|
BAYRAM GECELERİNİ İHYA
6513 - Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
buyurdular ki: "Kim her iki bayramın da gecesini, Allah'tan sevap umarak
ibadetle geçirirse kalplerin öldüğü günde kalbi ölmez."
BAYRAM GÜNLERİ
ARİFE GÜN VE GECESİ OKUNACAK DUA
BAYRAM GÜNÜ DUASI
BAYRAM VE BAYRAM NAMAZLARI
Bayram namazlarının vakti, sabahleyin güneş yükselip de kerahet vakti çıktıktan
itibaren başlar ve güneşin istiva (tam ortada bulunma) zamanına kadar sürer.
Ramazan bayramı namazı, bir özür sebebiyle birinci günün istiva zamanına kadar
kılınamazsa, ikinci günün istiva zamanına kadar kılınır. Özür devam etse bile,
artık üçüncü gün kılınamaz.
ARİFE GÜN VE GECESİ OKUNACAK DUA
Bilindiği üzere mübarek gün ve gecelerimizden biri de bayram gecesi ile bayram
günüdür. Resûl-i Ekrem Efendimiz arife gecesinde şu duâyı okuyana Cenâb-ı Hak
istediğini vereceğini beyân buyurmuştur. Duâ şudur:
“Sübhânellezi fi’s-semâvâti arşuhu. Sübhanellezi fi’n-nâri sultânühu.
Sübhanellezi fi’l-kubûri kadâuhu. Sübhanellezi fi’l-hevâi rûhuhu. Sübhânellezi
raa’s-semâe bigayri amedin. Sübhânellezi vadaa’l-arda. Sübhânellezi lâ melcee
illâ ileyhi.”
İmam-ı Tirmizi, Resûl-i Ekrem Efendimiz’in, “Duânın hayırlısı arife günü yapılan
duâdır,” buyurarak Peygamberlerin arife günü duâsını şöyle okuduğunu haber
verir:
-Lâ ilâhe illâllahü bve lehü’l-hamdü ve hüve alâ küli şey’in kadir.
Buhâri’de geçen bir hadisten öğrendiğimize göre arife günü şu duayı okuyan,
şeytanın tasallutundan kurtulur, kendini muhafaza altına almış olur.
“Allahümme’c’al fi kalbi nûran ve fi basari nûran. Allahümme’şrah li sadri ve
yessir li emri...”
“Allah’ım, kalbimi, gözümü, gönlümü nûrlu kıl. Allah’ım, kalbime genişlik,
işlerime kolaylık ver.”
BAYRAM GÜNÜ DUASI
Peygamberimiz bayram günlerinde şu duayı çok okuyanın kalbinin ölmeyeceğini
haber vermiştir.
“Yâ Hayyû, yâ kayyûm, yâ bedia’s-semavati ve’l-ardı, yâ ze’l-celâli ve’l-ikram.”
“Ey Hayy ve Kayyûm olan Rabbimiz, ey semâvat ve arzın bedi’i, ey Celâl ve Kerem
sahibi. Beni sen koru, sen istikamette daim eyle. Kötülük ve günahlardan
muhafaza et, sırat-ı müstakimde dâim ve sabit eyle.”
Bayram günleri bayram tebrikleri için musafaha ederken önce davranan biri
diğerine şöyle duâ eder:
“Tekabbellahü minnâ ve minküm.” Allah sizden ve bizden kabûl buyursun.”
Muhatab olan da buna “amin” demekle karşılık vereceği gibi.
“Gaferallâhü lenâ ve leküm” diye de cevap verebilir..” Allah bizi de, sizi de
mağfiret buyursun demektir.(Ahmed Şahin-Dualarımız)
BAYRAM GÜNLERİ
Bayramlar; Müslümanların birbiriyle kaynaştığı, küs olanların barıştığı, fakir,
fukarâ ve yetimlerin sevindirildiği sevinç ve neşe günleridir. Ramazan gittiği
için değil, günahlarımız affolup nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz.
Bayram günleri, Peygamber efendimizin zamanından beri, husûsî bir şekilde
kutlanmıştır. Bütün İslâm devletlerinde de bugüne kadar kutlanarak gelmiştir.
Bayram günleri; ana, baba, hoca, akraba, arkadaş ve komşu ziyâretleri yapılır.
Sâlih olan akrabayı ziyâret lâzımdır. Sâlih arkadaşları ziyâret de çok sevaptır.
Bayram öncesi, yiyecek, giyecek ve temizlik gibi hazırlıklar yapılır. Bayram
günlerinde herkes, temiz giyinir. Çocuklara yeni elbiseler alınır. Fakir, öksüz
ve yetimler sevindirilir. Bayram namazından sonra, kabirler ziyâret edilir;
geçmişlerin, akraba ve din büyüklerinin rûhu için Kur’ân-ı kerîm okunur, duâ
edilir ve sadakalar verilir. Daha sonra da, aile büyükleri, dost, akraba,
arkadaş ve tanıdıklar ziyâret edilir. Çocuklar babalarının ve aile büyüklerinin;
gençler de yaşlıların ellerini öperler.
