- 5. Bölüm -

SEKİZİNCİ BAB

(SULÛKE AİT VİLAYETLER)

Vilayet:Kulun nefsinden fenası vaktinde Hak’la kıyamı manâsındadır ki, Hak bu Veli olan kulun bütün ümuruna tevelli eder ve makamı temkinin gayesi olan makam-ı kurbe erişir. Veli Cenab-ı Hakk’ın isimlerinden bir isimdir, kim bu tecelliye mazhar olursa fenafillah ve bekabillah makamları verilir.

Sırr: Bilinmeyen, batıni bir manâdır. Kutsi hadiste ,” insan benim sırrımdan bir sırdır” denilmiştir.

Gurbet: Uzaklık, vatandan ayrılık ve intikal manâsındadır. Peygamberimiz “Kulların Cenab-ı Hakk’a en sevgilisi gariplerdir” buyurmuştur.

İstiğrak: Velayet mertebesine vusulden sonra olur. Bu makamda velilerin söylediği sözler akıllara durgunluk verecek cinstendir.

Gaybet: Cenab-ı Hak’tan kendine gelen varidat sebebiyle, gerek halkın, gerek kendinin hallerine ait ilimden gaflettir. Zira kendini ilahi varidat ve hakiki sultan kaplayan kalp, Hak’la hazır olup, halktan ve belki de kendinden gafil ve gaib olur.

Vakit: Zamanı haliyeden ibarettir ki, mertebei vilayet derecelerinden biridir.

Safa: Küduratı beşeriyyeden beri olmak manasındadır. ( Tafsil için bkz. Gülzar-ı sofiye , s.107.)

Sürur: Kulun içine ve dışına yayılan bir sevinçtir ki, kendisinde hüzün ve şaibe bulunmaz. Aşıkların süruru devlet ve izzetle yahut keramet veya velayetle değildir.

Telvin: Velayet mertebelerinin yüksek derecelerindendir. İstikamet yolunda araştırma makamıdır.

Temkin: İstkamette kararlaşmak ve yakin makamında rüsuh bulmak manâsındadır. Salih yolunda bulundukça tevellün sahibidir. Zira, bir halden bir hale, bir vasıftan diğer bir vasfa intikal ve irtika eder. Emma salik maksut şehrine vasıl ve matlup canibine muttasıl olursa temkin makamına hasıl olur.

DOKUZUNCU BAB

SULUKE MÜTEALLİK HAKİKÂTLER

Mükaşefe: Mükaşefe, manalara,müşahede zatlara taalluk eder. Müşahede müsemma için,mükaşefe esma içindir.

Müşahede: Bir şeyi hazır görmek,ıstılahta nefsani hicapları gidermek manâsındadır.

Tecelli: Gaib nurlarından kalbe açılan şey manâsındadır.

1)Ruhani tecellidir ki hudus alameti ile ittisaf eder.

2)Uluhiyet tecellisidir ki 

a-Kainatın yaratılmasına sebep Hz. Muhammed’e mahsustur. 

b-Rububiyet tecellisidir ki, Hz. Musa’ya mahsustur.

Hayat: Bir sıfattır ki, mavsufunu ilm ü kudret sıfatlarıyla muttasıf kılar. Şeyh Zade, En’am Suresinin 122. Âyetini tefsirde  diyor ki :“Cenab-ı Hak ilimsiz kalbi meyyit,ilmi hayat,ilmin sebeplerini nur menzilesinde kıldı.”

Hayatın üç derecesi vardır:

Hayat- ı ilim: Kalbin cehil mevtinden kurtulup ilim ile hayat bulmasıdır.

Hayat-ı Cemi: Kalbin tefrika mevtinden kurtulup himmeti toplaması ve hatıraları nefyetmesi demektir.

Hayat-ı Hak: Vücut hayatı demektir ki,bu da kulun fenafillah ve bekabillah makamlarına ermesi manâsındadır.

