ZAMAN DEĞİRMENİNDE ZAMANE TEFEKKÜRLERİ MASALI - 6
Nur Cihan

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. heyheylerim geçti..yine Sana döndüm.. çok dönel bir döngüsel ayna olduğumdan sanırım..ve artık Sevdiğim, kalbimin her an, sürekli karasızlıklar içinde olduğunu, aynı bir kuşun kalbi nasılsa öyle çırpındığını hissediyorum..merhamet ..hep ağlattığın kabul ettiğin bir gerçek ..eh, birazda güldür yani:)..Sevdiğim, geldiğimiz noktaya şöyle bir dönüp baktım..her daim ilk ve tek birinci masalımı yazdığımı biliyorum..  ilk 10 masalımla benim için her şey bitmişti ya hanii..taa ki Nur gelip, kendisini O’na sormamı isteyinceye dek.. bu ilk on masalı hep tekrar tekrar yazıyorum biliyorsun.. yeni bir anlayışla..işte tekrar etmekten hep kaçtığım bölümlere doğru çekildiğimi hissettiğim için, kendimden kaçmak istedim..söylesene,neden bu kadar korkağım..ne olur beni bırakma, lütfen.”yapamıyorum,  başaramıyorum ,geri dönmek istiyorum” dediğimde;büyük bir ciddiyetle:”dönemezsin,birlikte yapacağız,birlikte başaracağız” demiştin, unutma lütfen.ve ilk defa çok çalıştım,düşündüm..ya da hiç düşünmedim..bu mevzuu yazmışım da, idrakine yeni vardım..ve onun üzerine tüm okuyup seyrettiklerimi inşa etmeye karar verdim..bana bişey oldu; son birkaç yılda okuduğumdan fazla kitap okuyorum..okuduklarımı aklımda tutamadığım için habire üstlerini çiziyorum..bakalım mı, bu son bir ayda neler okumuşum ve neler olmuş..derviş çeyizi kitabını en sona saklıyorum, keyfini, lezzetini çıkartalım diye.artık telaşlı değilim..ben yine o kutsal kaseden-en lezzetli yerinden-tam orta yerinden içmek istiyorum..usul usul ..lütfen..ve Sevdiğim, cevrinizi çekemediğimiz için, o yaylalara yayılamadığımızda bir gerçek:)

Evvet.. ilk kitabımız Secret of Sufizm-Zamana ve Mekana Hükmedenler..yazan Ali Toker..her zamanki gibi – çok cimri olduğumdan dolayı tabii-bu kitapta hediye geldi Sevdiğim..iki günde okudum..40 ların meclisine 40 gün şehadet eden derviş Mehmet’in çenesini tutamaması ile 40 lardan ihraç edilişini anlatıyor..yazanlar nette mekan açmışlar ,kitabı okuyanlardan anket-i idealarını soruyorlarmış..bu zavallı cahil çocuğa da sormuşlar..yazarın kızı ve bizim masalın çocuğu yazışıyorlarmış..çocuk okuduğu kitap için ne  düşünüyormuş?. çocuk :ben dümdüz bir kişiyim.. size tüm hissettiklerimi yazacağım, lütfen kızmayın ..”tamam, seviniriz” demiş karşı taraf..çocuk:kitabınız canlı ..o şiir gibi olan sözler var ya, işte onlar bu aleme ait değil..onları öyle ayrık yazmanız çok güzel..her biri çok değerli.. kitap baskısı çok kalitesiz..o  sözlerin basıldığı sayfaların kuşe olması lazım-resimler de net  değil.(Sevdiğim, derviş Mehmet’in efendisinin cenazesi çok hazindi..çook ağladım..görmen lazımdı..kendi halimi tekrar yaşadım).. ve  kitabınız da ki hemen her şey bilinen menkıbelerdi. oysaki, size ait bişeyler okuruz sanmıştım..belki de içinde sırlamışsınızdır.. kitap beni sürekli  uyuttu ..öyle çok uyudum ki, hep rüya gördüm:)(hatta bir defa ,nasıl zorla uyudum. o kırmızı mercan gülden yüzüğü yeşil gördüğümde; uyanınca kaldığım sayfaya bir baktım, mutmainne makamıymış:)yorumlarıma kızmayacaksınız ,tamam mı?”tamam” diyor karşı taraf..çocuk:kitap size ait değil..siz yazmışsınız ama size ait değil..üzerinizde tasarruf edene ait..karşı taraf duruyor:babasının dediklerini yazmaya başlıyor:” ben bile ilk defa duyuyorum.. babam, ilk defa birine anlattığını söylüyor..dediğiniz doğruymuş..bu tamamen, yıllar yıllar önce bu alemden ayrılan efendisinin isteği ile olmuş..acele bir basımdı..dediklerinizi yeni basımlarda dikkate alacağız.  peşinden kendimle ilgili olanı yazacağım inşallah.”işte, masalım için izin istiyorum.. ”memnun oluruz, kitap sizin olsun, dilediğinizi yapın” diyorlar.. çocuk:biliyor musunuz ?ben gerçek dostlarımı evvela rüyamda, sonra dünyamda bulurum..dost olduğumuz için teşekkür ederim…(Ya Rabbim, Sen bu cahile ne hediyeler lütfediyorsun:)