Bayram günü şunları yapmak sünnettir:
1-Erken kalkmak.
2-Gusül abdesti almak.
3-Misvâk kullanmak.
4-Güzel koku sürünmek.
5-Yeni ve temiz elbise giyinmek.
6-Namazdan önce tatlı yemek.
7-Yüzük takmak.
8-Câmiye erken gitmek.
9-Giderken tekbir söylemek.
10-Müminlere selâm vermek.
11-Güler yüzlü olmak.
12-Müminlerle bayramlaşmak,
13-Fakirlere sadaka vermek.
14-Dargınları barıştırmak.
15-Akrabayı ziyâret etmek.
16-Din kardeşlerini ziyâret etmek.
17-Ziyârette hediye götürmek.
18-Kabirleri ziyâret etmek.
19-Misâfirlere ikram etmek.
20-Çok duâ ve tevbe etmek.
Bayram ve Bayram Namazları (Ömer Nasuhi Bilmen)
Bayram, bir neş'e ve sevinç günü demektir. Arabçası "İyd" dir. Çogulu "A'yâd"
gelir. Bayram tebriklerine "Ta'yîd", bayramlaşmaya da "Muayede" denir.
Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'yi şereflendirince, ora halkının senede
iki defa bayram yaparak eğlendiklerini öğrenince, onlara şöyle buyurmuş: "Yüce
Allah o iki bayram günlerine karşılık onlardan daha hayırlı iki bayram günlerini
size ihsan etmiştir." O günlerin Ramazan ve Kurban Bayramı günleri olduğunu
müjdelemiştir. Bunlara arabçada "İyd-i Fitir ve İyd-i Adha" denir.
Bu günlere "İyd" denilmesi, bunların birer neş'e ve sevinç günü olmaları, hayra
yorumlanmaları veya Allah'ın bu günlerde pek çok ihsanlarda bulunması
bakımındandır. Ramazan Bayramı üç gün, Kurban Bayramı da dört gündür.
Kendilerine cuma namazı farz olanlara, cuma namazının vücub ve eda şartları
içinde, Ramazan ve Kurban Bayramı namazları vacibdir. Yalnız Bayram namazlarında
hutbeler vacib değildir. Bu namazlardan sonra hutbe okunması sünnettir.
Bayram namazlarının ilk vakti, işrak zamanıdır. Güneşin görünüşüne nazaran
ufuktan bir veya iki mızrak boyu[orta boylu bir mızrak, on iki karış
uzunluğundadır] kadar yükselip kerahet vaktinin çıktığı andır. Bu andan itibaren
istiva veya zeval vaktine kadar kılınması caizdir. (Mekruh vakitler bahsine
bakabilirsiniz!.)
Bayram namazları ikişer rekattır. Cemaatle aşikâre olarak kılınırlar. Ezan ve
ikamet yapılmaksızın imam, iki rekat Ramazan veya Kurban bayramı namazına niyet
eder. Cemaat da böyle iki rekat bayram namazı kılmak için imama uymaya niyet
eder." "Allahü Ekber" diye iftitah tekbiri alınır, eller bağlanır. Hep birlikte
gizlice "Sübhaneke" okunur. Sonra imam yüksek sesle, cemaat da gizlice "Allahü
Ekber" diye üç tekbir alırlar. Tekbirlerde eller yukarıya kaldırılıp ondan sonra
yanlara salıverilir, her tekbir arasında üç tesbih miktarı durulur. Üçüncü
tekbirden sonra eller bağlanır. İmam gizlice "Eûzü-Besmele" çektikten sonra,
aşikâre olarak Fatiha sûresi ile bir miktar daha Kur'an-ı Kerim'den okur.
Aşikâre "Allahü Ekber" diyerek bilindiği gibi rüku ve secdelere gider. Cemaat da
gizlice tekbir alarak imama uyar. Sonra yine tekbir alınarak ikinci rekata
kalkılır. İmam gizlice "Besmele"den sonra yine aşikâre olarak Fatiha sûresi ile
bir miktar daha Kur'an okur. Tekrar üç defa eller kaldırılarak birinci rekatta
olduğu gibi üç tekbir alınır. Ondan sonra imam yine aşikâre, cemaat ise gizlice
"Allahü Ekber" diye rükua ve secdelere varırlar. Sonra oturulup gizlice "Tahiyyat,
Salli-Barik ve Rabbenâ âtinâ" duaları hep birlikte okunur ve iki tarafa selâm
verilerek namaz tamamlanır.
