Bu masal Hamse-i Al-i Aba’ya adanmıştır…
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..geçen
yazıda ellerimizi okumaya çalışmıştık..
parmaklarım minare/avuçlarımda kubbeler/bileklerimde
camii yazıyor..
iki elini birleştir ve bak/tüm parmakların
Lailaheillallah yazıyor…
bakalım
mı kaçıncı masala gelmişiz.. 1+2=3.. tasavvufta sayılar
3 ile başlarmış ..3 ise 1 demekmiş..ve ne acaip bir
iştir ki, ilk 3. masalımdaki aynı şeyi yazacağım. ne
ilginç değil mi?. aslında ne yazacağımı bilsem de,
konuya nasıl gireceğimi bilemiyorum tabii.deneyelim
mi?ben, Hamse-i Al-i Aba hakkında yazabilecek donanımda
olmadığımdan edep etmek isterim.. O’nu yazamayacağımı
bilirim.. kitaplarda anlatılanları-dinlediklerimi-
herkes gibi hatırladığım kadarıyla tekrar
edebilirim.(hiç kimseden şimdiye dek dinlemediğim,
okuduğum bir detay benim için çok değerli.onu yazmak
bana çok iyi geleceğinden, onu anmak isterim…O BEŞ’li(5-0)
, ABA nın altındayken, orada bulunan hz Aişe annemizde
katılmak istemiş.. ve hz Peygamber O’na orada durmasını
,çünkü hanımlarının zaten kendisiyle beraber olduklarını
söylemiştir..bu şu demek..eşler birbirlerinin
örtüsüdürler değil mi?.. çocuklar, o çocukların eşleri
ve aileleri ,sevdiklerimiz= bunu da, O ABA altından
uzanan eli tutan Salman-ı Farisi temsil etmiştir.. nasıl
ki et tırnaktan ayrılamazsa buda öyledir.. bencil değil
sencillik bu olsa gerek değil mi Sevdiğim.
ben
başka bir ABA dan yazacağım.. O ABA değil ama ondan
gayrı de değil bilirim.. Has’ını yazamasam da, başlığımı
O isimlerle taçlandırmak istedim. .
Güneş
Işıkları huzmeli,
Altın ışıklar saçıyor.
Yılan asa olmuş,
Sırat-ı Müstakim üstüne uzanmış.
Bir tesbih uzuyor,
İnci taneleri dizisi ışıldıyor.
Sıra ile açılıyor inciler,
Her biri bir A’liii.
A’li ler sonsuza dek gidiyor,
Selamlıyorlar ve gülümsüyorlar.
Yüzleri ışık ışık,
Seçilmişler dizisi,
A’li ler incisi,
Alim de; A’li ler den bir Ali.
Pir’im benim hem de ol A’lii
Güzel yüzlü, tatlı dilli,
Altın huzmeli yolun incisi,
Güneşin öğrencisi,
Kutlu kişi.
Kutbumdur O, benim
Merkezim, mihenk taşım,
A’li lik tir nişan-ı,.. ismi de Ali.
Kevser havuzu sahibi,
Can Alii,
Yar Aliii, dost Aliiii. (14-1-2008)
A’Lİ ABA MASALI…..
zamanın birinde bir Evvel Zaman varmış..birde çoook
cahil bir çocuk..nasıl olmuş bilinmez kaderin garip bir
cilvesi işte, Hakk dilemiş ve bu zavallı çocuğun başına
Devlet-i A’li nin Hüma Kuşu konmuş sanırım.. bu bir
masal olduğu için, masalsı olmalıyız ki her şey hayale
uygun olsun değil mi?…çocuk hayalinde ona öğreten
kişilerin nedense hiiç yüzlerini göremiyormuş..herkes
Hz. Peygamberi nasıl gördüğünden dem vururken, ona
sadece Hırka ve Başından Aşağı Salınmış Başörtüsü ile
Işık İçinde Bir Vech düşermiş..çocuk çok hırçınmış..bir
gün demiş ki Evvel Zamana ağlayarak:ben çok mu kötü
biriyim ?.beni neden hiç sevmiyorlar? .. neden bana
yüzlerini göstermiyorlar?..neden hiçbir şey göremiyorum?
