Bir takım meseleler zaman içerisinde, bazen kasıtlı
olarak insanların nazarında gerçek hüviyetlerinden
uzaklaştırıldı. Ayet olsun, hadis olsun ya da kelamı
kibar denilen Allah dostlarının sözleri olsun. Ya
kıyısından bucağından kesildi ve topluma verilmek
istenen mesajlara uygun hale getirildi ya da zaman
içerisinde değişik kültür ve anlayışların etkisiyle
manada tahribat hasıl oldu.
"Dinimizin ilk emri oku' dur"
Evet, Kur'an-ı Kerim'de nazil olan ilk ayet Alak
suresinin birinci ayetidir. Ve " OKU " emriyle
başlar. Lakin Ayet-i Kerimenin tamamı şöyledir. "
Seni yaratan Rabbinin adıyla oku " Dikkat edilirse
kayıtsız şartsız bir okumadan bahsedilmez. Okumamız
emredilmiş ve okuyacağız, ama bizi yaratan Allah’ın
(cc) ismiyle okuyacağız. Okumaya başlarken Allah'ın
adıyla başlayacağız, Allah dan gayrı niyetlere,
sebeplerle okumayacağız. Okuyacaklarımız meşru
şeyler olacaktır.
Allah'a (cc) Peygamberine (s.a.v.), dinimize ve
imanımıza hakaret ihtiva edenleri, bir takım " izm "
leri öne sürenleri, fen ve tekniği ilah yerine
koyanları okuyacak olursak ebedi saadete değil,
ebedi hüsrana vasıl oluruz. Namazlarımızı kaçırarak,
tesettürü terk ederek, hülasa kulluğu bir kenara
iterek okuma emri İslamda yoktur.
" Dünya da mekan, ahirette iman "
Çok yanlış bir sözdür. Dünya da ev,mal, mülk
lazımdır. İman ise dünyadan ziyada ahirette gerekir
gibi bir manaya gelebilir. Ama tersi doğrudur. İman
bize bu dünyada gerek. Dünyada iman kulu ahirette
ahiret mülklerine kavuşturur. Bu kelam, " dünya da
iman, ahirette mekan " şeklinde
yaygınlaştırılmalıdır.
" Çalışmak ibadettir "
Her çalışmak ibadet olamaz. Farz ibadetleri aksatan
bir iş, insanı saadete kavuşturmaz. Haram işlerden
hayatını kazananlar, çalışırken kulluğu ihmal
edenler nasıl ibadet etmiş olabilirler ? Ancak
Allah'ın tayin ettiği yolda, Peygamber efendimizin
çizdiği çerçevede çalışmak ibadettir.
" Dinimiz hoşgörü dinidir "
Dinimiz, nefsimize karşı işlenen suçlarda bizi
serbest bırakır. Hakkımızı alabileceğimiz gibi,
hoşgörülü davranıp davacı olmayabiliriz de. Bu
hususta hoşgörü emredilmemiş, sadece tavsiye
edilmiştir. Ancak Allah'a Peygambere, din ve imana
karşı işlenen suçları ve suçluları hoş görmeye
kimsenin hakkı yoktur. Bunlara karşı dinimizin tavrı
Maide suresi 33. ayette belirtilir. " Allah ve
Resulüne savaş açanların, yeryüzünü ifsat etmek için
koşuşanların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları,
yahut sağ elleri ile sol ayakları kesilmesi yahut ta
bulundukları yerden sürülmelerinden başka şey
olamaz... "
" Dinde zorlama yoktur "
Bir diğer tehlikede bu ayetin yorumunda yer alır.
Bakara suresinin 256. ayetidir. Lakin tefsirlere
bakınca buradaki zorlamanın bir gayri müslimi İslamı
kabule zorlamak hususunda olduğu görülür. Buradan
hareketle müslümanım diyen herkes tüm Kur'an
buyruklarıyla sorumludur. Kimse aklına göre din
buyruklarına muhalefet edemez. İslam kendi
müminlerini belirli uygulamalar için zorlar. Kimse
zorla bir müesseseye alınmaz. Kişi bir müesseseyle
iş akdi yaptıktan sonrada bu kurumun tüm kurallarına
uymak zorundadır. Uymayanı uydururlar yada kapının
önüne koyarlarsa, din için de durum farklı değildir.
" Allah ve Resulü herhangi bir meselede hüküm
bildirdikten sonra, hiçbir erkek ve kadın müminin o
konuda başka bir tercihte bulunma hakları yoktur.
Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse besbelli bir
sapıklığa düşmüş olur ( Ahzab ayet.36)
Özetlersek kurtuluşumuz dini emir ve yasakları, ayet
ve hadisleri kendi hava ve hevesimize göre
yorumlamakta değildir. Ebedi saadet ancak Allah ve
Resulüne tam teslimiyet ile mümkündür.
Selametle.... |