Zaman ve çocuk kitap pazarında masalı
Nur Cihan
 
 

EVVEL ZAMAN içinde ,AHİR ZAMAN içinde bir çocuk varmış..

Bu çocuğun ilgi duyduğu ve kontrolden çıkması muhtemel meraklarını hizaya sokmak için, dostları ,onu incelikle öğretip nakışlıyorlarmış..
Çocuk esmalar ve antik tanrılara –mitolojik sembollere merak saldığı için Dostu Kamil, ona şöyle bir yol önermiş..”Evladım eğer tasavvuf öğrenmek istiyorsanız bunun  en iyisini eski zamanlardaki Mısır’lılar yapmıştır “,evet demiş çocuk evet..Zaten tüm Eski Mısır belgesellerini izlermiş ve pek çok da  kitap okumuş evvel evvelinde..

”Ama bunlar bizi hiç ilgilendirmiyor “demiş Dostu Kamil. “Sen hakikati ,özü öğrenmek istiyorsan bak sıra ile şunları oku, olur mu “demiş..
”Önce Hz. Muhammed  (s.a.v) in hayatını, sonra sahabeyi sonra ehlibeyti oku..Ve git git, zaman atla ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu oku ve git git git, zaman atla ve İstiklal Harbini oku ..İşte tüm tasavvufun özü burada” demiş..

Çocuk anlamış inceliği ama henüz bu şekilde okumamış..Çok daha küçükken bu tarih pasajlarını pek çok kez okuduğu için aklında onları birleştirmiş şimdilik..İlerde muhakkak bir şekilde aynı sıralamayı yapacakmış..
Çocuk, Allah kendisine böyle büyük A’li Dostlar verdiği için hep şükrediyormuş..Diyormuş ki ,Allahım ben ne yaptım da hayatıma bu kadar güzel insanlar girdi..Ben dünyadaki en zavalı, en cahil insanken üstelik...
......................................................


Çocuk açılmış olan kitap pazarına DEVLET-İ  A’LİYE NİN YENİ PADİŞAHININ GELECEĞİNİ ÖĞRENMİŞ..

Ve düşünmüş O’na ne hediye götürebilirim diye..En sevdiği ve kolleksiyonunu yaptığı cam kürelerini düşünmüş..İki tane birbirinin ikizi olan şeffaf, renksiz ve içi su kabarcığı gibi kabarcık dolu cam küresini düşünmüş. Birde ondan ayrı,   büyük küreye akıp giden küçük şefaf cam kürelerini..”Tamam demiş, işte Arş-ı Rahman’a benzeyen Latif Kalbim ve ona akıp giden Hikmet dairelerinden daha güzel bir hediye olamaz demiş çocuk..Ama bu hediyeyi vermek çok utandırmış çocuğu, düşünmüş düşünmüş ve vazgeçmiş....

Latif kalbini teslim etmek ve ondan kalbini istemek çok ilginç bir şeymiş çünkü ...

Ve sabahında uykusunun ekranında şunları görmüş, Padişah çocuğa sepetler dolusu Himmet Küresi vermiş ..Çocuk uyanınca anlamış ki hediyeleri kabul olmuş ve bekleniyor, hemen onları yeşil  incecik pelur kağıtlara sarmış..Latif Kalbini bir kağıda, ona üçüncü gözünden akıp gelecek olan Himmet Dairelerini başka bir kağıda sarmış..

Ve kitap pazarını arkadaşı ile dolaşmaya başlamışlar ..Çocuk artık neredeyse hiçççççç kitap okumuyormuş çünkü onun Canlı Kitap olan Dostları olmuş..41 senedir okuyarak öğrenemediklerini, ona yaşatarak öğreten dostlarmış bunlar..

Çocuk, babasının onlara küçükken aldığı ve seneler içinde dafalarca okuduğu ama şimdi tek birini bile hatırlayamadığı;Erzurum Masalları,Gümüşhane Masalları,Anadolu Masalları kitaplarını aramış ama hiççç bulamamış..


Evvel Zaman Padişahının ona okumasını söylediği, Semiha Ayverdi Hanımefendi’ın “Yaşayan Ölü ve Batmayan gün “kitaplarını almış..