Kabz:Cenab-ı Hak öyle bir kâbızdır ki, bütün eşya kabza-i kudretindendir,ne zaman dilerse, öyle kabz eder.

Bast:Bast, reca halinden ibarettir. Bast bir haldir ki kendisi ile muttasıf olan her şeyi va’si olur ve başkasında vüs’at yoktur zannında bulunur.

Sekr: Beşeriyetin kalmaması ve birim adı altındaki varlığın muradı hali sekrdir.  “Salikin sırrı sekr makamında karşılaşınca Hû der.”

Sahv: Hakayık-ı uyub’u keşfedenlere mahsustur.

Fasl:  İki cihan taallûkundan ayrılmak ve bunlara iltifat etmemektir.

Vasl: İlm-i şuhudla Hakk’a vuslat demektir.

Telbis: Kulun Hakk’ın sıfatları ile libaslanması demektir.

ONUNCU BAB

SULÛKÛN NİHAYETLERİNE DAİR

Marifet: Şeriat , tarikat ve hakikatten hasıl olan hale marifet denir ki taalluku ‘ruh’adır.

Fena:Fena kemale ererse,salik vucudi mahbubla mevcut olup,her şeyde kendini görür.

Beka:Fani olan bâki olur. Baka-yı zate mazhar olan, sırr-ı maiyete mazhar olur. Sırr-ı maiyete irfan-ı beşer teallûk etmez.

Tahkik:Tahkik şüpheleri kabul etmez. Tahkik sahibinin şartlarından biri Cenab-ı Hakk’ın ona hulul ve ittihat olmayarak sem’i, basar gibi bütün aza ve kuvası olmaktır.

Telbis:Kulun hakkın sıfatları ile libaslanması demektir. Hakikatte, Hakk’ın bir suret ile libaslanması ve kulun da Hakk’ın sıfatı ile vasıflanması inkar edilemez.

Vücûd: Salikin mecazi vücuttan soyulup,hakiki vücûtla mevcut olmasıdır.

Tecrid:Kalbden ve sirden masivayı soymak ve gidermek manâsındadır.

Tefrid:Ayırmak anlamına gelir. İlahi muhabbeti masivaya karıştırmaktan ferd ve mücerred kılmaktır.

Cem: Cem, farkın mukabilidir. Sana nisbet olunana fark,senden selb olunana cem denir. Kul hallerine layık olan kısma fark,Hak tarafından lutfi ihsan edilen kısmına cem denir. İnsan için her ikisi de lazımdır. Farkı olmayanın kulluğu,cemi olmayanın marifeti olmaz.

Cem’ul cem:Cem’den alâ bir makamdır. Cem eşyayı Hak’la görmek,Hakk’ın gayrisini havlü kuvvetinden teberri kılmaktır. Cem’ül cem ise büsbütün istihlak ve Hakk’ın maadasından fenadır ki, bu mertebe Ahadiyet mertebesidir. Fark,halkı bila Hak; cem,Hakk’ı bila Hak; cem’ül cem, halkı Hak ile kaim görmektir.(İstihlak:tüketme,bitirme- havl:güç,kuvvet- teberri:sevmeyip yüz çevirme)

Tevhid:Birleştirmek anlamına gelir. Hakk’ın her hususta birlikte  mavsuf olduğunu bilmektir.

KALBİN TABAKATI:

SADIR-ilham makamıdır

İMAN-(mahalli iman) iman noktası,iman merkezi

ŞEGAF-muhabbet yeri

FUAD-rüyet mahalli

SÜVEYDA-batıni ilimler(ilm-i ledün)

MAHCETÜL KALB-Cenab-ı Hakk’ın cilvegahı (sıfati ilim)

İLİM:

1-Şer’i ilim

2-Akli ilim

3-Vicdani ilim(ilmi ahval)

4-İlmi ebrar(batıni-ilmi ledün)

İstanbul - 04.04.2001
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail