SEKİZİNCİ
BAB
(SULÛKE
AİT VİLAYETLER)
Vilayet:Kulun
nefsinden fenası vaktinde Hak’la kıyamı manâsındadır ki,
Hak bu Veli olan kulun bütün ümuruna tevelli eder ve makamı
temkinin gayesi olan makam-ı kurbe erişir. Veli Cenab-ı
Hakk’ın isimlerinden bir isimdir, kim bu tecelliye mazhar
olursa fenafillah ve bekabillah makamları verilir.
Sırr:
Bilinmeyen, batıni bir manâdır. Kutsi hadiste ,” insan
benim sırrımdan bir sırdır” denilmiştir.
Gurbet:
Uzaklık, vatandan ayrılık ve intikal manâsındadır.
Peygamberimiz “Kulların Cenab-ı Hakk’a en sevgilisi
gariplerdir” buyurmuştur.
İstiğrak:
Velayet mertebesine vusulden sonra olur. Bu makamda velilerin söylediği
sözler akıllara durgunluk verecek cinstendir.
Gaybet:
Cenab-ı Hak’tan kendine gelen varidat sebebiyle, gerek halkın,
gerek kendinin hallerine ait ilimden gaflettir. Zira kendini
ilahi varidat ve hakiki sultan kaplayan kalp, Hak’la hazır
olup, halktan ve belki de kendinden gafil ve gaib olur.
Vakit:
Zamanı haliyeden ibarettir ki, mertebei vilayet derecelerinden
biridir.
Safa:
Küduratı beşeriyyeden beri olmak manasındadır. ( Tafsil için
bkz. Gülzar-ı sofiye , s.107.)
Sürur:
Kulun içine ve dışına yayılan bir sevinçtir ki, kendisinde
hüzün ve şaibe bulunmaz. Aşıkların süruru devlet ve
izzetle yahut keramet veya velayetle değildir.
Telvin:
Velayet mertebelerinin yüksek derecelerindendir. İstikamet
yolunda araştırma makamıdır.
Temkin:
İstkamette kararlaşmak ve yakin makamında rüsuh bulmak manâsındadır.
Salih yolunda bulundukça tevellün sahibidir. Zira, bir halden
bir hale, bir vasıftan diğer bir vasfa intikal ve irtika eder.
Emma salik maksut şehrine vasıl ve matlup canibine muttasıl
olursa temkin makamına hasıl olur.
DOKUZUNCU
BAB
SULUKE
MÜTEALLİK HAKİKÂTLER
Mükaşefe:
Mükaşefe, manalara,müşahede zatlara taalluk eder. Müşahede
müsemma için,mükaşefe esma içindir.
Müşahede:
Bir şeyi hazır görmek,ıstılahta nefsani hicapları gidermek
manâsındadır.
Tecelli:
Gaib nurlarından kalbe açılan şey manâsındadır.
1)Ruhani
tecellidir ki hudus alameti ile ittisaf eder.
2)Uluhiyet
tecellisidir ki
a-Kainatın
yaratılmasına sebep Hz. Muhammed’e mahsustur.
b-Rububiyet
tecellisidir ki, Hz. Musa’ya mahsustur.
Hayat:
Bir sıfattır ki, mavsufunu ilm ü kudret sıfatlarıyla muttasıf
kılar. Şeyh Zade, En’am Suresinin 122. Âyetini tefsirde diyor ki :“Cenab-ı Hak ilimsiz kalbi meyyit,ilmi
hayat,ilmin sebeplerini nur menzilesinde kıldı.”
Hayatın
üç derecesi vardır:
Hayat-
ı ilim: Kalbin cehil mevtinden kurtulup ilim ile hayat bulmasıdır.
Hayat-ı
Cemi: Kalbin tefrika mevtinden kurtulup himmeti toplaması ve
hatıraları nefyetmesi demektir.
Hayat-ı
Hak: Vücut hayatı demektir ki,bu da kulun fenafillah ve
bekabillah makamlarına ermesi manâsındadır.