İyi bir aşçı olmadığı için, gelecekte de hep yemek yapması gerektiği için,  eski sayılarından –hiç ilgi duyamadığı-çok ucuza yemek dergileri almış..Kitap pazarında geçen yıl tanışmaları nasip olan” yaşayan Yunus Emre” manası ile karşılaşmışlar..Yaşayan Yunus manalı adamın yeşil gözlerinden yıldırımlar çıkıyormuş ,öyle güçlü nazarlarla etrafa bakıyormuş..Çocukla az biraz sohbet etmişler..Çocuk sadakete inandığı için o gözlere takılmamış..

Neyse vakit gelmiş, Yeni Zaman Padişahının sohbeti başlayacakmış..Çocuklar yerlerine geçmişler, çok az kişi gelmiş -çok az..Ama en güzeli bu demiş çocuk içinden ..Özel bir muahbbbet olacakmış seziyormuş..Muhakkak ki burada çok özel kişiler de vardır demiş çocuk ve iki farklı bulduğu  adama bakmış..Onların gözleri değişikmiş..Çocuk değişik adamları gözlerinden tanıyormuş bazen..Onların gözleri mercekleşmiş oluyormuş..Öyle, sanki mercek..Anlatılamayan bir şey yanii....

Ve Zaman gelmiş oturmuş..Bir an çocuğa bakmış..Çocuk da tam karşına oturmuş, bir kaç sıra ötesine..O bir an bakışdan sonra çocuk mıknatısa tutulmuş demir tozuna dönüşmüş ve kalbine bir  şeyler olmuş ve gözyaşları akmaya başlamış..Sohbetin sonuna dek gözyaşları nedensiz akıp durmuş ve silmekten yorulmuş çocuk, bırakmış -serbest aksınlar demiş..Özgürsünüz demiş gözyaşlarına......Utanacak birşey değil ki..

Zaman çok şeyler anlatmış da çocuk balık zekalı olduğu için çok az şey aklında kalmış..
Biliyormuş ki çocuk İnsan-ı Kamil’lerden hitap eden Allah’tır; ayet öyle diyor ve onların sohbetlerinde herkese cevap vardır..Kapasitesine göre anlar ve idrak eder..Çocuk pür dikkat Zamana bakıyormuş onun sağ gösterip sol vuracağını biliyormuş..O’nun kelimelerini saçlarından yakalayıp kalbine gömmek istiyormuş..:)

Bu İnsan-ı Kamiller, AliCemGiz oyununda üstad oldukları için, imtihanın ana merkez üstündeymişcesine dinliyormuş çocuk Zamanı..

Zaman demiş ki : “Kitap pazarındayız ama ben size diyorum ki kitap okumayacaksınız..”Ellerinde torbalarla kitap varmış dinleyicilerin..Ama, Zaman hemen eklemiş tabii;” Umuma söylenen sözler başkadır, bire bir yanlızken –tenha daki söz başkadır..:)”

.......
”Soru sormayacaksınız “demiş Zaman .”.Soru sormak yok” diye tekrarlamış bir kaç defa ..Çocuk soru sorma makinesi olduğu için ağlarken birden gülmüş.. ..”Çünkü sohbeti  dinleme adabını bilirseniz, her cevabınız sohbetin içinde vardır demiş Zaman.”.
........
Ve Devlet-i A’li Osmanlı diye devlet olmadığını söylemiş..Çocuk “ahhh demiş, benim sorularım benim cevaplarım, eeee demiş çocuk içinden eeeee..”
”Devlet-i A’li Osmanlı  yıkılmıştır demiş Zaman ama Devlet-i A’li asla yıkılmamıştır ve yıkılamaz” demiş Zaman ..Çocuk oleeeeeeeey demiş oleeeeeeee içinden evet yarabbim, yahuu ne kolay çözdü düğümlerimi..Yani bunca sene düşündüğüm mana buydu!!!

..........
”Osmanlıca diye bir lisan yoktur” demiş Zaman ve bir osmanlıca beyit söylemiş, beraber okuyalım demiş anlayamadıkları kelimeleri hece hece okumuş. Aaaaaaaa..Meğer osmanlıca değilmiş demiş dinleyenler türkçe bu yahuu...”Öz lisanına yabancı kalma, zenginliğini farket demiş Zaman...Hazine bizde...”
..............
”Okuyarak öğrenemezsin; kitaplar onu yazan kişilerin ,kendi yaşadıklarının dedikodusu dur” demiş Zaman,”dedikoduyu bırak, sen kendin yaşamalısın ..Başkalarıın dedikodundan sana ne?.”.Hııııı demiş içinden çocuk, doğru söylüyorsunuz....

