Yaratan yaratmış!.. Bir sistem çalışıyor… Bu bir mekanizma!.. Bir canlı organizma; “Evren”! Bizler içindeyiz onun!
Duygu yok o organizmada! İşlevler ve oluşan sonuçlar söz konusu yalnızca… Suya atılan taşın yayılan dalgaları gibi zincirleme etkilemeler söz konusu… Her oluş bir oluşun uzantısı; bir başka oluşun oluşturucusu…
Toplumlar, insan bedeni gibi… İnsan bedeni, evrenin minyatürü gibi!
Mikroplar çoğalınca, bedeni yiyip bitiriyorlar! Toplumda mikroplar çoğalınca, içinde bulundukları toplumu yiyip bitiriyorlar!
Mikroplar acımasız! Mikroplarda acıma duygusu yok! Mikrop mikropluğuyla işlevini yapmada!..
Tanrıya tapanlarsa, mikrobun hesabını tanrılarına sormada!..
Tıs!..Yazının devamı...
Ehl-i Beyt'te Namaz
"B"ismillâh'ir Rahmân'ir Rahıym...
"Varlığımı da oluşturup ismi "Allâh" olan Rahmân'dır Rahıym'dir... Ki O'nun namınadır eylemim!"
Dedin... Ve...
Bu arada "ALLÂH", dilinde okudu!
Kendi kuvvet, kudret ve ilmiyle var olan âlemlerin Rabbi olan "Allâh"ın, özelliklerinin eseri olan âlemlerini seyr hâlinde olduğunu; ve o âlemlerin terbiye edici, yönlendirici, var edicisinin de "Allâh" olduğunu açıkladı... Daha doğrusu bunun böyle olduğunu sende dile getiren Allâh oldu!
Beyin - Dua Mekanizması
"Dua" özünüzdeki Allâh Esmâ'sından gelir; beyninizden, o amaca yönlendirilmiş dalga olarak açığa çıkar ve hedefe ulaşır!.. Yani, ötendeki bir tanrıdan talep değil, özündeki Allâh'tan çıkan istektir!
Bir diğer yönden "dua", umduklarına ulaşmanın en güçlü silahıdır; özündeki Allâh'a ait kuvvet ve kudretin sendeki değerlendirilişidir!
Takdirinde varsa, "dua" edersin ve onunla olacağa yön verirsin!.. Oysa "Hakikat"te yönlendiren kendisidir; sen değil!
Ahmed Hulusi’nin Youtube kanalından tüm videolarına ulaşabilirsiniz.
KUR'ÂN-I KERÎM'İN TAMAMI, MAKAMSIZ fakat Arapça orijinaline uygun şekilde, kelâm üslûbunca seslendirildi. Arab'ça dinlemek ve hatim yapmak isteyenler için İstanbul Cerrahpaşa Camii İmamı HASAN GÜLER tarafından okundu.
Tamamını Ücretsiz olarak indirebilir veya dinleyebilirsiniz.
TANRI DAN MI GELDİ
En ilkelinden gelişmişine kadar, hemen herkesin düşüncesinde bir "Tanrı" kavramı vardır... O'na kızar, O'nu sever, O'nu yargılar, zaman zaman yaptığı yanlış (!) işleri yüzünden O'nu itham eder; âdeta O'nu yukarıda bir yıldızda ya da galaksinin herhangi bir yerinde boşlukta oturmakta olan tonton bir dede, ya da celâlli bir sultan gibi hayal ederiz!..
Biraz daha geniş düşünenler ise, bu hayalimizde var kabul ettiğimiz "Tanrı"nın gerçekte var olmasının mümkün olmadığını belirterek; "Biz tanrıya inanmıyoruz" derler ve bu yüzden de "ateist-tanrı tanımaz" olarak adlandırılırlar...