işte Sevdiğim, bir okur olarak, bir yazara tebasal fikirlerimi böyle ilettim..ama ona, uzun yıllar evvel bu alemden ayrılan efendisinin, kimde hüküm sürerek bu kitabı yazdırdığını söylemedim:) bu kitap çok değerli..islam tasavvufu hz. Ademle başladığı için..ilk mürşid hz Allah -ilk mürid ise hz Adem olduğundan; esmaların, eşyanın hakikatinin, direk Allah tarafından öğretildiği  ilmü ledün var..bu kitap sınırsızlığı, mekansızlığı ve ebediliği anlatıyor..yani bugün dünyayı açlıktan, sefaletten, işsizlikten kurtaracak parayla- ilimle gelinen noktanın ne kadar gülünç olduğunu da tabii..dünyayı döndüren- yöneten 40 lar konseyinin fukaralarının ise nasıl bir mahfiyetle bu alemde yaşadıklarını da..fizik kurallarını, matematik değerlerini, bilinen tüm ilmi tarihi yerle yeksan eden manalar zincirini..secret -gizem peşine düşenlere “has”ını sunmak istemişler.. orjinalini yani..orjinal olduğu için de tabii MECAZİ -karışık ve anlaşılmaz.
ÇÜNKÜ ADEM =İNSAN BİR SEMBOL…içindeki içinde yanii..içinin içindeki de dışında yanii..

birde şimdi bizim uyduğumuz bir moda var ya hani..hani, Allah’ı Allah’a  ilimle- bilimle- şu bu icatla ispat etme hastalığı..Allah bize gülüyordur değil mi Sevdiğim?”en önce ben söyledim”  dediğimizde mesela..bu kitap onların hepsini altüst ediyor.
çünkü taaa ilk insandan beri bu makamlar ,mertebeler ,geleneksel irfan sürüyor. ve sürmekte.bu ilim kitaptan öğrenilmiyor ne yazık ki..okumak bir zevk..ilmi çoğaltmak da bir zevk..denge-marifet en güzeli. tadı da olsun, tuzu da.. ama değişik tabaklarda, değişik kişilerle, değişik mekanlarda, vs..bu kitap, Hüdai hz de, Senin bana yaşattığın lakin, Sana bile anlatmama izin vermediğin:”biz harikalık istemiyoruz,sıradan ve basit olacaksın dediğinde :)- zamanı mekanı yırtmanı,tüm ilimleri altüst etmeni hatırlattı.(dünya medeniyeti yamyamları Seni bir ele geçirseler mesela, her zerreni yerlerdi…)hani, içeride nasılsa bir ben kalmışım.. kapıya  çıktım.. kapıda ülke yöneticisi..Ya Rabbim,  O’nu elimi kalbime koyarak dervişcesine selamladım..biliyordum ki O aslında Sendin..senelerdir hala Sana bile anlatamadım ya ..yazmazsam çatlardım yanii:)bu kitaba vesile olduğu için teşekkür ediyorum… kitaptan pasajlar:

*Ne içindeyim zamanın,/Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre geniş bir ânın/Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüyâ rengiyle/ Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile/Benim kadar hafif değil.
Başım sükûtu öğüten/Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş/Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık/Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık/Ortasında yüzmekteyim.(
A.HamdiTanpınar)

*Ruh….bu aleme garip olarak gelir ve öylece de gider.ruh(gönül)bedenin sultanı olup,beden onun bineğidir..bütün zahir ve batın organlar,onun askerleridir. marifetullah ve hz Allah’ın cemalini  temaşa etmek onun sıfatıdır..mükellef olan odur ve hitap onadır.yarın mahşerde mutsuz olmak da onun sıfatıdır ve ona ait haikatlerin bilinmesi,marifetullah’ın bilinmesidir..

*Saatler zamanın akislerini mekana vurunca halvet yeri ortadan kaybolur..kalp halvethanesinden aleme kapı açılır…artık alemi döndüren medar dişlisi sensin…kutbiyet tahtı senindir..saadet yıldızı alnında parlıyor.makam ve mertebe felsefesi seninle birlikte tasavvur merkezini artık kaybetmiştir..

