aroluş
prensibine göre, insanın erkeği erkek cinden, kadını kadın
cinden tartışmasız bir şekilde üstündür. Cinciler, doğrudan
cinlerle konuşarak,
bilgileri
hemen verir ve bunu çevrelerine değişik yollarla aktarabilirler.
Cincilik,
falcılık dışında apayrı bir daldır, ne var ki cinci, cinler
tarafından ele geçirilmiştir. Kahve fincanı, iskambil kağıtları,
fasulye, avuç içi çizgilerini obje olarak kullanıp fal bakan kişi,
doğrudan cinlerle iletişim içinde değildir. Cinle temasa geçtiğini
bilmez, ilham aldığını söyler: Bu, falcılık ile cincilik arasındaki
en önemli farktır.
Cinlerin
müslüman olanına insanlar ile görüşmek haram kılınmıştır. Böyle
olayları insanın başına saran kâfir olanları, özellikle
insanları ziyadesiyle uğraştırmakta ve zayıf buldukları her
noktadan girerek, önüne geçilmez felaketleri hazırlayan varlıklar
olarak temayüz etmektedirler.
"...Ey
cin cemaati, insanların ekseriyetini hükmünüz altına aldınız..."
(6/128) ayeti de bu noktaya işaret etmektedir.
Cinlerden
iki türlü korunulur; l.Aktif korunma
"Rabbi
enniy messeniyeş şeytanu binusbin ve azab, Rabbi euzü bike min
hemazatiş şeyatıyni ve euzu bike rabbi en yahdurun. Ve hifzan min külli
şeytanin marid” (Sad:41 – Müminun:97-98 – Safftat7)
2.
Pasif korunma
"La
havle vela kuwete illa billah" "Felak ve Nas Sureleri"
ile "Ayetel Kürsi" nin okunması yoluyla mümkün olur. Büyü
konusuna gelince... İmam Ahmed ibn Hanbel der ki; "Bir kişi
Hz.Muhammed'e büyü yaptı Resûlullah günlerce hastalandı. Cebrail
dedi ki; Yahudilerden bir kişi sana büyü yaptı. Bir düğüm bağlayıp,
falanca kuyunun dibine attı. Resûlullah (s.a.v) kuyunun bulunduğu
yere Hz.Ali'yi gönderdi. Hz.Ali o büyüyü çıkarıp Efendimiz'e
getirdi. Resûlullah düğümü çözdü ve ipten kurtulmuşçasına
dinçleşip ayağa kâlktı. Felak Suresinin özellikle dördüncü
Ayeti de Hadislerde anlatılan şekillerde, düğümle ilgilidir...
"...Düğümlere üfürenlerin şeırirıden..." Görülüyor
ki, şerli kimselerin kötülüğünden kurtulmak gerekiyor. Şerrin
hayrı, o işin şer oluşunun anlaşılmasıdır.Ve insanoğlu farkına
varmadan bilerek veya bilmeyerek neleri düğümlüyor!..
Bu
şartlarda Kur'an, Felak ve Nas Surelerinin okunmasını önermiştir.
Aslında
bendeniz, bu yazıyı,
"Ben
Allah'a ve Resûllerine, kitaplarına iman etmiş biriyim ve Kur'an'ı
başucu kitabı yaptım" diyen bir hanım okuyucumun;
"Kendi
adıma sormuyorum, toplum içinde mağdur olmuş, çeşili kişilerce,
tabiri yerinde ise değişik tipte, kendini cinci, büyücü tanıtan
ve bunlar tarafından dolandırılmışlar adına sonıyorum ~ ,
Cincilik
ve Medyumluk nedir?.. Büyü var mıdır?..
Şeklindeki
benden yardım dileyen sorusu üzerine kaleme aldım.
Evet;
Kur'an'ı başucu kitabı yapmak son derece elzem ve fevkalade güzel
bir haslettir, ancak içindekilerden haberdar olmak kaydıyla... Günümüzün
bir başka tür insanı ise; Kur'an'ı kabul edip, cin'i ve büyüyü
reddediyor. Sahabiyi hedef alan açık uyarıyı tekrar belirteyim :
"Ey iman edenler Allah'a iman edin" (4/136)
iman,
lafta kalan bir yaşantı olursa, adı iman değildir.
Alenen
küfürdür.. Küfür ehli olmamak için `iman'ın yaşanır hale dönüşmesine
dikkat etmek gerekiyor. Bu haliyle algılandığında Kur'an başucu
kitabı olur.
Ahmet F. Yüksel
|