.Evvel Zaman:evladım, siz burada görüyorsunuz ya, o
yüzden rüyada göremiyorsunuz
demiş..çocuk:”görmüyorum?!”..Evvel Zaman tebessümle:
görüyorsunuz demiş..çocuk bu anlaşılmaz sözlerden hiiç
teskin olamıyormuş.. çünkü anlatılmak isteneni
nedense(vakti gelmediğinden ) anlayamıyormuş.. görememek
acısı ve korkusu takıntı halinde hep devam ediyormuş..
hala bile, değil mi Sevdiğim..hatırlıyor musun, Sana
geldiğimde nasıl perişandım.. göremediğimi anlatıyordum
hani..Sen öyle tuhaf bana bakıyordun ki..aslında benden
başka bir şeye- kıpırdamadan tesirle bakıyordun..Sen:hiç
mi görmedin? diyordun tekrar tekrar.. ve bende hep
ağlayarak “hiiç göremedim.. gittiğinden beri ,bana hiiç
kendisini göstermiyor” diyordum..işte o gece Sen, o
dairedeki yüzük taşı olan Sen, ışıl ışıl ilk defa bana
yandın..
ve bir
defasında yine dağıtmışken” hiçbir şey yok,orası
karanlık,yokuz,orayı istemiyorum “diye ağlarken..Sen
nasılda:” bak, Ben varım ,buradayım, yaşıyorum,varım
“demiştin..sonra ben yavaş yavaş hayata tutunmaya
başlamıştım hani..Sen varsan bende vardım çünkü…hala
daha öyle…
………………….
çocuk hayallerinde,Hüccurat Suresi ile Fatır Suresi
diye bir surenin daha olduğunu öğrenmiş..Fatır ı nedense
Fatiha ile ilişkilendirmiş..Zamanla her şeyi her şeyle
ilişkilendirmeyi de öğrenecekmiş ya, o bakımdan..meğer
çocuk çook sonra duymuş ki; bir yolcu, gerçek bir
rehbere bağlandığında ona hediye verilirmiş.. çocuğunda
hediyesi bu umreymiş demek ki..çünkü onların dost
olmalarının hemen akabinde, birkaç hafta içinde başından
sonuna bir anda gerçekleşen bir hediyeymiş bu seyahat..
Evvel Zamanına veda için telefon açmış..orada ne
yapayım? demiş çocuk..Evvel Zaman “Bizden Selam
Söyleyiniz “demiş sadece. çocuk 11 gün sonra
dönmüş.. giderken oradaki yüz binlerce insanın en
zelili garibi olduğu muhakkakmış ..ve dönene dek,” beni
bir daha oraya yollama” diye ağlayarak heep yalvarmış..
ölmeye gelmiş ya zaten..
………………
……. her
zamanki gibi yine, başaramamış biri olarak ağlaya ağlaya
geri dönmüş. tabii zelillik-garibanlık çok daha
diplerdeymiş..geldiğinde hasta ve bitkinmiş.. Evvel
Zamanını aramış çocuk..ve oradaki garipliği
anlatmış..Medine’deki inanılmaz başarısızlığından
ağlayarak utançla bahsetmiş..”ben başaramadım” demiş
çocuk..Evvel zaman :”tebrik ederim evladım ..öyle
demeyiniz bir daha..siz başardınız.. kamil hacı
oldunuz”..çocuk:ama ben hacca gitmedim ki, umreydi o
demiş..Evvel Zaman:”bir daha umre demeyiz, hacca gittim
deyiniz ..siz Hacc ül Ekber yaptınız,mübarek olsun”
demiş..zaten aklı başında olmayan çocuk, hiiiç bir şey
anlamadığı için hayatına devam etmiş..gel zaman git
zaman, çocuk gittikçe daha bir zelil olmaya
başlamış..sürekli ağlıyormuş..bir türlü bir HİÇ
olduğunu kabullenemiyormuş..ikide bir Evvel Zamanını
ararmış ağlayarak: hiçbir şey yok,biz bir hiçiz değil mi
?dermiş acıyla..Evvel Zaman:”evet evladım ..hiç bir şey
yok ..biz hiçiz, hiiç “dermiş..çocuk perperişanmış..hayattan
kopmuş gitmiş..