*Bana ikide bir tövbemi sorup durma:)
Afitap’ın saçları gibi devamlı bozuluyor:)

*Aynalar göstermiyor artık kendimi..anka kuşu söylemiyor anahtarın yerini,senin alemine girdim gireli yazmışlar defteri divane beni..(Bağdat tımarhanesi)

*Azizim,dün gece alem-i rüyada gökteki bütün yıldızlarla evlendiğimi gördüm.öyle ki evlenmediğim tek yıldız dahi kalmadı..sonra harflerin gerçek manalarını keşfettim..vakıf olduğum Elif dahil,Ye’ye kadar bütün harflerle evlendim..bu rüyanın tabiri zaten sende mevcut..(Muhiddin-i Arabi’nin Ebul Abbas’a mektubu)

*****
ve diğer kitaplar..”Kapılar Kapanmadan”..”İplerimiz Kopmadan” ikisinin de yazarı Necmettin Şahinler hocamız..bu iki kitabı gala gecesi olsun dilediğim son dersimizde imzalamıştı ..ancak yeni okudum.. kapılar kapanmadan dan çok etkilendim..bunun manası da; o yeşim taşları,inciler ve kırmızı güllerdi..çünkü o galada, gelen kırmızı gülleri O’na sunmuştum ya hani.. işte hayalde de Kutlu’dan bana geldi..ruh hiçbir şeyi unutmuyor yanii…yazmak istediğim; o elimizdeki delil:) için bu kitabı okumak..sanki, özel tasarlanmış gibi hissettim Sevdiğim.. üstelik kitap, anahtarı avuca bırakana-Haybababama ithaf edilmişti.. ne ilginç değil mi?..kitapta, içinden kapı kelimesi geçen ayetler ve o ayetlere ait tevhidi anlatımlar yapılmıştı..bu tarz yorumlar bence tefekkür için en güzel yöntem…ve alıntılarımız..

*Kamil insan,her talipliyi Hakikat Şehri’ne aynı kapıdan değil,ayrı kapılardan sokar..bir anlamda hakikati,kapı ile özdeşleştirip,kayıt altına almaz..bilir ki her insanın farklı mizacı,meşrebi ve neşesi vardır..Hakk,aleme esmasıyla tecelli etmektedir ve Esmaü’l Hüsna’nın her biri,Hakk’a açılan bir kapıdır..bu nedenle “Bab-ı Vahid”,yani tek bir isimle yetinmek yerine bir çok isim kapısından Hakk’a ulaşılabilir..Kur’an bu gerçeği şöyle vurgular:

*de ki:ister Allah diye çağırın,ister Rahman diye..O’nu hangi isimle çağırırsanız çağırın,(O hep birdir;ve)bütün güzel ve üstün nitelikler O’nundur.(isra/110)

*(rad/23-24)……şimdi bu girişten sonra yukarıdaki ayete döndüğümüzde şunu anlıyoruz ki bu “ülü’l elbab” olan kullar yalnız kendileri değil” atalarından ,eşlerinden ve çocuklarından doğru yolu tutan kimselerle birlikte adn cennetine gireceklerdir.
*******************
Sevdiğim kitap okuyorum fakat,sorsan bir şey hatırlamıyorum..neyse ki kelimeleri çizdiğimden, bakıp bakıp   kopyalıyorum  her zamanki gibi..bu kitabı birkaç yıl evvel okumuşum. bir kelime bile hatırlamıyorum ..zaten özel rica ile, nerdeyse kişiye özel yazılmış bir kitap..yazarı Ahmed Gazali…adı Aşıkların Halleri.. tasavvufa  yeni başlayanlar için değil, çoook ileri safhalardakiler içinmiş.. anlaması ve kabul edilmesi çook zor bir kitapmış..şimdi benimde hiiiç anlayamadığım lakin Sen anlatırsan anlayabileceğim alıntılar:

*çırağın eline iyi bir usta oluncaya kadar bazen çamur,bazen düğme verilir..bazen de değil delmek,ustanın bile elini dokundurmaya kıyamadığı değerli ve parlak inci-mercan çırağa emanet edilir..

*zira ruhun kendisine giden yol aşktan geçer..öyle ki kendisini baştan başa kuşatan aşkı geçmedikçe kendisine ulaşamaz;çünkü aşkın celalet ve hükümranlığı ruhun gözünün,kendisini görmesine geçit vermez;bunun sebebi aşığın kendisini değil,başkalarını kıskanmasıdır:)

*dedim ki “ey put! sevgilim sandım seni”
şimdi anlıyorum ki canımsın benim
dönerim dinimden yüz çevirirsen sen
ey cihanın canı ,küfr ü imanım benim

*melamet meydanıdır,helak yurdudur bu
her şeyine oynayan has kumarbaz yoludur bu

*kalender olması gerekir insanın ve çatal yürekli
geçmek için ayyar gibi korkusuzca bu yolu

*derken aşkın kıskançlığı bir daha parlar:aşık,yüzünü maşuktan çevirir;zira maşuka duyulan özlem biter..özlem ,öyle bir kavurucu hal alır ki artık ne dünya, ne kendi, ne de sevgili arzusu kalır..aşkın biricikliği üzerinde tam bir tecrid parlar..tevhid ona ,o tevhide ait olur..burada aşktan başkasına yer kalmaz..

*ey şerefli insan!..eğer kendi vaktinin sırrına vakıf olsaydın ezeliyet ve  ebediyet  “kab-ı kavseyn(necm:53/9)’in senin kalbin ve vaktin olduğunu  anlardın. .

