Yeni Yıl Hayata Yeniden
Başlamaktır
Her toplumun kendi yeni yılı var
elbette. Maya,Gregoryen,
Roşaşana, Jülyen, Hicri, Milâdî
ve Nevroz takvimleri insanlığın
zaman yönetimini
sağlamaktadırlar. Bütün yazılı
ve sayılı kültürü erken öğrenmiş
toplumların hayata yeninden
başlamak anlamına gelen takvim
ve yeni yıl kutlaması
etkinlikleri bulunmaktadır. Bu
anlamda Dünyanın halen geniş bir
kesiminde takvimler de yeni yıl
mevsimlerin doğaya canlılık
verdiği dönemlere denk gelmesi
nedeniyle farklı renklerde
kutlanmaktadır. Etopyalı bir
arkadaşım “bizim yeni yılımız ve
takvimimiz farklı. Biz yeni yılı
doğanın yeniden yeşermesi, hasat
ve bereketin başlangıcı olarak
Eylül ayında yeni yılı kutlarız”
dedi. Yeni yılı yeni bir
başlangıç, geçmişten arınmış
olarak kutlanması çok dilli, çok
kültürlü, çok farklı inançların
yaşandığı dünyamızda aynı amaca
uygun olarak kutlanıyor. Bu
anlamda yeni yıl bir yenilenme
ve geçmişle muhasebeleşmek
açısından önemsiyorum.
İnsanlığa ve Doğaya Hesap
Vermek Gerekir
Ben kendi kendimle her yıl
hesaplaştığım ve kendimi
sorgulama ve geleceğe yönelik
beyin egzersizi ve kurgumu
oluşturma fırsatı vermesi
nedeniyle de önemserim. Günümüz
dünyasında her türlü iyi niyet
temennilerimize rağmen, ne yazık
ki, insanların varsıllık ve
yoksulluk temelinde, etnisite,
inanç ve yaşam biçimleri yönünde
ayrıştığı, insanlığın
yalnızlaştığı, buna bağlı olarak
işsizliğin ve yoksulluğun artığı
çalışmadan çok kazanıp çok
tüketen, başkasının emeği
üzerinden geçinen, sahtekârlık
ve kalpazanlığın artığı, yalanın
dolanın bol olduğu, bir dünyada
yaşıyoruz. Hele hele küçük
çıkarlar için her türlü yalanı
ve yanlışı bile bile benimseyen
insanların dünyasında yaşam
günde güne zorlaşmaktadır. Tabii
dünya yer altı ve yer üstü
kaynakları hızla ve sorumsuzca
tüketiliyor, çevrenin hızla
kirlileşiyor, atmosferdeki
gazlar ve su buharı artıyor.
İnsanlığın ortak malı dünya
değerleri artık sinyal veriyor.
Bütün bunlar, bu dünyanın ortak
olanaklarını kullanan bilinç
sahibi bizleri aralıklarla iç
sorgulamaya davet ediyor. Hele
hele sorumluluk makamında
oturanlar ve bizler gibi
akademik yaşamda olan ve asıl
görevi bilgi üretmek olan
kişileri ise daha çok sorumlu
tutuyor. Bu bağlamda bizler
insanlığa ve doğaya karşı hesap
vermek zorundayız. Doğa ve
insanlık aslında bizden ne
yaptığımızı, olup bitenler
karşısında nerede durduğumuzu,
ne tür düşünce ve bilgi
ürettiğimizi bizden
beklemektedir.
Geçen 2010 Yılını Sorgulamak
ve 2011’i Kurgulamak
Bu anlamda yeni yılı kuru kuru
sorumsuzca yalnızca sokağa
çıkmak akşam hangi mekânda ne
yiyip içeceğiz demeden önce
kendimizi ve yaşadıklarımızı ve
bundan çıkardığımız derslerin
bir muhasebesini yapmamız
gerekir. En azından sorumluk
sahibi, bilinci olan her
birimizin yapması yaralı
olacaktır. Nedense son yıllarda
kendimi doğaya, ülkeme ve aileme
karşı biraz mahcup hisseder
hesap vermeye çalışıyorum.
Bu arada da yeni yılı (2011)
gerçekçi ve gerçekleşebilir
hedeflerimizi ortaya koymamız da
gerekir. Umutlu olmak, hayal
kurmak, hedef koymak, hedefler
uğrunda çabalamak çok önemli.
Tabii yapamadıklarımızdan ve
başarısızlıklarımızdan da ders
çıkarmak ve yeni önlemler de
almak gerekir.
Genelde akademik, sosyal ve
aileme karşı sorumluklarım
yönünden kendimi sorguladığımda
geçen yılki hedeflere ulaşmasam
da benim için dolu dolu iyi bir
yıl geçirdim diyebilir.
Bu yılın son altı ayını yurt
dışında akademik araştırma ile
geçirdim. Akademik hayata
başladığım 1986 yılından bu yana
aralıklarla kısa sürelide olsa
yurtdışına çıkıp son gelişmeleri
değerlendirmekteyim. Son
yenilikleri öğrenmek açısından
aralıklarla başka bilim ve
araştırma merkezlerini ziyaret
etmek önemli yaralar sağlıyor.
Aslında gelişmiş üniversiteler
her 6 yılda bir öğretim
üyelerine bu imkânı tanıyorlar.