Kabz:Cenab-ı
Hak öyle bir kâbızdır ki, bütün eşya kabza-i
kudretindendir,ne zaman dilerse, öyle kabz eder.
Bast:Bast,
reca halinden ibarettir. Bast bir haldir ki kendisi ile muttasıf
olan her şeyi va’si olur ve başkasında vüs’at yoktur
zannında bulunur.
Sekr:
Beşeriyetin kalmaması ve birim adı altındaki varlığın
muradı hali sekrdir. “Salikin
sırrı sekr makamında karşılaşınca Hû der.”
Sahv:
Hakayık-ı uyub’u keşfedenlere mahsustur.
Fasl:
İki cihan taallûkundan ayrılmak ve bunlara iltifat
etmemektir.
Vasl:
İlm-i şuhudla Hakk’a vuslat demektir.
Telbis:
Kulun Hakk’ın sıfatları ile libaslanması demektir.
ONUNCU
BAB
SULÛKÛN
NİHAYETLERİNE DAİR
Marifet:
Şeriat , tarikat ve hakikatten hasıl olan hale marifet denir
ki taalluku ‘ruh’adır.
Fena:Fena
kemale ererse,salik vucudi mahbubla mevcut olup,her şeyde
kendini görür.
Beka:Fani
olan bâki olur. Baka-yı zate mazhar olan, sırr-ı maiyete
mazhar olur. Sırr-ı maiyete irfan-ı beşer teallûk etmez.
Tahkik:Tahkik
şüpheleri kabul etmez. Tahkik sahibinin şartlarından biri
Cenab-ı Hakk’ın ona hulul ve ittihat olmayarak sem’i,
basar gibi bütün aza ve kuvası olmaktır.
Telbis:Kulun
hakkın sıfatları ile libaslanması demektir. Hakikatte,
Hakk’ın bir suret ile libaslanması ve kulun da Hakk’ın sıfatı
ile vasıflanması inkar edilemez.
Vücûd:
Salikin mecazi vücuttan soyulup,hakiki vücûtla mevcut olmasıdır.
Tecrid:Kalbden
ve sirden masivayı soymak ve gidermek manâsındadır.
Tefrid:Ayırmak
anlamına gelir. İlahi muhabbeti masivaya karıştırmaktan
ferd ve mücerred kılmaktır.
Cem:
Cem, farkın mukabilidir. Sana nisbet olunana fark,senden selb
olunana cem denir. Kul hallerine layık olan kısma fark,Hak
tarafından lutfi ihsan edilen kısmına cem denir. İnsan için
her ikisi de lazımdır. Farkı olmayanın kulluğu,cemi olmayanın
marifeti olmaz.
Cem’ul
cem:Cem’den alâ bir makamdır. Cem eşyayı Hak’la görmek,Hakk’ın
gayrisini havlü kuvvetinden teberri kılmaktır. Cem’ül cem
ise büsbütün istihlak ve Hakk’ın maadasından fenadır ki,
bu mertebe Ahadiyet mertebesidir. Fark,halkı bila Hak;
cem,Hakk’ı bila Hak; cem’ül cem, halkı Hak ile kaim görmektir.(İstihlak:tüketme,bitirme-
havl:güç,kuvvet- teberri:sevmeyip yüz çevirme)
Tevhid:Birleştirmek
anlamına gelir. Hakk’ın her hususta birlikte mavsuf olduğunu bilmektir.
KALBİN
TABAKATI:
SADIR-ilham
makamıdır
İMAN-(mahalli
iman) iman noktası,iman merkezi
ŞEGAF-muhabbet
yeri
FUAD-rüyet
mahalli
SÜVEYDA-batıni
ilimler(ilm-i ledün)
MAHCETÜL
KALB-Cenab-ı Hakk’ın cilvegahı (sıfati ilim)
İLİM:
1-Şer’i
ilim
2-Akli
ilim
3-Vicdani
ilim(ilmi ahval)
4-İlmi
ebrar(batıni-ilmi ledün)
İstanbul
- 04.04.2001
http://sufizmveinsan.com
|