- 3. Bölüm -

Halvet: Kalbi batıl itikatlardan ve mezmum huylardan (zem edilen kötü huylar) boşaltmak, manasınadır. Hadis-i Kudsi de ;” Ey Davut benim için, bir ev boşalt ki ben orada olayım.” buyrulmuştur.
Vusuldan sonra kim halvet teşebbüsünde bulunursa o perdelidir. Kelam-ı Kibar.
Halk içinde hakla olmak.

İKİNCİ BAB
EBVAB-I SÜLUK
(SÜLUK KAPILARI)

Hüzün: Gam, keder, sıkıntı anlamına gelir. Sürurun (sevinç) zıddıdır. İbadetsiz ve isyanla geçen ömre teessüf etmek ve acımak manâsınadır. Hadis;”Hüzün refikimdir.”
Havf: Korkunun üç derecesi vardır:
1. Havftır.”Eğer siz mümin oldunuzsa benden korkunuz.” (ALİ İMRAN/175)
2. Haşyet : Gelecekte, mekruh ve sevimsiz bir işte bulunur korkusuyla kalbin tesellümünden (elem duymak) ibarettir.
3. Rahbet : Bu da korku manâsınadır.
Kayıtlamamak; korku ile ümit arasında olun “Kulun kalbi Allah’ın iki parmağı...”

Reca: Ummak,ümit etmek. Taatin aslı üçtür.1)Havf 2) Reca 3) Muhabbettir. Reca, taatlere rağbettir.
Huşu: Gönül alçaklığı, tevazu manasınadır. Kalbin yumuşaklığına inceliğine, Cenab-ı Hakk’a karşı tevazu ve inkiyadına denir. Huşu, imanın semeresi, Celallullah ile hasıl olan yakiynin mertebesidir. Sonsuzluk karşısında kendini sıfır etme, erime “Huşu, namazın secdesidir.” (Dosttan Dosta 903)
Zühd:Bir şeye meyli terk demektir, ahiret rahatlığını talep için dünya rahatlığını terk, evvelce istediğin bir şeyi gönlün istememesi, manâsınadır.
Avamın zühdü haramı,
Havasın zühdü malı,
Ehasın zühdü  Cenab-ı Hak’tan meşgul eden her şeyi terk.

Takva: Ahirete zarar verecek şeylerden kaçınmak, nefsi o gibi şeylerden esirgemek manâsınadır. Cenab-ı Hakk’ın bütün emirlerini yapmak ve nehiylerinden kaçmak demektir. (Sistemle ilgilidir.)
Vera: Haramda bulunmak korkusu ile şüpheli şeylerden kaçınmaktır. Hadis; “Sana şüphe vereni, vermeyene bırak “ demiştir. Sistemle ilgili korunmanın en ileri aşamasıdır.
Tebettül: Dünya işlerinden el ayak çekerek, Allah’a yönelme anlamınadır. Değişmek, terkibiyetinden kurtulmak. “Rabbinin ismini zikret, bütün varlığınla ona yönel” (Müzzemmil/8)
İbadet: Yönelme anlamına gelir. Bu tür yöneliş ilahadır. Bir şeyler beklemek söz konusudur. Kulluk adı altındaki çalışmalardır. Şirk vardır.
Ubudiyet: Yine ilaha yöneliş, ancak karşılık beklemeksizin. Gizli, şirk var, ancak ihlasla var.
İbadet “kulluk”, ubudiyet “kul olmak” anlamına gelir.İbadet sahibine “abid” ve “ubudiyet” sahibine abd denir.İbadetle ubudiyet arasındaki fark ibadet külfet ve meşakkatle, ubudiyet külfetsiz ve meşakkatsiz,hafsiz ve recasız yapılan kulluktur.
Hürriyet: Dünya kulluğu bağını boynundan atmak, para ve mal kulluğundan kurtulmakla, gönül şadlığına (sevinç) kavuşmaya denir.
Uzlet: Ayrılmak demektir. Eğer din izzetini ,istersen alem halkından uzleti ihtiyar et. Uzletin, Hak için dostluk etmeyen avamdan yapılabileceği bildiriliyor.
Riyazat:Serkeş atları terbiye etmek manâsınadır. İstek ve arzuları, frenlemek, gem vurmaktır. Fütûhat-ı Mekkiye’de Muhiddini Arabi “Riyazat nefsi zelil kılmak, ubudiyetle gemlemektir.”

