Kayıt için burayı tıklayın


- 1. Bölüm -

asavvuf ilmine yakın olmak isteyenler için yıllar önce hazırladığım notları istifadenize sunmak istedim.
Bu konuda geçen kavramlar şu anda konuştuğumuz lisanla pek uyuşmasa  bile umarım yine de faydalı olur.
Hz.Resulûllah bir hadisin de şöyle buyurmuştur. “Cenab-ı hak Melekleri yaratıp onlarda aklı, Behimeleri (4 ayaklı hayvan) yaratıp onlarda şehveti, Ben-i Ademi yaratıp onlarda akıl ile şehveti terkip eyledi. Adem oğullarından  kim ki aklı şehvetine galiptir; o behimelerden daha engin ve efdaldir. Araf suresinin 179  ncu ayetinde,
(Onlar, kalpleri olupta anlamayanlar, kulakları olupta işitmeyen, gözleri olupta görmeyenler, hayvanlar gibidir.Belki onlar daha dalâlettedir) demektedir.
Beşer üçe ayrılır:

1- Şeriat ehli
2- Ebrar (tarikat) ehli
3- Sabikunbilhayrat (mukarreb)

Peygamberler ümmetlerine iki türlü miras bırakmışlardır:
1- Zahir ilmi(kitap,sünnet,tefsir,fıkıh,ahbar,asar) bedene yönelik
2- Batın ilmi (Alem-i gayb’den tecelli eden ilahi ilimdir) kendine, benliğine yönelik.

Ulûmi Muhammediyenin varisleri olan ulema dahi üç kısımdır.
1- Zahir ilmi bilir batın ilmi bilmez
2- Batın ilmi bilir zahir ilmi bilmez
3- Hem zahir hem batın ilmi bilir(Mürşid-i Mükemmel)

İnsan on latifeden mürekkeptir
A- EMİR ALEMİ 1-Kalb 2-Ruh 3-Sir 4-Hafi 5-Ahva
B- HALK ALEMİ 1-Ma(su) 2-Turap(toprak) 3-Hava 4-Nar(ateş) 5-Nefis(istek)

TASAVVUF EHLİ ONİKİYE AYRILMIŞTIR
1- EVLİYAİYYE-Velayet makamına erişen kimseden namaz ve oruç gibi şeri teklifler düşer.
2- HUBBİYE-Makamı hubbe vasıl olanlardan şeriye ve tekalif-i diniyye kaldırılır.
3- ŞEMRAHİYYE-Bunlar zühd-ü takva kıyafetinde bulunurlar ve ünsi hidayete vasıl olandan teklif sakıt olur derler.
4- İBAHİYYE-Bunlar “nefsimize malik değiliz,herkezin malı ve ırzı bize helaldir” derler.
5- HALİYYE-Her hal şeyhimizden geldi derler.
6- HULULİYYE-Hakkı güzelde ararlar.
7- HURİYE-Zikir esnasında bayılırlar.Cennetten huri gelerek onlarla irtibat kurar.
8- VAKIFİYYE-Allahı idrak mümkün değildir diyerek sıfatları dahi tefekkür etmeyi reddederler.
9- MÜTECAHİLİYE-Riya korkusundan örtünme ihtiyacı duyarlar.
10- MÜTEKASİLİYYE-dünyaya gelmekten murat beslenmektir..
11- İLHAMİYYE-Kuran-ı kerim mütealasını terkederler.Kütüb-ü şuarayı okurlar. Bu tarifenin tarikatle ve hatta islamiyetle alakaları yoktur.
12-Bu taife(sınıf) ise EHL-İ HAKK’ tır.Kuran-ı kerim’i delil ve sünnet-i seniyye’yi rehber kılıp,şeriatten zerre kadar ayrılmamışlardır.Hakikatı hali Muhammedi olan fakr-ı tamme ermişlerdir.EL FAKR-U FAHRİ kelimesini ilan ile “Benim ile cenabı hak arasında muayyen bir vakit vardır ki onda bana ne mukarreb melek ve ne mürsel nebiyaklaşamaz” hadisini beyan etmişlerdir.İşte bu onikinci fıkraya ehli tasavvuf denir ki iki kısıma ayrılır:

1- ESHAB-I TELVİN: Sekr makamında oldukları sürece Fehimleri aciz bırakan ve anlaşılmayan sözler söylerler.Bunlar gibi olmayan zatı ile fena bulmayan kimselerin bu ehle laf söylememeleri gerekir.
2- ERBAB-I TEMKİN: Sekr hallerinden kurtulmuş olup,sözlerinde ve işlerinde Şeriat-ı Muhammediye’den kıl kadar ayrılmazlar.

İrşad sahasına giren her kimse için sulukteki yüz dereceyi bilmek gerekir.Bu yüz husus on kısma ayrılmıştır.Aşağıda ayrıntılı olarak zikredilecektir.

BİRİNCİ BAB
BİDAYETİ SULUKE

Yağaza (Yakaza): Uyanıklık demektir. Cenab-ı Hak Hz. Davud’a “Bana taatte sana muvaffık olmayan herbir dostun senin için düşmandır.”  buyurmuştur. Uyanıklıktan murat, birimselliğe düşmekten uyanıklıktır. Kendini beden kabul etmeme halidir. Hz. Peygamber ”Benim gözlerim uyurlar, ama kalbim, rabbim enamdan uyumaz” ve yine şu hadisi hatırlamak gerekir “İnsanlar uykudadır.Öldüklerinde uyanırlar.” Bilindiği gibi bu husus “ölmeden evvel ölme” halidir.
Tevbe (Tövbe): Dönüş, rücu demektir. Muhalefetten, muvafakata dönme, manasınadır.

Avamın tövbesi;
1) Nedamet
2) Dönmemek kastiyle günahları terk.
3) Haksız alınan şeyleri sahibine iade.
4) Geçirdiği farzları kaza
5) Taatle nefsi eritmek.
6) Ağlamak.

Havasın tövbesi. (masivayı terk)
Zikrin alıkonması
Dünya düşünceleri
Hassul havasın tövbesi. (terkin terkidir)

Muhyiddin-i Arabi “Ne vakit O’na muhalefet ettim ki tevbe edeyim” demiştir. Bu hal ancak yaşantı (şuhud-seyir) ile hasıl olur. Bir kimse ki sıfatı,her nerede olsa cenab-ı Allah’ın onunla beraber olduğunu ve cenab-ı hakkın her şeyi ihata ettiğini ve kendisine her şeyden yakın olduğunu bilen için tevbe yoktur. Asıl tevbe bu hususu, olayın mâhiyyetini bilmeyenler içindir. Bunun için tevbe tevbeyi terktir denildi. Zira arif kul her tasarrufunda, her şeye yakın olan cenab-ı hakk’a rucu etmeyi gafletten sayar. Tevbeyi isbat kendi için bir varlık isbatıdır.

İnabe: Tövbenin daha geniş şumullu halidir. Cenab-ı Hakka rücu demektir. Tövbe ile farkı, tövbe muhalefetten, muvaffakate dönüş, inabe ise muvaffakat hali kendinde mevcut iken, hakka rücu etmek anlamındadır.

Tevbe üç kısımdır. 1) Tevbe (Başlangıcına denir)

                           2) İnabe (Vasıtına denir)

                           3) Evbe (Gayesine denir.)

Bu itibarla tevbe cenab-ı haktan korkanlar için,inabe cenab-ı haktan ümit ve tam’a tutanlar için, evbe hakkın emirlerine riayet edenler içindir.

< devamı var >

İstanbul - 26.10.2000
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail