Merhaba
Sevdiğim ve Merhaba..
heyheylerim geçti..yine Sana döndüm.. çok dönel bir
döngüsel ayna olduğumdan sanırım..ve artık Sevdiğim,
kalbimin her an, sürekli karasızlıklar içinde olduğunu,
aynı bir kuşun kalbi nasılsa öyle çırpındığını
hissediyorum..merhamet ..hep ağlattığın kabul ettiğin
bir gerçek ..eh, birazda güldür yani:)..Sevdiğim,
geldiğimiz noktaya şöyle bir dönüp baktım..her daim ilk
ve tek birinci masalımı yazdığımı biliyorum.. ilk 10
masalımla benim için her şey bitmişti ya hanii..taa ki
Nur gelip, kendisini O’na sormamı isteyinceye dek.. bu
ilk on masalı hep tekrar tekrar yazıyorum biliyorsun..
yeni bir anlayışla..işte tekrar etmekten hep kaçtığım
bölümlere doğru çekildiğimi hissettiğim için, kendimden
kaçmak istedim..söylesene,neden bu kadar korkağım..ne
olur beni bırakma, lütfen.”yapamıyorum, başaramıyorum
,geri dönmek istiyorum” dediğimde;büyük bir
ciddiyetle:”dönemezsin,birlikte yapacağız,birlikte
başaracağız” demiştin, unutma lütfen.ve ilk defa çok
çalıştım,düşündüm..ya da hiç düşünmedim..bu mevzuu
yazmışım da, idrakine yeni vardım..ve onun üzerine tüm
okuyup seyrettiklerimi inşa etmeye karar verdim..bana
bişey oldu; son birkaç yılda okuduğumdan fazla kitap
okuyorum..okuduklarımı aklımda tutamadığım için habire
üstlerini çiziyorum..bakalım mı, bu son bir ayda neler
okumuşum ve neler olmuş..derviş çeyizi kitabını en sona
saklıyorum, keyfini, lezzetini çıkartalım diye.artık
telaşlı değilim..ben yine o kutsal kaseden-en lezzetli
yerinden-tam orta yerinden içmek istiyorum..usul usul
..lütfen..ve Sevdiğim, cevrinizi çekemediğimiz için, o
yaylalara yayılamadığımızda bir gerçek:)
Evvet..
ilk kitabımız Secret of Sufizm-Zamana ve Mekana
Hükmedenler..yazan Ali Toker..her zamanki gibi – çok
cimri olduğumdan dolayı tabii-bu kitapta hediye geldi
Sevdiğim..iki günde okudum..40 ların meclisine 40 gün
şehadet eden derviş Mehmet’in çenesini tutamaması ile 40
lardan ihraç edilişini anlatıyor..yazanlar nette mekan
açmışlar ,kitabı okuyanlardan anket-i idealarını
soruyorlarmış..bu zavallı cahil çocuğa da
sormuşlar..yazarın kızı ve bizim masalın çocuğu
yazışıyorlarmış..çocuk okuduğu kitap için ne
düşünüyormuş?. çocuk :ben dümdüz bir kişiyim.. size tüm
hissettiklerimi yazacağım, lütfen kızmayın ..”tamam,
seviniriz” demiş karşı taraf..çocuk:kitabınız canlı ..o
şiir gibi olan sözler var ya, işte onlar bu aleme ait
değil..onları öyle ayrık yazmanız çok güzel..her biri
çok değerli.. kitap baskısı çok kalitesiz..o sözlerin
basıldığı sayfaların kuşe olması lazım-resimler de net
değil.(Sevdiğim, derviş
Mehmet’in efendisinin cenazesi çok hazindi..çook
ağladım..görmen lazımdı..kendi halimi tekrar yaşadım)..
ve kitabınız da ki hemen her şey bilinen menkıbelerdi.