MUSTAFA CECELİ SORDU, AHMED HULUSİ YANITLADI - Kuantum Beyin #5
Beyne gelen beş duyuya dayalı veya beş duyu ötesi tüm elektromanyetik dalgalar, bu organ tarafından veritabanına göre değerlendirilerek, beyninin içindeki holografik çok boyutlu görüntü hâlinde dünyanı (kozanı-cocoon) oluşturur! Yani dış dünyada değil, beyninin içinde oluşan hayal dünyanda yaşıyorsun, kim olursan ol!
Algıladığın ve hüküm verdiğin her şey, algıladığının sûreti kadarının yani bir enstantanesinin, dünyanda oluşan simgesi!
B Sırrı
İhlâs Sûresi'nde, "ALLÂH"ın "Ahad" yani bölünmez, parçalanmaz, cüzlerden meydana gelmemiş, parçalardan oluşmamış; sonsuz sınırsız TEK olduğu...
Ve de "Samed" olarak, O'na herhangi bir şeyin girmesinin, ya da O'ndan herhangi bir şeyin çıkmasının mümkün olmadığı anlaşılabildiği zaman...
Ve yine "O"ndan meydana gelmiş ikinci bir varlığın var olmadığı; ayrıca "O"nun başka varlıktan meydana gelmesinin söz konusu olmadığı fark edildiğinde ve bunun anlamı kavranıldığında, zaten otomatik olarak bizim "ben" dediğimiz varlık, hiç "var" olmamış olarak "yok" olur!
Din'de Zorlama Yoktur, Uyarı Vardır!
İslâm Dini'nde Kurân'a göre "zorlama yoktur"!..
Kişiye, ölüm ötesinde kendisine yarar sağlayacak öneriler yapılmıştır; isteyen bunları gönül hoşluğuyla değerlendirir, isteyen de aldırmaz; sonuçlarına ölüm ötesi yaşamda da kendisi katlanır!.. Zorlama, iki yüzlülük ve münafıklığı oluşturur ki, bu da İslâm'da yerilmiştir.
Daha Fazlası için: http://www.ahmedhulusi.org
1-) Tâ Hâ;
Ey İNSAN (Âdem’e talim edilen Esmâ’nın tamamı ve ruh olarak üflenen diye benzetme yollu anlatılan Muhammedî salt şuur - orijin BEN)!
2-) Ma enzelna aleykel Kurâne liteşka;
Biz Kurân’ı sana, mutsuz olman için inzâl etmedik.
3-) İlla tezkireten limen yahşâ;
Sadece, haşyete (Allâh azametini hissetmeye) açık şuura (hakikatini) hatırlatmadır (inzâl olan bilgi)!
4-) Tenziylen mimmen halekal’Arda ves semâvatil ‘ula;
Arzı (bedeni) ve yüce semâları (Esmâ mertebenden açığa çıkan şuur boyutlarını ve bilinç kademelerini) yaratandan, bölüm bölüm indirilmiştir.
5-) ErRahmânu alel Arşisteva;
Rahmân, Arş’a istiva etti (El Esmâ’sıyla âlemleri yaratıp hükümran oldu. Kuantum Potansiyelde ilmini seyretti ilmiyle).
6-) LeHU ma fiys semâvati ve ma fiyl Ardı ve ma beynehüma ve ma tahtessera;
Semâlarda (şuur ve bilinçlerde), arzda (fiile döktüklerinde), ikisinin arasında (hayalinde ve vehminde) ve toprağın altında (bedenin derinliklerinde) ne var ise, O’nun (El Esmâ özelliklerinin açığa çıkması) içindir.
7-) Ve in techer Bil kavli feinneHU ya’lemüs Sirra ve Ahfâ;
Sen düşündüğünü açığa vursan (veya gizlesen); (bil ki) kesinlikle O, Sırr’ı da (şuurundakini de) Ahfâ’yı da (onu meydana getiren Esmâ mertebeni de) bilir!
Ahmed Hulûsi
www.ahmedhulusi.org
Tamamına ücretsiz bir şekilde buradan ulaşabilirsiniz.
