Zavallı Beyin
Dr. Güçlü Ildız
 
 

İnsan biriminin sahip olduğu en önemli zenginlik: Beyin.

Beyin üzerine yapılan hemen her tür çalışma, araştırma ve geliştirme; insanlık adına yapılan en önemli yatırımdır. “Amerikalılar uzay çalışmalarına yaptıkları yatırımı keşke beyin araştırmaları için harcasaydı” bu sözü bir yerlerden anımsar gibiyim.

Beyin ile ilgili batılı çalışma gruplarına baktığınızda imanılmaz bir çeşitlilik göze çarpar. Nöroimmünopsikoloji gibi adlarla çalışan ve kimilerine sofistike gelen birimler, günümüzde Amerikan Üniversitelerinde standardize olmuş gibidir. Adı nöro- ile başlayan ve devam eden 30’a yakın üst dal uzmanlık araştırma grupları sayılabilir.

Beyin çalışmalarıyla ilgili gruplaşmaların bundan 40 yıl öncesine dayandığını görüyoruz. 1970’li yıllarda başlayan ilk bölünme nöroloji ve psikiyatri bilim dallarını birbirlerinden bir bıçak darbesi gibi net bir biçimde ayırdı. Ama bu ayrılış özde değil tamamen materyalist bilimsel kaygılar sonucunda gerçekleşti.

Siz beyninizi ikiye ayırabilirmisiniz? Ama onlar ayırdı. Bilim adına…

İlk bakışta mantıklı nedenleri vardı tabi…Efendim, veriler çok arttı. Çalışma grupları çeşitlendi. Vb nedenler ile oluşan bu iki ayrı bilim dalı, şimdilerde neredeyse dünyanın kutupları kadar uzaklar birbirlerine…

Siz beyninizi ikiye ayırabilirmisiniz? Ama onlar 40 yıl önce ayırdı ve şimdi birbirlerinden haberleri bile yok.

Ancak ayrılmayı kabullenmeyenlerde vardı. Onlar nöropsikiyatri adıyla kaldıkları yerden ama çok güç kaybetmiş biçimde devam ediyorlar hala. Ne nöroloji ne de psikiyatri ilgileniyor onunla. O hem öksüz hem de yetim.

Ve günümüzde bölünmekten 30 parça oldular ama hala ürüyorlar bilim adına..

Geldiğimiz son noktada, 30 parçaya bölünen bir beyin var ortalıkta…Her parça kendi özel kongresini, toplantısını yapar,,, diğerlerinden habersiz…

Tek kanatlı kuşlar gibidirler, hiçbir yere ulaşamayan…

Bütünlüğünü kaybetmiş bakış açılarıyla, beyni şartlanmışlıklarıyla algılayabiliyor ve anlatabiliyorlar anca…

Bugün ülkemizde nöropsikiyatri bilim dalı bulunmamaktadır. Beyin bilimsel bakımdan tamamen sahipsizdir. Beyin çalışma özürlü milyonlar, dertlerine deva için bir gün iç hastalıkları diğer gün bir başka poliklinik sırasında ömürlerini çürütürler. Kimileri şartlanmış cerrah masalarında kimileri gereksiz tetkik kuyruklarında kurda kuşa yem misali telef olur yaşarlar.

Günümüz tıbbi anlayışı hastalıkların ana kaynağı olan beyni bırakmış sonuçlarla ilgileniyor. İlaçlar nedeni değil sonuçlar üzerine etki gösteriyor. Beyin üzerine tedaviler geliştirmekle görevli hekimler, 40 yıl öncesi parçalanmışlığı çoktan unutarak, ilaçlarla beyne olanca saygısızlığı göstermekte bir sorun görmeyip bu yöntemi mesleklerinin gereği görüyor, alternatifler geliştirmiyor ve üstelik geliştirenlere tu kaka ediyor.

Benim zavallı, yetim ve öksüz beynim. Herkes onun eseri olan sorunlarla uğraşıyor ama kimse onunla ilgilenmiyor.

 
 

 

 
 

İstanbul , 08-04-2008
Dr. Güçlü Ildız
Nöroloji Uzmanı
http://sufizmveinsan.com