ÜÇÜNCÜ BAB
MUAMELAT-I SULUKİYE
(SEYR-İ SÜLUK MUAMELELERİ)

Murakabe: Murakabe kulun her halinden Cenab-ı Hakk’ın kendisine muttali olduğunu bilmesidir. İbni Ata;”Taatlerin efdali aleddevam Hakk’ı murakabedir.” demiştir. “Allah sizin üzerinizde murakıptır” (Nisa /1)
Hürmet: Emirleri yapıp nehiylerden kaçmakla Hakk’a tazimdir. Hakk’ın büyüklüğünü bilip layıkıyle ibadettir.  Cüneyd-i Bağdadi, “Her halinde edep ve hürmetle olup, namahremden,esrar-ı ilahiyeyi gizlemek anlamına gelir diyor.
İhlas:”İhlas sahibi kişi ihlaslı olduğunu bilirse ihlaslı olmaz.” (Kelam-ı Kibar.) Bir şeyi saf ve pak kılmak, kalbi riyadan temizlemek manâsına olup, mahbublara (sevilen) ilka (empoze) edilmiş bir sırdır ki, kendisi ile kırk gün ittisaf (saflaşma,arınma) edenlerin kalbinden lisanı üzere hikmet çeşmeleri akar. “Şeytan,ben herkesi aldatacağım ama senin kullarından ihlaslıları aldatamam” ( Hicr 40, Sad 83.)
Tehzîb:Nefsi ayıplardan paklamak ve olgun hale getirmektir. Sofiye indinde, ilmi ve ameli riya gibi şeylerden temizlemek manâsınadır. Hastaya mualece kabilindendir. Tehzib(ıslah etme,temizleme,düzeltme) müptedilere imtihan, riyazat sahiplerine tarikattır diyor. Bazıları,insanın tabiat ve adet iktizası ile yaptığı ibadet ,ibadet sayılmaz diyor.
İstikamet:Yemede,içmede,itikatta ve amelde,halde ve sözde ve belki her bir şeyde ifrattan(aşırı gitme) ve tefritten(eksik kalma) sakınmaktır. Her halde ifrattan kaçınmak:

1) tabiat mertebesinde şeriate 2)Nefis mertebesinde tarikate 3)Ruh mertebesinde marifete 4)Sır mertebesinde hakikate riayetle olunur.Bu husus kitap açıklamasıdır.Bize göre kendini bilme,seyir durumlarına göre isim alır.Örneğin, beden kayıtları için şeriat,kendini beden sanmama halinde tarikat,kendinin ne olduğunu bilme halinde ise hakikat adını alır.Hud Suresinde “sen emrolunduğun gibi istikamet et” denir.

Tevekkül:Cenab-ı Hakk’ın indinde bulunan bir şeye güvenmek ve dayanmak,insanlarda bulunan şeylerden ümit kesmek manâsınadır. Bazıları tevekküle “Bedenin ubudiyete,kalbin Rububiyete taallukudur” dediler. “Eğer mümin iseniz Allah’a tevekkül ediniz” (Maide/23)
Tevfiz:Her şeyi Cenab-ı Hakk’a havale manâsına olup,teslimin teslimde tevekkülünün semeresidir.Yani tevekkülün semeresi tevfizdir.
Sika:Kalbin Cenab-ı Hakk’a itimadı ve hükmüne vûsukudur ki, tevekkül, teslim ve tevfizden daha evladır.
Teslim:Teslim,Cenab-ı Hakk’ın kendisine muttali olduğunu bilmesinden ötürü,istemekten kendisini men etmesidir. Hz. İbrahim’in ateşe atılırken yanına gelen meleklere “size ihtiyacım yoktur” demesi ve Hz. Cebrail’e bile “ihtiyacım olsa da sana değil,Cenab-ı Hakk’ın benim halimi bilmesi,istememe ihtiyaç bırakmamasıdır” demesi, teslimiyeti ifade eden sözlerdir. Tevekkül sahibi, Cenab-ı Hakk’ın vadettiği rızka itimat ve kalple itminanla beraber, yine de rızkını talepte kusur etmez. “Teşebbüs, tevekküle mani değildir” derler.
Tasavvuf:Zahirde ve batında halkı görmeyi iskattır (sûkut ettirme,susturma).Sofiyenin, kendi mertebelerine göre açıklanan manâ ve esrarın namahrem sayılan ağyârdan ve kendi makamlarına gelemeyen avamdan gizlenmesi lazımdır. Hz. Peygamber “tasavvuf nedir?” diye sorulduğunda, “ davayı terk, manâyı saklamaktır” diye buyurmuştur. Tasavvuf seni senden imâte, ihya etmesi ki, seni nefsani sıfatlardan paketleyip Hakkani sıfatları ile muttasıf kılmasıdır. Tasavvuf, zahir ve batının ıslâhıdır.

Tasavvuf bir ilimdir ki, nefsin ayıplarından ve mezmun sıfatlardan içeriye tasviye ve paklamak onunla bilinir. Şibli’ye göre zahirde ve batında Hakk’ı görmeyi iskat(men ret anlamına gelebilir),Cüneyd’e göre “sırrın vahdete luhuku ve nefsin satvatı ehadiyetle fenasıdır.”Bu açıklamaya göre vahdet ve ehadiyet halinin yaşamı bizce tasavvuftur.Bize göre tasavvuf manâ ile beden yönünün bilinmesi ve yaşanmasıdır.

< devamı var >

İstanbul - 14.11.2000
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail