Yüzünü Cemal Güneşine Çevir
Nazım Akpınar
 

Sırlar semasının güneşi olan ezeli nura müştakız. O nur ki kâinatın mayası ve özü olarak vasfedilmiş. Düşünce semamızı aydınlatan bir güneş o. Sırrımızdan sesleniyor her an bize.Gül goncası onun sembolü.İçi içe sarılı yapraklarıyla evren içre evrenlerde açığa çıkıyor o cemal nuru.Bir vasfı da Şems ü Şümus.Güneşler güneşi o.Cemalin güneşi.Mutlak güzelliğin parıltıları o merkezden yansıyor.Güzelliğin odağı ve kaynağı olması sebebiyle de cemal feleğinin kutbu olarak da niteleniyor.O mutlak cemale bir an da olsa nazar edip gönül gözünü tevcih edebilen dahi büyük feyizlere ve nurlara mazhar oluyor.Muhammedi Hakikâtin bir nazarından ve cilvesinden hasıl olan aşk şarabından tadan bir insan namütenahi lütuf ve ikramlara mazhardır.Teveccühümüz ve yönelişimiz nispetinde hakikât nurundan istifade ediyor ve mukabele görüyoruz (mukabele sırrı). Karşılıklı bir etkileşim söz konusu.Bu karşılıklı yöneliş ve etkileşim, ayna nöronlar sistemiyle yaşanıyor.Cemal güneşine yönelip dua ettiğimizde (salavat), bizden yayılan feyiz dalgalarıyla hakikât nurundan yansıyan dalga frekansları etkileşime giriyor ve bir tür geri dönüşümle bizde tesirini icra ediyor.Afaktaki bu oluşum enfüste de cereyan ediyor.Hakikât noktamızdan (sırrı Ali) B sırrıyla hasıl olan ilim önce gönül arşımıza,oradan da inzal yoluyla meleki kuvveler eşliğinde kürsimiz olan beynimize yansıyor ve nihayetinde bilincimize ulaşıyor ve değerlendiriliyor.Dolayısıyla cemal nuruna yönelişimiz ne derece yoğun olursa o nispette o mutlak güzelliğin ruhuyla bütünleşiyor ve istifade ediyoruz.Bu manayı ifade sadedinde de yüzünüzü cemal güneşine çevirin diyoruz.

Hakikât Güneşi, ezoterizmde Hz .Süleyman’ın sarayındaki yükselen döner merdivenin zirvesi olarak ifade edilir ki buradaki yükselen merdiven, insanın gerçeğin ışığına ulaşabilmek için yaptığı içsel yolculuğu ve yükselişi sembolize etmektedir.Beden sarayımızdaki gönül tahtına kurulan Süleyman, o mutlak hakikât ışığıdır.Âli Muhammed ilim boyutunu temsil ettiği için her devirde farklı vizyonlarla ve belirişlerle açığa çıkmıştır ve ehlince müşahede edilerek değerlendirilmiştir.El’an da bu seyir devam etmektedir.İlgili ayette de vechimizin (hakikâtimizdeki esma mertebesi olan noktamızın) hanif olarak (tanrı kavramına yer vermeyerek) evrensel sistem ve düzenin ahenk ve güzelliğinin seyrine yönlendirilmesi istenmiştir.Zaman mevhumu söz konusu olmadan ezelden ebede bu sistem ve düzen geçerlidir.Ayetin devamında da insanların bu sistem üzere yaratıldıkları vurgulanmıştır (Rum 30).

Mânâ yüzümüz olan vechimiz, görünen sûretimizin derûnundaki hakikât noktasıdır ki tasavvufta kalpteki Fuat olarak isimlendirilir. Çok geniş kapsamlı bir algılama yeteneği ve kapasitesiyle yaratılmıştır. Gönül kâbemizdeki hacerül esvet olan siyah noktaya karşılık gelir.Noktai Süveyda olarak sevda noktası ismiyle anılır.Kalbimizdeki bu fuat denilen kuvvenin açılması ve aktif hale gelmesi önemli bir marifettir.Esasen kalbimizde her an dönüşümler yaşandığı için fuada dönüşme eğilimi fazladır.Kalbimizdeki fuat denilen bu latifeyle sonsuz uzaydaki alemlerin seyri gerçekleşmektedir diyebiliriz.Risaleti Ahmediye miraçta Rabbini Fuatla seyretmiştir.Bildiğimiz gibi yedi farklı ses frekansı,yedi farklı deri katmanı ve kalpte de yedi odacık vardır.Bu yedi odacığın üç tanesi fuat için yaratılmıştır ve feyizlerin odağıdır.Benzer şekilde yedi temel müzik notasından biri olan La sesi de tevhidin sembollerinden biridir ve mührüdür.Dünyamız La sesiyle dönüş yapmakta ve sema etmektedir.Bu olay,evrendeki muhteşem düzen ve mekanizmanın tek düzenleyicisi olduğu gerçeğini haykırmaktadır adeta.Yogaların kalbini durdurup nabzını attırabilmesinin hikmeti de yine fuadın varlığından kaynaklanır.Bazı ermişlerin irade gücüyle kalp ritmini sıfırlayabildiği ve fuadı devreye sokarak tekrar devreye sokabildiği bilinmektedir.Aslında belirli egzersizlerle bunu biz de gerçekleştirebiliriz.Ama gereği yoktur ve risklidir.Gavsı Azam da Sırrı Esrarında bu fuat denilen latifeden söz eder ve şunu belirtir:

-Basiret, ruh gözesinden gelir.Evliya için fuat makamından açılır.Elde edilmesi için ötelerden,bâtından gelen ilim (nokta ilmi) lâzımdır.Başka bir ifadesinde de fuadın,sultani ruhun tasarruf ettiği bölge olduğunu belirtir.Ayrıca Necm suresi 11. ayette de fuadın miraçta gördüğü algılama işlevine işaret edilmiştir.

Nihayetinde cemal güneşi olarak vasfettiğimiz Muhammedi Hakikât Nuru, insanların dünyasını aydınlatan sonsuz bir güneştir.Rahmani sırların iniş yeri ve ihsan tecellilerinin Turudur.Ezel sırlarının şâhidi,ilk geçen nurların müşahede edicisi ve kıdem lisanının tercümanıdır.Ali aynasından Muhammed,Mir’atı Muhammed’den de Cemal görünür her dâim.Ahlakını kemale erdiren bir insan,Allah ahlakının bir yansıması olan Nuru Muhammediden B sırrıyla daima ilahi cemali seyreder.Seyir dâimidir.Resul Aleyhisselam,ilahi ahlakı aksettiren bir güneş,onun hakiki varisleri de irşat(aydınlatma) misyonuyla yüzlerini o cemal güneşine (gizli gülşene) çevirmiş birer aynadır.

          “Talibi sırrı Muhammed oldun ise ey gönül,

            Sidre i Tûbada kalma,Alemi Ednaya gel..

demiş Aşık Sezai…Yazımızı Resule ve Ehli Beytine salat ve selamla bitirelim.

 

Allahım! Sırlar semasının güneşi olan seçkin zata ve hilkatin kaynağı olan Nuruna salat eyle.Bizim tarafımızdan da selam eyle…

 

 

 
 
Samsun - 01.04. 2009
ahad103@hotmail. com
http://sufizmveinsan. com