oysaki, size ait bişeyler okuruz sanmıştım..belki de
içinde sırlamışsınızdır.. kitap beni sürekli uyuttu
..öyle çok uyudum ki, hep rüya gördüm:)(hatta
bir defa ,nasıl zorla uyudum. o kırmızı mercan gülden
yüzüğü yeşil gördüğümde; uyanınca kaldığım sayfaya bir
baktım, mutmainne makamıymış:)yorumlarıma
kızmayacaksınız ,tamam mı?”tamam” diyor karşı
taraf..çocuk:kitap size ait değil..siz yazmışsınız ama
size ait değil..üzerinizde tasarruf edene ait..karşı
taraf duruyor:babasının dediklerini yazmaya başlıyor:”
ben bile ilk defa duyuyorum.. babam, ilk defa birine
anlattığını söylüyor..dediğiniz doğruymuş..bu tamamen,
yıllar yıllar önce bu alemden ayrılan efendisinin isteği
ile olmuş..acele bir basımdı..dediklerinizi yeni
basımlarda dikkate alacağız. peşinden kendimle ilgili
olanı yazacağım inşallah.”işte, masalım için izin
istiyorum.. ”memnun oluruz, kitap sizin olsun,
dilediğinizi yapın” diyorlar.. çocuk:biliyor musunuz
?ben gerçek dostlarımı evvela rüyamda, sonra dünyamda
bulurum..dost olduğumuz için teşekkür ederim…(Ya Rabbim,
Sen bu cahile ne hediyeler lütfediyorsun:)
işte
Sevdiğim, bir okur olarak, bir yazara tebasal
fikirlerimi böyle ilettim..ama ona, uzun yıllar evvel bu
alemden ayrılan efendisinin, kimde hüküm sürerek bu
kitabı yazdırdığını söylemedim:) bu kitap çok değerli..islam
tasavvufu hz. Ademle başladığı için..ilk mürşid hz
Allah -ilk mürid ise hz Adem olduğundan; esmaların,
eşyanın hakikatinin, direk Allah tarafından öğretildiği
ilmü ledün var..bu kitap sınırsızlığı, mekansızlığı ve
ebediliği anlatıyor..yani
bugün dünyayı açlıktan, sefaletten, işsizlikten
kurtaracak parayla- ilimle gelinen noktanın ne kadar
gülünç olduğunu da tabii..dünyayı döndüren- yöneten 40
lar konseyinin fukaralarının ise nasıl bir mahfiyetle bu
alemde yaşadıklarını da..fizik kurallarını, matematik
değerlerini, bilinen tüm ilmi tarihi yerle yeksan eden
manalar zincirini..secret -gizem peşine düşenlere
“has”ını sunmak istemişler.. orjinalini yani..orjinal
olduğu için de tabii MECAZİ -karışık ve anlaşılmaz.
ÇÜNKÜ ADEM =İNSAN BİR SEMBOL…içindeki içinde yanii..içinin
içindeki de dışında yanii..
birde şimdi bizim uyduğumuz bir moda var ya hani..hani,
Allah’ı Allah’a ilimle- bilimle- şu bu icatla ispat
etme hastalığı..Allah bize gülüyordur değil mi
Sevdiğim?”en önce ben söyledim” dediğimizde mesela..bu
kitap onların hepsini altüst ediyor.
çünkü taaa ilk insandan beri bu makamlar ,mertebeler
,geleneksel irfan sürüyor. ve sürmekte.bu ilim kitaptan
öğrenilmiyor ne yazık ki..okumak bir zevk..ilmi
çoğaltmak da bir zevk..denge-marifet en güzeli. tadı da
olsun, tuzu da.. ama değişik tabaklarda, değişik
kişilerle, değişik mekanlarda, vs..bu
kitap, Hüdai hz de, Senin bana yaşattığın lakin, Sana
bile anlatmama izin vermediğin:”biz harikalık
istemiyoruz,sıradan ve basit olacaksın dediğinde :)-
zamanı mekanı yırtmanı,tüm ilimleri altüst etmeni
hatırlattı.(dünya medeniyeti yamyamları Seni bir ele
geçirseler mesela, her zerreni yerlerdi…)hani, içeride
nasılsa bir ben kalmışım.. kapıya çıktım.. kapıda ülke
yöneticisi..Ya Rabbim, O’nu elimi kalbime koyarak
dervişcesine selamladım..biliyordum ki O aslında
Sendin..senelerdir hala Sana bile anlatamadım ya
..yazmazsam çatlardım yanii:)bu kitaba vesile olduğu
için teşekkür ediyorum…
kitaptan pasajlar:
*Ne içindeyim zamanın,/Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre geniş bir ânın/Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüyâ rengiyle/ Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile/Benim kadar hafif değil.
Başım sükûtu öğüten/Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş/Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık/Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık/Ortasında yüzmekteyim.(A.HamdiTanpınar)
*Ruh….bu aleme garip olarak gelir ve öylece de gider.ruh(gönül)bedenin
sultanı olup,beden onun bineğidir..bütün zahir ve batın
organlar,onun askerleridir. marifetullah ve hz Allah’ın
cemalini temaşa etmek onun sıfatıdır..mükellef olan
odur ve hitap onadır.yarın mahşerde mutsuz olmak da onun
sıfatıdır ve ona ait haikatlerin bilinmesi,marifetullah’ın
bilinmesidir..
*Saatler zamanın
akislerini mekana vurunca halvet yeri ortadan kaybolur..kalp
halvethanesinden aleme kapı açılır…artık alemi döndüren
medar dişlisi sensin…kutbiyet tahtı senindir..saadet
yıldızı alnında parlıyor.makam ve mertebe felsefesi
seninle birlikte tasavvur merkezini artık kaybetmiştir..
