EVVEL ZAMAN
içinde ,AHİR ZAMAN içinde bir çocuk varmış..
Bu çocuğun ilgi duyduğu ve kontrolden çıkması muhtemel
meraklarını hizaya sokmak için, dostları ,onu incelikle
öğretip nakışlıyorlarmış..
Çocuk esmalar ve antik tanrılara –mitolojik sembollere
merak saldığı için Dostu Kamil, ona şöyle bir yol
önermiş..”Evladım eğer tasavvuf öğrenmek istiyorsanız
bunun en iyisini eski zamanlardaki Mısır’lılar
yapmıştır “,evet demiş çocuk evet..Zaten tüm Eski Mısır
belgesellerini izlermiş ve pek çok da kitap okumuş
evvel evvelinde..
”Ama bunlar bizi hiç ilgilendirmiyor “demiş Dostu
Kamil. “Sen hakikati ,özü öğrenmek istiyorsan bak sıra
ile şunları oku, olur mu “demiş..
”Önce Hz. Muhammed (s.a.v) in hayatını, sonra sahabeyi
sonra ehlibeyti oku..Ve git git, zaman atla ve Osmanlı
Devleti’nin kuruluşunu oku ve git git git, zaman atla ve
İstiklal Harbini oku ..İşte tüm tasavvufun özü burada”
demiş..
Çocuk anlamış inceliği ama henüz bu şekilde
okumamış..Çok daha küçükken bu tarih pasajlarını pek çok
kez okuduğu için aklında onları birleştirmiş
şimdilik..İlerde muhakkak bir şekilde aynı sıralamayı
yapacakmış..
Çocuk, Allah kendisine böyle büyük A’li Dostlar verdiği
için hep şükrediyormuş..Diyormuş ki ,Allahım ben ne
yaptım da hayatıma bu kadar güzel insanlar girdi..Ben
dünyadaki en zavalı, en cahil insanken üstelik...
......................................................
Çocuk açılmış olan kitap pazarına DEVLET-İ A’LİYE NİN
YENİ PADİŞAHININ GELECEĞİNİ ÖĞRENMİŞ..
Ve düşünmüş O’na ne hediye götürebilirim diye..En
sevdiği ve kolleksiyonunu yaptığı cam kürelerini
düşünmüş..İki tane birbirinin ikizi olan şeffaf, renksiz
ve içi su kabarcığı gibi kabarcık dolu cam küresini
düşünmüş. Birde ondan ayrı, büyük küreye akıp giden
küçük şefaf cam kürelerini..”Tamam demiş, işte Arş-ı
Rahman’a benzeyen Latif Kalbim ve ona akıp giden Hikmet
dairelerinden daha güzel bir hediye olamaz demiş
çocuk..Ama bu hediyeyi vermek çok utandırmış çocuğu,
düşünmüş düşünmüş ve vazgeçmiş....
Latif kalbini teslim etmek ve ondan kalbini istemek çok
ilginç bir şeymiş çünkü ...
Ve sabahında uykusunun ekranında şunları görmüş, Padişah
çocuğa sepetler dolusu Himmet Küresi vermiş ..Çocuk
uyanınca anlamış ki hediyeleri kabul olmuş ve
bekleniyor, hemen onları yeşil incecik pelur kağıtlara
sarmış..Latif Kalbini bir kağıda, ona üçüncü gözünden
akıp gelecek olan Himmet Dairelerini başka bir kağıda
sarmış..
Ve kitap pazarını arkadaşı ile dolaşmaya başlamışlar
..Çocuk artık neredeyse hiçççççç kitap okumuyormuş çünkü
onun Canlı Kitap olan Dostları olmuş..41 senedir
okuyarak öğrenemediklerini, ona yaşatarak öğreten
dostlarmış bunlar..
Çocuk, babasının onlara küçükken aldığı ve seneler
içinde dafalarca okuduğu ama şimdi tek birini bile
hatırlayamadığı;Erzurum Masalları,Gümüşhane
Masalları,Anadolu Masalları kitaplarını aramış ama hiççç
bulamamış..
Evvel Zaman Padişahının ona okumasını söylediği, Semiha
Ayverdi Hanımefendi’ın “Yaşayan Ölü ve Batmayan gün
“kitaplarını almış..