*gördük dünyanın temelini ve cihanın aslını
atlattık kolayca hastalıkları sıkıntıları

* La’dan çıkan bu siyah nurun ötesinde sırlar var bil…?!!!:)
Geçtik ondan da biz.. ne o kaldı, ne bu kaldı

*aslında aşk,iki gönül arasındaki yakınlıktır..ama aşığın maşuka aşkı başka,maşukun aşkı daha başka bir şeydir..aşığın aşkı gerçektir,maşukun aşkı ise aşığın aşkının maşukun aynasında ki yansımasıdır..?? :(…?

*Müşahedelerde karşılıklı bir ilişki söz konusu olduğundan,aşığın aşkı her durumda çaresizlik,zillet,ezilmişlik ,hakirlik ve teslimiyeti gerektirir.maşukun aşkı ise tahakküm ,kibirlenme ve büyüklenmeyi..

*güzeldir, görkemlidir, alımlıdır  dilberimiz
Layıktır o bize, ona layık değiliz biz.

*Sana bir rüzgar bile dokunsa dayanamam
Sana hiç bir kimsenin bakmasına katlanamam

Ayaklarının bastığı şu toprak var ya
senin bu kölen onu da kıskanır,kaldıramam..

*aşk insanı yiyendir..o,insanlığı yer ve geride hiçbir şey bırakmaz..insanlığı yiyip tüketince “sahib-i velayet” olur ve insanı hükmü altına alır..eğer güzellik (cemal) üzerine parlayacak olursa maşukun  biganeliği ortadan kaldırılmış olur,ama bu çok geç gerçekleşir..
Aşkın mertebeleri:)
*Bu
işaret ve nişan bazen zülüf,bazen yanak,bazen yüzdeki ben,bazen endam,bazen göz,bazen yüz,bazen gamze,bazen maşukun gülücüğü,bazen de paylaması olabilir..-……..gıda maşukun bakışından gelir……
-------
*bil ki insanoğlunun her uzvunun bir amacı vardır;o uzuv o işi yapmıyorsa anlamsız demektir..gözün işi görmek,kulağınki işitmek,gönlünki de aşktır.aşk yoksa o,atıl ve anlamsızdır.gönül ,aşık olunca işini yapmaya başlar.buna göre,açıkça ortadır ki gönül,aşk ve aşıklık için yaratılmıştır,başka bir şey bilmez.

*Gönlün göze gönderdiği gözyaşları maşuktan haber getirecek elçilerdir. çünkü aşk,gözden başlar.gönül,gözyaşını “bu bela senin aracılığınla geldi,şifam da senin aracılığınla olacaktır .”diye gönderir..

:-)…..Aşkta şaşılacak bir merhale vardır ki bu merhalede insan,kendi nefesine hayran kalır;zira giren ve çıkan nefes maşukun biniti haline gelir;bunun nedeni maşukun meskeninin gönül olmasıdır;dolayısıyla nefesin ,maşukun renk ve kokusunu gönülden alması gerekir.
burada öyle olur ki insan,yüzünü kendine çevirir,dışarıyla hiç ilgilenmez;bu durum,öyle bir noktaya gelir ki(eğer maşuk çıkıp gelse aşık,”nefes”le iştigalinden ona hiç aldırmaz.)eğer maşuk onu,kendisiyle ilgilendirmeye çalışacak olursa buna katlanamaz..zira bu nefesi müşahede hoş bir şeydir..o yüzden de bu yük üstlenilmez..maşukun didarı tercih edilir ve onun yönetiminin gölgesine girilir..azığın içeriden gelmesi hoş bir şeydir..buna karşılık maşukun nazının yükünü  çekmek ise daha zordur………:-)
bazen maşukun bela ve cefası tam bir özen ve ihtimam aşkın inayetiyle ,aşığın arzu toprağına atılan bir tohum olur ve bu topraktan i’tizar(özür dileme)gülü biter,tomurcuklanır ve vuslata götürür.
ve eğer taihin yaver giderse bu vuslat “birlik”e dönüşür..yeter ki şimşek çakmasın,yıldırım düşmesin ve yoluna engel çıkmasın;talihin yaver gitsin… ……            AMİN…….

 Sevdiğim, bu kitabı tabii ki hiiç anlamadım.. ama şu enfes nefes mevzunu çok sevdim.. tüm yaz havaya melül melül bakıp,hava-i nefes manzarayı rızkım için ne şükürler ettiğimi bir bilsen..mıknatıslara yan çizmiş,özgür ve savruk hovarda zerreleri..Işk-ı hava zerrelerinin kar taneleri gibi, yağmur damlaları gibi..nefesim. ..  hakikatim nuru ışık gibi, nasılda birbirlerine kavuşamamanın, lakin  kavuşabilme çırpınışı ile pervaneler olduğunu…ahhh!!.  nefesim benim …tüm nefesleri  nefesinde barındıran Yarim,bana öyle acı çektiriyorsun ki; demek ki ancak nefeslendiğimde huzuru bulacağım yanii:)=görünen nefes-i aşkımdır bak.. ve çok yorgunum..
**
ve diğer kitap.Remizlerin(sembollerin)Sırların Çözümü ve Hazinelerin Anahtarları yazan El- Maksidi..
*manalar (anlamlar)cevherler,özlerdir..
Kelimeler ise onların kabukları sembolleri….
Hikmetler- ince bilgiler hazineler..
Kalpler ise onların maden yataklarıdır..