*Bana
ikide bir tövbemi sorup durma:)
Afitap’ın saçları gibi devamlı bozuluyor:)
*Aynalar göstermiyor artık
kendimi..anka kuşu söylemiyor anahtarın yerini,senin
alemine girdim gireli yazmışlar defteri divane beni..(Bağdat
tımarhanesi)
*Azizim,dün gece alem-i rüyada gökteki bütün yıldızlarla
evlendiğimi gördüm.öyle
ki evlenmediğim tek yıldız dahi kalmadı..sonra harflerin
gerçek manalarını keşfettim..vakıf olduğum Elif
dahil,Ye’ye kadar bütün harflerle evlendim..bu
rüyanın tabiri zaten sende mevcut..(Muhiddin-i Arabi’nin
Ebul Abbas’a mektubu)
*****
ve diğer kitaplar..”Kapılar Kapanmadan”..”İplerimiz
Kopmadan” ikisinin de yazarı Necmettin Şahinler
hocamız..bu iki kitabı gala gecesi olsun dilediğim
son dersimizde imzalamıştı ..ancak yeni okudum.. kapılar
kapanmadan dan çok etkilendim..bunun manası da; o yeşim
taşları,inciler ve kırmızı güllerdi..çünkü o galada,
gelen kırmızı gülleri O’na sunmuştum ya hani.. işte
hayalde de Kutlu’dan bana geldi..ruh hiçbir şeyi
unutmuyor yanii…yazmak istediğim; o elimizdeki
delil:) için bu kitabı okumak..sanki, özel tasarlanmış
gibi hissettim Sevdiğim.. üstelik kitap, anahtarı
avuca bırakana-Haybababama ithaf edilmişti.. ne ilginç
değil mi?..kitapta, içinden kapı kelimesi geçen
ayetler ve o ayetlere ait tevhidi anlatımlar
yapılmıştı..bu tarz yorumlar bence tefekkür için en
güzel yöntem…ve alıntılarımız..
*Kamil
insan,her talipliyi Hakikat Şehri’ne aynı kapıdan
değil,ayrı kapılardan sokar..bir
anlamda hakikati,kapı ile özdeşleştirip,kayıt altına
almaz..bilir ki her insanın farklı mizacı,meşrebi ve
neşesi vardır..Hakk,aleme esmasıyla tecelli etmektedir
ve Esmaü’l Hüsna’nın her biri,Hakk’a açılan bir
kapıdır..bu nedenle “Bab-ı Vahid”,yani tek bir isimle
yetinmek yerine bir çok isim kapısından Hakk’a
ulaşılabilir..Kur’an bu gerçeği şöyle vurgular:
*de ki:ister Allah diye
çağırın,ister Rahman diye..O’nu
hangi isimle çağırırsanız çağırın,(O hep birdir;ve)bütün
güzel ve üstün nitelikler O’nundur.(isra/110)
*(rad/23-24)……şimdi
bu girişten sonra yukarıdaki ayete döndüğümüzde şunu
anlıyoruz ki bu “ülü’l elbab” olan kullar yalnız
kendileri değil” atalarından ,eşlerinden ve
çocuklarından doğru yolu tutan kimselerle birlikte adn
cennetine gireceklerdir.
*******************
Sevdiğim kitap okuyorum fakat,sorsan bir şey
hatırlamıyorum..neyse ki kelimeleri çizdiğimden,
bakıp bakıp kopyalıyorum her zamanki gibi..bu kitabı
birkaç yıl evvel okumuşum. bir kelime bile
hatırlamıyorum ..zaten özel rica ile, nerdeyse kişiye
özel yazılmış bir kitap..yazarı Ahmed Gazali…adı
Aşıkların Halleri.. tasavvufa yeni başlayanlar için
değil, çoook ileri safhalardakiler içinmiş.. anlaması ve
kabul edilmesi çook zor bir kitapmış..şimdi benimde
hiiiç anlayamadığım lakin Sen anlatırsan anlayabileceğim
alıntılar:
*çırağın eline iyi bir
usta oluncaya kadar bazen çamur,bazen düğme verilir..bazen
de değil delmek,ustanın bile elini dokundurmaya
kıyamadığı değerli ve parlak inci-mercan çırağa emanet
edilir..
*zira ruhun kendisine giden yol aşktan geçer..öyle
ki kendisini baştan başa kuşatan aşkı geçmedikçe
kendisine ulaşamaz;çünkü aşkın celalet ve hükümranlığı
ruhun gözünün,kendisini görmesine geçit vermez;bunun
sebebi aşığın kendisini değil,başkalarını
kıskanmasıdır:)
*dedim ki
“ey put! sevgilim sandım seni”
şimdi anlıyorum ki canımsın benim
dönerim dinimden yüz çevirirsen sen
ey cihanın canı ,küfr ü imanım benim
*melamet meydanıdır,helak yurdudur bu
her şeyine oynayan has kumarbaz yoludur bu
*kalender olması gerekir insanın ve çatal yürekli
geçmek için ayyar gibi korkusuzca bu yolu
*derken aşkın kıskançlığı bir daha parlar:aşık,yüzünü
maşuktan çevirir;zira maşuka duyulan özlem biter..özlem
,öyle bir kavurucu hal alır ki artık ne dünya, ne kendi,
ne de sevgili arzusu kalır..aşkın biricikliği üzerinde
tam bir tecrid parlar..tevhid ona ,o tevhide ait
olur..burada aşktan başkasına yer kalmaz..
*ey şerefli
insan!..eğer kendi vaktinin sırrına vakıf olsaydın
ezeliyet ve ebediyet “kab-ı kavseyn(necm:53/9)’in
senin kalbin ve vaktin olduğunu anlardın. .
