Kayıt için burayı tıklayın


- 2. Bölüm -

Muhasebe: Hergün nefsin yaptığı hayır ve şerri hesplamak demektir. Hadiste “Siz yevmi kıyamette hesabınız görülmeden evvel, nefsinizi muhasebe ediniz. Amellerinizi tartılmadan evvel tartınız ve ölmeden evvel ölünüz” demiştir. Hz. Peygamber “Kim ki iki günü hayır ve şerde beraberdir, o kimse mağbun (aldanmış) ve şekke giriftardır (şüpheye yakındır, şüphe içindedir.)” Her kim ki hayrı ve şerrine mağlup o terkibiyetinde kalmada devam etmededir.

Tefekkür: Tefekkür kalbin çırasıdır.Tefekkür giderse kalbde ziya kalmaz.Tefekkür gibi ibadet olmaz. “Hakkın nimetleri ve kudret eserleri ile tefekkür ediniz, fakat Zat-ı bari’de tefekkür etmeyiniz zira tefekkür Zat-ı bari’yi ihata edemez.” Bir başka husus zikrin fikirden efdal olmasıdır. Ancak burada fikir kelimesini kullanıyoruz, dikkat edilmesi gerekir. Kuran-ı Kerim’de Bakara suresinin 152. Ayetinde “siz beni zikrediniz, ben de sizi zikredeyim” buyuruyor. Bu itibarla zikir hakka ait bir sıfattır. Fikir ise Al-i İmran suresinin 191. Ayetinde “ve dahi göklerle yerin yaratılmasında tefekkür ederler” denilmiştir. Bütün bu olay kabul edildiğinde, tefekkürün terkibiyet kayıtlarını aşma düşüncesi olduğunu açıklayabiliriz.

İ’tisam: Tutmak, korunmak manasınadır. Halkın yani avamın i’tisâmı zahire, Havasınki batına, ehasın i’tisâmı ise doğrudan doğruya Cenab-ı Hakka’dır. Avamın i’tisâmı, gücü yettiğince zahir haberleri tasdik, va’d ü vaîdi ikrar(iyi ve yıldırıcı, ürkütücü şeyler vadetmeyi söyleme), gücü yettiği kadar emr-ü nehye imtisal(numune kabul etme)dir. Havasın i’tisâmıdır ki, haberlerin batınlarına yönelip zahiren ve batınen alaik(münasebet,alâkalar) ve avaiki(mania,engel,müşkül) terk ve urve-i vuska i (sağlamsap :Müslümanlık) muhabbete temessüktür(tutunma,sarılma).Ehasın(daha uyanık,hassas) i’tisâmı (bir şeye yapışarak sıkı sıkı tutunmak) vasıtasız olarak Cenab-ı Hakka yönelişidir. Kur’an da “ey müminler siz hepiniz birden habli metini Kur’an a sarılınız” hitabı avam ve havasa ait olup “Allah’a i’tisâm ediniz” hitabı da ehassa mahsustur. Cüneyd-i Bağdadi’nin “siz hablû hûdaya i’tisâmdan hazreti hûdaya: i’tisâm ediniz” sözü bu kısımları anlatır.

Firar: Halktan ve vasıtalardan hakka kaçmak demektir. Ayette belirtildiği gibi “sizin şerrinizden korktuğum için sizden kaçtım da rabbim bana hüküm verdi ve beni mürsellerden kıldı” Hz.Musa’nın firarını göstermektedir. Bu husus firarın lüzumunu ve feziletini gösteriyor.  

                     A] Avamın firarı, eşyadan Hakkadır. (ya rabbi ben işlediğimin şerrinden sana sığınırım.)

                     B] Havasın firarı, (ey rabbim ben senin sehatından affına sığınırım, gazabından rızana sığınırım) denildi.

                     C] Ehasın firarında ise (senden sana sığınırım) buyruldu.

Bu konuda Eflatun şöyle demiş “Alem yaydır, hadiseler oklardır, insan hedeftir, okları atan Cenab-ı Hak tır, acep nereye kaçmalı”. Buna cevaben Hz.Ali de “kaçacak mahal yine Allah’tır demiştir. Özet olarak tekrarlarsak:

           A- Avamın firarı; cahillikten, ilme

           B- Havasın firarı;Haberden(bilgiden), şuhude(yaşamaya)

           C- Ehasın firarı; Masivadan,Cenab-ı Hakkadır

< devamı var >

İstanbul - 16.11.2000
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail