asavvuf
ilmine yakın olmak isteyenler için yıllar önce hazırladığım
notları istifadenize sunmak istedim.
Bu konuda geçen kavramlar şu anda konuştuğumuz lisanla pek
uyuşmasa bile umarım
yine de faydalı olur.
Hz.Resulûllah bir hadisin de şöyle buyurmuştur. “Cenab-ı
hak Melekleri yaratıp onlarda aklı, Behimeleri (4 ayaklı
hayvan) yaratıp onlarda şehveti, Ben-i Ademi yaratıp onlarda
akıl ile şehveti terkip eyledi. Adem oğullarından
kim ki aklı şehvetine galiptir; o behimelerden daha
engin ve efdaldir. Araf suresinin 179
ncu ayetinde,
(Onlar, kalpleri olupta
anlamayanlar, kulakları olupta işitmeyen, gözleri olupta görmeyenler,
hayvanlar gibidir.Belki onlar daha dalâlettedir)
demektedir.
Beşer üçe ayrılır:
1- Şeriat ehli
2- Ebrar (tarikat) ehli
3- Sabikunbilhayrat (mukarreb)
Peygamberler ümmetlerine
iki türlü miras bırakmışlardır:
1- Zahir ilmi(kitap,sünnet,tefsir,fıkıh,ahbar,asar) bedene yönelik
2- Batın ilmi (Alem-i gayb’den tecelli eden ilahi ilimdir)
kendine, benliğine yönelik.
Ulûmi
Muhammediyenin varisleri olan ulema dahi üç kısımdır.
1- Zahir ilmi bilir batın ilmi bilmez
2- Batın ilmi bilir zahir ilmi bilmez
3- Hem zahir hem batın ilmi bilir(Mürşid-i Mükemmel)
İnsan on
latifeden mürekkeptir
A-
EMİR ALEMİ 1-Kalb 2-Ruh 3-Sir
4-Hafi 5-Ahva
B-
HALK ALEMİ 1-Ma(su)
2-Turap(toprak) 3-Hava 4-Nar(ateş) 5-Nefis(istek)
TASAVVUF
EHLİ ONİKİYE AYRILMIŞTIR
1-
EVLİYAİYYE-Velayet makamına erişen kimseden namaz ve oruç
gibi şeri teklifler düşer.
2- HUBBİYE-Makamı hubbe vasıl olanlardan şeriye ve tekalif-i
diniyye kaldırılır.
3- ŞEMRAHİYYE-Bunlar zühd-ü takva kıyafetinde bulunurlar ve
ünsi hidayete vasıl olandan teklif sakıt olur derler.
4- İBAHİYYE-Bunlar “nefsimize malik değiliz,herkezin malı
ve ırzı bize helaldir” derler.
5- HALİYYE-Her hal şeyhimizden geldi derler.
6- HULULİYYE-Hakkı güzelde ararlar.
7- HURİYE-Zikir esnasında bayılırlar.Cennetten huri gelerek
onlarla irtibat kurar.
8- VAKIFİYYE-Allahı idrak mümkün değildir diyerek sıfatları
dahi tefekkür etmeyi reddederler.
9- MÜTECAHİLİYE-Riya korkusundan örtünme ihtiyacı
duyarlar.
10- MÜTEKASİLİYYE-dünyaya gelmekten murat beslenmektir..
11- İLHAMİYYE-Kuran-ı kerim mütealasını terkederler.Kütüb-ü
şuarayı okurlar. Bu tarifenin tarikatle ve hatta islamiyetle
alakaları yoktur.
12-Bu taife(sınıf) ise EHL-İ HAKK’ tır.Kuran-ı kerim’i delil ve sünnet-i
seniyye’yi rehber kılıp,şeriatten zerre kadar ayrılmamışlardır.Hakikatı
hali Muhammedi olan fakr-ı tamme ermişlerdir.EL FAKR-U FAHRİ
kelimesini ilan ile “Benim ile cenabı hak arasında muayyen
bir vakit vardır ki onda bana ne mukarreb melek ve ne mürsel
nebiyaklaşamaz” hadisini beyan etmişlerdir.İşte bu
onikinci fıkraya ehli tasavvuf denir ki iki kısıma ayrılır:
1- ESHAB-I TELVİN: Sekr makamında oldukları sürece Fehimleri aciz bırakan
ve anlaşılmayan sözler söylerler.Bunlar gibi olmayan zatı
ile fena bulmayan kimselerin bu ehle laf söylememeleri gerekir.
2- ERBAB-I TEMKİN: Sekr hallerinden kurtulmuş olup,sözlerinde
ve işlerinde Şeriat-ı Muhammediye’den kıl kadar ayrılmazlar.
İrşad sahasına giren her kimse için
sulukteki yüz dereceyi bilmek gerekir.Bu yüz husus on kısma
ayrılmıştır.Aşağıda ayrıntılı olarak zikredilecektir.
BİRİNCİ
BAB
BİDAYETİ SULUKE
Yağaza (Yakaza): Uyanıklık demektir. Cenab-ı Hak Hz. Davud’a “Bana taatte sana
muvaffık olmayan herbir dostun senin için düşmandır.”
buyurmuştur. Uyanıklıktan murat, birimselliğe düşmekten
uyanıklıktır. Kendini beden kabul etmeme halidir. Hz.
Peygamber ”Benim gözlerim uyurlar, ama kalbim, rabbim enamdan
uyumaz” ve yine şu hadisi hatırlamak gerekir “İnsanlar
uykudadır.Öldüklerinde uyanırlar.” Bilindiği gibi bu
husus “ölmeden evvel ölme” halidir.
Tevbe
(Tövbe): Dönüş, rücu demektir.
Muhalefetten, muvafakata dönme, manasınadır.
Avamın
tövbesi;
1) Nedamet
2) Dönmemek kastiyle günahları terk.
3) Haksız alınan şeyleri sahibine iade.
4) Geçirdiği farzları kaza
5) Taatle nefsi eritmek.
6) Ağlamak.
Havasın tövbesi.
(masivayı terk)
Zikrin
alıkonması
Dünya düşünceleri
Hassul havasın tövbesi. (terkin terkidir)
Muhyiddin-i
Arabi “Ne
vakit O’na muhalefet ettim ki tevbe edeyim”
demiştir. Bu hal ancak yaşantı (şuhud-seyir) ile hasıl
olur. Bir kimse ki sıfatı,her nerede olsa cenab-ı Allah’ın
onunla beraber olduğunu ve cenab-ı hakkın her şeyi ihata
ettiğini ve kendisine her şeyden yakın olduğunu bilen için
tevbe yoktur. Asıl tevbe bu hususu, olayın mâhiyyetini
bilmeyenler içindir. Bunun için tevbe tevbeyi terktir denildi.
Zira arif kul her tasarrufunda, her şeye yakın olan cenab-ı
hakk’a rucu etmeyi gafletten sayar. Tevbeyi isbat kendi için
bir varlık isbatıdır.
İnabe:
Tövbenin daha geniş şumullu
halidir. Cenab-ı Hakka rücu demektir. Tövbe ile farkı, tövbe
muhalefetten, muvaffakate dönüş, inabe ise muvaffakat hali
kendinde mevcut iken, hakka rücu etmek anlamındadır.
Tevbe üç kısımdır.
1) Tevbe (Başlangıcına denir)
2) İnabe (Vasıtına denir)
3)
Evbe (Gayesine denir.)
Bu
itibarla tevbe cenab-ı haktan korkanlar için,inabe cenab-ı
haktan ümit ve tam’a tutanlar için, evbe hakkın emirlerine
riayet edenler içindir.
<
devamı var >
İstanbul
- 26.10.2000
http://sufizmveinsan.com
|