İyi bir aşçı olmadığı için, gelecekte de hep yemek
yapması gerektiği için, eski sayılarından –hiç ilgi
duyamadığı-çok ucuza yemek dergileri almış..Kitap
pazarında geçen yıl tanışmaları nasip olan” yaşayan
Yunus Emre” manası ile karşılaşmışlar..Yaşayan Yunus
manalı adamın yeşil gözlerinden yıldırımlar çıkıyormuş
,öyle güçlü nazarlarla etrafa bakıyormuş..Çocukla az
biraz sohbet etmişler..Çocuk sadakete inandığı için o
gözlere takılmamış..
Neyse vakit gelmiş, Yeni Zaman Padişahının sohbeti
başlayacakmış..Çocuklar yerlerine geçmişler, çok az kişi
gelmiş -çok az..Ama en güzeli bu demiş çocuk içinden
..Özel bir muahbbbet olacakmış seziyormuş..Muhakkak ki
burada çok özel kişiler de vardır demiş çocuk ve iki
farklı bulduğu adama bakmış..Onların gözleri
değişikmiş..Çocuk değişik adamları gözlerinden
tanıyormuş bazen..Onların gözleri mercekleşmiş
oluyormuş..Öyle, sanki mercek..Anlatılamayan bir şey
yanii....
Ve Zaman gelmiş oturmuş..Bir an çocuğa bakmış..Çocuk da
tam karşına oturmuş, bir kaç sıra ötesine..O bir an
bakışdan sonra çocuk mıknatısa tutulmuş demir tozuna
dönüşmüş ve kalbine bir şeyler olmuş ve gözyaşları
akmaya başlamış..Sohbetin sonuna dek gözyaşları nedensiz
akıp durmuş ve silmekten yorulmuş çocuk, bırakmış
-serbest aksınlar demiş..Özgürsünüz demiş
gözyaşlarına......Utanacak birşey değil ki..
Zaman çok şeyler anlatmış da çocuk balık zekalı olduğu
için çok az şey aklında kalmış..
Biliyormuş ki çocuk İnsan-ı Kamil’lerden hitap eden
Allah’tır; ayet öyle diyor ve onların sohbetlerinde
herkese cevap vardır..Kapasitesine göre anlar ve idrak
eder..Çocuk pür dikkat Zamana bakıyormuş onun sağ
gösterip sol vuracağını biliyormuş..O’nun kelimelerini
saçlarından yakalayıp kalbine gömmek istiyormuş..:)
Bu İnsan-ı Kamiller, AliCemGiz oyununda üstad oldukları
için, imtihanın ana merkez üstündeymişcesine dinliyormuş
çocuk Zamanı..
Zaman demiş ki : “Kitap pazarındayız ama ben size
diyorum ki kitap okumayacaksınız..”Ellerinde torbalarla
kitap varmış dinleyicilerin..Ama, Zaman hemen eklemiş
tabii;” Umuma söylenen sözler başkadır, bire bir
yanlızken –tenha daki söz başkadır..:)”
.......
”Soru sormayacaksınız “demiş Zaman .”.Soru sormak yok”
diye tekrarlamış bir kaç defa ..Çocuk soru sorma
makinesi olduğu için ağlarken birden gülmüş.. ..”Çünkü
sohbeti dinleme adabını bilirseniz, her cevabınız
sohbetin içinde vardır demiş Zaman.”.
........
Ve Devlet-i A’li Osmanlı diye devlet olmadığını
söylemiş..Çocuk “ahhh demiş, benim sorularım benim
cevaplarım, eeee demiş çocuk içinden eeeee..”
”Devlet-i A’li Osmanlı yıkılmıştır demiş Zaman ama
Devlet-i A’li asla yıkılmamıştır ve yıkılamaz” demiş
Zaman ..Çocuk oleeeeeeeey demiş oleeeeeeee içinden evet
yarabbim, yahuu ne kolay çözdü düğümlerimi..Yani bunca
sene düşündüğüm mana buydu!!!
..........
”Osmanlıca diye bir lisan yoktur” demiş Zaman ve bir
osmanlıca beyit söylemiş, beraber okuyalım demiş
anlayamadıkları kelimeleri hece hece okumuş.
Aaaaaaaa..Meğer osmanlıca değilmiş demiş dinleyenler
türkçe bu yahuu...”Öz lisanına yabancı kalma,
zenginliğini farket demiş Zaman...Hazine bizde...”
..............
”Okuyarak öğrenemezsin; kitaplar onu yazan kişilerin
,kendi yaşadıklarının dedikodusu dur” demiş
Zaman,”dedikoduyu bırak, sen kendin yaşamalısın
..Başkalarıın dedikodundan sana ne?.”.Hııııı demiş
içinden çocuk, doğru söylüyorsunuz....