*Bu yüzden basiret gözü açılan kişi,ümid ettiğine kavuşturan hikmetlere ve anlamı büyük olan sözlere tabii olmalıdır..

*…….Ben gizli bir hazine idim….
*…yerler gökler Beni almadı(kuşatmadı,ancak(kamil)mümin kulumun kalbi Beni aldı…

*kalp ilmi”ledün ilmidir”ki,sahifelere yazılmamış,derslerde öğretilmemiştir..bu ilim arada bir elçi veya melek olmaksızın Allah ın telkin ettiği,verdiği bir ilimdir..

*şeriat cesettir –bedendir.. hakikat ise onun ruhudur…

*Aşk, aşk ateşini hissettirince “Rabbinin emriyle her şeyi parça parça eder…
ateş odunu kaplamaya başladığı ilk sıralarda
odundan çıkan duman ,ateş odunda tamamen tasarruf edip odunun odunluğu kaybolunca kesilir ve artık duman çıkmaz olur..zira odun bir kor ateş haline gelmiştir…

*nasıl demir kırıntıları mıknatısa çekilirse işte öyle..o nereye giderse,onlarda onunladır,ayrılmazlar..

*Rasul (a.s)a  gelen varidat (Allah’ tan gelen bilgiler,nurlar,haller..)üç türlü olup ,her birinin kaynağı da üç ayrı ruh tur..

1.Ruhu’l Emin –güvenilir ruh ki Cebrail dir..kalbe nurlar döker..ilmel  yakin.mülk alemi..

2.Ruhu’l Kuds- kudsi mübarek ruh…kalbin içi..batını ..süveyda..aynel yakin..meleküt alemi..

3. Ruhu’l Emr –emr ruhu..süveydanın içi..hakkal yakin..ceberrut aleminden konuşur..

*iyi bilesin ki,kalpler nurların toplandığı kap lar gibi..kulaklar bu kapların ağzını açıp kapayan bağ ipleri gibi…çünkü güzel sesler,nağmeleri şarkılardan kadehlere taşır..eğer kadeh saf ve temiz olmazsa,mana şarapları orada duramaz-berrak olamaz…manalar sahih-doğru ve hakiki kaynaktan geliyor olmazsa kadehler de temiz ve hoş olmaz..şaraplar-nurlar,kadehlere kaplere ulaştığı zaman,eğer kadehler saf ve temiz ise,onları daha da saf ve berrak yapar….nurlar temiz ve halis kalplere iner…
*iyi bilesin ki, tüm insanlar Hak Tealanın terbiyesi yetiştirmesi altındadır- Allah alemlerin Rabbididr..her insan taşıyabileceği ve ona uygun olan gıdayı verir..
****
*…işte o zaman görürsün ki,aşk ehlinin hepsi de,
aşk kristalinin içinde ,aşkın hükmü ile esirdirler..

*Ademoğluna korktuğu şey musallat olur..eğer Allah’tan başka bir şeyden korkmazsa,Allah ona bir şey musallat etmez..

* tarikatte asıl fena’ya ,ancak fena da bekaya ulaşanlar yükselebilir..Allah’ı irade etmek, dilemek, istemek ancak nefsinin adetlerini terk etmekle olur.. Ma’rufunu-sevgiliyi bilmek ,ancak ,ülfet edilen başka şeyleri terk etmekle olur..

*Harflerin ilmini okuyorsan iyi bil ki
*Senin zatın bir ‘levha’dır,onda satırların var..
görebilen için senin levhan,tüm varlığın özü ve örneğidir..

*Sakın ha kendi manalarının harflerini cahillere gösterme , okuma!
************************
Sevdiğim malum, deli deliyi örünce değneğini  saklar,birde   karşısındaki deliyi veli sanırmış ya hani..işte bana da nadirattan mektup geldi.. onların bazı yerlerini cem ettim:).. hiiç yormadan yayınlıyorum ki, bu cahil çocuğu kimler okuyormuş gör diye..ve teşekkür ediyorum..

……….Yazınızı keyifle okudum. Aslında daha çok kızım okuyordu. Biraz onun zoruyla okuyordum ilk başlar da ama sonradan hoşuma gitmeye başladı... Fırsat buldukça sitenizi karıştırıyorum.