*gördük dünyanın temelini ve cihanın aslını
atlattık kolayca hastalıkları sıkıntıları
* La’dan çıkan bu siyah
nurun ötesinde sırlar var bil…?!!!:)
Geçtik ondan da biz.. ne o kaldı, ne bu kaldı
*aslında aşk,iki gönül arasındaki yakınlıktır..ama
aşığın maşuka aşkı başka,maşukun aşkı daha başka bir
şeydir..aşığın aşkı gerçektir,maşukun aşkı ise aşığın
aşkının maşukun aynasında ki yansımasıdır..?? :(…?
*Müşahedelerde karşılıklı bir ilişki söz konusu
olduğundan,aşığın aşkı her durumda
çaresizlik,zillet,ezilmişlik ,hakirlik ve teslimiyeti
gerektirir.maşukun aşkı ise tahakküm ,kibirlenme ve
büyüklenmeyi..
*güzeldir, görkemlidir, alımlıdır dilberimiz
Layıktır o bize, ona layık değiliz biz.
*Sana bir
rüzgar bile dokunsa dayanamam
Sana hiç bir kimsenin bakmasına katlanamam
Ayaklarının bastığı şu toprak var ya
senin bu kölen onu da kıskanır,kaldıramam..
*aşk insanı yiyendir..o,insanlığı yer ve geride
hiçbir şey bırakmaz..insanlığı yiyip tüketince
“sahib-i velayet” olur ve insanı hükmü altına alır..eğer
güzellik (cemal) üzerine parlayacak olursa maşukun
biganeliği ortadan kaldırılmış olur,ama bu çok geç
gerçekleşir..
Aşkın mertebeleri:)
*Bu işaret ve nişan bazen zülüf,bazen
yanak,bazen yüzdeki ben,bazen endam,bazen
göz,bazen yüz,bazen gamze,bazen
maşukun gülücüğü,bazen de paylaması
olabilir..-……..gıda maşukun bakışından gelir……
-------
*bil ki insanoğlunun her uzvunun bir amacı vardır;o
uzuv o işi yapmıyorsa anlamsız demektir..gözün işi
görmek,kulağınki işitmek,gönlünki de aşktır.aşk yoksa
o,atıl ve anlamsızdır.gönül ,aşık olunca işini yapmaya
başlar.buna göre,açıkça ortadır ki gönül,aşk ve aşıklık
için yaratılmıştır,başka bir şey bilmez.
*Gönlün göze gönderdiği
gözyaşları maşuktan haber getirecek elçilerdir.
çünkü
aşk,gözden başlar.gönül,gözyaşını “bu bela senin
aracılığınla geldi,şifam da senin aracılığınla olacaktır
.”diye gönderir..
:-)…..Aşkta şaşılacak bir merhale vardır ki bu merhalede
insan,kendi nefesine hayran kalır;zira giren ve çıkan
nefes maşukun biniti haline gelir;bunun
nedeni maşukun meskeninin gönül olmasıdır;dolayısıyla
nefesin ,maşukun renk ve kokusunu gönülden alması
gerekir.
burada öyle olur ki insan,yüzünü kendine
çevirir,dışarıyla hiç ilgilenmez;bu durum,öyle bir
noktaya gelir ki(eğer maşuk çıkıp gelse aşık,”nefes”le
iştigalinden ona hiç aldırmaz.)eğer maşuk onu,kendisiyle
ilgilendirmeye çalışacak olursa buna katlanamaz..zira bu
nefesi müşahede hoş bir şeydir..o yüzden de bu yük
üstlenilmez..maşukun didarı tercih edilir ve onun
yönetiminin gölgesine girilir..azığın içeriden
gelmesi hoş bir şeydir..buna karşılık maşukun nazının
yükünü çekmek ise daha zordur………:-)
bazen maşukun bela ve cefası tam bir özen ve ihtimam
aşkın inayetiyle ,aşığın arzu toprağına atılan bir tohum
olur ve bu topraktan i’tizar(özür dileme)gülü
biter,tomurcuklanır ve vuslata götürür.
ve eğer taihin yaver giderse bu vuslat “birlik”e
dönüşür..yeter ki şimşek çakmasın,yıldırım düşmesin ve
yoluna engel çıkmasın;talihin yaver gitsin…
…… AMİN…….
Sevdiğim, bu kitabı
tabii ki hiiç anlamadım.. ama şu enfes nefes mevzunu çok
sevdim.. tüm yaz
havaya melül melül bakıp,hava-i nefes manzarayı rızkım
için ne şükürler ettiğimi bir bilsen..mıknatıslara yan
çizmiş,özgür ve savruk hovarda zerreleri..Işk-ı hava
zerrelerinin kar taneleri gibi, yağmur damlaları
gibi..nefesim. .. hakikatim nuru ışık gibi, nasılda
birbirlerine kavuşamamanın, lakin kavuşabilme çırpınışı
ile pervaneler olduğunu…ahhh!!. nefesim benim …tüm
nefesleri nefesinde barındıran Yarim,bana öyle acı
çektiriyorsun ki; demek ki ancak nefeslendiğimde huzuru
bulacağım yanii:)=görünen nefes-i aşkımdır bak.. ve çok
yorgunum..
**
ve diğer kitap.Remizlerin(sembollerin)Sırların Çözümü
ve Hazinelerin Anahtarları yazan El- Maksidi..
*manalar
(anlamlar)cevherler,özlerdir..
