4. Bölüm


Eşya, yani şeyler; adı nefse de verilebilir ; nefsin gayrı olan herhangi birşeye de..
Çünkü : Nefsin varlığı ve eşyanın varlığı ; bir şey olma yönünden iki şeyden ibarettir.. Ama , aslında ikisi birbirine bağlıdır..
Her ne zaman ki eşya bilinir ; dolayısiyle yüce Rabb , bilinmiş olur .
Bu manayı şu cümle ile bağlayabiliriz : Bir kimse vardır ; kendisini Allah'ın gayrı sanır.. Halbuki o , Allah'ın gayrı değildir..
Sana gelince :
Öyle bir haldesin ki ; ona , yani Allah'a karşı bir irfanın yok.. Bilemiyor ve anlayamıyorsun.. Halbuki , onu görmektesin..
Sonra .. Onu gördüğünü de bilemiyorsun..

***

Önce bir keşif lazım..
Ve sen : Bu keşfe sahib olmalısın..
İşbu keşiften sonradır ki , bileceksin : Sen Allah'ın zatına yabancı değilsin..
Yine bileceksin ki : Maksudun sensin..
Ve sen : Fena bulmaya muhtaç değilsin..
Ve sen : ne gelensin , ne de giden .. Bulunduğu yerde kalansın.. Ama , zamansız ve mekansız .. Hatta , an mefhumu bile siinmiş..
İşbu mana daha önce de anlatıldı..
Sonra..
Yine o keşiften sonradır ki anlayacaksın : Onun bütün sıfatları sana sıfat olmuş..
Böylece..
Dışına baktığın zaman onun dışını göreceksin..
İçine baktığın zaman da ; içini göreceksin..
Yani senin zahirin ,onun zahiri ; senin batının , onun batını olacak..
Keza ..
Evvelini , onun evveli olmuş bulacaksın.. Ahirini , onun ahiri olmuş bulacaksın..
Bütün bu manalarda en ufak bir şek ve şüphe yoktur..
Sıfatınla , onun sıfatını göreceksin ; zatınla da onun zatını göreceksin..
Ama , bütün bu manalarda senin o olmaya en ufak bir yakınlığın yoktur . Keza , onun da sen olmaya bir yakınlığı yoktur.. Ne az , ne çok..
Hasıl-ı kelam : Her şey , bir şey olmama yönündedir ; ancak , onun pak yüzünden gayrı..
Zahirde de böyle ; batında da böyle ..
Yani mevcud varlık yoktur ; ancak : O vardır..
Hatta , onun gayrı için bir varlık düşünülemez ki ; yok olabilsin..
O halde , helak de yok ; çünkü , yabancı yok..
Bu durumda ortada sadece onun yüzü kalmaktadır . Yani : Eşya.. Eşya ise , ancak onun yüzüdür ; pak vechidir..

***

Burada bir misalle işe tekrar girmek gerek..
Şimdi.. Bir kimseyi düşünün ; bir şeyi bilmiyor ; sonra , o şeyi biliyor..
Şüphesiz ; böyle bir kimse , o , sonradan bildiği şey yolunda varlığını yokluğa gömüyor.. Ancak , cehlini eritiyor . Yani : Bilgisizliğini..
Varlığına gelince ; o bakidir.. Hem de değişiksiz..
İşbu bilgi sonunda ; varlığı bir başka varlığa dönüyor.. Bir başka varlıkla var oluyor..
Ama bu oluş ne bir terkipdir ; ne de bu çeşitten bir başka şey..
Buraya kadar anlatılan manayı , bir inkarcının varlığı da değiştiremez.. Bir inkarcı bulun ; bir de irfan sahibi getirin : Aynı varlıkla vücud sahibi bulacaksınız..
Bu durumda ; ne inkarcıdan bir çıkış vardır ; ne de irfan sahibine bir giriş..
İkisi arasındaki fark : Sadece bir cehlin ortadan kalkması veya kalmasıdır..
Başka yolu yok..

***

Hiç sanmayasın ki ; bir fena bulmaya , yani yok olmaya ihtiyacın var..
Fena haline , yani , yok olmaya muhtaç olduğunu düşün.. Bu , olmaz ya ; neyse ..
Bu durumda sen , Hakka bir hicab ve bir perde olursun ..
İşbu perde ise ; Allah'ın gayrı olmuş olur.. Bu durumda ; o perde haline , galip gelecek ve onu atacak bir şey lazım gelir..
Böyle olacak ki ; Hakkı görmek mümkün ola..
Bu mana , yani : perdeye ihtiyaç hali ve onun giderilmesi için aranacak çareler boşunadır..
Sebebine gelince : bu tayin edilen yön ; yalandır ve yalnıştır .
Çünkü biz hicap durumuna işaret ettik ve dedik:
"Onun varlığı , vahdaniyeti ile gizlenir . Ama , şekilsiz.. keyfiyetsiz..
Bu yönde başka bir mana düşünülemez ; yoktur da..

***

Anlatılan halin bir icabıdır ki; hakikate eren bir kimsenin :
"Ben Hakk'ım.."
Demesi , caiz olur..
Keza , o hakikate eren kimsenin :
"Özümü takdis ederim ; şanım ne kadar yüce.."
Demesi de caiz olur..

<devam edecek>

http://sufizmveinsan.com
05.
03.2002

 


Üst Ana sayfa e-mail