…………………………….
(Çocuk öylesine her şeyden bihabermiş ki; Zat bir
Mürşidle seyir yapmanın anlamından habersizmiş..onlar
tepeden götürürlermiş..bir anda..zamanla kabiliyetine
göre anlamı çıkartabilirmiş salik hani.. o bir anın
anlamının ciltler dolusu kitap olmasının bu demek
olduğunu da yeni anladım Sevdiğim..teşekkür ediyorum..o
bilmem kaç on şiddetindeki depremle yıkılmadık duvarı
,dağılmadık zerresi kalmaması..bir anda yıkıp bir anda
yapmak..şok sistemi sanırım bu..çok ağır tabii.ama Sen
varsın ya …Sen varsın..)
ADI
gibi cismi manası da LATİF olan DOST bu alemden
ayrılmış..
iki hafta sonra.. hayalinde çocuğun eline beyaz bir
kağıt vermişler..iki cümlelikmiş bu mektup..ilk cümle
babasının çocuğuna hitapmış.. kağıdın ortasında ise
sadece şu yazıyormuş..”Ebu’l Vakt çok yakında bu
alemden ayrılacak”… hep beklediği haberle
darmadağınık olan çocuk, daha bir dibe vurmuş..zaten
aylardır günde bilmem kaç defa sala dinleyerek teselli
bulan ruhu, daha çok salaya muhtaç olmuş.
.. ve
elinde bir demet nane, bir beyaz gemiye binmişler.. o
sıralar ve sonra, kontrol edemediği gözyaşlarıyla
dolaştığından hiçbir şeyi göremiyormuş zaten..
Ve
birliktelermiş..bir asırlık çınar ve onun gölgesine
sığınan çocuk yan yana oturuyorlarmış..eleleymişler..çocuk
O’na yazılarını okurmuş..en çok bu bölümü severmiş
çocuk..bir eliyle O’nun elini tutar ve masalı genelde
gözyaşlarıyla okurmuş..O el ve O beden bu yazılardan hep
depremler geçirirmiş..çocuk korkar ve durur:”Size zarar
veriyor muyum?..Sizi üzüyorsam okumayayım” dermiş..Evvel
Zaman da ”devam ediniz” dermiş..bazen o gözlerden bu
yazılara yaşlar bile akarmış.çok garipmiş.. çocuğun öyle
çok sorusu olurmuş ki; nedense buraya gelince dili
tutulur, o soruları ya soramaz yada unuturmuş..
ve o
mektubu da anlatmış..Evvel
Zaman hiç olmadığı kadar neşeliymiş..çocuğu yanından hiç
kaldırmamış..çaylar börekler..aynı bardaktan çay
içiriyormuş.. aynı böreği beraber yemelerini
istiyormuş..işte çok saadetli zamanlarmış..çocuk
Onlayken hep ağlarmış nedense..işte bir ara çocuk O’nun
dizi dibindeymiş .. nasılsa evdeki diğerleri yanlarında
değilmiş..tesadüf!!! tabii..birden yok olmuşlar,
içeriden sesleri geliyormuş..