”Denize girmeden okuyarak yüzme öğrenemezsin demiş Zaman..İlla denize gireceksin ve ayakların suyu görecek .”.Doğru demiş gözyaşları serbest stil akan çocuk doğru demiş..

”Amma demiş Zaman, eğer muhabbet duyarsan demiş ve iki avucunu birleştirip çocuğa doğru uzatmış..Eğer muhabbet duyarsan sana kıyamazlar, yüzdürmezler, sen yüzdüğünü sanırsın, seni el üstünde taşırlar “demiş..Bunu söylerken aynı Dostu Alisinin onları manada tanıştırdığı Osmanlı Padişahı gibi Osmanlı zarafetinde ve Kabe kadar yumuşak kalbli bir yüze sahipmiş Ve çocuk eriyip bitmiş...O zaman söylediği şiiri osmanlıca diye düşündüğü için anlayamamış mış ama şimdi de bu mana aklına gelmediği için anlayamamış..Yanii şiirinden şimdilik mahrum kalmış:)
......Gözyaşları selsebil...........
Çocuk sular seller gibi ağlıyormuş tabiiii..
..............................

”Ve demiş Zaman gelelim himmete ..Çocuk rüyasını hatırlamış.Hani derler ya demiş, şeyhim himmet der ki şeyh, evladım hizmet.. Yok böyle şey demiş zaman, yok böyle şey..Asıl mürşid müridine hizmet eder, asıl mürşid ona hizmetçidir..”Çocuk yaşadıklarından sonra zaten bunu anlamış..Sağ gösterip sol anlama meselesi her şey zıttı ile....
............
Arada, Zaman şunu sık sık tekrarlıyormuş; anlayan için ,”kalabalıkta- toplulukta başka konuşulur beraberken yanlızken tenhada başka konuşulur  diyormuş..Çocuğun  bunları duyarken canı yanıyor ve korkuyormuş...:)

.........
Ve demiş ki Zaman hani derler ya bir lokma ekmek bir hırka yok böyle şey yahuu yok..Bunlar islamın evlatlarını geride bırakmak için uydurulmuş şeyler..Allah verdiğini senin üzerinde görmek ister demiş Zaman..Haklısınız demiş içinden  çocuk , evet haklısınız .. Eğer araba alacak paran varsa araba almalısın, taxiye binemezsin demiş Zaman,eğer taxiye binecek paran varsa dolmuşa binemezsin,eğer dolmuşa binecek paran varsa otobüse  binemezsin demiş Zaman..Çocuk çok sevinmiş..Elindeki paranın büyük kısmını taxilere verirken meğer güzel bir şey yapıyormuş..Ya meded araba demiş içinden..:)
................
”Tasavvuf modası var biliyorsunuz demiş Zaman ve başka öğretileri İslam Tasavvufu adına gençlerin beyinlerine sokuyorlar..Bunlara kanmayın ve gerçekten ayrılmayın..Yabancıların oyunlarına kanmayın.”

Ve Zaman çok öz ama çok derin başka şeylerde anlatmış..Çocuk onları şimdilik hatırlayamamış ve sohbet bitmiş..Çocuk Zamanın masasına gitmiş ve hediyelerini uzatmış..Kabul etmez sanıyormuş ama Zaman onları yardımcısına vermiş ve eve götürmelerini söylemiş..Çocuğun kalbinde  kabul edildiğine dair sevinç uyanmış ama onun gözyaşları hiç durmamış..Kitaplarını imzalasın diye uzatmış, Zaman “saygılar” yazmış...Çocuk istermişki ona şiir yazsın, onun ona yazdığı gibi mesela ..Ama saygılar.. Çok uzak ve soğuk demiş çocuk..

Çocuk uslu uslu evine dönmüş..Evindeki ikiz cam küresine bakmış ve içine dolu himmet dairelerine ve ona akıp giden önüne dizdiği diğer camlara ve hepsinin kenar süsü olarak süslediği aynadan bir çercevedeki Dostu Alisinin resmine bakmış..Eşinin gözyaşlarını siliyormuş bu fotoğrafta Evvel Zaman..Çocuk O’na minnetle teşekkür etmiş.Sadece Hırka dan ibaret olan, aslı suretsiz ,Kabe kadar yumuşak bir Kalbe emanet edildiği için.Ve hayalindeki gibi ,başını gözyaşları ile gömdüğü O Kalbden asla çıkartmaması için dua etmiş..Minnetle gözyaşları ile öpmüş Dostunu....

 

 
 
Nur Cihan
26.11.2008
nuralem7@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com