Kelimeler ise onların kabukları sembolleri….
Hikmetler- ince bilgiler hazineler..
Kalpler ise onların maden yataklarıdır..
*Bu
yüzden basiret gözü açılan kişi,ümid ettiğine kavuşturan
hikmetlere ve anlamı büyük olan sözlere tabii
olmalıdır..
*…….Ben gizli bir hazine idim….
*…yerler gökler Beni almadı(kuşatmadı,ancak(kamil)mümin
kulumun kalbi Beni aldı…
*kalp ilmi”ledün ilmidir”ki,sahifelere
yazılmamış,derslerde öğretilmemiştir..bu ilim arada bir
elçi veya melek olmaksızın Allah ın telkin
ettiği,verdiği bir ilimdir..
*şeriat cesettir –bedendir.. hakikat ise onun ruhudur…
*Aşk, aşk
ateşini
hissettirince “Rabbinin emriyle her şeyi parça parça
eder…
ateş odunu kaplamaya başladığı ilk sıralarda
odundan çıkan
duman
,ateş
odunda tamamen tasarruf edip odunun odunluğu kaybolunca
kesilir
ve artık
duman çıkmaz olur..zira
odun bir kor ateş haline gelmiştir…
*nasıl demir kırıntıları mıknatısa çekilirse işte
öyle..o nereye giderse,onlarda onunladır,ayrılmazlar..
*Rasul (a.s)a gelen varidat (Allah’ tan gelen
bilgiler,nurlar,haller..)üç türlü olup ,her birinin
kaynağı da üç ayrı ruh tur..
1.Ruhu’l Emin –güvenilir
ruh ki Cebrail dir..kalbe nurlar döker..ilmel
yakin.mülk alemi..
2.Ruhu’l Kuds-
kudsi mübarek ruh…kalbin içi..batını ..süveyda..aynel
yakin..meleküt alemi..
3. Ruhu’l Emr –emr
ruhu..süveydanın içi..hakkal yakin..ceberrut aleminden
konuşur..
*iyi bilesin ki,kalpler nurların toplandığı kap lar
gibi..kulaklar bu kapların ağzını açıp kapayan bağ
ipleri gibi…çünkü güzel sesler,nağmeleri şarkılardan
kadehlere taşır..eğer kadeh saf ve temiz olmazsa,mana
şarapları orada duramaz-berrak olamaz…manalar
sahih-doğru ve hakiki kaynaktan geliyor olmazsa kadehler
de temiz ve hoş olmaz..şaraplar-nurlar,kadehlere
kaplere ulaştığı zaman,eğer kadehler saf ve temiz
ise,onları daha da saf ve berrak yapar….nurlar temiz ve
halis kalplere iner…
*iyi bilesin ki, tüm
insanlar Hak Tealanın terbiyesi yetiştirmesi altındadır-
Allah alemlerin Rabbididr..her insan taşıyabileceği ve
ona uygun olan gıdayı verir..
****
*…işte o zaman görürsün
ki,aşk ehlinin hepsi de,
aşk kristalinin içinde ,aşkın hükmü ile esirdirler..
*Ademoğluna korktuğu şey musallat olur..eğer Allah’tan
başka bir şeyden korkmazsa,Allah ona bir şey musallat
etmez..
*
tarikatte asıl fena’ya ,ancak fena da bekaya ulaşanlar
yükselebilir..Allah’ı irade etmek, dilemek, istemek
ancak nefsinin adetlerini terk etmekle olur..
Ma’rufunu-sevgiliyi bilmek ,ancak ,ülfet edilen
başka şeyleri terk etmekle olur..
*Harflerin
ilmini okuyorsan iyi bil ki
*Senin
zatın bir ‘levha’dır,onda satırların var..
görebilen için senin levhan,tüm varlığın özü ve
örneğidir..
*Sakın ha
kendi manalarının harflerini cahillere gösterme , okuma!
************************
Sevdiğim malum, deli deliyi örünce değneğini
saklar,birde karşısındaki deliyi veli sanırmış ya
hani..işte bana da nadirattan mektup geldi.. onların
bazı yerlerini cem ettim:).. hiiç yormadan yayınlıyorum
ki, bu cahil çocuğu kimler okuyormuş gör diye..ve
teşekkür ediyorum..
……….Yazınızı
keyifle okudum. Aslında daha çok kızım okuyordu. Biraz
onun zoruyla okuyordum ilk başlar da ama sonradan hoşuma
gitmeye başladı...
Fırsat buldukça sitenizi karıştırıyorum.
…Benim bazı sorularım olacak …?... Benim ricam
masallarınızda bu konulara da yer vermeniz. Zamane
çocuğunun nasıl yorumladığını da bilmek isteriz..Bu
arada yazılarınız beni güldürmüyor, gülümsetiyor..
Neşelendiriyor.. Manevi haz duyuyorum.. Lütfen
masallarınıza devam edin.. Unutmayınız ki sizin
masallarınız uyutmak için değil, uyuyanları uyandırmak
için :)İnşallah muvaffak olursunuz.
