| 
						 
						
						Büyüklerin günümüz gençlerine, şimdiki zamanın 
						gençlerine şimdiki zamanın zararlarına ve olaylarına 
						karşı söylediği klasik bir laf vardır; 
						
						
						”Nerede  o eski günler…” 
						
						
						Aslında bunu söyleyen bir büyüğümüze, bir yetişkine “ANı 
						mı yaşamalı yoksa geçmişe bakıp yakınmalı mı?” diye 
						sorulsa öğüt verici bir ses tonuyla: ”Tabii ki de ANı 
						yaşamalı.” diye cevap verecektir. 
						
						
						Görüldüğü gibi bir dediği bir dediğini tutmama durumunun 
						en büyük örneklerinden biri burada var. Aslında bu lafın 
						neden kullanıldığını anlayamıyorum ve anlamanın da güç 
						olduğunu düşünüyorum. 
						
						
						Günümüzün kötü şartları var. Halk arası güvensizlik, 
						kaos ise bunlardan iki örnek. Fakat bunları görüp çare 
						arayacağımıza “Nerede o eski günler ?” sorusunu sormak 
						çok saçma. Resmen zaman kaybı. Genellikle de bunun 
						sorulduğu bir ortamda bulunanlar bu lafı söyleyen kişiye 
						öylece bakmaktadırlar. 
						
						
						Zaten bu sözün neden kullanıldığını anlamanın güç 
						olduğunu belirtmiştim. Bu söz söylendikten hemen sonra 
						herkes “Neden böyle dedin ?” gibi sorular sormaktadır. 
						Bu sözün diğer kullanıldığı bir konu da özellikle 
						belirli günler, çoğunlukla da bayramlar. 
						
						
						Bayramlarda ise daha çok “Nerede o eski bayramlar?” 
						sözünü duyarız. Ya da “Bizim zamanımızda böyle miydi?” 
						gibi klasik cümleler… Oysa bu bayramlarda o kadar 
						kolaylıklar var ki. Mesela uzaktaki bir yakınımıza 
						kolayca ve gerçek zamanlı bir şekilde görüntülü konuşma 
						imkanı. Sizce “Nerede o eski bayramlar ?” demek bu 
						teknolojiye ve bu teknolojiyi sırf biz sevdiklerimize 
						ulaşalım diye geliştirenlere saygısızlık değil mi ? 
						
						
						Eski bayramlar olsa uzaktaki bir yakınımızın sadece 
						sesini duyabilmek gibi bir şansımız olacaktı. Belki bu 
						söz ve sözleri ölen birinin yakınlarının onun aralarında 
						olmamasına üzüldüğünü belirtmek için söylemiş olabilir . 
						Fakat bu durum bir istisna. 
						
						
						Mesela artık ulaşım ucuzladı. Bayram geldi mi 
						yakınlarımıza herhangi bir ulaşım aracıyla  
						ulaşabiliriz. Onlar bize artık o kadar uzak değil. 
						Teknoloji ilerledikçe Dünya küçülüyor. 
						
						
						Diğer bir örnek ise çeşitli alanlardaki kurslar, endişe 
						ettikleri gençleri büyük koruma altına alıyor. Yani 
						nerede o eski günler denecek bir durum ortada yok. Zaten 
						bu ve bunun gibi sözleri duyan kişi ne kadar gereksiz 
						söylendiğini de anlıyor. 
						
						
						Örneğin Yavuz Bahadıroğlu’nun ‘Biz Osmanlıyız’ adlı 
						eserinde Osmanlı döneminden günümüze neler değişmiş 
						neydik ve ne olduk gibi soruların cevabı yer almakta ve 
						kitapta Osmanlı günlerine duyulan özlemin yanında o 
						günlerin şimdi olmasını istemek şimdi olsa ne güzel 
						olurdu gibi ifadeler yoktur. Hatta kitapta (hangi 
						sayfasında hatırlamıyorum) bu açıkça ve doğrudan 
						belirtilmiştir. 
						
						
						Bunun gibi geçmişe özlem duyan ve geçmişi değerlendiren 
						Yalçın Otağ’ın “Hey Gidi Günler Hey” adlı kitabı da bu 
						konunun altını çizmektedir. 
						
						
						Dolayısıyla ben her zaman ANı yaşamamız gerektiğini 
						düşünüyorum. Zaten birçok yazar da bu görüşü 
						desteklemiştir. Geçmişe duyulan özlem ve geçmişi 
						değerlendirmeye karşın yakınmak, sitem etmeyi çok yanlış 
						buluyorum.  |