İsteyen herkese ücretsiz hediye ettiğimiz kitaplar ve Kur'ân-ı Kerîm Çözümü için
TALEP FORMU
By Ahmed Hulusi
Read by the translator Aliya Atalay
Annihilation in Allah, is a state in which a person releases himself from the false reality of his ego, and manifests his True Self.
Giving up ego-driven desires and showing equanimity in the face of changing circumstances one ascends to the level of a 'servant of Allah', reaching the station of divine pleasure.
By Ahmed Hulusi
Read by the translator Aliya Atalay
Evident is the Truth if only you wished to see... It is the Self that exists, if only you can erase your name! You think you exist, yet this is only your assumption! The Truth is your essence, if only you can see your 'self'!
http://www.ahmedhulusi.org/en/
50. “Ma aler Rasûli illel belağ*…” (5 Mâide: 99)
“Rasûle düşen sadece tebliğ etmektir!..”
51. “Lâ ikrahe fid DİYNi” (2.Bakara: 256)
“DİN’de (Allâh yaratısı sistem ve düzeni {Sünnetullâh} kabul konusunda) zorlama yoktur!..”
52. “…ve ma künna muazzibiyne hatta neb’ase Rasûla” (17.İsra’: 15)
“...Biz bir Rasûl oluşturup (bâ’s edip) onunla uyarmadıkça azap yaşatmayız!..”
53. “Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil ‘alemiyn” (21.Enbiyâ’: 107)
“Seni âlemler (insanlar) için sadece rahmet olarak irsâl ettik!”
54. “…ve lâkin Rasûlellahi ve Hatemen Nebiyyiyn*…” (33.Azhab: 40)
“…Fakat Allâh Rasûlüdür; Nebilerin Hâtemidir (zirvesi - sonuncusudur)...”
55. “Ya eyyühel müddessir; Kum feenzir” (74.Müddessir: 1-2)
“Ey Müddessir (bürünmüş olan)! Kalk da uyar!”
Tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselâm) buyurdular ki: "Kim, hacc veya umre için Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (kadar) ihrâma girerse, geçmiş ve gelecek bütün günahları affedilir veya cennet kendisine vâzcib olur." -Râvi, Resûlullah'ın hangisini dediği hususunda şekke düştü "
Ebu Dâvud, Menâsik 9, (1741), İbnu Mâce, Menâsik 49, (3001-3002).
Hem giyiniktir,
Hem çıplaktır...
Suretlerde görünür,
Suret’te gizlenir..
Kah sever,
Kah darılır...
Yalnızlığı ister,
Kalabalıktan hoşlanır...
‘Nokta’yı büyütür dağ yapar,
Dağı küçültür, nokta eder...
Uzun süre konuşur,
Ağzından kelime çıkmaz...
Dost’tur,
Dost’la ilgilenmez...
Sever görünür,
Emaresi görünmez...
Sistem der, sistem dersin,
Ben der!...
Ben der, ben dersin,
Sistem der!..
O sistemdir,
Sistemin arkasındaki ‘BEN’ dir...
Tüm yazılarına MilliyetBlog'dan ulaşabilirsiniz.
Çeşitli uyarılara karşın, Hac görevini hasıraltı etmeye çalışan birtakım insanların değişik görüşleri var.
Şekil ve kural tutkusunu aşmak isteyen bu kişiler, ‘şekil mi, niyet mi önemli’ deyip gerçek- sembolik Hac konusunda kavram kargaşası başlatır. Kayıtlardan kurtulma düşüncesinin kaynağı bilinmez, ancak inanç, onları hemen sufi’ye yöneltir. Zira, bu olaya göre Kur’an ve Hadis’ler incelendiğinde Kabe’de ifa edilenin sembolik olduğu düşünülmekte ve"Gerçek Hac insan kalbi etrafında yapılandır"denmektedir.
yazının devamı...Yeteneğimiz yoksa geliştirilebilmesi söz konusu olabilir mi?