Umarım bir gün bizde de bilim
istediğimiz yere gelir. Her yıl
batıdaki üniversitelerde olduğu
gibi hesap sorulabilirlik
mekanizması ile birlikte özerk
üniversitelerde bu imkânlar da
bilim insanlarına sağlanır.
Akademik olarak yayınlanan
makalelerim, yayına hazırladığım
makaleler, katıldığım bilimsel
konferanslar, verdiğim
tebliğler, laboratuarıma
kazandırdığım proje imkânları
açısından değerlendirdiğimde
istediğim gibi olmasa da
göreceli olarak 2010 yılının
verimli geçtiğini söyleye
bilirim.
Bilim insanı olarak topluma
karşı, öğrencilerime karşı olan
sorumluğum gereği aralıklara
kişi odaklı olmamak kaydı ile
yazdığım makaleler, konferanslar
ve düşünsel paylaşımımı ve
sorumluluğumu bu yıl yurtdışında
yoğun bilimsel çalışmalarım
nedeniyle istediğim gibi
geçekleştiremedim. Giderek ciddi
sorun haline gelen çevre ve
iklim konusundaki gelişmeleri
ele alan birkaç yazı yazdım
ancak yayınlayamadım. Umarım
2011 de sizler ile paylaşırım.
2010 yılının önemli bir kısmını
bilimsel makale okuyarak ve
yazarak geçirdiğim için kendi
kendime zenginleştiğimi
düşünerek 2011’e mutlu ve umutlu
giriyorum. Ohio Amerika’da bu
yıl eken gelen kış ile birlikte
sürekli kar ve dondurucu soğuk
hava koşulları bende zaman zaman
sağlık sorunu yaratıysa da genel
sağlığım yerinde. Hepsinden
önemlisi koşullar elverdiği
ölçüde inandığım gibi çalıştığım
için ruh sağlığım iyi.
2010 yılı içinde en çok
önemsediğim zamanı verimli
kullanma konusunda yine
istediğim gibi zaman yönetimini
başaramadım. 2010 yılı içinde
katıldığım bilimsel toplantı
mekânları dışında başka bir yere
gidip tatil yapma şansım olmadı.
Bilimsel makale dışında birkaç
kitap ile bilinçli yaşadığım son
30 yıl içinde, en az kitap
okuduğum dönem oldu diyebilirim.
Hepsinden önemlisi son 6 ayda
çok az televizyon izlemediğim
için çok mutlu ve huzurluyum.
Günde bir kez haberlere
bakıyorum bir de BBC de dünya
haberlerine bakıyorum.
Günlük olarak birçok yerli ve
yabancı gazete takip ediyorum.
Bu aralar popüler bilim, tarih
ve felsefe dergilerine biraz
daha ağırlık verdim.
Yeni yıla yeni hedeflerle
girmek, hedefler doğrultusunda
plan üretmek ve öngörüleri ve
planları sürekli güncel tutmak
ve yeni hedefler belirlemek
gerekir. En azından birkaç temel
hedef belirlemek gerekir. Umudum
2011 de daha çok bilinçli
çalışmak, üretmek, daha çok
yazmak ve aileme ve
arkadaşlarıma biraz daha fazla
zaman ayırmaktır.
2011 yılının ülkemiz için ve
dünya için birkaç konuda çetin
ve zorlu geçeceğini düşünmeme
rağmen yinede umutluyum.
Türkiye'nin ciddi genç
potansiyeline çok güveniyorum.
Gençliğinin yaratıcı
potansiyelini doğu kullanan
toplumlar başarılı olacaktır.
Yeni Yılı Kuru Kuru Eğlenerek
Değil, Anlamlı ve Paylaşarak
Kutlayalım
Umarım 2011 yılını 2012ye
devrettiğimiz zaman yeniden
belirlediğim hedeflere ulaşmış
olarak kendi kendimi
ödüllendirir ve mutluluğumu
ailem ve dostlarımla başarıyı
kutlarız.
Mutluluk doğal olarak
hakkımızdır. Bir yılın sonunda
eğer kendi kendimize süreçten
memnunsak, eğlenmek, bazen
çocuklar gibi sevinmek de
yerindedir. Yaşam hep çalışmak
değildir elbette. Her şeye zaman
ayırmak ve her şeyin hakkını
vermektir. Maalesef ben bu
konuda yeterince başarılı
değilim. Arkadaşlarıma fazla
zaman ayıramadığım için hep
şikâyet edildim. Şikâyetler
haklı olmakla berber koşullar
içinde eksik bıraktıklarımın
asıl neni sanırım kendimce daha
fazla yaralı olabilmek için
çalışmaktır. Tabii çalışmadan,
yorulmadan, düşünmeden hak
edilmeden yapılacak kuru kuru
kutlama bir şey ifade etmez.
Yaşama dört elle sarılıp,
yaşamın bize sunduğu bütün
imkânları doğa ve insalık
yararına faydalı olmak için
kullanmak kaydı ile her şey
bizim hakkımızdır. Ölçülü ve
sorumlu olmak koşullu ile yaşamı
doyasıya yaşamak herkesin
hakkıdır.
Başta sağlık olmak üzere,
insanların daha çok okuduğu,
daha çok bilinçlenerek
aydınlandığı, insanların bir
birine ötekisi diye bakmadığı,
ayrışmadığı, bir birini daha iyi
dinlediği ve anladığı, çevre
bilincinin geliştiği, doğanın
(özelde toprağın ve suyun) daha
çok korunduğu, her alanda
sürdürülebilirliğin sağlandığı
bir yıl dileğiyle.