Bu halde bayram namazlarının her rekatında üç fazla tekbir bulunmuş olur ki,
bunlar da vacibdir.
(Hanbelî mezhebine göre birinci rekatta altı, ikinci rekatta beş tekbir alınır
ve her iki rekatta da tekbirler kıraattan önce yapılır. İmam Malik ile İmam
Şafiî'ye göre, birinci rekatta yedi, ikinci rekatta beş tekbir alınır ve
tekbirler her iki rekatta da kıraattan önce alınır.)
İmam bayram namazını kıldırdıktan sonra hutbe okumak için minbere çıkar. Cumada
olduğu gibi iki hutbe okur. Ancak bu bayram hutbelerine tekbir ile başlanır.
Cemaat da bu tekbirlere hafifçe katılır. Hatib, Ramazan Bayramı hutbesinde
cemaata Fıtır Sadakası, üzerinde, Kurban Bayramı Hutbesinde Kurban ve Teşrîk
tekbirleri konusunda bilgi verir.
Cuma hutbelerinde sünnet olan şeyler, bayram hutbelerinde de sünnettir. Mekruh
olanlar da aynen mekruhtur. Bayram hutbelerinin namazdan önce okunmaları caiz
olmakla beraber mekruh sayılmıştır.
İmam birinci rekatta bayram tekbirlerini unutup da Fatiha'nın bir kısmını veya
tamamını okuduktan sonra hatırlarsa tekbirleri alır. Fatiha'yı yeniden okur.
Fakat Fatiha'dan sonra bir miktar Kur'an okuduktan sonra, tekbirleri alır,
kıraatı iade etmez.
Bayram namazlarında, birinci rekatın rükuuna varmış olan bir imama yetişen
kimse, bu rükua kavuşacağını tahmin ediyorsa, hem İftitah tekbirini, hem de
bayram tekbirlerini ayakta alarak ondan sonra rükua varır. Rükuu kaçıracağından
korkuyorsa, İftitah tekbirinden sonra hemen rükua varır ve Bayram tekbirlerini
rükuda alır. Bu tekbirleri alırken ellerini kaldırmaz. Tekbirleri tamamlayamasa
dahi, imam kıyama kalkınca o da imamla kalkar, imamın alacağı tekbirlerde imama
uyar. İmam sünnete uygun olan tekbirlerin dışına çıkmadıkça, imama tekbirlerde
uyulur, sünnet daşında az veya çok almış olduğu tekbirlerde ona uyulmaz.
Bayram namazının ikinci rekatına yetişen kimse, imam selâm verdikten sonra
birinci rekatı kaza etmeye kalkınca, önce Besmele ile Fatiha sûresini ve ilâve
edeceği bir sûreyi okur. Sonra gizlice tekbirleri alarak namazı tamamlar. Bu
şekilde mesbuk olanlar, kendi mezheblerinde alacakları tekbirleri getirirler,
imamın almış olduğu tekbirlerin sayısını gözetmezler.
Bayram namazına yetişemeyen kimse, kendi başına Bayram namazı kılamaz. İsterse
dört rekat nafile namazı kılar. Bu, bir kuşluk namazı yerine geçer, sevabı büyük
olur.
(Şafiî'lere göre Bayram namazları Müekked Sünnet'lerdir. Bir rivayete göre de,
Farz-ı kifaye'dir. İslâm alâmetlerinden sayılır. Cemaatla kılınması daha
faziletlidir. Yalnız başına da hutbesiz kılınabilir. Bunu misafirler de,
kadınlar da yalnız başlarına kılabilirler. Güneşin doğuşundan zeval vaktine
kadar kılınabilir.
Malikîlere göre Bayram namazı müekked sünnettir. Bir görüşe göre de, Farz-ı
kifaye'dir. Hanbelî mezhebinde de Farz-ı kifayedir. İmam ile kılmayı
başaramayanın bunu kaza etmesi sünnettir.)
Kurban Bayramı namazını ilk vaktinde kılmak, Ramazan Bayramı Namazını da biraz
geciktirmek müstahabdır. Bayram namazı cenaze namazına ve cenaze namazı da
Bayram hutbesine takdim edilir (önce kılınır).
Bayram namazları bir şehirde herkesin toplanacağı bir yerde (Namazgâhda)
kılınabileceği gibi, birçok camilerde de kılınabilir.
Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, misvak kullanmak, gülyağı ve benzeri
hoş koku sürünmek, giyilmesi mübah olan elbiselerden en güzel ve temizini
giymek, yüce Allah'ın nimetlerine şükür için neş'e ve sevinç göstermek,
karşılaşılan mümin kardeşlere karşı güler yüz göstermek, elden geldiği kadar
fazla sadaka vermek, Bayram gecelerini ibadetle geçirmek müstehab ve güzel
bulunmuştur.
