Halvet:
Kalbi batıl itikatlardan ve mezmum huylardan (zem edilen kötü
huylar) boşaltmak, manasınadır. Hadis-i Kudsi de ;” Ey
Davut benim için, bir ev boşalt ki ben orada olayım.”
buyrulmuştur.
Vusuldan
sonra kim halvet teşebbüsünde bulunursa o perdelidir. Kelam-ı
Kibar.
Halk içinde hakla olmak.
İKİNCİ
BAB
EBVAB-I SÜLUK
(SÜLUK KAPILARI)
Hüzün:
Gam, keder, sıkıntı anlamına gelir. Sürurun (sevinç) zıddıdır.
İbadetsiz ve isyanla geçen ömre teessüf etmek ve acımak manâsınadır.
Hadis;”Hüzün refikimdir.”
Havf: Korkunun üç
derecesi vardır:
1. Havftır.”Eğer
siz mümin oldunuzsa benden korkunuz.” (ALİ İMRAN/175)
2. Haşyet :
Gelecekte, mekruh ve sevimsiz bir işte bulunur korkusuyla
kalbin tesellümünden (elem duymak) ibarettir.
3. Rahbet : Bu da
korku manâsınadır.
Kayıtlamamak; korku ile ümit arasında olun “Kulun kalbi
Allah’ın iki parmağı...”
Reca:
Ummak,ümit etmek. Taatin aslı üçtür.1)Havf 2) Reca 3)
Muhabbettir. Reca, taatlere rağbettir.
Huşu: Gönül alçaklığı,
tevazu manasınadır. Kalbin yumuşaklığına inceliğine,
Cenab-ı Hakk’a karşı tevazu ve inkiyadına denir. Huşu,
imanın semeresi, Celallullah ile hasıl olan yakiynin
mertebesidir. Sonsuzluk karşısında kendini sıfır etme,
erime “Huşu, namazın secdesidir.” (Dosttan Dosta 903)
Zühd:Bir şeye meyli
terk demektir, ahiret rahatlığını talep için dünya rahatlığını
terk, evvelce istediğin bir şeyi gönlün istememesi, manâsınadır.
Avamın
zühdü haramı,
Havasın zühdü malı,
Ehasın zühdü Cenab-ı
Hak’tan meşgul eden her şeyi terk.
Takva:
Ahirete zarar verecek şeylerden kaçınmak, nefsi o gibi şeylerden
esirgemek manâsınadır. Cenab-ı Hakk’ın bütün emirlerini
yapmak ve nehiylerinden kaçmak demektir. (Sistemle ilgilidir.)
Vera: Haramda
bulunmak korkusu ile şüpheli şeylerden kaçınmaktır. Hadis;
“Sana şüphe vereni, vermeyene bırak “ demiştir. Sistemle
ilgili korunmanın en ileri aşamasıdır.
Tebettül: Dünya işlerinden
el ayak çekerek, Allah’a yönelme anlamınadır. Değişmek,
terkibiyetinden kurtulmak. “Rabbinin ismini zikret, bütün
varlığınla ona yönel” (Müzzemmil/8)
İbadet: Yönelme
anlamına gelir. Bu tür yöneliş ilahadır. Bir şeyler
beklemek söz konusudur. Kulluk adı altındaki çalışmalardır.
Şirk vardır.
Ubudiyet:
Yine ilaha yöneliş, ancak karşılık beklemeksizin. Gizli, şirk
var, ancak ihlasla var.
İbadet “kulluk”,
ubudiyet “kul
olmak” anlamına gelir.İbadet sahibine “abid”
ve “ubudiyet” sahibine abd denir.İbadetle
ubudiyet arasındaki fark ibadet külfet ve meşakkatle,
ubudiyet külfetsiz ve meşakkatsiz,hafsiz ve recasız yapılan
kulluktur.
Hürriyet:
Dünya kulluğu bağını boynundan atmak, para ve mal kulluğundan
kurtulmakla, gönül şadlığına (sevinç) kavuşmaya denir.
Uzlet: Ayrılmak
demektir. Eğer din izzetini ,istersen alem halkından uzleti
ihtiyar et. Uzletin, Hak için dostluk etmeyen avamdan yapılabileceği
bildiriliyor.
Riyazat:Serkeş atları
terbiye etmek manâsınadır. İstek ve arzuları, frenlemek,
gem vurmaktır. Fütûhat-ı Mekkiye’de Muhiddini Arabi
“Riyazat nefsi zelil kılmak, ubudiyetle gemlemektir.”
ÜÇÜNCÜ
BAB
MUAMELAT-I
SULUKİYE
(SEYR-İ SÜLUK MUAMELELERİ)
Murakabe:
Murakabe kulun her halinden Cenab-ı Hakk’ın kendisine
muttali olduğunu bilmesidir. İbni Ata;”Taatlerin efdali
aleddevam Hakk’ı murakabedir.” demiştir. “Allah sizin üzerinizde
murakıptır” (Nisa /1)
Hürmet: Emirleri yapıp
nehiylerden kaçmakla Hakk’a tazimdir. Hakk’ın büyüklüğünü
bilip layıkıyle ibadettir.
