeyin, tıbben imkansız! Ve son olarak, yarın
kendinize dikkat edin, çünkü pazartesi günleri,
insanların en çok kalp krizi geçirdiği günmüş! Hafta
sonu eğlencesinden sonra işe dönmenin stresinin bu
artışın sebebi olabileceği söyleniyor |