Ramazan Bayramında, Bayram namazından önce hurma gibi tatlı bir şey yenilmesi,
Kurban bayramında ise namaz kılınmadıkça bir şey yenilmemesi müstahabdır. Sahih
olan görüşe göre, bu hususta kurban kesecek kimse ile kesmeyecek kimse eşittir.
Kurban kesecek kimsenin, keseceği kurban eti ile yemeğe başlaması daha uygundur.
Bununla beraber namazdan önce bir şey yenilmesinde de kerahet yoktur.
Kurban kesecek kimse, tırnaklarını ve saçlarını kesmeyi geciktirir. Bunu yapmak
mendubdur. Fakat bu geciktirme hoşa gitmeyecek bir durumu ortaya koyacak bir
zaman olmamalıdır. Bunun en uzun müddeti kırk gündür.
Faziletli olan, haftada bir defa tırnakları ve bıyıkların fazla kısmını kesmek,
ziyade tüyleri gidermek, yıkanmak suretiyle bedenin temizliğine bakmaktır.
Bunlar hiç olmasa on beş günde bir yapılmalıdır. Kırk günden fazlaya
bırakılmasında özür kabul edilmez.
Bayram günü camiye bir vakar ve sükûn ile gidilir. Ramazan Bayramında namaza
giderken gizlice, Kurban Bayramında ise açıkca tekbir alınması ve namazdan sonra
da mümkün ise başka bir yoldan eve dönülmesi mendubdur.
Kurban Bayramının birinci gününe "Yevm-i Nahir", diğer üç gününe de "Eyyam-ı
Teşrik" denir. Bu bayramdan önceki gün ise, "Yevm-i Arefer'dir ki, Zilhicce'nin
dokuzuncu günüdür. Ramazan Bayramında Arefe yoktur. Arefe gününün sabah
namazından itibaren Bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar yirmi üç
vakit farz namazın arkasından bir defa şöyle tekbir alınır ki, bunlara Teşrik
Tekbirleri denir:
"Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahü ekber ve
lillâlhilhamd."
Tekbirlerin bu miktar okunması iki imamın görüşüdür, işlem de böyle
yapılmaktadır. İmam Azam'a göre bu tekbirler Arefe gününün sabahından ertesi
günün ikindisine kadar olan sekiz vakit farz namazın arkasından alınır.
Teşrîk Tekbirleri, fıkıh alimlerinin çoğuna göre vacibdir. Sünnet diyenler de
vardır. İki imama göre farz namazları kılmakla yükümlü olan herkes için bu
tekbirler vacibdir. Bu hususta tek başına namaz kılan, imama uyan, misafir
(yolcu) ile mukim, köylü ile şehirli, erkek ile kadın eşittir. İmam Azam'a göre
ise, bu tekbirlerin vacib olması için mukim olmak, hür olmak, erkek olmak ve
namaz, müstehab şekilde cemaatle kılınan bir farz olmak şarttır. Buna göre,
misafirlere, kölelere, kadınlara ve tek başına namaz kılan kimselere bu
tekbirler vacib değildir. Fakat bunlar, kendilerine tekbir vacib olan cemaatle
namazı kılanlara uymaları halinde tekbir almaları gerekir. Cuma ve Bayram
namazları kılınmayan köylerde bulunanlara da vacib olmaz. Cuma günü öğle
namazını kendi aralarında cemaatle kılan özürlü kimselere de vacib olmaz.
Kadınların da kendi aralarında cemâatle namaz kılmaları, müstahab şekilde olan
cemaattan sayılmaz.
Bir senenin Teşrîk günlerinde terk edilen bir namaz, yine o senenin teşrîk
günlerinden birinde kaza edilse, sonunda Teşrîk Tekbiri alınır. Fakat başka
günlerde veya başka bir senenin teşrîk günlerinde kaza edilecek olsa teşrîk
tekbiri alınmaz.
Bir namazda sehiv secdeleri ile teşrîk tekbiri ve telbiye toplanacak olsa önce
sehiv secdeleri yapılır, sonra tekbir alınır. Ondan sonra da telbiyede
bulunulur. Eğer telbiye önce yapılırsa, sehiv secdeleri ve teşrîk tekbiri düşer.
(Telbiye için hac bahsine bakılsın!)
Arefe günü, insanların bir yerde toplanarak Arafat'da bulunan hacıları taklid
eder bir durum almaları, hiç bir esasa bağlı değildir. Bunu mekruh görenler de
vardır.
Bayram günlerinde müslümanların birbirlerini tebrik etmesi, görüşüp musafaha
yapması ve birbirlerine: "Gaferellahu lena ve leküm Allah bizi ve sizi
bağışlasın", yahut: "Takabbelellahu Tealâ minna ve minküm Yüce Allah bizden ve
sizden kabul buyursun," şeklinde duada bulunması da mendubdur.
|