…Benim bazı sorularım olacak …?... Benim ricam masallarınızda bu konulara da yer vermeniz. Zamane çocuğunun nasıl yorumladığını da bilmek isteriz..Bu arada yazılarınız beni güldürmüyor, gülümsetiyor.. Neşelendiriyor.. Manevi haz duyuyorum.. Lütfen masallarınıza devam edin.. Unutmayınız ki sizin masallarınız uyutmak için değil, uyuyanları uyandırmak için :)İnşallah muvaffak olursunuz.
….Ben mürşidi inkar eden grupları ve onlara uyanları günümüzün haricileri olarak niteliyorum.Harici diyerek neden bahsettiğimi anlayanlar    anlayacaklardır ama yine de biraz açayım. Hariciler kimdir ve ne yaptılar? Ali'yi inkar ettiler ve öldürdüler. Manada Ali kimdir? Mürşittir. Mürşit kimdir? Ali'dir. Ali kimdir? Mürşittir. Bu böyledir.. Bu durumda mürşit yoktur diyenler kimi inkar ediyor? Ali'yi... Yani hariciler zahirde Ali'yi öldürdüler. Bunlar da BATINda Ali'yi öldürüyorlar ve batından perdeleniyorlar.. Çünkü mürşidin hakikati, batını Ali'dir.. Ama bunlar batın ehli olmadıklarından, kalp gözleri kör olduğundan kime savaş açtıklarını bilmiyorlar.. O bakımdan mürşitsiz yola gidenleri günümüzün haricileri kabul ediyorum.. Fırka-yi dalle her zaman olacak.. Ümmet yetmiş üç fırka değil mi? Bakmayın dillerinden Ali'yi düşürmediklerine... Dil Ali'sinden ne olur?

Bir önemli nokta da şu ki hariciler de davalarını Kuran'a dayandırmışlardı. Bütün sapık fırkalar da Kuran'ı davalarına delil gösterdiler. Fakat Ali ne dedi onlara? Enel Kuranın natık... Ben konuşan Kuranım... Onlar sandılar ki Kuran musaftır, harftir, kelimedir, cümledir, dildir. LA... Vallahi LA.. Kuran İnsandır. Öyle olmasa Ali Enel Kuranın natık der miydi? Hiç mi düşünmezler ….. … :))))

Bütün sapık fırkalar Kuranla sapıttılar. Kuranı da kendilerine delil yaptılar... Çünkü bu kitap zalimlerin ziyanlığını arttırır. Yok Mutezile, yok Kaderiye.. hepsi böyle.. Hepsi ayetleri anlamadan delil gösterdiler. Çünkü kitabın tevilini bilmiyorlardı. Öğrenemediler de. Çünkü konuşan Kuranı, Ali'yi, mürşidi reddettiler.. Harflerle, gramerle, kelimeyle uğraşıp manadan perdelendiler. Mevlana gibi kelimelerin beline sopayı indiremediler, harf şişesini kıramadılar, şarabı içip sarhoş olamadılar... insanı ariflerin gönlünde değil, harfte, mürekkepte sandılar. Halbuki o koca Sultan ne dedi: Beni ariflerin gönlünde arayın, ben ölmem, benim evim beden değil, gönüldür, dedi..

Zamane haricilerinin de ataları gibi Kuranı kendilerine delil yapmaları, hem de Ali'nin sözüyle.. Ne ibretlik bir vaka... Vela havle vela kuvvete.. Ne denir başka, bilmiyorum ki... Bir tek Fatiha-yı Şerifin 70 tevili varmış.. Şimdi bu Hz. Kuran-ı Kerimi çöz…….     …….   ……..

 Alıntılarınızda ismimi mahfuz tutarsanız memnun olurum.. Ya da bir isim uydurun, böylece ben de bir masal kahramanı olayım:)))

Olur mu?Hatta ben şişeden çıkmış bir cin, "mümin cin" olayım :)))))

Tam masal olsun :))) Siz bulursunuz bir şey...

Benim masal yazma kabiliyetim yok.. Bir şey yazamam. Böyle, sizinle hoş sohbet oldu.. Yoksa ağzımı bıçak açmaz. Ben yazmıyorum zaten şu anda, konuşuyorum sizinle.. :)))Saygılar efendim.

****
ve Sevdiğim, dedikodular bölümündeyiz..bayramdan bir gece, Fenerbahçe tesadüfteyiz..iki misafirde gelmiş..biri Arabi Hocamın torunuymuş..bizimkiler nargileci olmuşlar..henüz neden su buharı içtiklerini çözemedim..O ise puro içiyor, ama nasıl?:)…diyor ki :benim gözlerim aynı ata dedem gibiymiş, öyle diyorlar hep..puroyu çeken o gözlere bakıyorum ve Levheşimin böyle gözleri olup olmadığını çözemiyorum  Pirdeşim Sevdiğim:)… aya gidilmesinden bahsediliyor..artık hemen hiç kimse aya çıkıldığına inanmıyor biliyorsun.. çıkıldıysa, bugünkü imkanlarla neden bir defa bile gidilemediği de var tabii..işte o, bize okullar da yutturulan aydaki araçların halini, nasıl karikatür gibi olduklarını,ay taşlarının da Nevşehir peribacalarıyla aynı materyallerden mürekkeb oluşunu eğlenerek anlatıyor..doğrusunu Allah bilir tabii..

