Sırlar semasının
güneşi olan ezeli nura müştakız. O nur ki kâinatın mayası ve özü
olarak vasfedilmiş. Düşünce semamızı aydınlatan bir güneş o.
Sırrımızdan sesleniyor her an bize.Gül goncası onun sembolü.İçi içe
sarılı yapraklarıyla evren içre evrenlerde açığa çıkıyor o cemal
nuru.Bir vasfı da Şems ü Şümus.Güneşler güneşi o.Cemalin
güneşi.Mutlak güzelliğin parıltıları o merkezden yansıyor.Güzelliğin
odağı ve kaynağı olması sebebiyle de cemal feleğinin kutbu
olarak da niteleniyor.O mutlak cemale bir an da olsa nazar edip
gönül gözünü tevcih edebilen dahi büyük feyizlere ve nurlara mazhar
oluyor.Muhammedi Hakikâtin bir nazarından ve cilvesinden hasıl
olan aşk şarabından tadan bir insan namütenahi lütuf ve ikramlara
mazhardır.Teveccühümüz ve yönelişimiz nispetinde hakikât
nurundan istifade ediyor ve mukabele görüyoruz (mukabele sırrı).
Karşılıklı bir etkileşim söz konusu.Bu karşılıklı yöneliş ve
etkileşim, ayna nöronlar sistemiyle yaşanıyor.Cemal güneşine
yönelip dua ettiğimizde (salavat), bizden yayılan feyiz dalgalarıyla
hakikât nurundan yansıyan dalga frekansları etkileşime giriyor ve
bir tür geri dönüşümle bizde tesirini icra ediyor.Afaktaki bu oluşum
enfüste de cereyan ediyor.Hakikât noktamızdan (sırrı Ali) B
sırrıyla hasıl olan ilim önce gönül arşımıza,oradan da inzal yoluyla
meleki kuvveler eşliğinde kürsimiz olan beynimize yansıyor ve
nihayetinde bilincimize ulaşıyor ve değerlendiriliyor.Dolayısıyla
cemal nuruna yönelişimiz ne derece yoğun olursa o nispette o mutlak
güzelliğin ruhuyla bütünleşiyor ve istifade ediyoruz.Bu manayı ifade
sadedinde de yüzünüzü cemal güneşine çevirin diyoruz.
Hakikât Güneşi,
ezoterizmde Hz .Süleyman’ın sarayındaki yükselen döner
merdivenin zirvesi olarak ifade edilir ki buradaki yükselen
merdiven, insanın gerçeğin ışığına ulaşabilmek için yaptığı içsel
yolculuğu ve yükselişi sembolize etmektedir.Beden sarayımızdaki
gönül tahtına kurulan Süleyman, o mutlak hakikât ışığıdır.Âli
Muhammed ilim boyutunu temsil ettiği için her devirde farklı
vizyonlarla ve belirişlerle açığa çıkmıştır ve ehlince müşahede
edilerek değerlendirilmiştir.El’an da bu seyir devam
etmektedir.İlgili ayette de vechimizin (hakikâtimizdeki esma
mertebesi olan noktamızın) hanif olarak (tanrı kavramına yer
vermeyerek) evrensel sistem ve düzenin ahenk ve güzelliğinin
seyrine yönlendirilmesi istenmiştir.Zaman mevhumu söz konusu
olmadan ezelden ebede bu sistem ve düzen geçerlidir.Ayetin devamında
da insanların bu sistem üzere yaratıldıkları vurgulanmıştır (Rum
30).
Mânâ yüzümüz olan
vechimiz, görünen sûretimizin derûnundaki hakikât noktasıdır ki
tasavvufta kalpteki Fuat olarak isimlendirilir. Çok geniş
kapsamlı bir algılama yeteneği ve kapasitesiyle yaratılmıştır. Gönül
kâbemizdeki hacerül esvet olan siyah noktaya karşılık gelir.Noktai
Süveyda olarak sevda noktası ismiyle anılır.Kalbimizdeki
bu fuat denilen kuvvenin açılması ve aktif hale gelmesi önemli bir
marifettir.Esasen kalbimizde her an dönüşümler yaşandığı için fuada
dönüşme eğilimi fazladır.Kalbimizdeki fuat denilen bu latifeyle
sonsuz uzaydaki alemlerin seyri gerçekleşmektedir diyebiliriz.Risaleti
Ahmediye miraçta Rabbini Fuatla seyretmiştir.Bildiğimiz gibi
yedi farklı ses frekansı,yedi farklı deri katmanı ve kalpte de yedi
odacık vardır.Bu yedi odacığın üç tanesi fuat için yaratılmıştır ve
feyizlerin odağıdır.Benzer şekilde yedi temel müzik
notasından biri olan La sesi de tevhidin sembollerinden
biridir ve mührüdür.Dünyamız La sesiyle dönüş yapmakta
ve sema etmektedir.Bu olay,evrendeki muhteşem düzen ve
mekanizmanın tek düzenleyicisi olduğu gerçeğini haykırmaktadır
adeta.Yogaların kalbini durdurup nabzını attırabilmesinin hikmeti de
yine fuadın varlığından kaynaklanır.Bazı ermişlerin irade gücüyle
kalp ritmini sıfırlayabildiği ve fuadı devreye sokarak tekrar
devreye sokabildiği bilinmektedir.Aslında belirli egzersizlerle bunu
biz de gerçekleştirebiliriz.Ama gereği yoktur ve risklidir.Gavsı
Azam da Sırrı Esrarında bu fuat denilen latifeden söz eder ve
şunu belirtir:
-Basiret, ruh
gözesinden gelir.Evliya için fuat makamından açılır.Elde edilmesi
için ötelerden,bâtından gelen ilim (nokta ilmi) lâzımdır.Başka
bir ifadesinde de fuadın,sultani ruhun tasarruf ettiği bölge
olduğunu belirtir.Ayrıca Necm suresi 11. ayette de fuadın
miraçta gördüğü algılama işlevine işaret edilmiştir.
Nihayetinde cemal
güneşi olarak vasfettiğimiz Muhammedi Hakikât Nuru,
insanların dünyasını aydınlatan sonsuz bir güneştir.Rahmani
sırların iniş yeri ve ihsan tecellilerinin Turudur.Ezel sırlarının
şâhidi,ilk geçen nurların müşahede edicisi ve kıdem lisanının
tercümanıdır.Ali aynasından Muhammed,Mir’atı Muhammed’den de Cemal
görünür her dâim.Ahlakını kemale erdiren bir insan,Allah
ahlakının bir yansıması olan Nuru Muhammediden B
sırrıyla daima ilahi cemali seyreder.Seyir dâimidir.Resul
Aleyhisselam,ilahi ahlakı aksettiren bir güneş,onun hakiki varisleri
de irşat(aydınlatma) misyonuyla yüzlerini o cemal güneşine (gizli
gülşene) çevirmiş birer aynadır.
“Talibi
sırrı Muhammed oldun ise ey gönül,
Sidre i
Tûbada kalma,Alemi Ednaya gel..
demiş Aşık
Sezai…Yazımızı Resule ve Ehli Beytine salat ve selamla bitirelim.
Allahım! Sırlar
semasının güneşi olan seçkin zata ve hilkatin kaynağı olan Nuruna
salat eyle.Bizim tarafımızdan da selam eyle… |