….Ben mürşidi inkar eden grupları ve onlara
uyanları günümüzün haricileri olarak niteliyorum.Harici
diyerek neden bahsettiğimi anlayanlar anlayacaklardır
ama yine de biraz açayım. Hariciler kimdir ve ne
yaptılar? Ali'yi inkar ettiler ve öldürdüler. Manada Ali
kimdir? Mürşittir. Mürşit kimdir? Ali'dir. Ali kimdir?
Mürşittir. Bu böyledir.. Bu durumda mürşit yoktur
diyenler kimi inkar ediyor? Ali'yi... Yani hariciler
zahirde Ali'yi öldürdüler. Bunlar da BATINda Ali'yi
öldürüyorlar ve batından perdeleniyorlar.. Çünkü
mürşidin hakikati, batını Ali'dir.. Ama bunlar batın
ehli olmadıklarından, kalp gözleri kör olduğundan kime
savaş açtıklarını bilmiyorlar.. O bakımdan mürşitsiz
yola gidenleri günümüzün haricileri kabul ediyorum..
Fırka-yi dalle her zaman olacak.. Ümmet yetmiş üç fırka
değil mi? Bakmayın dillerinden Ali'yi
düşürmediklerine... Dil Ali'sinden ne olur?
Bir önemli
nokta da şu ki hariciler de davalarını Kuran'a
dayandırmışlardı. Bütün sapık fırkalar da Kuran'ı
davalarına delil gösterdiler. Fakat Ali ne dedi onlara?
Enel Kuranın natık... Ben konuşan Kuranım... Onlar
sandılar ki Kuran musaftır, harftir,
kelimedir, cümledir, dildir. LA... Vallahi LA.. Kuran
İnsandır. Öyle olmasa Ali Enel Kuranın natık der miydi?
Hiç mi düşünmezler ….. … :))))
Bütün
sapık fırkalar Kuranla sapıttılar. Kuranı da kendilerine
delil yaptılar... Çünkü bu kitap zalimlerin ziyanlığını
arttırır. Yok Mutezile, yok Kaderiye.. hepsi böyle..
Hepsi ayetleri anlamadan delil gösterdiler. Çünkü
kitabın tevilini bilmiyorlardı. Öğrenemediler de. Çünkü
konuşan Kuranı, Ali'yi, mürşidi reddettiler.. Harflerle,
gramerle, kelimeyle uğraşıp manadan perdelendiler.
Mevlana gibi kelimelerin beline sopayı indiremediler,
harf şişesini kıramadılar, şarabı içip sarhoş
olamadılar... insanı ariflerin gönlünde değil, harfte,
mürekkepte sandılar. Halbuki o koca Sultan ne dedi: Beni
ariflerin gönlünde arayın, ben ölmem, benim evim beden
değil, gönüldür, dedi..
Zamane haricilerinin de ataları gibi Kuranı kendilerine
delil yapmaları, hem de Ali'nin sözüyle.. Ne ibretlik
bir vaka... Vela havle vela kuvvete.. Ne denir başka,
bilmiyorum ki... Bir tek Fatiha-yı Şerifin 70 tevili
varmış.. Şimdi bu Hz. Kuran-ı Kerimi çöz……. …….
……..
Alıntılarınızda ismimi mahfuz tutarsanız memnun
olurum.. Ya da bir isim uydurun, böylece ben de bir
masal kahramanı olayım:)))
Olur
mu?Hatta ben şişeden çıkmış bir cin, "mümin cin" olayım
:)))))
Tam masal
olsun :))) Siz bulursunuz bir şey...
Benim
masal yazma kabiliyetim yok.. Bir şey yazamam. Böyle,
sizinle hoş sohbet oldu.. Yoksa ağzımı bıçak açmaz. Ben
yazmıyorum zaten şu anda, konuşuyorum sizinle..
:)))Saygılar efendim.
****
ve Sevdiğim, dedikodular bölümündeyiz..bayramdan
bir gece, Fenerbahçe tesadüfteyiz..iki misafirde
gelmiş..biri Arabi Hocamın torunuymuş..bizimkiler
nargileci olmuşlar..henüz neden su buharı içtiklerini
çözemedim..O ise puro içiyor, ama nasıl?:)…diyor ki
:benim gözlerim aynı ata dedem gibiymiş, öyle diyorlar
hep..puroyu çeken o gözlere bakıyorum ve Levheşimin
böyle gözleri olup olmadığını çözemiyorum Pirdeşim
Sevdiğim:)… aya gidilmesinden bahsediliyor..artık hemen
hiç kimse aya çıkıldığına inanmıyor biliyorsun..
çıkıldıysa, bugünkü imkanlarla neden bir defa bile
gidilemediği de var tabii..işte o, bize okullar da
yutturulan aydaki araçların halini, nasıl karikatür gibi
olduklarını,ay taşlarının da Nevşehir peribacalarıyla
aynı materyallerden mürekkeb oluşunu eğlenerek
anlatıyor..doğrusunu Allah bilir tabii..
ve bir geçen günden bir hayal ..yine
Haybabamı o son hali ile gördüm..ama çok intizamlı
kütüphanesinde..ve onun vech aynasına uzandım kendime
bakmak için..ne yazık yine bişey yoktu Sevdiğim..hatta
ayna bile yoktu.sadece kademi alemi hilali
vardı...neden?ben neden hiçbişi göremiyorum,
neden?göremediğim içinde hayaller kurgulayıp yazmak
zorunda kalıyorum, neden?=geçen okuduğum bir yerde
diyordu ki; bir mürid üç defa neden? derse mürşidi bunda
iş yok deyip bırakırmış.Senin bana sabrına hep
şükrediyorum ve Seni Seviyorum.. işte o veche yazılmış
geçen yıldan bir yazı.