ve bir geçen günden bir hayal ..yine Haybabamı o son hali ile gördüm..ama çok intizamlı kütüphanesinde..ve onun vech aynasına uzandım kendime bakmak için..ne yazık yine bişey yoktu Sevdiğim..hatta ayna bile yoktu.sadece  kademi alemi hilali vardı...neden?ben neden hiçbişi göremiyorum, neden?göremediğim içinde hayaller kurgulayıp yazmak zorunda kalıyorum, neden?=geçen okuduğum bir yerde diyordu ki; bir mürid üç defa neden? derse mürşidi bunda iş yok deyip bırakırmış.Senin bana sabrına hep şükrediyorum ve Seni Seviyorum.. işte o veche yazılmış geçen yıldan bir yazı.
B-AY-RAM'I BAYRAM OL'AN'A ..Haybabam için.........
 Senin yüzünde ayet vardı biliyor musun ayet
"Ey Habibim, Sen yeter diyene dek vereceğim"in anlamıydı bu
Senin yüzünde ayetin güzel ışığı vardı
"ahhhh..evettt..tamammm..artık yeter" diyordu tebessümün
tüm yüzüne yayılan bu gülüş kocamandı, anlamı daha da kocamandı...
tıpkı Senin cüssen gibi, tıpkı engin gönlün gibi
Sen hep bir Padişah gibi yaşadın
ve giderken aynı saltanatı bize de yaşattın gittin
Senin yüzünde ayet vardı..ayet..

ben O AYeti SENin tebessümünDEN GÖRDÜm
işte ben o ayeti Seninle yaşadım… Senin yüzünde ayet vardı ayet.........

*****
ve gelelim salata kasesi ailesine..maydanoz..huysuz, geçimsiz, hiiç ders çalışmıyor..aynı ben yanii.sadece resim..acaip bir yetenek belki de..da Vinci(hz. Meryem ve çocuk İsa)seviyor.. hep ondan çiziyor ve sadece onu okuyor…işte ben celalinden yıkılmışken, oda inanılmaz yıpratıcıydı..yurtta kalacağını söyledi..tamam dedim(yağmurdan kaçarken doluya tutulacak bilmiyor:)..şimdi sesi çıkmıyor.. klasik müzik dinliyor, piyano dersi de istiyor. yetenek disipline edilmezse kişiye nasıl zarar verir biliyorum ..dualarım var ve Sen tabii..kader ağlarını örüyor..oyun oynayanların en güzeli tarafından.. tezhib dersine de başladı..Türk İslam Sanatları,kişiyi terbiye debilecek en güzel metod bence..ama bunu ben söylesem o kursa gitmezdi:)işte Kutlu Hocayı aradım..O, artık kimseye hat dersi vermiyormuş..halimizi anlattım..nazarında gözetilmesini de..”siz hiç merak etmeyiniz gönlünüz ferah olsun” dedi sağ olsun..ne güzel insanlar var değil mi Sevdiğim…bakalım neler olacak..
dereotu..o tam burs kazanarak 36.000 metrekare kapalı alana sahip eve çok yakın bir okula girdi…gitar kursuna yazıldı..ilk ders vazgeçip evde ilerletmeye karar vermiş ve doğa sporlarına başlamış..ilk derste, ilk tırmanışında düşmüş tabii..eve geldiğinde iyi değildi..neden bu kadar acımış, çünkü hoca altlarına minder koymayı unutmuş:)..bu okul harika..çocuklar çok şanslı..bakalım hayır olsun.. onun uzay bilimci bir mevlevi olmasını dilemiştim..şimdilik öyle bir şey yok…olur inşallah ve amin..

ve nane..o ablası ve ağbisinden sonra, aynı okula gidiyor..çift tedrisat.. çok küçük,yetersiz lakin seviyesi çok yüksekmiş..ben ilgi duymadığım için bilmiyorum ama herkes öyle diyor..nanenin öğretmeni çok disiplinli…ona gülerek bakıyorum..her şeyin temeli olacak bu 1.seneyi sadece çocuklarımıza adayacakmışız.. diğer her şey iptal olacakmış. hatta çocuk yapmanızı bile yasaklıyorum dedi öğretmenimiz..ve dedi ki:” şu 30 çocuğa baktım.. berbattılar.. sadece boş çene.. hiçbir şey yok..onlar aslında sizsiniz.. ben, asla çocukları suçlamam.. onlarla hiiiç sorunum yok..onlardaki tüm davranışlar aslında sizi anlatıyor her çocukta sizin evinizi görüyorum:)”..işte Sevdiğim, tüm disiplinleri yerle bir edebilen bir veli ile “siz 30 kişiniz ve beni sevmeyebilirsiniz.. isterseniz hemen çocuğunuzu alın başka sınıfa gidin..ben size uymayacağım..siz 30 unuz da, bir tek bana  uyacaksınız”  diyen bir öğretmen..”öyle tek başına olmak yok..dersi çocuk değil sizde yapacaksınız..dersleri bazen gruplar halinde vereceğim, o beş altı kişi ve veliler bir araya gelip ortak çalışmaya mecbur olacaksınız” diyor…Sevdiğim gülümsedin mi?Sen gibi değil mi?Sen gibi bence:)