Cüneyd-i Bağdadi, “Her halinde edep ve hürmetle
olup, namahremden,esrar-ı ilahiyeyi gizlemek anlamına gelir
diyor.
İhlas:”İhlas
sahibi kişi ihlaslı olduğunu bilirse ihlaslı olmaz.”
(Kelam-ı Kibar.) Bir şeyi saf ve pak kılmak, kalbi riyadan
temizlemek manâsına olup, mahbublara (sevilen) ilka (empoze)
edilmiş bir sırdır ki, kendisi ile kırk gün ittisaf (saflaşma,arınma)
edenlerin kalbinden lisanı üzere hikmet çeşmeleri akar. “Şeytan,ben
herkesi aldatacağım ama senin kullarından ihlaslıları
aldatamam” ( Hicr 40, Sad 83.)
Tehzîb:Nefsi ayıplardan
paklamak ve olgun hale getirmektir. Sofiye indinde, ilmi ve
ameli riya gibi şeylerden temizlemek manâsınadır. Hastaya
mualece kabilindendir. Tehzib(ıslah etme,temizleme,düzeltme) müptedilere
imtihan, riyazat sahiplerine tarikattır diyor. Bazıları,insanın
tabiat ve adet iktizası ile yaptığı ibadet ,ibadet sayılmaz
diyor.
İstikamet:Yemede,içmede,itikatta
ve amelde,halde ve sözde ve belki her bir şeyde ifrattan(aşırı
gitme) ve tefritten(eksik kalma) sakınmaktır. Her halde
ifrattan kaçınmak:
1)
tabiat mertebesinde şeriate 2)Nefis mertebesinde tarikate 3)Ruh
mertebesinde marifete 4)Sır mertebesinde hakikate riayetle
olunur.Bu husus kitap açıklamasıdır.Bize göre kendini
bilme,seyir durumlarına göre isim alır.Örneğin, beden kayıtları
için şeriat,kendini beden sanmama halinde tarikat,kendinin ne
olduğunu bilme halinde ise hakikat adını alır.Hud Suresinde
“sen emrolunduğun gibi istikamet et” denir.
Tevekkül:Cenab-ı
Hakk’ın indinde bulunan bir şeye güvenmek ve
dayanmak,insanlarda bulunan şeylerden ümit kesmek manâsınadır.
Bazıları tevekküle “Bedenin ubudiyete,kalbin Rububiyete
taallukudur” dediler. “Eğer mümin iseniz Allah’a tevekkül
ediniz” (Maide/23)
Tevfiz:Her şeyi
Cenab-ı Hakk’a havale manâsına olup,teslimin teslimde
tevekkülünün semeresidir.Yani tevekkülün semeresi
tevfizdir.
Sika:Kalbin Cenab-ı
Hakk’a itimadı ve hükmüne vûsukudur ki, tevekkül, teslim
ve tevfizden daha evladır.
Teslim:Teslim,Cenab-ı
Hakk’ın kendisine muttali olduğunu bilmesinden ötürü,istemekten
kendisini men etmesidir. Hz. İbrahim’in ateşe atılırken
yanına gelen meleklere “size ihtiyacım yoktur” demesi ve
Hz. Cebrail’e bile “ihtiyacım olsa da sana değil,Cenab-ı
Hakk’ın benim halimi bilmesi,istememe ihtiyaç bırakmamasıdır”
demesi, teslimiyeti ifade eden sözlerdir. Tevekkül sahibi,
Cenab-ı Hakk’ın vadettiği rızka itimat ve kalple itminanla
beraber, yine de rızkını talepte kusur etmez. “Teşebbüs,
tevekküle mani değildir” derler.
Tasavvuf:Zahirde ve
batında halkı görmeyi iskattır (sûkut
ettirme,susturma).Sofiyenin, kendi mertebelerine göre açıklanan
manâ ve esrarın namahrem sayılan ağyârdan ve kendi makamlarına
gelemeyen avamdan gizlenmesi lazımdır. Hz. Peygamber
“tasavvuf nedir?” diye sorulduğunda, “ davayı terk, manâyı
saklamaktır” diye buyurmuştur. Tasavvuf seni senden imâte,
ihya etmesi ki, seni nefsani sıfatlardan paketleyip Hakkani sıfatları
ile muttasıf kılmasıdır. Tasavvuf, zahir ve batının ıslâhıdır.
Tasavvuf
bir ilimdir ki, nefsin ayıplarından ve mezmun sıfatlardan içeriye
tasviye ve paklamak onunla bilinir. Şibli’ye göre zahirde ve
batında Hakk’ı görmeyi iskat(men ret anlamına gelebilir),Cüneyd’e
göre “sırrın vahdete luhuku ve nefsin satvatı ehadiyetle
fenasıdır.”Bu açıklamaya göre vahdet ve ehadiyet halinin
yaşamı bizce tasavvuftur.Bize göre tasavvuf manâ ile beden yönünün
bilinmesi ve yaşanmasıdır.
<
devamı var >
İstanbul
- 14.11.2000
http://sufizmveinsan.com
|