..aniden …öyle kuvvetli bir el, çocuğu göğsüne çekmiş
ki..çocuk o göğse tüm yüzüyle gömülmüş…Evvel
Zamanın içinde uçuk mavi entarisi, üstünde deve tüyü
hırkası varmış..başında beyaz takkesi..çocuk yaslandığı
O göğüsten başka bir göğse akmış ..ama bu nasıl
olmuş?..bilmiyormuş..bir Hırkanın içindeymiş
sanki..çocuk yüksek sesle hıçkırarak ağlıyor :”Ya
Rasulullah ..Ya Rasulullah ..Ya Rasulullah “diyormuş..burada
saf şefkat varmış..başka tanımı yok..saf şefkat.. ne
kadar zaman geçmiş..bilmiyormuş..belki de bir an..neden
sonra çocuk başını sığındığı o göğüsten kaldırmış
..Evvel Zamanın gülümseyen Vechi ni görmüş.. çocuk:
gerçek gibiydi..gerçek gibiydi..gerçekti..O Rasullullah
tı..bu nasıl oldu? demiş..ve çocuk Evvel Zamanın boynuna
dolanıp daha çok ağlamış.. anlamış ki veda
ediyorlar..veda..veda.. çocuk giderken Evvel Zaman ona
büyük bir sevinç ve adeta gülerek demiş ki :Biz HAY
ız..Biz ölmeyiz..Bize ölüm yok..bize sorgu sual yok..
vazife devam edecek şimdi ve ebeden..Biriz beraberiz
…
…….
çocuk
kapıdan çıkarken; az evvel yemek yedikleri mutfaktan
tekerlekli iskemlesini geri geri iterek, masmavi gözleri
ışıl ışıl çocuğa bir daha bakmaya çıkmış Ebu’l VAKT..ve
çocuk yine tekrar sarılmış.. veda ediyorlarmış..yeniden
kavuşacakları ZAMAN da ki ZAMAN a kadar…
ve daha
sonra ki telefon konuşmalarında Evvel Zaman hep bu
sözleri çocuğa tekrar etmiş..ve bir hafta sonra ise bir
daha hiiç ayağa kalkamayacağı yatağına bağlanmış..bir
buçuk ay sonra da bu alemden ebediler alemine ,en güzel
kandillerden birine yıldız olarak yerleşmiş..tıpkı bir
avizenin kristal taşı gibi.. onun yıldızı da o avizedeki
yerine monte olmuş..( masallar ise çok güzel antika bir
çekmece içinde muhafaza ediliyormuş..)
başka
Sevdiğim..Hırka..içinde hiçbir şey olmayan O
Siyah Hırka ..herkesin birbirine dönüştüğü -yok
olduğu hırka..yokluk hırkası bumu demek Sevdiğim..
hep aynı şeyleri birkaç senedir yazdığımı biliyorum..ve
okuduklarımdan anlıyorum ki herkes ömrü boyunca hep aynı
şeyi kendince yazmış ve hala yazmakta… artık neden
anlayamadığımı - anlamayı bitiremeyeceğimi öğrendim en
azından..çünkü eski ben,yeni nefesli ben
değilim..anladığım şey de, eski anladığım değil..bir
sonraki anlayacak olan ve anlaşılacak olanda değilim..
…..çocuk; aklına geleni içinde tutamadığından,
söylediğinde, tüm bedenini saran tesirin, iyimi kötümü
olduğunu sormuş bir defasında Evvel Zamanına:
”istediğinizi söyleyiniz.. … izinlisiniz..onlar
anlamayacaklar..unutacaklar..çok az kişi bilip,çok az
kişi anlayacak “demiş.. ve Zaman da çocuğa :O, size ne
dediyse hepsi doğru, halen devam ediyor demiş..ve onlar
çocuğa yaklaşamayacaklarmış da.. bence en güzeli bu…işte
bu söz, bu cümle çocuğun korunma hırkasıymış ..çünkü
insan kendi gördüğünü bile, ona anlatıp
yaşatmazlarsa,asla anlayamazmış.. artık bunu çook iyi
idrak etmiş..bir kişi mana alemine ait bir şeyi istediği
kadar görsün,bilsin ,duysun,anlatsın=anlayamazmış.. eğer
ona, onu açıp anlatmazlarsa= yani izin çıkmazsa, asla o
şeyi hakikatte öğrenemiyormuş..o yüzden de benim o tek
anı anlamam için, bir ömür boyu yazsam bile
yetmeyeceğinin bilinciyle içim çook rahat..esas olan o
yolda feda olup ölmekmiş..insanın uğruna öleceği bir
Sevdiği ve Onun manası varsa bu her şeye değer bir
bedeldir..