B-AY-RAM'I BAYRAM OL'AN'A
..Haybabam
için.........
Senin
yüzünde ayet vardı biliyor musun ayet
"Ey Habibim, Sen yeter diyene dek vereceğim"in anlamıydı
bu
Senin yüzünde ayetin güzel ışığı vardı
"ahhhh..evettt..tamammm..artık yeter" diyordu tebessümün
tüm yüzüne yayılan bu gülüş kocamandı, anlamı daha da
kocamandı...
tıpkı Senin cüssen gibi, tıpkı engin gönlün gibi
Sen hep bir Padişah gibi yaşadın
ve giderken aynı saltanatı bize de yaşattın gittin
Senin yüzünde ayet vardı..ayet..
ben O AYeti SENin tebessümünDEN GÖRDÜm
işte ben o ayeti Seninle yaşadım… Senin yüzünde ayet
vardı ayet.........
*****
ve gelelim salata kasesi ailesine..maydanoz..huysuz,
geçimsiz, hiiç ders çalışmıyor..aynı ben yanii.sadece
resim..acaip bir yetenek belki de..da Vinci(hz. Meryem
ve çocuk İsa)seviyor.. hep ondan çiziyor ve sadece onu
okuyor…işte ben celalinden yıkılmışken, oda inanılmaz
yıpratıcıydı..yurtta kalacağını söyledi..tamam
dedim(yağmurdan kaçarken doluya tutulacak
bilmiyor:)..şimdi sesi çıkmıyor.. klasik müzik dinliyor,
piyano dersi de istiyor. yetenek disipline edilmezse
kişiye nasıl zarar verir biliyorum ..dualarım var ve Sen
tabii..kader ağlarını örüyor..oyun oynayanların en
güzeli tarafından.. tezhib dersine de başladı..Türk
İslam Sanatları,kişiyi terbiye debilecek en güzel metod
bence..ama bunu ben söylesem o kursa gitmezdi:)işte
Kutlu Hocayı aradım..O, artık kimseye hat dersi
vermiyormuş..halimizi anlattım..nazarında gözetilmesini
de..”siz hiç merak etmeyiniz gönlünüz ferah olsun” dedi
sağ olsun..ne güzel insanlar var değil mi
Sevdiğim…bakalım neler olacak..
dereotu..o tam burs kazanarak 36.000 metrekare
kapalı alana sahip eve çok yakın bir okula girdi…gitar
kursuna yazıldı..ilk ders vazgeçip evde ilerletmeye
karar vermiş ve doğa sporlarına başlamış..ilk derste,
ilk tırmanışında düşmüş tabii..eve geldiğinde iyi
değildi..neden bu kadar acımış, çünkü hoca altlarına
minder koymayı unutmuş:)..bu okul harika..çocuklar çok
şanslı..bakalım hayır olsun.. onun uzay bilimci bir
mevlevi olmasını dilemiştim..şimdilik öyle bir şey
yok…olur inşallah ve amin..
ve nane..o
ablası ve ağbisinden sonra, aynı okula gidiyor..çift
tedrisat.. çok küçük,yetersiz lakin seviyesi çok
yüksekmiş..ben ilgi duymadığım için bilmiyorum ama
herkes öyle diyor..nanenin öğretmeni çok disiplinli…ona
gülerek bakıyorum..her şeyin temeli olacak bu 1.seneyi
sadece çocuklarımıza adayacakmışız.. diğer her şey iptal
olacakmış. hatta çocuk yapmanızı bile yasaklıyorum dedi
öğretmenimiz..ve dedi ki:” şu 30 çocuğa baktım..
berbattılar.. sadece boş çene.. hiçbir şey yok..onlar
aslında sizsiniz.. ben, asla çocukları suçlamam..
onlarla hiiiç sorunum yok..onlardaki tüm davranışlar
aslında sizi anlatıyor her çocukta sizin evinizi
görüyorum:)”..işte Sevdiğim, tüm disiplinleri yerle bir
edebilen bir veli ile “siz 30 kişiniz ve beni
sevmeyebilirsiniz.. isterseniz hemen çocuğunuzu alın
başka sınıfa gidin..ben size uymayacağım..siz 30 unuz
da, bir tek bana uyacaksınız” diyen bir
öğretmen..”öyle tek başına olmak yok..dersi çocuk değil
sizde yapacaksınız..dersleri bazen gruplar halinde
vereceğim, o beş altı kişi ve veliler bir araya gelip
ortak çalışmaya mecbur olacaksınız” diyor…Sevdiğim
gülümsedin mi?Sen gibi değil mi?Sen gibi bence:)
ve Sevdiğim gelelim bana.yeni dönem için fütuhat
okumak istedim, Demirli Hocama anlattım..okuduklarımı
masal yapmak için izin istedim..”tamam ama ben o
masallara yine baktım; orada çok molla duruyorum bence”
dedi yine.. ” ben sizi çağcıl yaparım hocam”
dedim..”aman sakın ha, öyle kalsın” dedi gülerek..