Eğer varsa neden geliştiremiyoruz?
Sorun çözme yeteneğimiz bulunmuyorsa diplomamız bize yardım edebilir mi?
Bilemediğimiz yeteneklerimiz var mı?
Hangi sahada ve nasıl yeteneklere sahibiz?
Bunları tanımamız gerekir mi?
İşte şimdi bu soruların üzerine gitmeye, yanıtlarını bulmaya çalışalım.
yazının devamı...13 YILDA BİR BULUŞMA…
1 yıl evvel yazmıştık. O geçici ziyaret di….Ve şimdi diyoruz ki; JÜPİTER özlediği evini ve ev sahibi Neptün ile kavuşmayı beklediği mekan olan Balık burcuna Ocak ayı itibariyle geçti. Bu ziyaret 2022 Mayıs ayına kadar devam edecek. Beraberlikleri Nisan ayının ilk yarısında gerçekleşecek. İki iyimser gücün darlıkları açabileceğini, zorlukları kolaylaştıcı, sıkıntılara merhem olucu, güzelliklerle donatarak iyileştirici olabileceğine inanıyor ve diliyorum…yazının devamı...
HAC – Ahmed Hulusi
− Aşkla muhabbet arasındaki mânâ farkı nedir?
− Aşk, muhabbetin şiddetlisidir.
− Aşkın daha şiddetlisi ne demektir?
− Aşkın daha şiddetlisinde bir şey kalmaz ortada! Aşk, zaten bir ateştir, olduğu yeri yakar yıkar, gerisi de kalmaz.
− Haşyet diyemez miyiz o zaman?
− Hayır! Aşk ayrı şey, haşyet ayrı bir şeydir. Hiç alâkası yok birbirleriyle! Ayrı kavramlardır, Aşk ve Haşyet! İkisi de ayrı ayrı şeylerdir...
Aşk, aşık olanı, kendi varlığını yok etmeye sevk eder! Yani, öylesine seversin ki karşındakini, onun için, her şeyinden geçersin. Sevdiğinde yok olursun!..
Beğeni ayrıdır, sevgi ayrıdır!
Bir şey beğenirsin, beğendiğin şeye sahip olmak istersin!
Seversen, sevdiğinin istek ve arzularında yok olmak mecburiyetindesin!
Sevgi, aktığı kadarıyla kişide benliği yok eder.
Ne kadar çok seviyorsan, sevgin kadar karşındakine teslim olursun; bunun sonucunda da ondan razı olmak mecburiyetindesin.
Bu sevgi, aşk noktasına ulaştığı anda artık onun yanında senin istek ve arzuların sıfır noktasına düşer. Sadece, onun yanında olayım, yeter dersin, ne hâl ve şart içinde olursam olayım. Hani, diyor ya;
“Dün gece yâr hanesinde yastığım bir taş idi.
Altım çamur, üstüm yağmur, gene gönlüm hoş idi.”
İşte, o yâr hanesinde altı çamur, üstü yağmur, başının altında sadece taş var iken mutlu olmak, aşkın sonucudur. Bu, mutlak teslimiyete götürür.
Haşyet ise, bundan çok farklıdır.
Haşyet, Allâh ismi ile işaret edilen varlığın sonsuz azamet ve kibriyâsı önünde bir hiç olduğunu hissetme hâlidir.
İşte bu, hiç olduğunu hissetme hâlinin adı, “Haşyet!” Yaşamı da, “secde”dir.
<yazının devamı>
-134-
Dervişler, “aşk” peşinde koşar; kemâl ehli ise “haşyet”i yaşar!
Avamın gözünde, en yüksek mertebedir “aşk”, ve de Mülhime! Nereden bilsinler ondan yukarısını gariplerim... Evliya zaten gizli, avam bilemez ki Mutmainne ve yukarısını!