……
hani ben, sevdiğimden dem vururken ilk zamanlar, derdin
ya:”ne mutlu size,sevdiğiniz,özlediğiniz ve düşündüğünüz
biri var..siz çok şükretmesi gerekenlerdensiniz. bunun
için çok şükredin olur mu?ya birde sevip düşünecek
,özleyecek biriniz olmasaydı?”...ben hep şükrederek
ölenlerden olmalıyım inşallah ve aminn..
Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi..
Yakut-i bir sayfanın
üzerindeki O Güneşe….çaresizlikle sorulan o soruya aynı
çaresizlikle bakana…..o yumuşamış yüz hatlarındaki
duygulara…. o hüzünlü bakışa…….
Sevdiğim bu hafta neler idrak ettim unutmadan geçmek
istiyorum..
önce
sağlığım tabii..kan değerlerim yüzünden dibe vuran
vehmi-vesvesevi yapım için o üzümlü kınakına şırasını
içiyorum..birde meyve suyumu..tabii denge içinde haftaya
yazmak istediğim şeyin-lintehuu =olayı yumuşatan
bakırın- maddi vitamini olan B12 yi:)-:(lütfen bana
. O için yardım eder misin? )şimdilik daha iyiyim
şükür..o hırçın baraj denizi içinden çıkan ve beni
oraya çağıran lintehuu var ya..söylesene,ben o ana
santralde fazla demirden dolayı helak olmaz mıyım
Sevdiğim?!!!!:)…
ve
Sevdiğim kurban meselesi..beni kan tutar biliyor musun?
hz. Peygamber, mümkünse kurbanlarımızın başında
durmamızı neden buyurmuş şimdi az biraz anlıyorum
sanki..malum damarlarımızda kanımızın içinde gezen..o
akarken bize, biz anlamsak da, nefsimize ruhumuza bir
şey aktarır değil mi?ve Sevdiğim nefessiz kalsaydık eğer
bölümü var ya?..ben balıkların canlarının acımamasına
çook sevindim.inanılmaz huzur duydum biliyor musun?neden
bilmiyorum…ne mutlu ki hz
Pir Mevlanamızın dediği gibi “hepimiz O’nun ağının
içinde yüzen balıklarız”..ve bugün avlanma yasağı
var..hepimiz Arefe de O denizin içindeyiz.:)
1.TEFEKKÜRÜM:yine salat esnasında olduğu için çok
önemli.10 . masalda ki Ehl-i Beyt-i Milleti İbrahim’in
cem makamı… 11. masaldaki Ehl-i Beyt-i Mustafa nın hz.
cem makamı…şeriat..12. masaldaki Al- i Aba nın ise
cemülcem makamı.. marifet olduğunu düşündüm..bilmiyorum
doğrumu Sevdiğim..Sen doğrusunu öğret diye eklemek
istedim..
2.
