Üstteki
mana biraz daha açılmalıdır.. Ki , öyle olacak..
Arif , Hakkın sıfatıdır ; Maruf ise.. zatı..
Vasıl , Hakkın sıfatıdır ; mevsul ise.. zatı..
Diğerleri de aynı kıyasa tabidir..
Sonra.. sıfatı , mevsufdan ayırmak da olmaz..
Zira , sıfat ve mevsuf aynı şeydir.. İkisi de aynı köke bağlıdır..
***
Yetmez
mi?. Bu kadar anlatılanlar , sana henüz bir şey anlatmadıysa.. yazık..
Dikkatli ol ve bak ; dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz..
Mana duvarlarını yıka yıka , önüne bir hazine açıyoruz..
Dikkatli ol ; oradan içeri atlamak bir an meselesidir..
O anı yakala ve içeri atıl..
Orada bir tılsım çözeceksin..
İşbu tılsımın anahtarı :
" Bir kimse ki , nefsini bildi ; gerçekten Rabbını bilen o
oldu.."
Mealine gelen Hadis-i Şeriftir..
Bu eser de o tılsımı çözmek yolunda.. Bütün bu beyanlar , onun için..
Misaller , teşbihler , hep onun için..
***
Anlatmak
istediğimiz mana yolunda , yukarıdaki misal çok önemlidir .
Vaziyet , anlatıldığı gibi olunca.. daha önce sorulan ve ve bilinmek
istenen ayrılmanın ve birleşmenin manası kalmaz..
Sebebine gelince.. Herkim , anlatılan misalle yolunu bulur ve bir fehme
sahib olursa.. Bilir ki : Ne ayrılmak vardır ; ne de birleşmek..
Yine bilir ki : Ârif de maruf da odur..
Yine bilir ki : Gören de , görülen de odur..
Yine bilir ki : Vâsıl da , mevsul da odur.. Yani : Birleşen de , birleşilen
de odur..
Ona ondan başkası , vasıl olamaz..
Ve.. bir ayrılma mevzuu varsa.. Bu da , onun gayrı olamaz..
İşte.. Şirkten kurtulmanın çaresi..
Herkim , anlatılan mana çemberi içine girerse.. Şirkten halâs bulur..
Yani : Kurtulur..
Aksi halde.. yani : Anlatılan mana yolunun dışına çıkılınca.. Bu ,
kimden olursa olsun.. Nereye olursa olsun. Hatta , çıkan kim olursa
olsun.. şirken kurtulma kokusunu alamaz..
***
İrfan
sahibi geçinen pek çoğu kimseler , anlatılan manadan yana yanlış zanna
kapılmışlardır..
Onlar , kendi buldukları zannî yoldan ; kendi nefislerini anladıklarını
; Rablarını bildiklerini , varlık bağından kurtulduklarını sandılar..
Ve.. dediler ki :
"Böyle bir hal için yegâne yol : Ancak fena , yani : Yokluk ile elde
edilir.. Hatta , fenadan da , fena bulmak yolu ile..
Bütün deyişleri , bu yoldaki indî kanaatleri; Resulüllah S.A.
efendimizin Hadis-i Şerifindeki ince manayı , anlamadıklarından ileri
geliyor..
Onlarınki , bir yanlış zandan ibarettir .
Onların , şirki imhaları , varlığın yokluğa atılmasına bağlıdır..
Özet olarak , işaret ettikleri mana budur..
Varlığı yok görmelerini , bir çok şekillere bağlarlar..
Bir bakarsın ki : Fenanın da fena bulması yoluna giderler..
Bir bakarsın ki : Tam manası ile Hakka teslim yolunu anlatırlar..
İşbu anlatılanlar , onların anlattığımız manaya varmak için, tarif
ettikleri yoldur..
Mana canibine , onların işaretleri bunlardır..
Ne var ki ; gerçek onların sandığından çok daha başkadır..
Onların bütün tarif ve işaretleri halis (!) şirktir..
Bir defa onlar , bu sözleri ile ; ikinci bir varlığa işaret
etmektedirler ..
.. ve .. böyle bir yolun varlığına cevaz vermektedirler ..
Ama , aslında her kim , Haktan gayrı bir şeyin varlığına hak tanırsa..
Sonra da , o tanıdığı varlığın ifnası cihetine girmiş olur..
Böyle bir durum sonunda , Haktan gayrı bir şeyin varlığını şüphesiz
isbat etmiş olur .
Ondan gayrı bir varlığın isbatı yoluna giden ise.. gerçekten Allah'a
bir ortak bulmuş olur..
Dileğimiz odur ki : Allah-ü Taâlâ ; onları da , bizi de doğru yola irşad
eyleye..
<devam
edecek>
07.05.2002
http://sufizmveinsan.com
|