ve Sevdiğim gelelim bana.yeni dönem için fütuhat okumak istedim, Demirli Hocama anlattım..okuduklarımı masal yapmak için izin istedim..”tamam ama ben o masallara yine baktım; orada çok molla duruyorum bence” dedi yine.. ” ben sizi çağcıl yaparım hocam” dedim..”aman sakın ha, öyle kalsın” dedi gülerek.. Demirli Hoca bu sene tektaşta “Kuşeyri Tefsiri” anlatmaya başlamış, lakin ben henüz oraya bile gidemedim..ve fütuhatım da henüz yok. İstedim.. gelirse okurum.. çok beleşciyim bence..ve benim bu huyumu  buradan öğrenmiş tanımadığım biri; bendenizi keşkül dergisine abone yapmış..ikinci sayıyı da bugün aldım..kimin hediyesi ise çoook teşekkür ediyorum..Allah razı olsun:)

bir sorunum var Sevdiğim.. yine hayalimde mesneviden şaşmamam gerektiğini anladım..ve bu sefer bizim”10- ok ile yayı nun u hokkayı-“hz pirin kubbbesi biçimde seyrettim..ne  yapacağımı  henüz çözemedim..mesnevi derslerini radyodan dinliyorum… mesnevi kitabım bile olmadığı için henüz okumadım.. sadece K.Rifai’nin var..başka.. hayallerim tuhaflaştı..tarihi oldu ..bak, çok komik ama..(Akif demiş ki:Ragıp Paşa…”hali ..külah”….tabii soracak kimim var ?..mürşidi el googlem var..bir tık..aaa!!..aaaa!!..yani:)…

sonra arkadaşımdayız..dünür gelmiş..Niğde’ liler miş..kimseyi tanımıyoruz..ben oradan sadece Kuddusi hz tanıyorum diyorum gülerek..tel çalıyor birden..aaa..hakim..Bor dan..birini veriyor, sürpriz..A.Eren..Kuddusi hz. nin torunu…O bizi davet ediyor Sevdiğim..masallarımızı okuyormuş..ne güzel değil mi? ve  O’na, az evvelki olayı aktarıyorum..ne hoş değil mi?ve bu güzel olay iki aile için çok yakınlaştırıcı bir vesile olmuş..Sen de dua et inşallah.

Sevdiğim Senden bir şey rica ediyorum..tefekkür sanatçılığımız için bu elzem biliyorsun..”mevcudu vücud ve onun şuhudu için”:)……şımarabilme hakkımızdan kullanmayı diliyorum..biraz dağıtmamız lazım ve tabii bunun içinde biraz içmek, anlıyorsun değil mi?cesaret için yanii..bir şey var hafızamda Sevdiğim, birkaç yıl evvelinden..kadife parlaklığında yumuşak bir siyahlık ve sırrılatif bir levha..ve simsiyah-ı latif çizgileri ile beliren o kadeh….eğer hala içilmemiş duruyorsa…….Seni çook özledim ve hala acaip seviyorum..

*bu masalın takipçilerine bir not:  MERHABA …hep yazdığım gibi bu masalın çocuğu gerçekten çok cahildir..o hiçbir ilme vakıf değildir..hiç bir yetkinliği de yoktur..sadece kendisine iyi geldiğinden, dr. tavsiyesi  ile, tedavi maksadı için masallar çizmektedir.aradığını bulup-HATIRLAYIP- şifayab olunca sanırım masal bitecektir.. ve  üç yıldır tek bir haber izlememiş ve dünya olaylarına ait hiç bir gazete, dergi de okumamıştır..tüm yazılıp çizilenler eskiden kalmış demode şeylerdir..asla yenilikçi değil gelenekçidir(ananeler hiç eskimez çünkü)..bu yazıyı okuyan herkesin benden çok daha fazla  ilim bildiğinden eminim..ama işte kader..traji komik olanda bu..ve tek yapabildiği hayaller kurup, o hayalleri ne olursa olsun birbirine kolayca bağlayabilmektir. *eğer hala bu hayale devam etmek istiyorsanız artık birlik hayalinin içine girmelisiniz..ve bunun içinde bir ödevimiz var..bunu ilk masallarımda birinde yapmıştık..tekrar edelim.. kaç sene geçti, unutuyor insan, beşer yani..evet,lütfen, hepimiz ayağa kalkıyoruz..ve etrafımızda çook yavaşça dönüyoruz..ve dönerken de gözümüzün gördüğü her şeye dikkatle bakıyoruz..hayatımıza giren çıkan her eşyayı, her düşünceyi, görüntüyü de bir defa gözden geçiriniz lütfen..ve diğer ödev..iki elinizi de açın ve avuçlarınızı okumaya çalışın..birde parmaklarımız  ve tırnaklarımız lütfen..işte ödevler bunlar..teşekkür ediyorum…bunları kıskançlığımı yenebilmek için yaptığımı söylememe  gerek yok sanırım.. varlığım için size mecburum yani:)=Sevdiğim ancak paylaşırsam sevgim artacaktı  ya hanii ..o yüzden…ben Seni sevmeye doyamıyorum..el mecbur-BEN SANA MECBURUM……

 

 
 
Nur Cihan
06.10.2010
nuralem7@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com