Demirli Hoca bu sene tektaşta “Kuşeyri Tefsiri”
anlatmaya başlamış, lakin ben henüz oraya bile
gidemedim..ve fütuhatım da henüz yok. İstedim.. gelirse
okurum.. çok beleşciyim bence..ve benim bu huyumu
buradan öğrenmiş tanımadığım biri; bendenizi keşkül
dergisine abone yapmış..ikinci sayıyı da bugün
aldım..kimin hediyesi ise çoook teşekkür ediyorum..Allah
razı olsun:)
bir sorunum var Sevdiğim.. yine hayalimde mesneviden
şaşmamam gerektiğini anladım..ve bu sefer bizim”10-
ok ile yayı nun u hokkayı-“hz pirin kubbbesi biçimde
seyrettim..ne yapacağımı henüz çözemedim..mesnevi
derslerini radyodan dinliyorum… mesnevi kitabım bile
olmadığı için henüz okumadım.. sadece K.Rifai’nin
var..başka.. hayallerim tuhaflaştı..tarihi oldu ..bak,
çok komik ama..(Akif demiş ki:Ragıp Paşa…”hali
..külah”….tabii soracak kimim var ?..mürşidi el googlem
var..bir tık..aaa!!..aaaa!!..yani:)…
sonra arkadaşımdayız..dünür gelmiş..Niğde’ liler miş..kimseyi
tanımıyoruz..ben oradan sadece Kuddusi hz tanıyorum
diyorum gülerek..tel çalıyor birden..aaa..hakim..Bor
dan..birini veriyor, sürpriz..A.Eren..Kuddusi hz. nin
torunu…O bizi davet ediyor Sevdiğim..masallarımızı
okuyormuş..ne güzel değil mi? ve O’na, az evvelki olayı
aktarıyorum..ne hoş değil mi?ve bu güzel olay iki aile
için çok yakınlaştırıcı bir vesile olmuş..Sen de dua et
inşallah.
Sevdiğim Senden bir şey rica ediyorum..tefekkür
sanatçılığımız için bu elzem biliyorsun..”mevcudu vücud
ve onun şuhudu için”:)……şımarabilme hakkımızdan
kullanmayı diliyorum..biraz dağıtmamız lazım ve tabii
bunun içinde biraz içmek, anlıyorsun değil mi?cesaret
için yanii..bir şey var hafızamda Sevdiğim, birkaç yıl
evvelinden..kadife parlaklığında yumuşak bir siyahlık ve
sırrılatif bir levha..ve simsiyah-ı latif çizgileri ile
beliren o kadeh….eğer hala içilmemiş duruyorsa…….Seni
çook özledim ve hala acaip seviyorum..
*bu masalın takipçilerine bir not:
MERHABA …hep yazdığım gibi bu masalın çocuğu gerçekten
çok cahildir..o hiçbir ilme vakıf değildir..hiç bir
yetkinliği de yoktur..sadece kendisine iyi geldiğinden,
dr. tavsiyesi ile, tedavi maksadı için masallar
çizmektedir.aradığını bulup-HATIRLAYIP- şifayab olunca
sanırım masal bitecektir.. ve üç yıldır tek bir haber
izlememiş ve dünya olaylarına ait hiç bir gazete, dergi
de okumamıştır..tüm yazılıp çizilenler eskiden kalmış
demode şeylerdir..asla yenilikçi değil
gelenekçidir(ananeler hiç eskimez çünkü)..bu yazıyı
okuyan herkesin benden çok daha fazla ilim bildiğinden
eminim..ama işte kader..traji komik olanda bu..ve tek
yapabildiği hayaller kurup, o hayalleri ne olursa olsun
birbirine kolayca bağlayabilmektir. *eğer hala bu
hayale devam etmek istiyorsanız
artık birlik hayalinin içine girmelisiniz..ve
bunun içinde bir ödevimiz var..bunu
ilk masallarımda birinde yapmıştık..tekrar edelim.. kaç
sene geçti, unutuyor insan, beşer yani..evet,lütfen,
hepimiz ayağa kalkıyoruz..ve etrafımızda çook yavaşça
dönüyoruz..ve dönerken de gözümüzün gördüğü her şeye
dikkatle bakıyoruz..hayatımıza
giren çıkan her eşyayı, her düşünceyi, görüntüyü de bir
defa gözden geçiriniz lütfen..ve diğer ödev..iki elinizi
de açın ve avuçlarınızı okumaya çalışın..birde
parmaklarımız ve tırnaklarımız lütfen..işte ödevler
bunlar..teşekkür ediyorum…bunları kıskançlığımı
yenebilmek için yaptığımı söylememe gerek yok sanırım..
varlığım için size mecburum yani:)=Sevdiğim ancak
paylaşırsam sevgim artacaktı ya hanii ..o yüzden…ben
Seni sevmeye doyamıyorum..el mecbur-BEN SANA
MECBURUM…… |