“Marifet”e ermek içindir “aşk”, Mülhime’de yaşanır!.. En kestirme yoldur “aşk” Allâh’a ermek için!.. Bir girdi mi insanın içine, artık hiçbir şeyi görmez gözü insanın, aşkına ermek için! Ne mal ne para ne evlat ne karı veya koca!.. Tek amacı aşık olduğuyla BİR’leşmektir insanın... En güzel ikilik yaşamıdır o!
Allâh’ın, “Aşk” ismi yoktur; “Marifet” sıfatı, “irfan” vasfı olmadığı gibi; ama “İLİM” sıfatı vardır!
Allâh’ın kendini tarifi, “İLİM” iledir; “marifet” ile değil!
“Marifet”, kulun Allâh’a bakışındadır!.. “İLİM” ise “O”nun yarattıklarına bakışı!
“İlim” sıfatını aşikâra çıkarttıklarında, “haşyet” olur; ve bu yüzdendir ki Kur’ân, “İlim sahiplerinde haşyet olur” der!..
Kendine yönlendirmek istediklerine, yani “fenâ” ehline, yani Mülhime ehline ise “aşk” bağışlar!
Avam en yüksek mertebe olarak “aşk”ı bilir, Mülhime’yi algılar!.. “Fenâ”dan ötesine aklı ermez; çünkü “İlim Sıfatı” onlarda zâhir olmamıştır! Avamın aklı, talebeye erer!.. “Aşk” ehli talebe sınıfındadır... Okul ehlidir! Nereden anlasınlar onlar Tebrizli Şemsi!
“Bakâbillâh”ta, Mardiye’de “İLİM Sıfatı”yla zâhir oldu mu, bu zuhur hâlinin yaşam boyutudur “haşyet”!.. Bunun ismi, senin anladığın ikilikteki kulun tanrısından duyduğu haşyet kavramıyla isim benzerliği taşır sadece... Tıpkı, cennetteki “üzüm” ile burada bildiğimiz “üzüm” arasındaki isim benzerliği gibi!
Sonsuzluktaki sonsuz oluşları, kemâlâtı seyr hâlinin adıdır gerçekte, “haşyet”; ki celâlin kemâlinden gelir!
Aşk ehli ise cemâlidir celâlin!..
Bebeleri, “aşk”la emzirin ki, büyüyüp Allâh’a ersinler!
“Kim bir kişinin hayatını sonlandırırsa, tüm insanlığın yaşamına son vermiştir. Kim bir yaşam kurtarırsa, tüm insanlığı kurtarmıştır.“
Maddesel dünyaya bakış açınız temelden değişebilir!!!
Beynin Olayları Nasıl İşlediğine Dair Geleneksel Teorilere Meydan Okuma
Jason Gallivan ve Randy Flanagan tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, insan beyni birkaç olası eylemden hangisini yapacağına karar verirken, içlerinden seçim yapmadan önce aynı anda pek çok olayı planlar.
Psikoloji Bölümü ve Nörobilim Çalışmaları Merkezi araştırmacıları tarafından elde edilen bulgular, geleneksel teorilere meydan okuyor. Geleneksel teoriler, insanların ne yapacaklarına, seçimlerini uygulama planı yapmadan önce karar verdiklerini söylüyor. <yazının devamı>
Dahası için: okyanusum.com
- Decoding The QURAN..
- "KUR'ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ
"
- Yeni Kök Hücre
- DOLUNAY BAŞAK’TA : MUSAVVİR ÇOCUK
- YENİ TIP: “ŞOK-BİYOELEKTRİK TIP”
- Ayna Nöronlar
- BEYİN BÜYÜKLÜĞÜNDE ETKİN OLAN BİR GEN
Tasavvuf Gazetesi 4 yıl sürdürdüğü yayına son verdi. Bu güzel birlikteliğin en önemli ve en güzel tarafında olan sizlere teşekkür ediyoruz. Gazete arşivlerine, Twitter, Facebook ve Tasavvuf Gazetesi Arşiv'den ulaşabilirsiniz.