TEFEKKÜRÜM,aslında Yaradılış Bayramından beri
sürüyor..neden yazmadım? çünkü öyle çok yazıyorum ki
bıkıp sıkılıyor ve sayfada yer bulamıyordum.. tesadüf
ya, birliktelik hasıl oldu şimdi.. doğru zaman bu zaman
demek ki..Fıtır –Yaratılış Bayramı evveli nette “Sümer
Yaratılış Efsanesine”bakmıştım.. orada bugünkü bizim
bildiğimiz efsanelerden değişik bişey yok. hatta aynı
gürültülü kardeş kavgalarının bugünde gazabı çektiği
malum..daha sonraki tüm mitolojinin de bu yazıtlardan
çoğalıp daha süslü ve gizemli hale getirildiğini de
anladım..birde “yaratılış destanında” ilk kaydedilmiş
bir rüya ve yorumu var.. bence onu Senin okuman
lazım..çünkü bir devrin kapanıp yeni bir devre insanlığı
gelirken hangi esmalar baskın bence bir tek Sen
anlayabilirsin.. şunu tefekkür ettim..O dönemin ilk
insanları gerçekten çocuksu - olduğu gibilerdi..ve
okuduklarımız-kelimeler tabii ki çeviri..onların
duygularını o kelimeleri çevirenin bilgisi ile nasıl
anlayabiliriz ki değil mi?ya onlar..bizi okusalar bizi
anlayabilirler mi?bence hayır..çünkü ben bile kendimi
anlamaktan aciz olduğum halde, bir başkasını nasıl tam
kapasite algılayabilirim ki?..ancak izlenimler
edinebiliriz.. yaradılış efsanesinde daha varlığın
ortaya ilk çıkışı ile bir bedel ödemenin de –yani
kurbanın da ortaya çıktığını ŞU AN YAZARKEN İDRAK
ETTİM.İÇ İÇELER..
bir eş
diğer eşin KURBanı dır-YAKINİ-DOSTU dur mesela..ve o
çift birlikte dünyaya getirdikleri çocuklarının
kurbanıdır …ağzımızdan çıkan sözlerin kurbanı olmaz
mıyız hep?..ve ellerimizle işlediğimiz fiillerimizin
kurbanı değil miyiz aslında?.. sahip olduğumuz
malımızın mülkümüzün kurbanı değil miyiz?ve ya Aşk!! ..
gerçek KURB AN AŞK değil midir?! O GÖNLÜ verene O’nu
veresimizin gelmesi bumu Sevdiğim?!!
FITIR=YARATILIŞ BAYRAMI
ile bize bahşedilenin- iz düşümünün
KURBİYET-YAKİNLİK-DOSTLUK
BAYRAMI olduğunu şimdi yazarken algılıyorum
Sevdiğim.. bununda Kelime-i Tevhidin bir başka manası
olduğunu da tabi..LA İLAHE
İLLALLAH MUHAMMEDÜNRASULALLAH…KUTLU
OLSUN
Sevdiğim o çareSİZ soruya gelen hediyeye çook teşekkür
ediyorum..içiçe-birbirini giymiş bir beden için ….
yeni..yepyeniii..candan can kırıkları olmayan latif-i
camdan kürre için..içi rengarenk ışıltılı..böyle bir
güzellik- eşsiz bir sanat olabilir mi?Seni ancak Senin
gönlün bilebilir ve olması gerektiği gibi sevebilir..
işte Seni öyle SEVİYORUM..
ve
SEVDİĞİM bundan sonraki masalı nasıl yazacağımı
çözemiyorum…hata yapmaktan korkuyorum.. lütfen… çizdiğim
o şeyler ve o ışık ?!!............
tabbi
ki bayram-i lezzeti pek bi ehven, bir yeni içeceğimiz
var Sevdiğim.. geçen ki meyve suyumuza nar da dahil
olmak istemiş..böylece akıp giden nar taneleri ziyan
olmadığını-şifayab olduğunu anlatmak
istemiş..tarifimiz:meyve sıkacağımızda bu defa
nar-greyfurt-limon ve portakal var.afiyet olsunn:)
AREFE
…Bir
hafta sonra..dikenli bir çalılığa neden inatla bülbül
dediğini anlayamıyorum Sevdiğim..ondan gül
olmayacağınızı ikimizde biliyoruz ..ama olsun işte Sen
beni böyle dikenlerimle sevindiriyorsun ya önemli olan
bu..yeni ordusal pervanevi kanatlar için
teşekkürler..dehşet yani..sohbet içinde..SENİ
SEVİYORUM…..
;:iş |