(KELİME-İ
İBRÂHÎMİYYE'DE MÜNDEMİC "HİKMETİ MÜHEYYEMİYYE"NİN
BEYÂNINDA OLAN FASTIR)
Mesnevî:
Tercüme:
"El-fakru fahrî" (fakirlik
iftiharımdır) ondan dolayı âlî geldi, tâ ki
tammâ' (tamahkar)
olanlardan ganîye (zengin
olana) fırâr eyleyeyim
(kaçayım).Hazîneleri ondan dolayı bir vîrâneye
koyarlar; tâ ki ehl-i umrânın (şehirlilerin)
hırsından kurtulalar. Mâdemki kanadını koparmağa
muktedir değilsin, git halvette (tenha
yerde) otur; tâ ki hep onun ve bunun harcı olmayasın!"
Şerh:
(S.a.v.) Efendimizin "Fakr benim fahrımdır" (fakirliğimle
iftihar ederim) hadîs-i şerîfi, ehl-i tama' (tamahkar)
olanlardan Ganiyy-i mutlak hazretlerine (mutlak ganiy
hazretlerine, Allah’a) ilticâ etmem (sığınmam)
için âlî geldi. Ben ve emsâlim (benzerim)
olan ehl-i Hak (tam iman
sahipleri) , fakrı
ihtiyâr ettik (fakirliği
seçtik) ve ehl-i dünyâya (ahireti
düşünmeyenlere) bir şekl-i harâbîde (harabe, viran şekilde)
zâhir olduk (meydana
çıktık) .
Zîrâ ehl-i ma'mûrenin (şehirlilerin,
kasabalıların) hırsından kurtarmak için
defineleri harâbelere gömerler. Biz de vîrâneler gibi olan
vücûdumuzdaki kenz-i irfânı (gizli
sırları) bu şekl-i harâbî (harabe,
viran görünüm) altında ehl-i dünyâdan (yüzü dünyaya dönük
olanlardan) gizledik.
Eğer
sen kanat gibi olan hünerlerini, mülk ve malını ve zînet ve
ikbâlini (saadetini) kendinden
kal' (söküp
koparmak) ve kam' etmeğe (kırmaya)
muktedir değilsen, bâri git halvette (tenha yerde) otur
da ehl-i dünyâ (dünyalık
kişiler) ile ihtilâtını (birlikteliğini)
kes; tâ ki kıymetli evkatını (vakitlerini)
şunun bunun bî-mânâ (manasız)
musâhebetlerine (sohbetlerine)
temelluk (yaltaklanmalarına)
ve tabasbuslarına (dalkavukluklarına)
harc edip (sarfedip) hüsrân
içinde kalmayasın.
Mesnevî:
Tercüme:
"Zîrâ sen hem lokmasın ve hem de lokma-hôrsun (lokmayı
yiyensin) .
Ey cân, sen âkil (yiyen) ve
me'kûlsun (yenilensin)!
Taakkul et
(düşün, akıl erdir) !"
Şerh:
Ma'lûm olsun ki, insan maddeten ve ma'nen hem âkıl (yiyen)
ve hem de me'kûldür. (yenilendir) Maddeten
âkiliyyet (yemesi)
ve me'kûliyyeti (yenilmesi)
budur ki, doğduğu günden öleceği güne kadar,
yediği içtiği hesâb olunsa, binlerce okkaya bâliğ (erişmiş)
olur. Fakat her hangi sinninde (yaşında)
vezn olunsa (tartılsa)
sikleti (ağırlığı)
, yediği
içtiği mevâddın (maddelerin)
sikletiyle (ağırlığı
ile) nisbet kabûl etmez (ölçülemez)
.
Binâenaleyh (nitekim),
kendisi âkil olduğu (yediği)
gibi, muhîtinde (civarında) kendisini
de ânen-fe-ânen (devamlı
şekilde) ekl edenler (yiyenler)
vardır ve aynı zamanda da me'kûldür (yenilendir).
Vech-i
ma'nevîsi budur ki, insan bir düşünceden ibârettir. Nitekim
Hz. Mevlânâ (r.a.) buyururlar:
Ve
her insanın derece-i irfânına ve zekâsına göre düşüncesi
vardır; bundan hâlî değildir.
Fakat mütevâliyyü'l-cereyân (akışı
peş peşe, sürekli) olan bu efkârın (fikirlerin)
gelip gitmesinde insanın aslâ tasarrufu (idare
etmesinde gücü) yoktur. Eğer tasarrufu (idare
etme gücü) olsa idi, herhangi bir fikri vücûdundan
evvel (vücuda
gelmeden önce) men' edebilirdi. (uzaklaştırabilirdi)
Halbuki buna muktedir değildir. İmdi vârid olan (gelen) bir
fikir, kendisinden evvel gelen bir fikri bel' edip (yutup)
onun yerine kâim (mevcut) olur.
Ve ondan sonra gelen bir fikir de onu bel' eder (yutar)
.
İnsan bu sûretle fikren ve ma'nen dahî âkil (yenen)
ve me'kûl (yenilen)
olur. Âkil (yiyen)
ve me'kûl (yenilen)
olmaktan münezzeh (beri)
olan
…………………………………………. (En'am, 6/14)
âyet-i kerîmesinde işâret buyrulduğu üzere ancak Zât-ı
Hak (celle ve alâ) hazretleridir.
İmdi
bir kimse ……………………………… hadîs-i şerîfinde
şeref vârid olan (gelen)
emir mûcibince, (gereğince) ahlâk-ı
İlâhiyye (Allah’ın
ahlakı) ile mütehallık olup (ahlaklanıp)
cismâniyyeti (bedeni)
onun râh-ı aşkında (aşkı yolunda) fânî
(yok)
ve bakâyı (devamlılığı)
Hak'la bâkî olmak mertebesine vâsıl olsa (ulaşşa) ve
sıfât ve esmâ-i İlâhiyye (İlahi
esma ve sıfatlar) o kimse ile ve o kimse dahi, mezâhir-i
esmâ ve sıfâtın (esma
ve sıfatların göründüğü mahal, birim olarak) tamâmen
hakkıyla (hakkını vererek)
kâim bulunsa, (mevcût
olsa) âkil (yiyen)
ve me'kûl (yenilir)
olmaktan necât bulur. (kurtulmuş
olur) "V'Allâhü'l-hâdî".
<devam
edecek>
asliye@hotmail.com
07.01.2003
http://sufizmveinsan.com
|