”Denize girmeden okuyarak yüzme öğrenemezsin demiş
Zaman..İlla denize gireceksin ve ayakların suyu görecek
.”.Doğru demiş gözyaşları serbest stil akan çocuk doğru
demiş..
”Amma demiş Zaman, eğer muhabbet duyarsan demiş ve iki
avucunu birleştirip çocuğa doğru uzatmış..Eğer muhabbet
duyarsan sana kıyamazlar, yüzdürmezler, sen yüzdüğünü
sanırsın, seni el üstünde taşırlar “demiş..Bunu
söylerken aynı Dostu Alisinin onları manada tanıştırdığı
Osmanlı Padişahı gibi Osmanlı zarafetinde ve Kabe kadar
yumuşak kalbli bir yüze sahipmiş Ve çocuk eriyip
bitmiş...O zaman söylediği şiiri osmanlıca diye
düşündüğü için anlayamamış mış ama şimdi de bu mana
aklına gelmediği için anlayamamış..Yanii şiirinden
şimdilik mahrum kalmış:)
......Gözyaşları selsebil...........
Çocuk sular seller gibi ağlıyormuş tabiiii..
..............................
”Ve demiş Zaman gelelim himmete ..Çocuk rüyasını
hatırlamış.Hani derler ya demiş, şeyhim himmet der ki
şeyh, evladım hizmet.. Yok böyle şey demiş zaman, yok
böyle şey..Asıl mürşid müridine hizmet eder, asıl mürşid
ona hizmetçidir..”Çocuk yaşadıklarından sonra zaten bunu
anlamış..Sağ gösterip sol anlama meselesi her şey zıttı
ile....
............
Arada, Zaman şunu sık sık tekrarlıyormuş; anlayan için
,”kalabalıkta- toplulukta başka konuşulur beraberken
yanlızken tenhada başka konuşulur diyormuş..Çocuğun
bunları duyarken canı yanıyor ve korkuyormuş...:)
.........
Ve demiş ki Zaman hani derler ya bir lokma ekmek bir
hırka yok böyle şey yahuu yok..Bunlar islamın
evlatlarını geride bırakmak için uydurulmuş
şeyler..Allah verdiğini senin üzerinde görmek ister
demiş Zaman..Haklısınız demiş içinden çocuk , evet
haklısınız .. Eğer araba alacak paran varsa araba
almalısın, taxiye binemezsin demiş Zaman,eğer taxiye
binecek paran varsa dolmuşa binemezsin,eğer dolmuşa
binecek paran varsa otobüse binemezsin demiş
Zaman..Çocuk çok sevinmiş..Elindeki paranın büyük
kısmını taxilere verirken meğer güzel bir şey
yapıyormuş..Ya meded araba demiş içinden..:)
................
”Tasavvuf modası var biliyorsunuz demiş Zaman ve başka
öğretileri İslam Tasavvufu adına gençlerin beyinlerine
sokuyorlar..Bunlara kanmayın ve gerçekten
ayrılmayın..Yabancıların oyunlarına kanmayın.”
Ve Zaman çok öz ama çok derin başka şeylerde
anlatmış..Çocuk onları şimdilik hatırlayamamış ve sohbet
bitmiş..Çocuk Zamanın masasına gitmiş ve hediyelerini
uzatmış..Kabul etmez sanıyormuş ama Zaman onları
yardımcısına vermiş ve eve götürmelerini
söylemiş..Çocuğun kalbinde kabul edildiğine dair sevinç
uyanmış ama onun gözyaşları hiç durmamış..Kitaplarını
imzalasın diye uzatmış, Zaman “saygılar” yazmış...Çocuk
istermişki ona şiir yazsın, onun ona yazdığı gibi mesela
..Ama saygılar.. Çok uzak ve soğuk demiş çocuk..
Çocuk uslu uslu evine dönmüş..Evindeki ikiz cam
küresine bakmış ve içine dolu himmet dairelerine ve ona
akıp giden önüne dizdiği diğer camlara ve hepsinin kenar
süsü olarak süslediği aynadan bir çercevedeki Dostu
Alisinin resmine bakmış..Eşinin gözyaşlarını siliyormuş
bu fotoğrafta Evvel Zaman..Çocuk O’na minnetle teşekkür
etmiş.Sadece Hırka dan ibaret olan, aslı suretsiz ,Kabe
kadar yumuşak bir Kalbe emanet edildiği için.Ve
hayalindeki gibi ,başını gözyaşları ile gömdüğü O
Kalbden asla çıkartmaması için dua etmiş..Minnetle
gözyaşları ile öpmüş Dostunu.... |